23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 9 18/1/07 16:28 Page 1 PAZAR EKİ 9 CMYK 21 OCAK 2007 / SAYI 1087 9 PAZAR SÖYLEŞİLERİ Bir İstanbul “ütopya”sı Ataol Behramoğlu K avramı yerli yerinde kullanıp kullanmadığımı görmek için yine de sözlüklerde küçük bir gezinti yaptım. “Ütopya” sözcüğünün, kaynağını hümanist İngiliz yazar Thomas More’un 1516’da yayımlanan “Utopia” adlı yapıtından aldığını biliyoruz. More, yapıtında, düşlediği bir toplumu anlatıyor. İtalyan düşünür Tommaso Campenella’nın 1602’de yayımlanan “Güneş Ülkesi” (ya da, devleti, kenti) adlı yapıtı da aynı anlamda bir ütopya. Tahsin Yücel’in, okuduğumdan bu yana imgesi bilinçaltımdan su yüzüne çıkıp duran “Gökdelen”inde de “ütopia”sı olan bir kahraman var: “Niyorklu Temel.” Bir zamanlar sıkça kullanılan bir deyimle, “laz müteahhit” tipinin gelecekteki bir temsilcisi... Yazarın, günümüz Türkiye’sinden yaklaşık 70 yıl sonra, 2073 yılında yaşadığını düşlediği Niyorklu Temel’in “ütopia”sı, İstanbul’u ikinci bir New York yapmak… Bunun için de bu kenti tümüyle gökdelenlerle donatmak… Fakat artık bir ütopia da denemez buna. Çünkü Temel bu yönde bir hayli yol almıştır. Tek bir engel vardır önünde: Cihangir’de, küçük bir avlu içindeki küçük evini yıktırmamakta, satmamakta, daha da öte bu evceğizi bir gökdelenle değiştirmemekte direnen emekli öğretmen Hikmet Bey… Yazarın ilginç bir “alegori”siyle bir başka “laz” olan Hikmet Bey’in inadını kırmak için, Niyorklu Temel’in avukatı, bir zamanların öğrenci lideri, ünlü solcusu, şimdilerin ünlü avukatı Can Tezcan’ın aklına “dahiyane” bir fikir gelir: Adalet kurumunu özelleştirmek... Bu amaca ulaşmada en yakın desteği, yine bir zamanların solcularından, şimdilerde “Küre” gazetesinin ünlü başyazarı Cüneyt Ender’den görecektir… Doğru diyet, kişiye özel olandır! İpek Özbey Diyetle ilgili bilinmeyenler Hava durumu ve mevsimler de beslenme durumumuz üzerinde oldukça etkili. Genellikle kışın kilo alındığından şikâyet ediliyor. Bunun nedeni, kışları eve kapanmayı yeğlememiz, yani televizyon karşısında daha fazla vakit geçirmemiz, atıştırmaların artması, fiziksel aktivitenin azalması... Elbette bu bir kader değil… İşte sizlere sağlıklı beslenmeye ve kışın kilo almakta korunmaya dair ipuçları… Sağlıklı bir yetişkinseniz günlük enerjinizin yüzde 5560’ını karbonhidratlardan, yüzde 1215’ini proteinlerden, yüzde 2530’unu da yağlardan sağlamanız gerektiğini unutmayın. Her öğünde dört temel besin grubunu; süt ve süt ürünleri, et, sebze ve meyve, ekmek ve tahılı sofranıza taşıyın, örneğin köfte, pilav, ayran ve meyveyi aynı öğünde yiyebilirsiniz… Atıştırma için meyve ve sebze gibi enerji içeriği düşük ve sağlıklı yiyecekleri seçin. Ev toplantılarında kek, pasta, börek gibi hamur işleri yerine salata ve az yağlı kısır gibi sebze ağırlıklı yiyecekleri, hamur tatlıları yerine sütlü tatlıları ve yoğurtlu mezeleri tercih edin. (özellikle kadınlar için) Kış aylarında soğuktan korunmak için çay ve kahve tüketiminin artması sağlık açısından bazı problemlere yol açabilir. Yemeklerden hemen önce veya yemekle birlikte içilen çay demir gibi bazı besin öğelerinin emilimini olumsuz etkiler. Çay yemeklerden en az bir saat önce ya da sonra, açık ve limonlu olarak tüketilmelidir. Limonda bulunan C vitamini hem demir emilimini artırır hem de kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirir. Aşırı kahve tüketimi vücuda çok miktarda kafein alınmasına neden olur. Aşırı kafein alımı uzun kış gecelerinde uyuma problemi çekmemize neden olabilir. Çok sık kahve içmenin bir başka yan etkisi de taşikardi’dir (çarpıntı). Kış aylarında sofraların vazgeçilmezi çorbalar... Kolay hazırlandıkları için tercih edilen hazır çorbalar sanıldıkları kadar besleyici olmadıkları gibi, sık tüketilmeleri, içerdikleri yüksek tuz ve katkı maddelerinden ötürü sağlık açısından risk oluşturur. Hazır çorba yerine ev yapımı çorbalar tercih edilmelidir. Kış mevsiminde av yasağının kalkması ile birlikte her çeşit balık uygun fiyatlarla tezgâhlarda yer alıyor, haftada en az iki kez tüketin. Kış aylarında metabolizma bir miktar yavaşlar. Bu da organ sistemlerinin biraz daha yavaş çalışması anlamına gelir. Bağırsaklar da bu genel yavaşlamadan etkilenir, kabızlık yaşanır. Önlemek için günlük posa tüketimini arttırın. Haftada en az iki kere fasulye, nohut, barbunya gibi kurubaklagil yemekleri, bol sebze ve meyve tüketmek, kepekli ekmek tercih etmek, kabuklu yenilebilen meyveleri kabuklu tüketmek posa alımını arttırmanın yollarıdır. Kulaktan dolma bilgilerle, kimisini internet üzerinden edindiğimiz, elden ele dolaşan listelerle diyet yapıyoruz. Sonuçları ağır oluyor. Ya kaybedilen kilolar fazlasıyla geri alınıyor ya da çeşitli sağlık sorunlarına yol açıyor… Diyetisyenler diyetin kişiye özel olması gerektiği konusunda uyarıyor. N eden kilo alıyoruz? Hem de diyet yaparken ya da bir diyeti geride bırakmamızın üzerinden henüz birkaç gün geçmişken. Diyetisyen Sema Gübür’e göre bunun nedeni elden ele dolaşan listelerle diyet yapmaya kalkışmamız. “Diyet” diyor Gübür “kişiye özeldir, çünkü, günlük alınması gereken kalori ihtiyacı kişiden kişiye değişiyor. Örneğin sağlıklı yetişkin bir kadının günlük ortalama alması gereken enerji 21002200 kilo kalori iken; bu oran erkekte 26002700. Yani, günlük alınması gereken kaloriyi cinsiyetin yanı sıra yaş, boy, ağırlık, fiziksel aktivite ve fizyolojik durumu, herhangi bir hastalığının olup olmaması gibi etkenler belirliyor. Diyet tamamen kişinin beslenme alışkanlıklarına, yaşam tarzına bağlıdır”. Diyetin kişiye özel olma halini belirleyen başka özellikler de var, düşük kalorili diyetler gebe ve emzikli kadınlara, sporculara ve işçilere verilmiyor. Böylece, Niyorklu Temel’in “ütopya”sından Tahsin Yücel’in “karabasan”ına doğru ilerlemeye başlıyoruz…. Bir bakıma bu karabasana da bir ütopya denebilir… Tersinden, kara bir ütopya… Ülkemizin geleceği konusunda, birçoğumuzun karanlık, karamsar önsezilerinin, büyük bir yazarın büyük ustalık ürünü kurmacasıyla dile getirilmesi… İçiniz daralarak okuyorsunuz “Gökdelen”i... Ve kurmaca, giderek daha bir gerçeklik kazanmaya başlıyor... 2070’lerde mi, yoksa günümüzün Türkiye’sinde miyiz? 2070’lerin başbakanı Mevlüt Doğan bir düş ürünü mü, yoksa bugünlerden geleceğe ışınlanmış, ürkütücü, irkiltici bir hayalet mi? “Gökdelen”in gücü de buradan geliyor. Geleceği okurken bu günü yaşıyor, bu günde geleceği görerek ürperiyorsunuz… Kitabın arka kapağında “bir yergi ustası” olduğu söyleniyor Tahsin Yücel’in. Sadece yergi değil, ironi, alegori ve en üst düzeyde bir kurmaca ustası… Olabilecek olanı, bir bakıma en “uçuk”, “bilimkurgusal” imgelerle anlatırken, olmakta olanı böylesine güçlü biçimde duyumsatabilmek, ancak bu yeteneklerin birlikteliği ile başarılabilirdi… Tahsin Yücel bunu başarıyor… “Gökdelen” hepimizin, bugün yaşamakta olan herkesin yüzüne bir ayna tutuyor… “Yılkı adamları”nın eninde sonunda yerle bir edeceği insansız bir gökdelenler dünyası yerine, bizleri insanca bir dünyanın düşünü kurmaya ve bu dünyanın yaratılmasında bilinçliliğe, sorumluluğa, savaşım vermeye çağırıyor… ataolb@cumhuriyet.com.tr fizyolojik olarak basit karbonhidratlar içeren şeker, çikolata, pasta, kek gibi yiyeceklere yöneliyor. Bunlar yenildiğinde kan şekeri yükseliyor, ardından hızlı bir şekilde düşüyor. Tekrar açlık hissi oluşuyor ve yeniden atıştırmalar başlıyor. Oysa sık aralıklarla beslenmek, kan şekerini düzenliyor, gereğinden fazla yemeği ve kaçamakları önlüyor, acıkmayı önleyerek bir sonraki öğünde yiyecek alımını azaltıyor, her öğün sonrasında yiyeceklerin ısı oluşturma etkisi ile de enerji harcaması bir miktar artıyor. Gübür, sık sık diyet listesi değiştiren, çabuk Peki neden kilo alıyoruz? Beslenmeye ilişkin yanlış kilo vermenin peşine düşenleri çok sık kilo alıp bilgiler ilk sırayı alıyor. Bir neden de öğün atlama. Bu, vermenin metabolizmayı yavaşlattığı, üstelik bir sonraki öğünde yiyecek alımını arttırıyor. “Gün vücudu deforme ettiği konusunda uyarıyor. içerisinde kalori harcaması daha fazladır” diyor Gübür, Evet, düşük kalorili diyetlerle hızla kilo “Akşam organların işlevi, fiziksel aktivite ve buna bağlı veriliyor, ama bu metabolik hızı düşürdüğü için olarak kalori harcaması azalır, fazla alınan kalori yağ normal yemeye geçince verilen kilolar geri olarak depolanır. Günlük alınması gereken toplam alınıyor, ayrıca tekrar diyete başlandığında kalorinin öğünlere dengeli dağıtılması gerekir. En önemli daha yavaş zayıflanıyor. Bir diyetisyenin öğün kahvaltıdır. Çünkü gece boyunca yaşam gözetiminde diyet yapmanın fonksiyonlarının devam edebilmesi için önemine dikkat çekiyor Gübür, organlar işlevlerini sürdürürler ve çalışanlara da, çalışma hayatına, vücuttaki depoları kullanırlar. Sabah beslenme alışkanlıklarına uygun kahvaltı yaparak bu depoların yeniden “kişiye özel” diyet yerine konması sağlanır. Sağlıklı bir hazırlanabileceğini söylüyor, beslenme için güne mutlaka kahvaltı hem de yemekhanede pişirilen yapılarak güne başlanmalıdır. Vücudu uzun yemekler arasından yapılacak süre aç bırakmamak ve mutlaka her 34 bir seçimle… saatte bir şeyler yemek gerekir”. Gerisi size kalıyor, yani Canı sık sık tatlı yemek zayıflamaya karar isteyenlerdenseniz, nedeni de işte bu. Aç Sema Gübür... vermenize... kalındığında kan şekeri düşüyor ve kişi Suyun değeri ve geleceğimiz... Aylin Kotil avalar içinde bulunduğumuz kış mevsimi için oldukça sıcak geçiyor. Sadece ülkemizde değil, Rusya’da bile Ocak ayında 0 dereceyi gösteriyor hava durumu. Çoğumuz bunu güzel bir durum olarak algılıyoruz. Dışarıda üşümeden dolaşabiliyoruz, yakacak parası bütçemizi en hafif haliyle etkiliyor. Hele de dışarıda sabah yürüyüşleri yapanlar için bu havalar bulunmaz bir nimet. Bizler, havalar güzel diye mutlulukla kendimizi sokaklara salarken, aslında dünya bir felakete doğru adım adım ilerliyor. Kimse suların (içme ya da kullanma suyunun) idareli kullanılması konusunda bir uyarı yapmaya gerek görmüyor. Diş fırçalarken boşa akan sular, bulaşıklar durulanırken de boşa akmaya devam ediyor. Çocuklarımıza bu konuda eğitim veremiyoruz, çünkü kendimiz bu konuda henüz bilinçlenip gerekli önlemleri almış değiliz. H Ağzına kadar dolu bardaklardan bir yudum içildikten sonra suyun döküldüğüne (en azından restoranlarda) çok şahit oldum ben. Ancak su israfı konusunda beni en çok çıldırtmayı başaranlar araba galerileri olmuştur. Tertemiz parlak arabaları, temiz olmalarına rağmen, tonlarca su harcayarak her gün yeniden yıkıyorlar. Sanırım hepimizin artık içme ve kullanma suyu tüketimini gözden geçirmesi gerekiyor. Durum gerçekten ciddi, ülkemizden örnekler vermek gerekirse; Konya’da düdenler görülmeye başlandı. Akdeniz son beş yılda yedi cm çekildi. Kimi uzmanlar yeni deprem senaryolarını artık düdenler üzerinden kuruyor. Topraklar Akdeniz’e doğru kayıyor. Bu arada emeklilik günleri için hep güneyin hayalini kuran arkadaşlarıma kuzeyi tavsiye edeceğim ben. Karadeniz kıyılarına yönelmelerinde fayda var! Her şey bir tarafa, birkaç yıl sonra Ortadoğu’daki savaşlar petrol için olmaktan çıkacağa benziyor. Yeni dünya düzeninde su, oldukça büyük bir güç unsuru olacağından, pastadan alınacak pay da ona bağlanacak. Çıkacak yeni savaşların sebebi petrol değil, su olacak. Ancak bireysel olarak daha az susuzluk çekmek için hepimizin bir an önce su tasarrufu konusuna özen göstermesi gerekiyor. Okullarda da bu yönde eğitime acilen başlanmalı kanısındayım. Suyun büyük bir nimet olduğunu az hatırlayacağımız güzel günlerin olması dileğiyle… aylin@kotilsarigul.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear