22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 8 ŞUBAT 2009 / SAYI 1194 Davos rüzgârları... Ataol Behramoğlu Ormanlar da orman köylüleri de tehlikede Deniz Yavaşoğulları Murat Sayın (muratsayin2005@gmail.com) A V ikipedi’nin ilgili bölümünde Davos için şöyle denilmekte: “İsviçre’nin doğusunda, Graubünden kantonunda kasaba. Davos vadisinde, denizden 1560 metre yüksekte, Landwasser ırmağı üzerinde yer alır...” Bazı tarihsel bilgilerden sonra, devamında şöyle deniyor: “1860’lardan sonra gözde bir sağlık merkezi oldu. 20. yüzyılda uluslararası bir üne sahip bir kış sporları merkezi olarak gelişti. Ayrıca 1971’den beri yıllık olarak düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’na ev sahipliği yapmaktadır...” *** Kentlerin de insanlar gibi birbirine benzemez yazgıları var. 2003 sayımına göre 11 bin nüfuslu şu küçük Davos’un yazgısına bakın! Sadece ünlü bir sağlık merkezi oluşu ya da dünyanın en iyi kayak pistlerinden sayılan Parsenn pistine sahip olmasa yeter de artarken, üstüne üstlük bir de Dünya Ekonomik Forumu’na ev sahipliği yapıyor... Gerçi bu üç özelliğin bir arada bulunuşuna pek de şaşırmamak gerekiyor... Çünkü Dünya Ekonomik Forumu’nda bir araya gelecek kişiler F. Fanon’un deyimiyle “Yeryüzünün Lanetlileri” değil de kodamanları olacağına göre, bu kişilerin hem iş görüşmeleri yapmaya, hem eğlenmeye, hem de bu fırsatla bir “checkup”tan geçmeye kuşkusuz ki hakları olacaktır... Davos bütün bunların toplamı için biçilmiş kaftan! *** İsviçre kentleri bizim Cumhuriyet tarihimiz bakımından da önemli. Lozan’ımız vardı, şimdi ona Davos eklendi... Hangisi daha önemli dersiniz? Bunu halkımıza sormalı! Gerçekten de böyle bir soruşturma çok ilginç olurdu. rtık her şey serbest, çünkü 2B yasası yöntem değiştirerek uygulamaya sokuldu. Anayasaya aykırı olduğu için Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği orman özelliğini yitirmiş alanların satışı ile imara açılmasını öngören yasa, Tapu Yasası’na eklenerek kabul edildi. TBMM’de 15 Ocak 2009 tarihinde benimsenen 5831 sayılı Tapu Kanunu’nun yanı sıra 6831 sayılı Orman ve 3402 sayılı Kadastro yasalarında yapılan değişiklikler de yine aynı amaç doğrultusunda düzenlendi. Herhangi bir yerin “orman” sayılıp sayılmamasına karar verebilecek bilgilere sahip olmayanlardan oluşan kadastro ekiplerinin orman kadastrosu yapabilme yetkileri de sınırsızca genişletildi. Bu, daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu Fazıl Say Davos’ta... Ferhan Şensoy’luk bir konu... Vatandaşı sokakta çevirip soracaksın: “Lozan mı önemli, Davos mu?” % 47 oranı kafadan Davos diyecektir... Geri kalanları üstüne bir yorum yapamam. Sıradan yurttaş bir yana, okumuş yazmışlarımız içinde Lozan’da olup bitenler konusunda kafa yormuş, ciddi bilgi sahibi kaç kişi var? Orada ülkenin yazgısı, bıçak sırtında belirlenmişti... Ama Davos’taki kabadayılık gösterisi yanında bunun ne gibi bir önemi olabilir! *** Gelelim yazının başlığına! Benim buluşum değil, gazetemiz böyle bir başlık atmış. Fakat Tayyip Erdoğan’ı değil de Fazıl Say’ı betimlemek için! 2 Şubat 2009 tarihli Cumhuriyet’in ilk sayfasında ünlü piyanistimizi gösteren bir fotoğraf ve altında şu haber yer alıyor: “Davos’ta Fazıl Say rüzgârı. Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say, Alexandre Liebreich yönetimindeki Lucerne Senfoni Orkestrası ile sahneye çıktı. Say, Beethoven’in eserlerinden oluşan bir konser verdi.” Zaten yazımın başlığını ve konusunu esinleyen de fotoğraf altındaki bu başlık ve haber oldu... *** Davos’ta esip gürleyen Tayyip Erdoğan’ınkine rüzgâr değil fırtına, kasırga filan demek gerekirse de biz rüzgârda karar kılalım... Böyle Davos’ta birbiri ardına iki Türkiye rüzgârı esmiş oluyor... Tayyip Erdoğan rüzgârı... Fazıl Say rüzgârı... Hangisi Türkiye’ye daha çok yakışıyor dersiniz? Ya da Türkiye hangisine daha çok yakışmalı? Türkiye başbakanının TV’lerde milyon kez tekrarlanan ve tekrarlanacak görüntüleriyle, Beethoven yorumcusu Türk’ün Davos’taki orkestrayla çekilmiş, görsel medyada belki hiç yer almamış ve bir kez daha tekrarlanmayacak, mahcup, aydınlık, Mozart yalınlığında ve çocuksuluğundaki fotoğrafını birlikte düşünerek yukarıdaki soruları yanıtlayalım... Büyük kitleler bu soruların doğru yanıtlarını veremediği sürece Türkiye yanlış ve tehlikeli kıyılara doğru sürüklenmeye devam edecek... G ataolb@cumhuriyet.com.tr kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına dahi yol açabilecek... Kısacası siyasal iktidar, bu son düzenlemeleriyle “2B arazileri” olarak anılan yerlerin, genişletilip satılabilmesi ve “2A” uygulamasının kolaylaştırılması için gerekli hukuksal altyapıyı oluşturdu. Konuyu Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği (ORKOOP) Genel Başkanı, aynı zamanda Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği (OSB) sözcüsü Cafer Yüksel ile görüştük... Orman tahribatını özendirmeye yönelik bir temel yaratan yasada satış adına hiçbir ifade bulunmuyor, ancak Yüksel’e göre o bir sonraki adımda olacak, hem artık altyapı hazır, bu altyapının kullanılacağı hukuksal düzenlemeler gözden geçiriliyor. Yakında “2B” ve “2A” arazilerinin “değerlendirilmesiyle” ilgili yasa tasarısı da gündeme gelecek ve hukuksal süreç tamamlanmış olacak. Yüksel 2A arazilerinin, 2B’lerden daha da büyük sıkıntılara sebep olacağını söylüyor. 2A’ların, 2B arazilerinden farkını ise şöyle açıklıyor; “2B’ler, 31.12.1981 tarihinden önce orman vasfını yitirmiş yerler, 2A’larda ise böyle bir süre sınırlaması yok, yani ucu açık.” Türkiye’de 470 bin hektar 2B arazisi var. Bu arazilere, Sultanbeyli ve Beykoz’un bazı bölgeleri de giriyor. Yüksel “Örneğin Sultanbeyli” diyor, “20 yıl öncesinde burada en fazla beş ev vardı, şimdi ilçe oldu, zaten tekrar orman olmaları mümkün değil. Siyasal iktidar, bize o bölgeleri örnek gösterip, ‘Nasıl yıkacağız da satacağız?’ diyor. Oysaki bizim asıl derdimiz bu bölgeler değil, üstelik bu tip örnek gösterilen yerlerin sayısı çok az. 2B arazileri içinde meralar, açık otlaklar ve orman köyleri de var.” Ona göre en büyük sıkıntılardan biri de, ormanları satışa çıkarmayı amaçlayan bu tip yasaların ve yasa tasarılarının seçim öncesinde gündeme gelmeleri, çünkü bu durum halka gelir kaynağı olarak yansıtılıyor. Yüksel şöyle anlatıyor: “2003’te 2B’lerin satışlarından 25 milyar elde edileceği söyleniyordu. Şimdi 50 milyar diyorlar. Olay halka, ‘Türkiye’nin bu kadar borcu var, burada da bir 50 milyarlık gelir var, zaten bu alanlar orman statüsünde değil, ama yasanın çıkmasına izin vermiyorlar’ şeklinde yansıtılıyor. Ancak iş bu kadar basit değil, arkasında çok daha farklı boyutları var.” Yüksel’in bahsettiği, “farklı boyutlar” en çok da orman köylülerini ilgilendiriyor. Çünkü, 2B arazilerinin önemli bir bölümü, orman köylülerinin yaşamakta olduğu yerleri kapsıyor. Anayasada ise 2B’lerin ancak orman köylülerine devredilebileceğini belirten bir madde var. Yüksel bu maddenin orman köylülerinin tapusu olduğunu vurguluyor; “Yine bu madde doğrultusunda, 2B’ler satışa çıkarılırsa da ancak onlara satılabilir, fakat orman köylüleri milli gelirden en az yararlanan kesim, almaları mümkün değil” diyor. Yüksel onlar alamayınca da başkalarına satılacağını söylüyor, tabii bu durumda orman köylüleri hem işlerinden olacak, hem de yerlerinden yurtlarından edilecekler. Türkiye’de 20 bin orman köyü var, bu köylerde toplam 17 milyon orman köylüsü yaşıyor. Yasa çerçevesinde tehlike altında olanlar ise, 2B arazileri üzerinde yer alan 11 bin köy, Cafer Yüksel. yani yedi buçuk milyon insan... ORKOOP olarak da orman köylülerinin sesi olmaya çalıştıklarını da anımsatan Yüksel, geçimini devlet tarafından kurulan kooperatiflerde çalışarak sağlayan orman köylülerinin de yeni uygulamalarla daha fakirleştirildiğini söylüyor. “Orman Genel Müdürlüğü ağaçları dikili haldeyken mühürleyip, satacağını söylüyor” diyor; “Bu durumda, tüccar ağacı dikili halde alacak ve istediğine, en ucuza kesene kestirecek. Bu köylüler zaten Türkiye’nin en fakir kesimi, böylelikle de her şeyleri ellerinden alınıyor. Bu korkunç bir şey, vicdana da aykırı. Eğer bu durum yasalaşırsa, açlık grevine gireceğim!” Yüksel’in bir talebi daha var, Cumhurbaşkanı Gül’ün yasa onaylanmadan bir de onlarla görüşmesi… Gerçekler belki de uygulamayı değiştirebilecek… G BİRİLERİ / Rifat Mutlu (rifatmutlu@gmail.com) MİZAH MAĞARA ADAMI / Tayyar Özkan (www.tayyarozkan.com) C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear