Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
16 OCAK 2005 / SAYI 982 Geleceğim LGS'de... Onlar 14 yaşındalar. Ama şimdiderı kazanmak ve kaybetmek hayatlarının temeline oturmuş. Hayatı yarış olarak görüyorlar. Çünkü geleceklerini garantilemek için girecekleri sınavlardan böyle öğreniyorlar; Özel Okullar Sınavı, Liselere Giriş Sınavı, Öğrenci Seçme Sınavı... Ya anne babalar? Onlar da en az çocukları kadar hayatlarının merkezine koymuşlar sınavları. Hepsi bunun yanlışlığını biliyor, ama sistemden de kaçamıyorlar. Liselere Giriş Sınavı'na hazırlanan öğrenciler ve aileleriyle sınavı ve eğitim sistemini konuştuk. Esra Açıkgöz Annem 'Ders çalış' diyor KUMRU DİKMENLİ Günde 3 saat ders çalışıyorum. Sınav bir yılımı kaplayacak, buna hazırım. O yüzden "sınav olmasaydı ne yapardım" diye hiç düşünmedim, hayalini bile kurmadım. Yine de sınava girmek zorunda olmayıp da bilgisayarda oyun oynayabilmeyi isterdim. Ama böyle bir şansım yok. Sınav çok önemli. tyi bir üniversiteye gidebilmem için iyi bir lise şart. Üstelik LGS için tek bir şansım var, ama ÖSS için başka şanslarım da olabilir. Ailem benden bu sınavı kazanmamı bekliyor. Ben de kazanmam gerektiğini biliyorum. Bazen annem odama gelip "Ders çalış" diyor. Oysa zaten çalışıyorum. Sınavın geleceğim için öncminin farkındayım. Sınav bittikten sonra yapacağım ilk şey, kendimi kanepeye atıp bir oh çekmek olacak. Çünkü sınav büyük bir stres benim için. Mesela, geçen sene piyano çalıyordum. Ama her şeyi yetiştiremem kaygısıyla ailem bir şey söylemese de piyanoderslerini bıraktım. Arkadaşlanm gibi ders çalışmaya daha fazla zamanım olması gerekiyoıdu. Sonuçta arkadaşız, ama aynı sınava gireceğiz. Mesela biri beni arayıp "şu kadar soru çözdüm" dediğinde, " Ya ben o kadar çözemedim" deyip daha fazla çalışmaya başlıyorum. Kazanamazsam dünyanın sonu değil ki! ERDEM GÜMRÜKÇÜ Bir yıldır sınava hazırlanıyor, günde en az 100 soru çözüyor. Aynı zamanda haftanın 7 günü, günde 22.5 saatini yüzme antrenmanında geçiriyor. Sınav onun için önemli çünkü hayatının nasıl ilerleyeceğini belirleyecek. Ama sınava verdiği önemin altında yatanın aslında onlara öğretilenler, onlardan beklenenler olduğunun da farkında, "Ama bu sadece benim değil, bizim yaşımızdaki herkesin yaşadığı bir durum. Arkadaşlardan, okuldan; açıkça olmasa da bir şekilde gelip bilinçaltımtza yerleşmiş inançlar. Içimizden gelmiyor, ama böyle olması gerektiğini öğreniyoruz" diyor. Peki istediği liseye giremezse kaybı ne olacak? "Çok üzüleceğim, ama 14 yaşında ölecek halim yok. Dünyanın sonu değil ki. Kazanırsam çok sevinirim. Bir senedir verdiğim emeklerin karşılığını almış olacağım". O da eğitim sisteminden şikâyetçi. Bir dershanenin yanı sıra 23 alandan özel ders alan ve ikinci bir dershaneye daha giden arkadaşları var. Üstelik de bunu kendileri istiyorlar. "Bu da sınavın bize nasıl kabul ettirildiğini, yarış olarak kafamıza sokulduğunu gösteriyor" diyor. Bir şikâyeti dc czbere dayalı bilgilerin verilmesi. Oysa o bilgi üretmeyi ve onu paylaşmayı öğrenmek istiyor. ERDEMREYHAN KÖSE Oğlunuzdan beklentiniz ne? iyi bir üniversite için iyi bir lise gerekli. O yüzden sınava girmesini istedik. Ama önemli olan sınav değil, onun yapacağı işte başarılı olması. Yeteneklerini kullanabilsin yeter. Evet, ama bir yandan da onu sınava hazırlanması için sıkıştırıyorsunuz. Bu nasıl bir çelişki? Çocuklarımızı eziyoruz. Çocukluklarını yaşayamıyorlar. Ama sistem bu. Sistem bizi zorluyor. Peki sınav sizin hayatınızı ne kadar etkiliyor? Onun geleceğini düşünürken bizim geleceğimiz gitti. Sosyal hayatımız bitti, bir yere gidemiyoruz. Her şeyi onlara göre ayarlıyoruz, yatma, yemek, ders çalışma saatleri... Misafir bile çağıramıyoruz. Diğer aileler, "Bizim çocuk günde 400500 soru çözüyor" deyince, biz de ister istemez kendimizi suçluyor, " Acaba bir yerde eksiklik mi yapıyoruz" diye endişe duyuyoruz. Kazanamazsa ne kaybetmiş olacaksınız? Hayatın sonu da değil. îstediği liseyi kendisi seçti. Ne de olsa evde demokratik faşizm var (gülüyorlar). Biz böyle desek de onda ister istemez stres, kazanamayacağım kaygısı oluyor. Çocuklarımızı eziyoruz DOĞUKAN KÖSE Sınava kaç yıldır hazırlanıyorsun? Iki yıldır hazırlanıyorum. Günde 3 saat ders çalışıyorum. Sabah 6.30'da kalkıp okula gidiyorum. 13.30'da dershaneye. Pazartesi hariç hafta içi her gün 45 saat etüde giriyorum. Hafta sonu da derslere... Hayatımın büyük bir bölümünü kaplıyor. Hep sınavı düşünüyorum. Hedefım, Galatasaray Lisesi. Ya olmazsa... Moral bozukluğu, başaramadım düşüncesi olacak. Bu da beni olumsuz etkiler. Sınav bir açıdan gerekli, ama çok da saçma. Bu kadar üstüme gelinmesi, zor olması, zorlanmamız... Sınav olmasaydı, neler yapardın şimdi? Hiç düşunmedım. Her zaman aklımda sınav olduğu, olacağı vardı. Sınavdan korkmuyorum KIVANÇ TAŞ 2 yıldır sınava hazırlanıyorum. Okul ve dershanede günde 12 saat ders gördükten sonra otıırup ders çalışmak kolay olmuyor, ama yine de çalışıyorum. Sınavı kazanırsam kendimi garantiye alınmış hissede ceğim. Sınav olmasaydı, basketle ilgilenecektim. 5 yıl oynadım, ama şimdi iki haftada bir gidebiliyorum. Bu durum çok saçma ve bunun so rumlusu eğitim sistemi. Dershaneye gidemeyen, kitabı dahi olmayan yaşıtlanmızla birlikte yarışacağız. Kazanamazsam dünyanın sonu olmadığını biliyorum, ama bir çöküntü olur. Sınavdan korkmuyorum, çün kü yapabileceğimi biliyorum. En azından elimden geleni yapacağım. YEŞER DİKMENLİ Sınav, bütün hayatımızı değiştirmemize neden oldu. Kızım sınava gireceği için çalışmayı bıraktım. Evde ona iyi bir çalışma ortamı hazırlamak istedim. Ama aslında bunu sadece onun için yapmadım. 21 senedir finans işindeyim. Yanlış mesleği yaptığımı anladım. Şimdi ben de ÖSS'ye hazırlanıyorum. Sanat alanında eğitim almak istiyorum. Birlikte oturup ders çalışıyor, test çözüyoruz. Ondan beklentim, kendi istediği okula girebilecek puanı alması. Inanılmaz bir yük altında. Her ne kadar rahatız desek de, biz de en az onlar kadar kaygılıyız. Ondan kendi isteğini gerçekleştirmesini istiyorum, benimkini değil. "Illa boşta kalmasın, şuna girsin" diye bir istcğim yok. I langi mesleği yapmakta mutlu olacaksa onunla ilgilensin. SERDARFAHİYE GÜMRÜKÇÜ Sınavın hayatlarını etkilemesine izin vermemeye çahşıyorlar. îki yıl önce de Erdem'in ağabeyi sınava girmiş, bu yüzden deneyimhler. Sınavı yanlış bulsalar da Er dem'idershaneyeyollamalarının nedenini "Maalesefbu bir yarış ve bizim yarış atımız da bu kulvarda yarışacaksa diğerlerinin sahip olduğu imkânlara sahip olmalı. Yoksa bu ona haksızlık olurdu. Ama 'iyi bir üniversite için iyi bir lise şart' gibi bir düşüncemiz yok. Önemli olan onun istekleri. îş onda bitecek. Eğer gerçekten üniversiteye gitmek istiyorsa bunu düz liseye giderek de başarabilir" sözleriyle açıklıyorlar. HİLALGÜLŞEN TAŞ Ona uygun bir çalışma ortamı hazırlamak için hayatımızda ufak tefek değişiklikler yaptık. Herkes stresli, bu bazen aile huzurumuzu bile bozuyor. Ondan sadece kapasitesini tam olarak kullanmasını bekliyoruz. Kıvanç kendi işini kendi hallediyor. Bu yüzden ona "çalış" dediğimiz zamanlar kısıtlı. Çocuklarımızı boş, anlamsız, hiçbir işe yaramayacak bilgilerle dolduruyor, sonra da bu bilgiler üzerinden yarışa sokuyoruz. PAZARIN PENCERESİNDEN ıTsunaminin yararı ! Selçuk Erez ünlerdir televizyonlarda Tsunami'den başka bir şey yok, gazetelerin ilk sayfalarının çoğu, bu felaketin rcsimlcriyle dolu. Gözden kaçan tek şey, bu çok büyük ve ani gelen felaketin, birkaç yıldır süregelen ve her gün göre göre, işite işite tavsadığımız Ortadoğu facialarım ikinci plana itmiş olmasıdır. Tsunami, Felluce'yi, Musul'u bombalayan uçakların yol açtıkları sivil ölümlerini, bombalanmalardan artakalan ve ancstczisiz kesilmiş kolunu, bacağını gösteren çocukların görüntülerini ikinci plana attı. Görevi Irak halkının ihtiyacı olan malzemeyi taşımaktan ibaret Türk şoförlerinin günaşırı öldürüldüklerini bile unutur gibi olduk. Tsunami, tsrail'de belinde bomba dolu kuşağı ile bir süpermarkete dalıp kendini G ve on iki masum insanı havaya uçuran teröristin, insan cesetleriyle dolu ve paramparça süpermarketin resimlerinin, ardından bu katliamın kurbanlarının mezarları başında yapılan törenlerin görüntülerini ve de lsrail uçaklarınrn bu eylemi cezalandırmak için Nablus'u bombaladıkları haberinin, Nablus'ta ölenleri kefensiz gömenlerin havaya ateş edip nasıl intikam yeminleri ettiklerinin görüntülerini de sildi, götürdü. Felluce, Musul ve diğer Irak kentleri neden bombalanıyor? Gerekçe değişip duruyor: Bir zamanlar kitle imha silahlarının yok edilmesi içindi, şimdi, terorizmi ezmek için yapılıyormuş... Filistinliler niçin her gün terörist yoOuyorlar Israil'e? Israil'in kentleriı , kamplarını bombaladıklarına başka türlü tepki gösteremezlermiş de ondan... lsrail neden kamp bombalıyor? Filistinli teröristleri başka türlü cezalandıramazmış da ondan. Aklıma Prof. Claudel Rawson'un ydlar önce Istanbul'da vermiş olduğu bir konfereans geldi. Edebiyatçılarla bazı siyaset adamlarını karşılaştırıyordu: "Siyasiler, insan hayatı konusunda olumsuz yargılarını çeşidi şekülerde kamufle edip sunmakta ustalardır" demişti Prof. Rawson, "Hitler, Mein Kampf'ında Yahudilerin yok edilmesinden bahsetmez, sadece 'Yahudilerden kurtulmak'tan, 'Yahudi illetinin tedavisi"nden söz eder. Onun bu sözleri, başta gerçek anlamlanyla yorumlanmadı; uzun süre Hider'in sadece Yahudilerden bazı sosyal hakların esirgenmesini istediği sanıldı". Tsunami, Uzakdoğu kıyılarını vurduğunda aslında biz, bombalanmalardan daha vahim, daha yüz kızartıcı olan gerekçeleri de unutmaya yüz tuttuk: Bombalanma, sonucunun resimleri, görüntüleri olduğundan gözden kolay silinmiyor... Oysa bu bombalanmaya kılıf uyduranların, üç günlük ömrü olduğunıı bile bile bu gerekçeleri söyleyenlerin sadece izlenilmekten tavsanmış yüzleri, harabeler kadar etkilemiyor bizleri. Bu sözlerle yol açtıkları relaketleri biz bu nedenle kolayca bağdaştıramıyoruz. Düşünmemiz gerekir: Insanlar, birbirini sevenler, sevmeyenler bu çapta seferber olup Tsunami felaketinin kurbanlarının yardımına koşarken, ülkeler, bu doğa afetinin sonuçlannı gidermek için yarışırlarken, aynı kimseler, aynı hükümetler, insanın insana uyguladığı doğa\ obnayan aıetleri ön\emekte ve gidermekte n'ıç'm vuTiAumduymazlaşıyor? Bu aretlerin doğallarından farklı olangerekçeleri bulunduğundan mı? Yoksa biz bu gerekçelere mi inanıyoruz? Asıl üzülünecek, saçın başın yolunmasını gerektirecek, yardımına koşulacak felaket, şu dünyada, bu yüzyılda bu gerekçelerin akılla usla bağdaşmadığını anlayacak kadar eğitilememiş, donanmamış bunca insanın yaşamakta olduğudur. •