Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 AĞUSTOS 2004 / SAYI958 BİLGİ 'SIR' OLUNCA... 83 yıllık Cumhuriyetin bilgi edinme, düşünce, ifade etme ve iletişim mevzuatı tam 2147 sayfaya sığdırıldı. Hukuk Profesörü SEMİH GEMALMAZ'ın yaptığı çalışma bilgi edinmenin önündeki engelleri de gösteriyor. "Devlet Sırrı" bireyle devlet, kurumla kurum arasına giriyor. Bir de iktidarın bilgi üreten kurumlarla küslüğü var ki "bilgi korkusu"nu bir kez daha açığa çıkarıyor. Yasaların AB'den tarih almak için zaNeden bilgi "sır"a dönüştürüliiyor? ınanla yarışırcasına çıkarılması mı bu sisTürkiye'de sınırlı bir bakış açısıyla söytemsizliği yaratıyor, sizce? lüyorum bilgi korkulan bir unsur. Oyle Açık söylüyorum, Türkiye'de 3 5 yıldır her önüne gelene verilecek bir meta olaalelacele, apar topar kanun çıkarma furyarak kavranmıyor. Aksine sakınılması geresı yaşanıyor ki, bu hiçbir ülkede benimseken bir veri olarak değerlendiriliyor. nen yöntem değil. Çünkü kanunlar, kalıcı Düşünce üretmenin de önü kesiliyor. olmak amacıyla, ihtiyaç olduğunda değişDiyelim akademik bir çalışma yapıyortirilir, kanunların zırt pırt değiştirilmemesunuz, arşivlere girmeniz lazım, güçlük sideiyibirşeydir. çekiyorsunuz. Girseniz de bazı belgeleri Peki ne istiyorsunuz? edinemiyorsunuz. Sonuç itibarıyla tüm Bana kalırsa bu acelecilikten vazgeçebunlar bilgiden uzak bir toplum yaratm a lim ve sahih bir demokrasileşme istenci ve yahizmetediyor. ıradesi ile bir şeyler yapalım. Ayrıca sağ Bu korkunun temelinde ne var? Bilgi devrimcidir, illa ki ideolojik olma lam iradeye ihtiyacımız var. tçeriğe ilişkin eleştirileriniz yok mu? sı gerekmiyor, bilgi değiştirir. DeğişmekReform paketlerinin hiçbirisi Türkiten korkuyoruz ya da tersten ifade ederye'nin istisnai yönetim usullerini düzenlesek kurulu düzenin, statükonun sürmeyen mevzuatın kıyısına kenarına dokunsinden yanayız. Bilginin yayılmasını kayıtlamak, böylelikle engellemek, bu düzenin muyor. Bu Türk hukukunun kocaman, ikinci ayağını teşkil eden bir durum ve bu mantalitesi ile kurumsallaşmış bir siyasi konuda hiçbir şey yapılmıyor. tercihtir. Peki, sizi sevindiren, olumladığınız Burada bir çelişki yok mu, Cumhuriyeti bir devrim olarak tanımlıyoruz ve hiç yasa değişikliği yok mu? Olüm cezasının kaldırüması çok önemözü itibarıyla devrimci olan bilgiden 83 li. Bunu hiçbir biçimdegözardıetmemek, yıldır korkuyoruz... küçümsememek gerekir. Ben bunu belli bir dönemi kastederek Başka? söylemedim. Ulusalüstü insan hakları hukuku ile iç Çalışmanızın yayıldığı tarihleri dikkahukuk arasındaki çelişki durumlarında te alarak sordum. uluslarüstü standartların esas alınması yöCumhuriyet tarihinin şu dönemi şöyle, nündeki değişikliğinde insan hak ve özbu dönemi böyle diyerek nitelendirmegürlüklerinin kurumsallaşması bakımındim, ama bilgiye ulaşma yönündeki kayıtdan yararlı olabileceğini düşünüyorum. lamaların gerçekten de Cumhuriyet tarihinin belirli evrelerinde çok yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Çok gerilere gitmeye gerekyok, 12Eylül 1980darbesiveonuizleyen fiili rejim dönemi, bilgilenme hakkı, bilimsel verilere, kaynaklara ulaşma açısından sınırlamaların ortaya çıktığı dönem. Bunu sadece darbe dönemleriyle sınırlamamak lazım, bizim anayasamızda istisnai yönetim usullerinin uygulandığı dönemler veona uygun çıkarılmış mevzuat da var. Buna örnek olarak yakın tarihte uygulamasına son verilen olağanüstü hal ve sıkıyönetim uygulamalarını verebiliriz. Bu da tarihin büyük bir bölümüne y ayılan bir sorun değil mi? 83 yılın aşağı yukarı üçte ikisinde istisnai yönetim usulleri uygulandı. UYUM PAKETLERİ ÇELİŞKİLİ... Berat Günçıkan B u röportaj yapıldığında 38kı$ı nin öldüğü hızlandırılmı^ tren kazası yaşanmamıştı. Fıoh Dı Semih Gemalmaz'la, Cıımhıırı yet tarihi boyunca yasaların tümünü go/dengeçirerek.Burak Gemalmaz'la bırlık te hazırladıklan "Ulusalüstü însan Hakları Standartları Işığında Türkiye'de Bilgi Edinme Düşüncelfadeve iletişim Mevzuatı" üzerinegörüşmüştük. îktidarhtrın bilgiyi sadece bireylerden değil, kendikurumlanndan bile" devlet sırrı" diye gizlemesinden.bununaltında bilgiden duyulan korkunun yatmasından başluyaıak, AB'ye ııyum paketleri kapsanıında cleğiştirilen yasaların savrulmasına, bu savrulmanın ııygulamayı zorlaştırmasına, "sahıh" yanigerçek olmaya duyulan ihtiyaca, örneğin bu paketlerin olağaniistü hallc ilgili bir değişik ihtiyacı yokmuş gibi davranılmasına kadar uzanan bir roporta j çıkmıştıortaya. Prof. Gemalmaz'ın özellikle vurgııladığı konu iktidarın üniversitelerle arasınasoktuğu "küslük"tü.Işte,hızlan dırılmış tren kazası da aslında bu kııslüğünortasına denkgeldi. Bilimesırt çevrilmış, bilım adamlarınm mevcut raylar uzerinde hareket eden hızlandırılmış trene itirazlarıkulakarkasıedilmiijti. Röportaj aslında kazadan sonra oluşan onlarca soruya da yanıt veriyor. Bilgiyle toplum arasındaki uzıın mesafeyi, iktidarın bilım adamlarına husumetimn ncden lerinı de anlatıyordu. tşte Gemalmaz'la " üüşünce Suçuna Karşı Girişim " in desteklediği ve basılmasını sağladığı kitabı hakkındayaptığımız röportaj: BİLGİ EDİNME ÖZGÜRLÜĞÜ... 2147 sayfa bütiin bir Cumhuriyet tarihi mevzuatı için dar bir alan değil mi? 1920'den 2003 Aralık'ına kadar 83 yıllık tarihi mevzuat açısından taradık, ama t abııkı konu dçısındjn bir sınırlamay aptık. Ancakduşünceıiadeozgiırlüğ'ükavramınıgenişyorumladık,örgutlenmeözgürlüğünüde ifade özgürluğünün bir görüniımiı olarak değerlendirdik. Başlıkta ilk sırayı "Bilgi edinme Ozgürlüğü"ne veriyorsunuz, ama bizim asıl alışkın olduğumuz kavram, "sır". Bilginin öniinde, arkasında hep bir "devlet sırrı" perdesi var... Biz bu konuya sadece bireyin bilgi edinmesi olarak değil, bilginin kamusal makamlartarafındantoplanmasıboyutunda da baktık. Yani bilginin toplanması, derlenmesi sürecine ilişkin düzenlemelerı de inceledik. Bu fevkalade önemli, çünkü sonuç itibarıyla bilgi bireyin kullanımına açılıyor ya da açılması bekleniyor. Büyükçe bölümünün açılamadığını gördük. Burada da karşımıza bazı yerlerde " gizlilik", bazı yerlerde "sır" çıkıyor (gördüğünüz gibi kelimenin kullanımında da bir standart yok) işin özii; bilgi edinmek isteyen ler, bu bilgiye ulaşamaz deniliyor. Bir örnek vermem gerekirse, yargı organları bile bazı davalarda ihtiyaç duydukları bilgilen kamusal makamlardan edinemiyorlar. Ya da öylesine düzenlemeler oluyor ki yargı organı bilgi alıyor ama yargılamaya muhatap olan birey kendisi hakkında takdim edilen bilgiye doğrudan ulaşamıyor. Adilyargılanmahakkıbakımındandüşünürsek bu çok ciddi bir sorun. 38 kişinin öldüğü hızlandırılmış tren kazası, bir kazadan çok cinayetti, çünkü bilim adamları defalarca uyarmış, ama bu dikkate ahnmamıştı... Fotoğraflar: Vedat Arık Mevzuatı incelerken "bu kadar da olm az " dedi rtenler oldu m u ? Ulusal ve uluslararası kamuoyuna " çok büyük adımlar atıhyor" diye pazarlanan AB'ye ııyum "paketleri "nin çokisabeüi olmadığını gördük." Bu kadar da olmaz" reaksiyonunu da en çok buralarda verdik. Uyum paketleriyle bize sunulduğu gibi maksadı gerçekleştirecek, ciddi adımlar atılmıyor. Aslında atılabilmesi de mümkün değil. Ovgüler düzülen paketler içerisinde içsel çelişkiler var. Bir değişikliğe tabi tutulan x kanun ile, onunla ilintili bambaşka bir kanun arasında açığa çıkan çelişkiler "pes" dedirtti. •Bu çelişkinin kaynağı ne? Bir akademisyen olarak benim söyleyebileceğim en ağır terimlerden biri: Sistemsizlik. Bu sadece içsel ve dışsal tutarsızlıklara yol açmıyor, uygulama bakımından da sorunlar çıkarıyor. Hukukun grameri de önemli... •Mevzuatın en denıokratik olarak hazırlandığı ve uygulandığı dönem sizce hangisi? Bu sorunuza bıçıınsel bakarak yanıt vereceğim, cümleler düzgun mu. anlaşılır mı dive değerlendıreijeğ'ım Çok basit bir şey, ama 1970'li yıllar.ı kadar çok daha ciddi yazılmış... Daha çok mu kafa yorulmuş anlamına geliyor bu? Bunlar basit, ama söze de esasa dj tesir eden özellikler. Yasama organı, alt birimler, komisyonlar kurma aşamasında daha titiz çalışmış, akademik çevrelerle daha uzun u/adıva görüş alışveri^inde bulunmuş, vs. ama sonuç itibarıyla kurallara uygunluk ve anlaşılabilirlik bakımından iyi bir çalışma ortaya çıkmış. 1982 Anayasası ısegramer kuıalları açısından da sorunlu. 24 yıldır neredeyse her iktidar 12 Eylül Anayasası'nı eleştirerek söze başladı, ama hâlâ o anayasa ile yaşıyoruz... 1982 Anayasası yanlış hatırlamıyorsam dokuz kez değiştırildi, ama bir bütün olarak baktığımızda özünün korunduğunu görüyoruz. Kısmi değişikliklerle halledilebilir bir mesele olmadığını görmek lazım. •Uyum paketleri kısmi de olsa çözüm getirmiyor mu? Söylediklerimi insafsız bulanlar çıkabilir, ama siz yöntemde hata yapıyorsanız, uretilen de sorunlu oluyor. Bir de samimi itirafta bulunayım, bu sistemsizlık yasa üretim sürecindeki bu savrukluk emin olun, profesyonel hukukçuların bile süreci izlemesini zorlaştırıyor. J f NATO Zirvesi bir anlamda, bir sınamavdı, kim ne kadar coplanacak, ne kadar şiddet uygulanacak? tki polisin arasında olmasına rağmen hâlâ yüzüne biber gazı sıkılan bir işçi paketlere rağmen pek deyol alınmadığını gösterdi... tktidar önderleri "20032004'te bu iş büyük ölçüde bitti, 2005 'te de uygulamaya geçeceğiz" diyorlar. Bunu söyleyen Hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencisi olsa, büyük ihtimal hayat boyu mezun olamaz. Bir kanun çıktığı zaman uygulanır. Uygulamıyorsa, uygulamakla yükümlü olan kesimlere şu mesaj veriliyor demektir: Hele sen biraz daha bildiğini oku. Diyelim ki, sakinleşildi, yasa ve mevzuat değişikliğini yine aynı kadrolar, aynı düşüncelerle y apmayacak mı ? Türk kamuoyunun görüş üretim odakları var, bilgi üretim kaynaklarıyla daha pozitif ilişkiler kurulması lazım. Türkiye'nin en büyük bilgi kaynağı neresi? Üniversiteler. Bakın, son dönemde üniversitelerle barışık bir iktidar mı var? Bir yönetim, Türkiye'nin beşeri sermayesi, bilgi odağı ile bu denli çatışma içinde olursa, orada bir sorun var demektir. Büyük bir deneyimli birikimi kullanmıyor demektir. tktidarlarla üniversitelerin arasında hep bir sorun olmadı mı? 5060 evresinin son döneminde bir gerilim gözüküyor, 80 döneminde üniversite ve akademik çevrelere yönelik de bir sindirme yaşandı, ama Cumhuriyet tarihinde bütün iktidarların üniversite ile cebelleştiği genellemesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Bizim derdimiz hakikaten demokrasi mi, toplum ve yönetim gerçekten demokrasi miistiyor? Yöneticilere ilişkin kuşkuVarımı söy\edim. Hâlâ " Bizim halkımız bunu hak ediyor" gibi cümleler kuruyorlar. Hâlâ birisi, benim neyi hak ettiğime karar veriyor. Topluma gelince, insanlar coplanmayı göze alıp sokağa çıkıyorsa, demokrasiyi istiyor demektir. Küçümsenmeyecek bir çevrenin deyasa değişikliklerine bakıp "Bu demokratikleşme tehlikelidir, devlet elden gidiyor" kaygısını dile getirdiğini biliyorum. Ama toplumun geniş bir kesiminde artık bir mutabakat oluştu. •