25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Linux devrimi... İnternetteki serbest yazılım hareketleri büyüyor. Linux Kullanıcıları Derneği üyelerinin artması da bunun kanıtı. Sayfa 9 Postacılar sokakta PTT çalışanlarının can güvenliği tehlikede. Bir yılda yaşanan postane soygunlarında dört çalışan öldürüldü. Çalışanlar, güvenlikleri sağlanana kadar sokaklarda olacaklar... ZUHAL AYTOLUN Sayfa 3 Bugün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Sokaklar kadınların, kapağımız da... Şükran Moral’ın “İsa” adlı çalışması. Kadın bedeni üzerine çok konuşuldu, çok yazıldı, çok çizildi... Kimi zaman bir meta olarak görüldü, kimi zaman arzu nesnesi. Kadınlara, bedenlerini hep başkalarının gözleri üzerinden yaşamak düştü. Bu çemberin dışına çıkanlar da yok değil. İşte bedenleriyle var olan kadınların anlattıkları... İmparator sahnede... Dünyaya gözlerini bir mağarada açtı. 18’inde pavyonda şarkıcıydı, 22’sinde ünlü. İşadamı da oldu. Geçmişin yoksulluğuna dönmemekte kararlıydı. Yeraltı dünyasından isimlerle dostluk kurdu. Uyuşturucu kullandı, affedildi. Kadın dövdü, sevilmeye devam edildi. Azmettirici olarak yargılandı, beraat etti. Son olarak ekranlara Yıldız Tilbe’ye hakaret ederken geldi. İbrahim Tatlıses, sesi, davaları ve şiddetiyle 35 yıldır hâlâ hayatımızda... Sayfa 4 Kadınım, bedenim benim! ESRA AÇIKGÖZ / DENİZ ÜLKÜTEKİN nsan dünyayı bedeniyle anlar, yoklar, izler... Kadınsanız, daha doğar doğmaz belli anlamlara sıkıştırılır bedeniniz, dolayısıyla algınız da. Elinizi uzatacağınız sınırlar daha siz doğmadan çizilmiştir, gözünüzü her şeye dikemezsiniz... Eğer ayağınızı sistemin dışına atamadıysanız, ki attıysanız bile elinizin gitmediği, dilinizin dönmediği şeyler kalır dünyayı yarım algılamak, görmek zorundasınızdır. Dünyanın geri kalanı da, sizi sıkıştırıldığınız yer üzerinden anlar, çünkü öylesi işine gelir. Yaşamın kaynağı, sanat eseri, meta, estetik, göz doyurucu... Kadın bedeni izleniyor, arzulanıyor, üstüne anlaşmalar yapılıyor, metaya dönüştürülüyor, dolaştırılıyor, tabulara sıkıştırılıyor... Bize de, tam anlayamadığımız ve anlatamadığımız bedenlerimizle yaşamak kalıyor. O yüzden de hâlâ bedenimizi keşfetmekten korkuyoruz. Çünkü keşfetmek, çemberden dışarı adım atmayı gerektiriyor. Buna değer, çünkü Isadora Duncan’ın dediği gibi, “Bedenimiz özgürleşmeden, zihnimizi özgürleştiremeyiz”. Siz yine de kadın ya da erkek fark etmez, bir düşünün, bedeniniz sizin için ne ifade ediyor? En basit ihtiyacınızdan, en derin ruh yansımalarınıza kadar sizin ihtiyacınızı o karşılamıyor mu? Toplumsal baskılar, onunla aranızdaki ilişkiyi nasıl etkiliyor? Meslek hayatlarında bedenleriyle var olan beş kadının hikâyesi, kendi bedenlerini tanıma halleri bu sorulara bir cevap olabilir. Şükran Moral sanatını bedeniyle anlatıyor. O bir performans sanatçısı. Üstelik de kadınlık halleri, toplumun kadınlar üzerindeki baskıları, kadına yönelik tabular üzerine işler İ Ayıların çığlıklarını duyun... Asya’da binlercesi ilaç yapılmak üzere demir kafeslere hapsediliyor, Pakistan’da köpeklere parçalattırılıyor. Avcılar ise daimi düşmanları. Savaş Karakaş’ın son belgeseli “Kocaoğlan’ı Kurtarmak”, ayıları anlatıyor; bugün 14.30’da İz TV’de... DENİZ YAVAŞOĞULLARI Sayfa 8 Ataol Behramoğlu’nun Pazar Söyleşileri 5. sayfada üretiyor. Kimi zaman bir genelev oluyor sanat mekânı, kimi zaman bir çarmıh ya da erkekler hamamı. Düşüncelerini bedeniyle aktarırken, izleyeni de düşündürtüyor, hatta eleştiriyor. “Performans yaparkenki tavrım beni izleyene karşı eleştirel bir bakış, ben de onları eleştiriyorum” diyor, “Röntgenci bakışın karşısına eleştirici bakış... Mesela, jinekoloji yatağında vajinama bakan sanat seyircisini eleştiren bir vajina koyuyorum. Gerek genelevde, gerek hamamda performans yaparken zor anlar yaşadım, bunları yapabilmek için cesaretin yanı sıra, özgür ruh da gerekir. O nedenle herhalde yeterince özgür ruhluyum diye düşünüyorum.” Gözlerin hep üzerinde olmasını amaçlıyor, ama bedenini bu kadar ortaya koymaktan rahatsız olduğu, kendini sakınma ihtiyacı duyduğu zamanlar da olmuyor değil, çünkü o da “bedenini istediğince sergilemenin” yasak olduğu bir çevrede yetişmiş, iplerini inceltmiş, ama koparamamış. Yine de işine duyduğu tutku öyle büyük ki, sınırları zorlamaktan geri durmuyor. Sadece önyargıları değil, bedeninin sınırlarını da zorluyor. “Bedenimin sınırları kişiliğimin de bir parçası, yani kültürel yapılanmamla eşdeğerde. Bir performansımda sesim kötü olsa da türkü söylüyorum, bu bir zorlama. 2003 ve 2007’de gerçekleştirdiğim ‘Zina’ performansımda az kalsın boğuluyordum. Boynuma dek beni toprağa gömdüler, kan dolaşımım sıfıra indi. Yine de bedenden önce ben zihnimi zorluyorum.”. Bu kadar bedeniyle uğraştığı için zaman zaman ona yabancılaştığı da oluyor. Öyle ki aynanın karşısına geçip, “Tanrım bu da kim, dediğim çok oldu, ama özgüvenim yüksek olduğundan sınıfı hep geçtim. Devamı 67. sayfalarda C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear