Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 EKİM 2008 / SAYI 1179 9 Günümüzde her tarz beraber kullanılabiliyor. Ancak bu aralar, “vintage” veya “retro” diye adlandırılan eski tip mobilyalar ön plana çıkıyor. uçuk pembe rengi seçmek bu tarza çok gidecektir. Eğer kırmızı seçerseniz, yanında beyaz ve yeşil, uçuk pembe seçerseniz beyaz ve griyi bir arada kullanabilirsiniz. Beyaz, uçuk pembe ve gri rengin metal görünümlü ev aygıtlarıyla birlikte kullanımı gerçekten çok şık duruyor. Özellikle mutfakta ve banyoda... Örneğin hem banyo hem de mutfak zemininin, gri beyaz damalı olması diğer eşyalar nasıl olursa olsun retro bir izlenim uyandırır. Mutfak ve banyo dolabı olarak da beyaz, sade ve düz ürünleri tercih etmelisiniz ki 1950’lilerin dolapları günümüzün modern dolaplarına da çok benziyor. Dönemin, kulplu buz dolaplarından tutun ekmek kızartma makinelerine, radyolarına kadar pek çok şeye bugün birçok mağazada rastlayabiliyoruz. etki yaratacağını düşünmeyin, eviniz illaki karmaşık ve iddialı olacaktır, tam da o yıllar gibi! İddialı demişken 80’ler de en iddialı dönemlerden, hem artık 80’ler de retro, nereden baksak çeyrek asır öncesi. Evinize 80’li yılların izlenimini katmak istiyorsanız, en önemlisi bir disko topu edinin. Bu disko topu, yarattığı yansımayla gündüz de evinize muhteşem bir görsellik katacaktır, özellikle beyaz ağırlıklı döşenmiş evlere. Siyah, mozaik taşlı banyolar ve mutfaklar da 80’li yılları hissettirmek için birebir. Bunun yanı sıra eskicilerden bulabileceğiniz, döneme ait taşınabilir bir teyp de aksesuvar olarak güzel görünecektir. G deenizy@ gmail.com DEKORASYON “Retro” bir ev Deniz Yavaşoğulları onu ev dekorasyonu olunca seçenekler artık eskiye oranla çok daha fazla. Aslında belli bir tarz da yok, çünkü her tarz beraber kullanılabiliyor. Belki de dönemin tarzı bu birliktelik. Ancak bu aralar, “vintage” veya “retro” diye adlandırılan eski tip mobilyalar biraz ön plana çıkıyor. 1920’lerden, 80’li yıllara kadarki sürecin genel görünümü karmakarışık bir biçimde hem evimize hem de kıyafetlerimize yansıyor. Artık baştan sona retro tarzda bir ev dekorasyonu yapmak da daha kolay. Üstelik bunun için şehrin bir ucundan diğer ucuna ikinci el dükkânlarını gezmeniz gerekmiyor. Tasarımlarda eski mobilyalardan esinlenmeler arttı, hatta dış görünüşü eskiyle birebir olan birçok elektronik eşya ve mobilya da var. Sorun onları bulmaktan ziyade nasıl, ne şekilde yerleştirmek gerektiği... Örneğin bir odanıza 1930’lu, 40’lı yılları andıran bir dekorasyon yapmak istiyorsunuz. İlk Tasarımlarda eski mobilyalardan esinlenmeler arttı, hatta görünümü eskileriyle bire bir olan yeni birçok eşya ve mobilya var. Bu yüzden retro bir eve sahip olmak artık kolay. K adımınız dönemi andıran; bacakları ince ve kıvrımlı, ne çok sade ne de çok süslü olan ahşap, aynalı bir makyaj masası ve kadife bir puf edinmek olabilir. Masanıza uygun bir dolap seçimi yapıp, diğer eşyalarınızı koymak için de hasır kutular kullanabilir ve bu kutuları dolabınızın üstüne yerleştirebilirsiniz. Aydınlatma olarak süslü bir avize tercih edebilirsiniz. Duvara asacağınız çerçeveli bir revü kızı posteri de odanıza bu izlenimi verecektir. Eğer, evinize 1950’li yılların görünümünü taşımak istiyorsanız da ana renk olarak ya kırmızıyı, ya da 1950’li yılların duvar kağıtlarından edinmek de işinizi büyük ölçüde kolaylaştıracaktır. Desenli olduklarından dolayı bu duvar kağıtlarının duvarı boydan boya kaplamak için değil de şerit halinde kullanımı daha iyi bir görünüm yaratabilir. Tabii 60’lı, 70’li yılları andıran bir eviniz olsun istiyorsanız da tam tersine! Gözünüz karmaşayı kaldırıyorsa, duvarlarınızı baştan sona desenli, “retro” bir duvar kâğıdıyla kaplamak evinizi bir anda o yıllara götürmeye yeter. Belki bu karmaşayı, düz renk, yalın mobilyalar kullanarak yumuşatabilirsiniz, ama çok büyük bir 20. Üroloji Kongresi 16 Kasım’da Antalya’da... Cinsellikten hemen vazgeçmeyin! C insellik hayatın vazgeçilmez ihtiyaçlarından biri. Bu yüzden de cinsel sorunlar, hayat kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Toplumun yapısı nedeniyle eşler arasında sır olarak kalan sorunlar boşanmaların baş aktörü de olabiliyor. Oysa cinsel işlev bozuklukları önemli ölçüde tedavi edilebiliyor! Türk Üroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Tufan Tarcan, “Erkekler cinsel işlev bozukluklarında doktora başvurmaktan çekiniyor” diyor “Bunun yerine cinselliği unutma yoluna gidiyor. Bu noktada sertleşme sorununun altında başka sağlık problemlerinin çıkacağını unutmamak gerekir”. Peki, bu sorunlar ne? Kalp, damar, şeker, MS, tiroit… Prof. Tarcan, cinsel işlev bozukluklarında, psikolojik ve organik sorunları birbirinden ayırmak gerektiğinin altını çiziyor: “Erkek; sabaha karşı, ya da bir kadın görünce heyecanlanıp sertleşme oluyor ama cinsel birleşme sırasında bunu sağlayamıyorum diyorsa bunun nedeni psikolojiktir”. Bu psikolojinin altında yatansa “performans anksiyetesi”. Cinsel ilişki sırasında kendini bir sınavda gibi hisseden erkek, ilişki sırasında kendisiyle meşgul olduğu için penise sertleşmesi için gereken emri veremiyor. “Penisimi her zaman sert hale getiririm” algısı da erkeğin başına bela, oysa ancak karşılıklı ilgi duyuluyorsa ve açlık varsa sertleşme oluyor, olmadığı zaman da kaygı başlıyor. Elbette, bütün bu sorunların bir çözümü var. Prof. Tarcan psikiyatri ile ortak çalışılarak merkezi sinir sistemine etki eden ilaçlar yoluyla çözüm aranabileceğini söylüyor. Bir ürolog reçetesiyle kullanılmadığı takdirde viagra gibi ilaçlar sorunu daha da büyütebiliyor. İşte bütün bu sorunlar 16 Kasım tarihleri arasında Antalya’da yapılacak olan “20. Üroloji Kongresi”nde masaya yatırılacak. Prof. Tarcan kongrede organik nedenlere bağlı cinsel işlev bozukluklarında, kişilerin cinsellikten vazgeçmek yerine, ürologlara başvurması gerektiği mesajının verileceğini vurguluyor. Kongrenin bir başka konusu ise cinsel işlev bozukluklarına karşı geliştirilen yeni tedavi yöntemleri... G C M Y B C MY B