Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 KASIM 2011 / SAYI 1337 5 Biliyorum bu lafı duymaktan artık sıkıldınız, ancak onun hayatını en iyi anlatabilecek kelime bu; “Film gibi”! Kongo’da başlayıp, Fransa’ya, İtalya’ya uzanan, şimdi İstanbul’da demlenen bir hikâye bu. Ölümlerin, şöhretin, acının, isyanın, işkcencelerin olduğu ve her şeyin müziğe döküldüğü... Enzo İkah, yeni çıkan reggae albümü “Rainbow” ile hayatın bütün renklerini anlatıyor. de. Ne Mobutu'ya, ne Kasavubu’ya oy verdik, hepsi askeri diktatörlükle geldi. Madem ki Ben karar vermedim, sadece daha iyi Afrika’nın kölelik ya da sömürgecilik yapabileceğim bir şey olmadığını anladım. dönemine değil de, adında demokrasi olan bir Müziğe iyice konsantre oldum. O zamana sistem içine doğdum konuşmama neden izin kadar da Kongo’da sadece “Aşkım”, “Seni vermediler? Sisteme çomak sokan herkes gibi İkah da seviyorum” şeklinde şarkılar yapılıyordu, ülkedeki baskıdan, vahşetten payına düşeni muhalif müzik yoktu, çünkü diktatörlük vardı. alıyor; tutuklanıyor, dokuz gün işkencede Benimse söylemek istediğim çok şey vardı. Söylüyor da. Üstelik dinleniyor, onun suya kalıyor. Mahkemeye çıktığında, “Barutun attığı taş haleler çizmeye başlıyor. Parçaları yanında ateş yakmışsın” diyor hâkim. Suçu halk tarafından heyecan ve büyük, cezası da; 10 yılla takdirle, hükümet tarafından yargılanıyor. Dava sürerken öfkeyle karşılanıyor. Ve “Vahşi başkentten en uzak şehre Asker” parçası bardağı taşıran son yollanma kararı çıkıyor, sesi damla oluyor, neden mi? “Askerler kesilebilsin diye. İşte bu noktada ülkelerinin topraklarını korumak şansı dönüyor İkah’ın... içindir / askerlerin düşmanları Bir arkadaşımın yardımıyla kendi ülkelerinin sivilleri değildir / askerlere rüşvet verdim yurtdışına Askerler sivilleri öldürmeyin / çıkabilmek için. Beni havaalanına Bazen suçlu olmamak için bir götürdüler, Fransa’ya gidecektim, Röportaj: askerin emirlere uymaması iyidir / ancak direkt uçak yoktu o gün. Disiplin ordunun anası dense de”... Eğer gidecek bir yer bulamazsam ESRA Bu sözleri söylediği 2008’de beni hapishaneye götüreceklerdi. AÇIKGÖZ çocuk, yaşlı, kadın, erkek 350’den İstanbul üzerinden Fransa’ya giden fazla insanın öldürüldüğü bir uçak vardı, ben de ona bindim. Fotoğraflar: hatırlanınca daha iyi anlaşılıyor Ancak transit vizem olmadığı için neden. Peki bunca vahşete, buraya takılı kaldım. Sınır dışı VEDAT ARIK baskıya rağmen konuşmayı nasıl edilmemek için sığınma mı başarıyor İkah? başvurusunda buldum, Özgürlük isteğim korkumdan büyük olduğu biliyorsunuz Türkiye mülteci almıyor, ancak için. Bizim şu an bu halde olmamızın nedeni başka ülkelere gitmek için başvuru önceki neslin kendi rolünü oynamayıp, kendi yapabiliyorsunuz, o sonuçlanana kadar da sözünü söylememesi. Biz de bir şey Türkiye'de kalabiliyorsunuz. Karaman’daki söylemezsek, çocuklarımız da bunları mülteci kampına yollandım. İşim yoktu, param yaşayacak. Bu döngüyü bir yerinden kırmalı, da. Başıma gelenleri hazmetmek zordu. halklar olarak kendi kaderlerimizi elimize Derken oradan İstanbul’a geldim. Sığınma almalıyız. Düşünün, Kongo’nun toprakları sürecinin sonlanması çok uzun sürüyor. Bu verimli, Afrika’daki suyun yüzde 55’ine sahip, sırada yaşayabilmek için iş aramaya başladım, ancak bu zenginliğin 20 kilometre uzağında her işi yaptım. Hamallık da bu işlerden biri, ama bu sayede çocuklar açlıktan ölüyor. Biz artık bir şarkımda hayatına yeniden müzik giriyor. Gitar da dediğim gibi, “Kralların kanlı çamaşırlarını Atölyesi’nin enstrümanlarını taşırken, eline yıkamaktan bıktık”, Batı diktatörlüklerinden Baştarafı 1. sayfada aldığı bir gitarı alışkınlıkla tıngırdatıyor İkah, atölyenin sahibi Ekrem Özkarpat ona hediye ediyor gitarı. Sırtında gitarı İstiklal’i turluyor. Onu görünür yapan da bu oluyor. Birkaç grupla çalıyor. Ama ondan hep Bob Marley şarkıları söylemesi isteniyor, sesi güzel her siyahtan beklendiği gibi. Aç, çok ihtiyacı var bu paraya ancak teklifi kabul etmiyor, çünkü onun kendi cümleleri ve dertleri var. Bob Marley uzun zamandır toprak altında, oysa gökyüzü altında yaşayanların problemlerini anlatmak istiyor İkah, Kongo'yu mesela, barışı, aşkın birleştiriciliğini... Derken mültecilerle ilgilenen bir avukat sayesinde Bandista ile tanışıyor. Sadece sahneyi değil, sofralarını, evlerini de açıyor Bandista ona. İkah için bunun anlamı büyük: Buradaki ailemi buldum. Bu noktadan sonra benim için Paris’in, Amerika’nın hiçbir farkı yok. Sonuçta dünyada her yerde yoksulluk var ve oralar daha iyi değil... İşte bu birliktelikten İkah için bir albüm projesi çıkıyor: “Rainbow/Gökkuşağı”. Kadıköy Müzik’ten geçen hafta çıkan reggae albüm raflarda yerini aldı bile. Adından da anlaşıldığı gibi farklı renklerin bir aradalığına işaret ediyor albüm, dokuz parça da bunu anlatıyor; aşkı, umudu, cesareti... Ancak bir parça var ki onun için yeri ayrı; Fransızca, Türkçe, İtalyanca, İngilizce söylediği “Red Black White”ı bir de anadili Lingala’ca söylüyor. Belki 3.5 yıl önce bırakmak zorunda kaldığı, aynı sofrada, aynı tabağı paylaştığı insanlar onu yine duyar, diye. Sadece onların mı, bizlerin de bir arada yaşamayı başarmamızın zamanı gelmedi mi hâlâ? İkah’ın deyişiyle: Tüm insanlar bir güneş ve ayın altında yaşıyor sonuçta. Sadece karşıdaki insanın içine bakın ve onu dinleyin, yeter. G esraacikgoz@cumhuriyet.com.tr ZÜLAL KALKANDELEN Dünyayı yöneten kapitalist ağ B ana göre dünyanın en iyi dergisi New Scientist. Bilim ve teknoloji konusunda çok ilginç makaleleri okuyabildiğim, İngilizce yayımlanan haftalık bir yayın. Geçen haftaki sayısında yine çok ilgi çekici bir yazıya rastladım. Dünyayı yöneten kapitalist ağ” başlığını görünce Önce “D şaşırdım. Bir bilim dergisinde ekonomik/siyasi bir konu ele alınmıştı. Yazıyı okuyunca durum anlaşıldı. İsveç Federal Teknoloji Enstitüsü’nde görev yapan üç sistem analisti, www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com C M Y B C MY B küresel ekonomi üzerinde orantısız bir şekilde aşırı güç sahibi olan 43.000 uluslararası şirketin analizini yapmış. Çalışma, bu tür bir güç ağını, ilk kez ideolojinin ötesinde deneysel bir şekilde tanımlanmayı amaçlıyor. Bunu yapmak için, doğal sistemleri modelleştirmede kullanılan matematik mantığı ile uluslararası şirketlerin sahipleri bazında elde edilen kapsamlı veriler birleştirilmiş. Analistlerden James Glattfelder, “G Gerçek karmaşıktır; komplo teorisi ya da serbest piyasa söz konusu olsa da dogmalardan uzak durmalı. Bizim analizimiz gerçeklere dayanıyor” diyor. Öyleyse soralım; gerçeklere dayalı küresel kapitalizm incelemesinden ne çıkmış? Daha önce yapılan çalışmalarda dünya ekonomisini elinde tutan az sayıda şirket ve bunların arasındaki sınırlı ilişkiler ortaya konmuşken, bu analizde 1318 şirketin sahipleri üzerinden ortaya çıkan ağ gözler önüne seriliyor. 1318 şirketin her birisinin ağ içindeki iki ya da daha fazla, ortalama olarak 20 şirketle, doğrudan bağlantısı var. Ayrıca bu şirketler, küresel işletme gelirlerinin yüzde 20’sini ellerinde tutsa da, hisse senetleri aracılığıyla küresel gelirin yüzde 60’ına sahip. Analistler işi burada da bırakmamış, şirketlerin küresel ağını daha ayrıntısıyla ortaya çıkarmışlar. SuperEntity” (Süper Birim) adını koydukları ve Sonuçta, “S birbirleriyle çok daha sıkı bağları olan 147 şirket tespit etmişler. Şirketlerden her birisinin kendi sahibi yanında, Süper Birim’deki diğer şirketler arasından da sahipleri olduğu belirlenmiş. Böylece bu 147 şirket, küresel ağdaki gelirin yüzde 40’ını elinde tutuyor. Bunların çoğu finansal kurumlar. İlk 20’de Barclays Bank, JP Morgan Chase, The Goldman Sachs, Deutsche Bank, Merrill Lynch, Bank of New York Mellon Corp gibi şirketler var. Küresel ekonomiyi az sayıdaki banka ve finansal kurumun kontrol ettiği elbette bilinen bir durum. Ancak bu analizin ortaya çıkardığı gerçek, bunların aralarındaki şaşırtıcı derecedeki sıkı bağlar. Glattfelder’ın söylediği gibi, 2008’de gördüğümüz üzere, eğer bir şirket sıkıntıya “2 düşerse, bu mutlaka yayılır.” Endişe verici olan da bu. İsveç Federal Teknoloji Enstitüsü’nde yapılan çalışma, küresel ekonomik gücün mimarisini görsel olarak da önümüze seriyor. Siyah bir zemin üzerinde bir yerküre düşünün; üzerinde renkli noktalarla dünya ekonomisini kontrol eden 1318 şirket işaretlenmiş. Kırmızı noktalar, çok yakın bağlantılı olanlar; sarılar ise bağlantılı olanlar. İlişkiler de yeşil çizgilerle gösterilmiş. Kırmızıların yoğun olduğu alanda zemin artık siyah değil yeşil... Sonuçta o çizime baktığınızda, dünyanın devletler tarafından değil, çok az sayıdaki şirketlerden oluşan bir Süper Birim/Güç tarafından yönetildiği düşüncesinin komplo teorisi olmadığını daha iyi anlıyorsunuz. Konuyla ilgili uzmanlar, bunu zaten biliyordu; ama analiz, bu gerçeği sıradan bir insanın da gözüyle görebileceği bir hale getirmiş. Sadece bu nedenle bile önemli bir katkıdır. G Britney Spears küllerinden doğuyor Her hayat acıdır, önemli olan devam etmek ritney Spears’ın merakla beklenen ikinci remiks albümü yayımlandı. 70 milyona yakın bir satış rakamı ile dünyanın ve Amerika’nın albümü en çok satılan kadın sanatçılarından Britney Spears, pop tarihinin de en önemli isimlerinden biri. Spears’ın 2005 yılında yayımlanan ilk remiks albümü “B In The Mix, The Remixes” bir milyondan fazla satarak şimdiye kadar en çok satan remiks albümlerinden biri olmuştu. “Hold It Against Me”, “Till The World Ends”, “I Wanna Go” ve “Criminal” gibi Britney Spears hitlerini içeren son stüdyo albümü “Femme Fatale”dan sonra şimdi de Britney Spears, merakla beklenen 2. remiks albümü “B In The Mix, The Remixes Vol 2” ile karşımızda. “B In The Mix, The Remixes Vol 2” albümünde Femme Fatale albümünden “Criminal” ve “Till The World Ends” şarkılarının yanı sıra Britney Spears’ın 2007 yılında yayınladığı “Blackout”, 2008 yılında çıkardığı “Circus” ve 2009 yılında yayımladığı “The Singles Collection” albümündeki şarkıların yeni remiksleri de yer alıyor. Britney Spears’ın en sevilen şarkılarını Tiesto, Benny Bennassi, Kaskade ve Gareth Emery gibi dünyaca ünlü DJ’lerin remikslediği “B In The Mix, The Remixes Vol 2” hem Britney Spears hayranları ve hem de dans etmeyi sevenler için iyi bir tercih. G B