Catalog

R PAZAR 4 15/11/07 15:20 Page 1 PAZAR EKİ 4 CMYK 4 PAZARIN PENCERESİNDEN 18 KASIM 2007 / SAYI 1130 Başka bir Kyoto... Selçuk Erez ir sürü rakamlar, yüzdeler verip bize havadaki karbondioksitin, sonra metan ve nitrojen dioksid gazlarının giderek çoğaldığını anlatıyorlar. Bu gazlar, güneşten gelen ısıyı kapıp yeryüzüne ulaştırıyor ve orda kalmasını sağlıyorlarmış, yani sera etkisi yapıyorlarmış da havalar ondan ısınıyormuş. Sonra da bize bunu nasıl engellenebileceğimizi anlatıyorlar: Kömür, petrol tüketen makineleri artık rüzgâr fırıldaklarıyla filan çalıştırmalıymışız... Birleşmiş Milletler 1997 yılında Japonya’da, Kyoto’daki çevre toplantısında fosil yakıtlardan kaçınmayı genellştirmek için bir anlaşma hazırlatmış: Bu anlaşma, gelişmiş ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salınımını yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyormuş. Bunu birçok ülke kabul etmiş de dünyanın en fazla sera gazı üreten ülkesi ABD, sonra Türkiye gibi birkaç devlet de imzalamamış. Bence dünyanın ısınmasını böyle engellemek doğru değildir! Bilimde ve teknolojide en gelişmiş ülke olan ABD imzalamazsa herhalde bir nedeni vardır bunun: ABD’yi her alanda izlemekle bugüne kadar ne kaybettik? Havalar ısındığında B Bizi biz eden sahne Kenterler Kemal Barış İlbi ıldız Kenter, Şükran Güngör ve Müşfik Kenter ya da kısaca “Kent Oyuncuları”... Tam 45 yıldır, onlarca oyun, yüzlerce oyuncu, binlerce izleyici taşıdılar beraberlerinde… Şükran Güngör usulca sahneden indiğinde de kapanmadı perde, anlaşılan kolay kolay kapanmayacak da… Çünkü öyle bir sahne ki bu, kuşaktan kuşağa akıp gidiyor... Biz Kent Oyuncuları’nı bu kuşaktan, yani genç oyunculardan dinlemek istedik. İki sezondur “Anna Karanina”da aynı sahneyi paylaşan Hakan Gerçek, Yeşim Koçak ve Engin Hepileri ile konuştuk… İşte anlattıkları: Ne zamandır Kent Oyuncularıyla birlikte çalışıyorsunuz? Yeşim Koçak: Biz Engin’le birlikte başladık, 9798 sezonunda Martı oyunuyla girdik, yani şaka maka 10. yılımızı doldurduk. Hakan Gerçek: 1986’da “Nice Yıllar” adlı bir komedi oyunuyla başladım. Yani 21 senedir Kenterler’de oynuyorum. Bu duayenlerin arasına girmek cesaret işidir, sahneye titreye titreye çıktığımı hatırlıyorum. Y kalorifer ve ocak yakmadığımız zaman sanki ne olacak? Fosil yakıt ekonomisi yapmış olmayacak mıyız? Öyleyse sormalı: Havaların ısınması, fakirfukaranın kışın ayazda donmaması, sonra Güneydoğuda kışları köy yollarının kapanmaması, kadınların yolda doğum yapmamaları kötü bir şey midir? Bu konuda en doğru sözü, ne Al Gore’dan ne de Birleşmiş Milletler’in o tuhaf isimli sekreterinden dinledik. En doğru sözü, Ankara’da su kalmadığından eleştirilen Melih Gökçek söylemiştir: “Nerden bilebilirdim?” demişti “Bu, Allah’ın hikmetidir!” Kutuplardaki buzlar eriyince denizler 5060 metre yükseleceklermiş... Böylece deniz kenarında olan birçok Okyanus adası su altında kalacak, Venedik, Amsterdam gibi yerler de haritandan silinecekmiş.. Kyoto’yu imzalamadan önce iyice düşünmeliyiz: Her yıl buraları gezen milyonlarca turist gidecek yer kalmayınca gelip yeniden bir liman olacak Efes’i, sonra Göreme’yi, Safranbolu’yu görseler fena mı olur? Bütün bu olumlu gelişmelerin yanında benim evim Tarabya’da bir tepenin üstündedir. Ölçtüm, hesapladım: Kutuplar tam eridiğinde, evim, yalı olacak, kıymeti çok artacaktır. Satmak niyetinde olmadığımdan ben bu değer artışına değil penceremden denize girebileceğime ve balık tutacağıma seviniyorum.. Sevgili Bush ve bizim değerli hükümet üyelerimiz, sakın çıkarcıların ve Tanrıtanımazların baskısına boyun eğip bu saçma belgeyi imzalamayın! Bodrum’da ve Boğaz’da şu anda yalılarda oturanlar da telaşlanmasınlar: Biz, tepelerde oturanlar, aramızda başka bir Kyoto imzalayıp haftanın belirli günlerinde sahilhanelerimizde size denize bakma ve hatta denize girme kontenjanları ayırmayı düşünmekteyiz. erezs@superonline.com Yıldız Kenter, Şükran Güngör ve Müşfik Kenter’in öğrencisi olmak nasıl bir şey acaba? Kuruluşunun 45. yılını kutlayan Kenter Tiyatrosu’nun genç oyuncuları yanıtlıyor bu soruyu… Hakan Gerçek, Yeşim Koçak ve Engin Hepileri için Kent Oyuncuları hem bir okul, hem bir aile, hem de özgürlük demek… Kenterleri nasıl tanımlıyorsunuz? H. Gerçek: Onları tanımlamak güç ama şöyle; Aslında güzel de bir paralellik var aramızda o da; Yeşim ve Engin konservatuvarda Yıldız Kenter’in öğrencisiydi. Ben okulda Müşfik Kenter’in öğrencisiydim. Yıldız Hanım hocam olmadı, ama açık yüreklilikle söylüyorum, eğer olsaydı ondan bu kadar faydalanamazdım. Tabii ki Müşfik Kenter’le tanışmaktan, öğrencisi olmaktan ve birlikte sahneye çıkmaktan çok mutluyum. Bizi biz ettiler başka ne diyebilirim ki? Y. Koçak: Ben de öbür tarafına değineyim; Okuldayken Yıldız Engin Hepileri (üstte), Hakan Gerçek (solda). Fotoğraflar: Vedat Arık Kenter benim hocamdı ve ondan çok sunmayı düşündüğümüz üç yeni oyunumuz var, “Kuyruk”, korkuyordum, hâlâ korkuyorum, ama artık korkumun “39. basamak”… Üçüncü oyun da sürpriz olsun… Nisan ayında sebebini biliyorum. Yıldız Hoca’nın işine saygısı ve disiplini da festival için Cimri’yi hazırlayacağız insanı korkutuyor. Akademi Kenter nasıl ve neden kuruldu? Gerçekten söylenildiği kadar katı mıdır? Y. Koçak: Sündüz (Haşar)’ün fikriydi, tecrübelerimizi Y. Koçak: Tabii ki iş konusunda çok disiplinli, paylaşmak, aktarmak istedik. Aynı zamanda atölye çalışması için çiğnenemez kuralları olan biri, ama çalışmaya iyi bir platform oldu. başladıktan sonra fark etmeden sen de onun gibi E. Hepileri: Birilerine bir şeyler öğretmekten çok oyuncu davranmaya başlıyorsun, öykünüyorsun ve ilişki bazen adaylarını, Kent Oyuncularının tiyatroya bakış açısının içine dahil anne kız, bazen arkadaş ilişkisine dönüşüyor, hatta etmek istedik. akraba… Öyle bir şey, anlatması çok zor. Eğitimci olmanın oyunculuğunuza getirdiği avantajlar var Niçin Devlet yada Şehir Tiyatroları değil de mı? Kenter Tiyatrosu? Y. Koçak: Evet, oyunculuğa ait düşüncelerinizi yüksek sesle Engin Hepileri: Biz yapmak istediklerini söylerken bildiklerinizi ya teyit ediyorsunuz ya da yanıldığınızı gerçekleştirmek üzere yola çıkmış oyuncularız. anlıyorsunuz… Özgürlüğümüzü seviyoruz. Kenter Tiyatrosu’nda bu H. Gerçek: Bildiğiniz kavramlarla yüz yüze geliyorsunuz, özgürlüğü yaşamamıza izin verildi. onları tekrar değerlendiriyorsunuz.. H. Gerçek: Devlet ya da Şehir Tiyatroları’nda da E. Hepileri: Burada Yıldız Hoca’nın bir lafını söylemek çok değerli tiyatro insanları var, ama galiba gerekiyor sanırım; “Benim en büyük öğretmenlerim mentaliteleri farklı… Ben hiçbir zaman Devlet öğrencilerimdir.” Tiyatrosuna gireyim de memur olayım diye Sizce 50. yılında Kenter Tiyatrosu, düşünmedim. Kenter Oyuncuları nerede olacak? Y. Koçak: Seyretmeyi Y. Koçak: Ne yapıyor olacağımızı istediğim oyunlarda oynamak tabii ki kestiremeyiz, ama var istiyorum. Biz burada, olacağımız kesin… oynanacak olan E. Hepileri: Ben daha da oyunların ileride olacağımızı kararlarını hep düşünüyorum. birlikte veriyoruz, H. Gerçek: Ben de aynı sadece büyük kanıdayım. Şükran oyuncuların değil Güngör’ü de bu noktada bizim de söz hakkımız anmak gerekiyor, var. Gerçek bir aile gibiyiz. oyunculuğuyla, Kenterlere yönelik iki eleştiri var, biri mesaj hocalığıyla, kişiliğiyle kaygısı olan oyunlara ağırlık verilmesi, diğeri elitist bizleri çok bir tavrı olması, seyirci profilini, ortaüst ve üst etkilemiştir. sınıfın oluşturması… Bu eleştirilere yanıtınız Keşke o da nedir? aramızda olsaydı E. Hepileri: Tiyatronun kendisi bir mesaj, tabii ve gelecek ki varoluş ve duruş olarak böyle bir derdimiz planlarımızı var. onunla birlikte Y. Koçak: Ama bu insanlara bir şeyler yapıyor öğretmek, öğretmenlik yapmak değil. Çağı olsaydık… yakalayan oyunları seçmek, gerçek sahici bir şeyler anlatmak gibi dertlerimiz var. Diğer eleştiriye gelince, diğer tiyatrolarla karşılaştırırsak bizim elitist bir tavrımız yok. “Ben Anadolu” haricinde 45. yılınız için özel projeler var mı? E. Hepileri: Ocak ayından itibaren hayata geçireceğimiz, seyirciye paket halinde Yeşim Koçak.