29 Eylül 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 5 4/1/07 14:33 Page 1 PAZAR EKİ 5 CMYK 7 OCAK 2007 / SAYI 1085 5 Antipersonel kara mayını Kara Mayınları Müzesi’nde Paul Yen 18 yaşında. Kara mayınına basıp bir bacağını yitirdiğinde henüz 10 yaşında bir çocuktu. Chet Honwichet 19 yaşında. Köyün yakınındaki toprak alanda futbol oynadığı arkadaşlarından biri Pineapple (Ananas) isimli parça tesirli kara mayınına bastı, arkadaşı öldü, Chet bir ayağını yitirdi. Şimdi Paul ve Chet, Siam Reap kenti yakınlarındaki eski çocuk askerlerden Aki Ra’nın kurduğu Kara Mayınları Müzesi’nde yaşıyorlar. Gönüllü İngilizce öğretmenlerinden dil öğreniyor ve devlet okuluna gidiyorlar. Amaçları üniversiteye girebilmek ya da Anghor Wat tapınaklarında turist rehberi olabilmek… U luslararası Mayın Yasaklama Anlaşması veya kamuoyunun Ottowa Sözleşmesi olarak da bildiği, 1997 tarihli metinde antipersonel karamayınları şöyle tanımlanıyor: “Toprağın veya başka bir yüzey alanının altına, üstüne ya da yakınına yerleştirilmek ve bir kişinin veya aracın mevcudiyeti, yaklaşması veya teması ile infilak etmek üzere tasarlanmış mühimmat”. Dünyada II. Dünya Savaşı’nda ve sonrasındaki tüm çatışmalarda antipersonel karamayınları yoğun bir şekilde kullanıldı. II. Dünya Savaşı’nda, 300 milyon antitank ve antipersonel karamayını kullanıldığı tahmin ediliyor. Mayın İzleme’nin (LM) 2004 raporunda, 97 ülkede mayın patlamasından 230 bin kişinin sağ kurtulduğunun tespit edildiği ve bu kişilerin bir kısmının İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar uzanan olaylarda sakat kaldığı vurgulanıyor. Geçen yıl dünyada 20 bin insan, mayın veya patlayıcı askeri malzeme nedeniyle yaşamını kaybetti ve sakat kaldı. Karamayınlarının bu kadar yaygın kullanım nedeni, maliyetlerinin oldukça düşük olması. Birkaç dolara mal oluyor, 1015 dakika içinde toprağa yerleştiriliyorlar ve bir mayın 75 yıl aktif kalıyor, daha doğrusu pusuda bekliyor. Ancak temizlenmesinin maliyeti oldukça yüksek, bir mayının temizliği için bin dolar ve yüz saat gerekiyor. Bu özellikleri ile mayınlar, hem devletlerin hem de devlet dışı aktörlerin savaş veya çatışmalarda ‘tercih ettiği’ silahlar arasında ilk sırayı alıyor. Kara mayınlarına karşı ilk ciddi uluslararası örgütlenme olan Ottowa Sözleşmesini Türkiye dahil 154 ülke imzaladı, aralarında en büyük mayın üreticisi Rusya, Çin ve ABD’nin olduğu 40 ülke ise imzalamadı. PKK ve Batı Sahra’daki Polisario Cephesi gibi bazı silahlı gruplar ise Birleşmiş Milletler’in Genava Call anlaşmasını imzalıyor. Dünyada halen 13 ülke anti personel kara mayınları üretimini sürdürüyor. Üretici ülkeler mayından milyarlarca dolar kazanıyorlar. Bu karlı olduğu kadar çok da kanlı bir oyun. Yazı ve fotoğraflar: Kerem Saltuk amboçya’yı ziyaret eden turistlerin çoğunlukla ilk ve tek hedefi UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki 1200 yıllık Angkor Wat tapınaklarını görmek. Her gün pek çok ülkeden yüzlerce turist Siam Reap’taki otelleri önünden bindikleri motosikletli taksilerle (Tuktuk) soluğu 10 dakikalık uzaklıktaki tapınaklarda alıyor. Dokuz ve 12. yüzyıllar arasında Uzakdoğu'nun en güçlü imparatorluklarından olan Kimerlerden kalan şehir ve tapınak kalıntıları ile dolu dev ormanlık alanda dolaşmak herkesi büyülüyor. Siam Reap ile Angkor Wat tapınakları arasındaki beş kilometrelik asfalt yoldan toz toprak bir köy yoluna saparak nehir kıyısındaki fakir bir bölgeye ulaşıp, Aki Ra isimli eski bir askerin kendi çabaları ile açtığı ve bünyesinde mayın patlamaları ile sakat kalmış 25 çocuğa baktığı Kara Mayınları Müzesi’ni (Landmine Museum) gezmek pek çok turistin atladığı bir şey. Girişin ücretsiz olduğu, tişört satışları ve bağışlarla ayakta durmaya çalışan, bu yaşayan müze Kamboçya'nın yakın tarihini tanımayı ve bugün yaşadığı sıkıntıları anlamayı sağlıyor. Bu müzeyi mutlaka görmemi Emirates Havayolları ile Tayland’a uçarken tanıştığım bir Kanadalı genç tavsiye etmişti. O bu müzenin çevresindeki barakalarda yaşayan ve mayınlar sonucu sakat kalmış öksüz gençlere üç hafta boyunca gönüllü İngilizce öğretmenliği yapmıştı. 1823 Aralık günleri arasında Siam Reap kentindeki Rosa Guest House’ta kaldığım beş gün boyunca bu müzeyi iki defa ziyaret ettim. Orada K Paul Yen (solda) ve Chet Honwichet müzede dil öğreniyor, kendilerine yeni bir hayat kurmaya çalışıyorlar. Aki Ra 1973 doğumlu. Kesin doğum tarihini bilmiyor. Anne ve babası Amerikalıların Vietnam savaşında yenilgiye uğrayıp bölgeden çekilmesi üzerine Kamboçya'da yönetimi ele geçiren Kızıl Kimerler (Khmer Rouge) tarafından öldürülmüş. Kızıl Kimerler onu henüz 10 yaşındayken zorla kendi saflarında asker yapmışlar. Çocuk yaşta silah kullanmayı, bomba yapmayı, kara mayınları yerleştirmeyi ve bunları devre dışı kılmayı öğrenmiş. Askerler patlar korkusuyla kara mayınlarını hep çocuklara yerleştirtiyor ve onları uzaktan izliyorlarmış. Aki Ra 14 yaşına geldiğinde köyü Vietnamlı askerlerin tank saldırısına uğramış. Kızıl Kimerler daha önce hiç tank görmedikleri için onlarla nasıl savaşacaklarını bilememişler. Tanklara yaklaştıkları sırada başlayan makineli tüfek ateşinde çoğu hayatını yitirmiş. Aki Ra silahını atıp ormana kaçıp saklanmış, ama Vietnamlı askerler onu bulup esir almışlar. Onlara katılmazsa öldüreceklerini söylemişler. Bu sefer de Vietnam askeri olarak Kızıl Kimerlere karşı savaşmak zorunda kalmış. Vietnamlı askerler de Kızıl Kimerler gibi zaten fakir olan bölge halkını daha da fakirleştirmiş. Yine de askerler az da olsa yiyecek bulabiliyor ve açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyormuş. tten çok daha aktif görev yapıyor. Bu gerçekler yurtdışından gelen belgesel film yapımcıları ve gazeteciler tarafından da doğrulanınca müze uluslararası destek bulmuş. Kanada'daki bir grup akademisyen tarafından sivil toplum örgütü olarak onaylanması ve uluslararası lisans alması sağlanmış. Kamboçya hükümeti bunun üzerine kara mayınları müzesini kapatmaktan vazgeçmiş ve Siam Reap kentinde kendine ait bir başka savaş ve kara mayınları müzesi açma yoluna gitmiş. Fakat Kamboçya’daki kara mayınları gerçeğini öğrenmek isteyenler geçen yıl bir mayından TNT kalıplarını çıkarırken zehirlenen ve ölümün eşiğinden dönüp günlerce hastanede yatan Aki Ra’ya ait müzeye gitmeyi tercih ediyorlar. Kara mayınlarının her türlüsünün elle tutulup, gözle görüldüğü bu müzede ABD uçaklarından Kamboçya’ya atılan bombalardan da geniş bir koleksiyon yer alıyor. (Bu tip bir müze hiç şüphesiz savaş biter ve barış gelirse Bağdat’ta da açılabilir.) Bugün yalnızca Siam Reap kenti ve çevresindeki köylerde kara mayını patlamaları sonucu sakat kalmış 27 bin insan yaşıyor. Angkor Wat tapınakları çevresinde mayınlardan sakat kalmış insanların kurduğu müzik toplulukları gün boyu geleneksel Kamboçya müziği konserleri verip turistlerin bir dolar bahşiş bırakmasını umut ediyorlar. Kimsesiz olanların ve elinden bir iş gelmeyenlerin yaşaması çok güç. Kara Mayınları Müzesi’nde yatacak yer ve yiyecek bulan çocuklar çok şanslılar. Onlar arasında Paul Yen (18) kara mayınına basıp bir bacağını yitirdiğinde henüz 10 yaşında bir çocukmuş. Ailesine ait olan tek şey, bir inek, köyün yanındaki ormana girince onu oradan geri getirme görevi ona düşmüş. Kampong Krai köyünün çevresindeki mayınların kendi arkadaşlarını ve pek çok büyükbaş hayvanı öldürdüğünü bildiği halde yürümüş ormana. İneğini köye sürmeyi başarmış, ama kendisi çıkamamış. Chet Honwichet ise şimdi 19 yaşında. Köyün yanındaki toprak alanda birlikte futbol oynadıkları bir arkadaşı Pineapple (Ananas) isimli parça tesirli kara mayınına basmış. Arkadaşı hayatını, Chet bir bacağını yitirmiş, sekiz çocuk da yaralanmış. Müzede, gönüllü İngilizce öğretmenlerinden dil öğreniyor ve devlet okuluna gidiyorlar. Amaçları üniversiteye girebilmek ya da Angkor Wat tapınaklarında turist rehberi olup kendi ayakları, daha doğrusu tek ayak üzerinde kendi başına yardımsız durabilmek. [email protected] Müzeye destek vermek isteyenler Aki Ra'ya eposta ile ulaşabilirler: [email protected] ??? Bir diğer talebimiz de mayın bilinçlendirme aktivitelerinin geliştirilmesi, mayın veri birikim ve araştırma kapasitelerinin kurulması, göçmen insanların mayınsız alanlara yerleştirilmesi... Girişim olarak, Türkiye’nin Mayın Yasaklama Anlaşması’nı imzalamasının, bu konuda bir miktar şeffaflığı da beraberinde getireceğini umut ediyoruz, ancak burada, imzalanan pek çok uluslararası anlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesine ilişkin kaygılarımız da var. Burada sivil toplum kuruluşlarına düşen sorumluluk ne? Hükümet dışı organizasyonlar olan sivil toplum kuruluşlarının işlevi, bu noktada büyük önem taşıyor. Mayın ve sahipsiz askeri malzemelerin temizlenmesi için mücadele eden organizasyonlar, bir yandan bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeli, toplumsal duyarlılığını artırıcı etkinlikler düzenlemeli, diğer yandan da hükümetin bu konudaki program ve faaliyetlerini yakından takip ederek, sözleşmenin yükümlülüklerinin acilen yerine getirilmesini sağlamalılar. Unutmamalıyız ki; dünyada altı sivil toplum kurumunun başlattığı mücadele bugün tüm dünyada mayınların temizliği için nasıl bir kıvılcım olmuşsa; Türkiye’de de atılan her adım, bizi mayınsız bir Türkiye’ye, mayınsız bir Ortadoğu’ya ve mayınsız bir dünyaya daha çok yaklaştıracak. YERLEŞTİRDİĞİ MAYINLARI SÖKÜYOR Mayın kurbanı bir asker... Fotoğraf: Ahmet Şık yaşayanlarla sohbet ettim, fotoğraflarını çektim. Gönüllü İngilizce öğretmenliği görevini üstlenen Avustralyalı bir genç kızla tanıştım. Müzenin kurucusu ve yöneticisi Aki Ra ile tanışma şansını bulamadım. Ra yine hayatını tehlikeye atmış, sabah erkenden mesaiye gider gibi kamyonetine binerek bir başka köyün çevresindeki mayınları toplamaya gitmişti. Kamboçya’da halen toprakta sinsice bekleyen ve her gün ortalama dört çocuğun ölümüne, onlarcasının sakat kalmasına yol açan üç milyona yakın kara mayını var ve bunların hepsini bulup yok etmek en az 50 yıl sürecek. Bölgede “milli kahraman” sayılan Aki Ra’nın hayatından parçalar müzenin her köşesine sinmiş. Bir Kanadalı gazetecinin müze kurulduktan bir yıl sonra, 2000 yılında çektiği bir belgesel film bir tahta barakaya yerleştirilmiş televizyondan gösteriliyor. Bu filmin VCD’leri de müzeye yardım amacıyla satılıyor. Ayakları ABD yapımı havan topları olan taburelere oturup bu belgesel filmi izlemek Aki Ra ile mayın toplamaya gitmek kadar heyecan verici. Duvarları içlerindeki patlayıcıları temizlenmiş mayınlarla kaplı bir başka barakadaki kitaplıkta onun hayatını anlatan broşürler de yer alıyor. Ayakları makineli tüfek sehpasından yapılmış bir tahta masa üzerindeki patlamış mayınlar içerisine renkli plastik çiçekler yerleştirilmiş. Vietnam ordusu 1990 yılında Kamboçya’dan çekilirken onu serbest bırakmışlar. Aki Ra da yapacak başka bir işi olmadığı için Kızıl Kimerlere karşı savaşan Kamboçya ordusunda asker olmuş. 1993 yılında Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleri bölgeye gelince onlara mayın arama ve temizleme konusunda yıllarca rehberlik etmiş. Çocuk yaşta ondan köylerin çevresine yerleştirmesi istenen binlerce mayını yerinden sökmüş ve kendini tamamen mayın temizleme işine adamış. Toplayıp etkisiz hale getirdiği kara mayınlarını ve savaş araç gereçlerini atmamış. Bu konuyu uluslararası alanda gündeme getirebilmek için 1999 yılında Siam Reap kenti yakınlarındaki mayın müzesini açmış. Kamboçya hükümeti ve yerel yönetimler müzenin ve sakat kalmış çocukların fotoğraflarını çeken turistlerin Kamboçya'yı ülkelerinde yanlış tanıtacağını ve altın yumurtlayan tavuk olan Angkor Wat tapınaklarına daha az turist geleceğini düşünmüşler. Oysa tapınaklar bölgesindeki tüm kara mayınları çoktan temizlenmiş. Fakat buradan elde edilen gelir çevre köylerin altyapısını geliştirmek ve köylere yeni okullar, hastaneler açmak için kullanılmıyor. Üstelik kara mayınlarını temizlemek koMüzede yaşayan mayın kurbanı nusunda Aki Ra tek başına hüküme
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear