Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 MEKÂN: GÜLİN EV YEMEKLERİ 15 ŞUBAT 2009 / SAYI 1195 Gel de işin içinden çık!... Adnan Binyazar alkları birbirine bağlayan etkenlerin başında sosyal dayanışma ve ekonomik çıkarlar gelir. Ondan da etkilisi, bireyler arasındaki bilgi etkileşimidir. Bu akışımı kurmuş toplumlar, çatışmaya yol açmadan sorunlarını çözebiliyorlar. Çağımızın büyük buluşlarından internetin gerçekte bu akışımın aracı olduğu tartışılmaz. Son günlerde internette bir yazı dolaşıyor. Yazının başında, mantığı pek zorlamayan, daha çok Amerikan esprisi çağrışımlı bir söz yer almış: “Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince öbürleri de yanlış gider.” Bu söz, ters başlanmış bir işin düzeninde yürümeyeceği anlamında yorumlanabilir. İletiyi gönderen, oradan, “Hayatınız seçtiğiniz kadındır” diye başka bir söze atlayıp şu açıklamayı yapıyor: “Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz, bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz, zeki bir kadına rastlarsanız zekânız gelişir.” Bunun ardından, teraslar halinde yükselen Babil’in Asma Bahçeleri’ni örnek vererek, erkeği terastan terasa kadınların geçirdiğini ileri sürüyor. Bunun altına da, Mahatma Ghandi’nin, internette çok rastladığım zincirleme bir şiirini koymuş: Örnekle pek ilgisi olmamakla birlikte iyi de etmiş. Şiir, düşünsel uyarısı açısından, yanımızdan ayırmayacağımız ölçüde nitelikli: Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür... Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür... Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür... Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür... Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür... Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür... Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür... Annenizin mutfağı geri dönüyor... eşiktaş, karnını ev dışında bir yerlerde doyurmak isteyenler için fazlasıyla seçenek sunan bir semt. Ancak bu bol mönü zenginliği çoğunlukla sahile yakın olan Çarşı içinde ve çevresinde toplanıyor. Sahilden Fulya’ya yöneldiğinizde ise özellikle hafta sonu en az sahil kadar olan kalabalığın ihtiyaçlarına cevap verecek sayıda mekânın olmadığını görüyorsunuz. Beşiktaş Evlendirme Dairesi’nin bir alt sokağında H B hizmete giren Gülin Ev Yemekleri, tam da bu ihtiyaca cevap verebilecek nitelikte bir mekân. Faaliyete geçmesinin üzerinden henüz bir ay bile geçmemiş olmasına karşın sıra dışı mönüsü ve keseye uygun fiyatlarıyla mahalle sakinlerinin gözdesi olmayı başardı. Mekânda her zaman sıcak yemek var. Saat 20.00’ye kadar açık. Fotoğraflar: Vedat Arık Her an bulunabilecek mantı, gözleme ve yumurta çeşitlerinin yanında her sabah evlerde yapılan kahvaltının ve demli çayın sıcaklığını müşterilerine sunan Gülin Ev Yemekleri’nde müşterilerin favorisi köfte, piyaz mönüsü. Her an bulunabilecek çeşitlerin yanında Gülin Ev Yemekleri unutulmaya yüz tutan lezzetleri de müşterilerin beğenisine sunuyor. Pazı, yaprak sarma, ev poğaçası ve havuçlu kek damak zevkinizi bir üst seviyeye çıkaracak kalitede lezzetler olarak haftanın belli Ayben Uz, Neptün Çalı ve Gülin Ertüm. günlerinde bulunabilir. Ayrıca her gün kendine has tadı olan sıcak yemeği, pilav ve makarnayla birlikte servise sunan mekân, sıcak ortamıyla da müşterilerine ev sıcaklığını yaşatıyor. Butik mekân tarzında döşenen Gülin Ev Yemekleri, aynı zamanda civardaki evlere servis de yapıyor ve bir sürpriz; siparişler sırf mönüdeki yemeklerle sınırlı değil, önceden sipariş edilen özel yemekler de usta aşçılar tarafından özenle hazırlanarak yerine ulaştırılıyor. Sıradan mönülerden sıkılanlar ve yolu Beşiktaş’a düşenler için Gülin Ev Yemekleri oldukça iyi bir alternatif. G Adres: Türkali Mah./Gazi Refik Sok./No:2/Beşiktaş Tel: 0212 258 30 35 Tek kollu kahraman... Zülal Kalkandelen Bir nesnenin yüzü varsa tersinin de olduğu gibi, her olgu hem birbirinin nedeni, hem sonucudur. Bu bağlamda, “Hayatımız seçtiğimiz kadındır” yargısı ne ölçüde denli yerindeyse, “Hayatımız seçtiğimiz erkektir” yargısı da o ölçüde geçerlidir. Şu iki örnek bunu doğruluyor: Kadın bankada çalışıyor. Eşi tıp profesörü. Rektör dinci ise o da dinci. Namaza başlıyor. Evde cilt cilt kitap varken, onların hiçbirinin kapağını açmadan derse girmeyi kişiliğine yediriyor. Yine de her şeyin en iyisini bildiği kanısında. Buraya kadar tamam; inancıdır, camiye de gider, namazını da kılar; kitap da okumaz; zaten günümüzde de böyleleri el üstünde tutuluyor, der geçersiniz! Ama adam fakülteden çıkıp kumar masasının başına oturuyorsa, kadın onu Babil’in Asma Bahçeleri’nin hangi terasından hangisine geçirsin?.. Adam çevre mühendisi. Günde üç gazete okuyor. Lisede okuyan çocukları Türkçeyi iyi kullansınlar diye ayda üç kitap giriyor eve, üç de dergi. Alanına yönelik yazılar yazıyor. Yazıları belli başlı dergilerde de yayımlanıyor. Eşi ilköğretimde öğretmen. Gazetelerin fal köşesini bile okumuyor. Eşinin yazarlığına da dudak büküyor. Adamın en büyük korkusu, çocuklarının, analarına benzemesi... Değiştirmeden soralım; adam, böyle bir kadını Babil’in Asma Bahçeleri’nin hangi terasından hangisine geçirsin?.. Şimdi gel de işin içinden çık!.. G binyazar@gmail.com azının başlığına bakarak kimden söz ettiğimi tahmin edebilirsiniz. Diyebilirsiniz ki; yazının konusu, karate filmlerinin ünlü oyuncusu Jimmy Wang Yu’dur. “Tek Kollu Kahramanın Oğlu” adlı yapımla tanınan bu film yıldızının Türkiye’de de büyük bir hayran kitlesi var. 70’li yıllarda tüm Asya’da efsaneleşen Wang Yu’nun özelliği, kötü adamları tek koluyla salladığı kılıçla yenmesiydi. Ama 80’lerde Jackie Chan’in ortaya çıkışıyla ikinci planda kaldı ve küçük rollerde oynadıktan sonra da, film dünyasından yavaş yavaş çekildi. İşin gerçeği, Wang Yu, kendisine ün getiren film sahnelerini, Uzakdoğu dövüş sanatındaki ustalığına değil, film çekim tekniklerine ve kurguya borçluydu. Son günlerde Davos’ta yaşananlardan sonra olanlar, bana bu Wang Yu filmlerini hatırlattı. Ama bu yazının asıl konusu, o filmler değil, bunun çağrışım yaptığı başka bir Tek Kollu Kahraman; yani Başbakan Erdoğan... Davos Zirvesi’nin üzerinden bir süre geçince olay yatışır gibi oldu, ama ben bu çağrışımı okuyucularla paylaşmak istedim. *** Başbakan, panel moderatörüne öfkelenip salonu terk etti ya, birden kahraman oldu... Yandaş medya da kendisine “Davos Fatihi” unvanını yakıştırdı... Acaba bu “kahramanlık” gösterisi, Erdoğan’ın gücünden mi kaynaklanıyor? Yoksa o da bir Tek Kollu Y Kahraman mı? Bugün Erdoğan’ı “Ortadoğu’nun yeni lideri” ilân edenlerin görmediği gerçek şu: Başbakan’ın kullanabileceği iki kolu yok... Onun sağ kolu, Amerika tarafından sımsıkı tutulup, özgürce hareket edemez hale getirildi... Daha Başbakan olmadan Bush tarafından Beyaz Saray’a kabul edilen, sonrasında da Ortadoğu’yu allak Tayyip Erdoğan Davos’ta... bullak eden BOP’un eşbaşkanı yapılan o değil mi? Ekonomiyi kurtarmak için IMF ile pazarlık yapan onun hükümeti değil mi? Bu durumdaki bir kişinin, “Diplomatik davranmasam başka bir şey yapardım” diyerek dayak atabileceğini ima etmesi, olsa olsa havaya tek koluyla yumruklar savurmasıdır. Sağ kolu serbest kalmadığı sürece de, o yumruklar, ne Amerika’ya ne İsrail’e isabet eder, ne de İsrailFilistin sorununu çözer... Bu yüzden de, diplomaside ustalığı olmayanlar, ancak kurgulanmış şovlarla göz boyar... Ayrıca Erdoğan’ın söylediğine göre, öfkesi moderatöredir, başka kimseye değil... İyi ama moderatöre yöneltilen tepki, haklı da olsa, koskoca Ortadoğu’ya lider olmak için yeterli mi? *** Kesin olan şu ki; zaman bu olayın yansımalarını ortaya çıkaracaktır... Bu arada şu bilgileri de not etmekte yarar var: Bugün Beyaz Saray Genel Sekreteri olan kişi, İsrail basınının “Beyaz Saray’daki adamımız!” diye tanımladığı Rahm Emanuel... Obama yönetimi tarafından İsrailFilistin anlaşmazlığı konusunda özel temsilci olarak atanan George Mitchell, Bipartisan Policy Center’ın (Partiler arası Politika Merkezi) dört kurucusundan birisi... İran’a askeri müdahaleyi öngören bu gruba dahil olanlardan birisi de, yakında İran özel temsilciliğine atanacağı söylenen, Siyonizm savunucusu Dennis Ross... Bush’un babası ve Bill Clinton döneminde Ortadoğu’da diplomat olarak görev yapan Ross, İsrail destekli Washington Institute for Near East Policy (WINEP) adlı düşünce kuruluşunun üyesi. Bu kuruluş, İsrail’in Amerika’daki lobi kurumu American Israel Public Affairs Committee ile resmi bağlantısını kabul etmese de, lobinin ana unsurları arasında yer alıyor... Bütün bu neoconlarla dolu Beyaz Saray, Hamas yanlısı görünen Erdoğan’ın kolunu serbest bırakıp Ortadoğu’ya lider olmasına göz yumar mı? Diyelim ki yumdu; bütün Ortadoğu Arap olmayan birini lider kabul eder mi? Diyelim ki etti; Erdoğan’da bu liderlik yeteneği var mı? G www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com C M Y B C MY B