01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

R PAZAR 1 18/1/07 16:20 Page 1 PAZAR EKİ 1 CMYK YIL 21 SAYI 1087 / 21 OCAK 2007 Türkiye, Milli DNA Bankası'nı kurmak için hazırlıklara başladı. Kanun tasarısı “ilgili kuruluşlara” yollandı. Tasarı yasalaşırsa, “kimlik tespiti ve adli amaç doğrultusunda” herkesin DNA örneği alınabilecek, analiz yapılıp verileri saklanacak. Analiz yapma yetkisi sadece “resmi” laboratuvarlara tanınacak, polise, askere... En büyük tehlike de bu. DNA’nız yüzünden suçlu bulunursanız, aksini kanıtlayamayacaksınız. Komplo bir teori olmaktan çıkıp sıradanlaşacak. Özetle, DNA’sıyla fişlenen yurttaşlar dünyasına hoş geldiniz! Fişlenmenin yeni adı DNA Ali Deniz Uslu DNA genetik özellikleri kuşaktan kuşağa aktaran kalıtım molekülünün adı. Tek yumurta ikizleri dışında DNA özelliklerinin her insanda farklı olması neredeyse her alanda DNA analizlerini güvenilir kılıyor. Bu teknolojiden en fazla yararlanılan alan ise kriminal, yani suç ve suçlular... DNA incelemeleri sayesinde parçalanmış cesetlerden intihar bombacılarının kimlikleri tespit ediliyor, arapsaçına dönen cinayet ve tecavüz failleri yakalanıyor. Evet, DNA teknolojisini kullanan ülkelerin suçla mücadelede daha başarılı olduğu gerçek, ama bu sadece suçluların bulunmasında ve cezalandırılmasında. Önlenmesinde politik, ekonomik çözümler gerekse de, DNA laboratuvarları, bankaları kuran ülkeler suçun önlenmesinde de buna güveniyor! DNA bankalarına sadece hükümlülerin değil tutuklananların ve şüphelilerin bilgilerini de eklerken bunu halklarına “sizi terör ve diğer suçlara karşı koruma altına alıyoruz” diye açıklıyorlar... Oysa DNA teknolojisi, suçlu yaratmak ve suçu meşrulaştırmak için de çok iyi bir araç. O yüzden DNA bankası kurulduğu ülkelerde bile tartışılıyor. Bu tartışmaların gölgesinde diğer ülkeler de kendi bankalarını ve laboratuvarlarını oluşturuyor, amaç, DNA’nın yön vereceği gelecekte kendilerine de bir yer edinmek. Pakistan, Kazakistan ve İrlanda bu halkaya son katılan üç ülke. Teknolojisi yeterli olmayan ülkeler ise DNA analizlerini başka ülkelere fason olarak yaptırıyorlar, bu ticaretin en etkili pazarı ise ABD, İngiltere ve Almanya. İşi daha sıkı tutan ülkeler de var. Örneğin Çekoslavakya’da polise zorla da DNA örneği alma yetkisi tanındı. Almanya’da, 2006 Dünya Kupası’nda çalışan 250 bin kişinin, ayrıca maç bileti almak isteyen binlerce taraftarın adli sicili incelendi ve şiddet gösterdiği bilinenlerin DNA örneği alındı. İhtimal, bu taraftarların torunları da maçlara alınmayacaklar, çünkü “fişli” sayılacaklar… Türkiye, DNA bankası kurulması konusunda büyük bir adım attı, Adalet Bakanlığı, “DNA verileri ve Türkiye milli DNA veri bankası kurulması hakkında kanun tasarısı” taslağı hazırladı. Amaç; “kimlik tespiti veya adli amaçla DNA örneklerinin alınması, analiz yapılması, verilerin saklanması, verilerden yararlanılması”. Gizlilik ihlaline ve yetkisiz DNA analizi yapanlara hapis öngören tasarı, DNA analizi yapmaya Adli Tıp Kurumu’nu, Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığı’nı ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Dairesi Başkanlığı’nı yetkili kılıyor. Üniversiteler, tıp fakültelerinin Adli Tıp ve Tıbbi Biyoloji Anabilim dallarındaki laboratuvarlardan ise söz edilmiyor. Analizin diğer gerçek ve tüzelkişilere ait olan laboratuvarlarda yapılması da, Sağlık Bakanlığı ve kurulması planlanan DNA bankasının görüşüne bağlanıyor. Bu denli önemli ve tartışmalı bir işte sadece yürütmeye bağlı laboratuvarların yetkili kılınması işin en “tehlikeli” kısmı. Çünkü herkes biliyor ki, kontrolün bu denli sınırlı olduğu bir ortamda DNA analizinin amaç dışı kullanılmamasını kimse garanti edemez… Günün birinde DNA'nız sizi suçlu duruma düşürürse, başka laboratuvarda inceleme yaptıramayacağınız için suçsuzluğunuzu ispat edebilme hakkınız olmayabilir. Konuyu Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Sermet Koç, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilimdalı ve Adlibilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı ve Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Duygun Yarsuvat’la konuştuk. Devamı 67. sayfalarda Desen: Zeynep Özatalay 12 Eylül sinemayı besledi! Babam ve Oğlum, Eve Dönüş, Beynelmilel... Üçü de yeni dalga 12 Eylül filmleri. Türk sineması 26 yıl sonra bir kez daha darbeyi konu edindi. Ağlattı, güldürdü, anımsattı. Vecdi Sayar ve Battal Odabaş 12 Eylül filmlerini değerlendiriyor... Deniz Yavaşoğulları Sayfa 2 Beynelmilel. Tangonun karizmatik yüzü... Gotan Project, tango müziğini dünya ile buluşturuyor. Müzikleri, barlarda, filmlerde ve reklamlarda yer buluyor. Kırsal tango ezgilerini, elektronik tınılar ile birleştiren grup, 26 Ocak’ta İstanbul’da. Zekeriya S. Şen Sayfa 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear