25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 Dünyanın en küçük cenneti Çocukluktan genç kızlığa geçiş, dişiliğin ön plana çıkarılması, annelik... Yani korku, çekicilik, utanç, övünç, kutsallık... Hepsinin kitlendiği nokta, göğüsler. Gözleniyor, konuşuluyorlar... Ancak Sel Yayıncılık’tan çıkan, Monique Ayoun’un “Memelerimin Tarihi” kitabı sözü bu sefer onlara veriyor. ESRA AÇIKGÖZ G üç, çekicilik, korku, acı, haz, utanç, övünç, kutsallık... Bütün bunları sadece bir kelime ile anlatabilir misiniz? Göğüs... Evet, bir kadın için göğüsler işte bütün bunları ifade ediyor. Şimdi durduk yere bu nereden mi çıktı? Sel Yayıncılık’ın Cinsel Serisi’nde yayımladığı gazeteci, yazar Monique Ayoun’un “Memelerimin Tarihi” kitabından. İki sözle başlıyor kitabına Ayoun. Biri bir sütçüye ait: “ Dünyanın en küçük cenneti neresidir? Sutyendir. Çünkü içinde sadece iki aziz vardır”. Digeri şair, yazar Henri Michaux’nun. Kadına bahşedilmiş ve erkeğin asla ulaşamayacağı gizemi şöyle anlatıyor Michaux: “Erkeğin dümdüz göğsünde bir çift meme belerdiğini hayal etmesi boşunadır. Kadın olmanın, güzel ya da çirkin olmanın ötesinde, sadece kadın olmanın o gizemli fenomenini asla hayal edemez o. Ve hiçbir aşk ona bunu öğretemez.” Memeleri üzerine kitap yazmak da nereden çıktı diye düşünenler için, bu soruyu “Her zaman konuşmak istediler. Ama cesaret edemediler. Söyleyecek bir şeyleri olmadığını düşünüyorlardı. Bir gün, iki çift laf etmelerine izin verildi. O zamandan beri de dur durak bilmiyorlar. Memeler zincirlerinden kurtuldu. Mutlu ve geveze memeler. Uzun zaman susturulduktan sonra söz almış olmaktan dolayı mutlu, çok mutlular. Artık onları dizginlemek olanaksız” diye yanıtlıyor Ayoun... Memelerinin tarihini anlatmaya daha çocukluk döneminden başlıyor. Bir çift memenin bedeninde belirmeye başlamasıyla yaşadığı şaşkınlık, utanç, sevinç, kısacası çelişkiler yumağını bakın nasıl anlatıyor: “11 yaşındaydım, memelerim büyümeye başladı. Altı ay sonra avuçladığımda birer meyve gibi ellerimi dolduruyorlardı. Bundan pek gurur duyup memelerimi kızkardeşime gösterdiğimde beni başından savdı... Zaman içinde memelerimin büyümesinden duyduğum memnuniyet yerini yavaş yavaş paniğe bırakmaya başladı. Onların her geçen gün inanılmaz bir hızla şiştiklerini görüyordum. Ya sonsuza kadar böyle büyümeye devam ederlerse diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Kendimi, önümde gaz dolu balonlarla gökyüzüne Zaman zaman bütün vücudunu ele geçirdikleri de oluyor; dans ederken, safari arabasında onlara hâkim olmakta zorlanıyor. Ve korkular... Her kadın gibi o da en çok sarkmalarından, birer sahanda yumurtaya ya da tuvalet eldivenine benzemelerinden korkuyor. Yardımına sutyenler yetişiyor. Belki de o yüzden, sutyenleri hayatındaki erkeklere benzetiyor Ayoun; destekleyici olanlar ve hayal kurduranlar, sıradan olanlar... Ne zaman morali bozulsa bu desteklerin peşine düşüyor: “Benim kendi kendime sıfırdan başlama yöntemim yeni bir sutyen almaktır... Taşıyıcı kolonlar bir evin mimarisinde nasıl hayati önem taşırsa, sutyen de bizi öyle yeniden şekillendirir, yükseltir. Memeler, kadın vücudunun mimarisinin taşıyıcı sütunlarıdır... Memelerim dikleşince moralim de düzelir”. Memeler sadece bir organ değil Ayoun için, kişilik göstergesi de. Bazen sadece yüzlere bakıp, kadınların memelerini tahmin etmeye çalışması da bundan; sivri memeli gibi küçük kafalar, koca yumuşak memeli kafalar, gül goncası gibi memeli kafalar, siyah uçlu kafalar, hangi memeye adandıklarını unutmuş kafalar... Ona gelince... “Memelerimin emzirmeye değil heyecanlandırmaya yaradığına karar verdim. Anneme, anneanneme, teyzelerime benzememek için yükselirken görüyor, onların patladığını getiriyordum gözümün önüne. Ne tuhaf bir ölüm şekli olurdu! Her gece dua etmeye verdim kendimi: ‘Allahım, bu hazineleri bana bu kadar erken bahşettiğin için çok teşekkür ederim, ama artık yeter! Yalvarıyorum, daha fazla büyümesinler!..’” Ancak mani olmak ne mümkün! 15 yaşına geldiğinde kendini babasına ihanet ediyormuş gibi hissediyor, göğüslerini saklıyor, sakınıyor. Öyle ki, kafası omuzlarına gömülü yürüyor. Bu sefer de göğüslerinin büyümesini coşku ve sabırsızlıkla izleyen annesine haksızlık ettiğini düşünüyor. Babasını düşünüp onları omuzlarının arasına gömsün mü, yoksa şişirip mi gezsin, bilemiyor... Ta ki 16 yaşında ilk sevgilisi olana kadar. Artık dişiliğinin önemli parçalarından birinin memeleri olduğunu biliyor. “Memelerim bana güç veriyordu” diyor, “Kendimi sakin ve cömert bir kuvvetle donatılmış hissediyordum”. uğraştım. Onlar gibi anaç bir imajım olmaması için her şeyi yaptım. Ancak bu konuda biraz fazla başarılı oldum. Çocuk yapmak istediğime karar verdiğim gün birlikte çocuk yapabileceğim kimseyi bulamadım. Erkekler beni anne rolünde hayal edemiyordu. Ölçüyü kaçırmıştım!..” Erkekler ya onların önünde diz çöküyor ya da onlardan kaçıyor. “Sonunda koca memelerimi umursamayan bir adamla evlendim” diyor, “Kocam onları takıntı haline getirmedi. Neyse ki böyleydi; zira çok kıskanırdım! Memelerimi kıskanmaktan bahsediyorum. Her zaman bütün iltifatları alan onlar! Ve ben, mutlu (!) sahibeleri, onların gölgesinde kalmış, iltifat kırıntılarıyla yetinmeye çalışıyorum”. Şimdi 11 yaşında bir kızı var; Nastassia. Ona, memelerinin tarihini anlatıyor ki, o da bir gün kendi memelerinin tarihini çizebilsin... G C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear