Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
. ı; J 8 GEZİ 11OCAK2004/SAYI92' ŞAH ABBAS'IN KENTİ İSFAHAN Ipek Çalışlar ndre Malraux'nun şu sözünü aktarıyorlar şehirleriyle övünen tsfahanhlar: "îsfahan'ı görmeden, kim dünyanm en güzel kentinı gördüm diyebilir ki!" Doğu Konferansı çerçevesinde Iran'a düzenlenen gezi sırasında bütün Iranlılardan tsfahan'ın güzelliğini dinlemiştik. Tahran'dan tsfahan'a giderken kendine özgü özellikleri olan bir kente gittiğimizin farkındaydık. Karayolu.kısakonaklamalardahil 67saatsürdü. Gece vakti gırdiğimiz îsfahan'da bizi aynen Tahran'daki gibi kırmızı yeşil ampuller ve şehitlerı unutmamak içın asılmış afişlerkarşıladı. Yazılı metinlere göre, 1.5 milyon nüfuslu şehir 2000 tarihi esere sahipmiş tsfaanılmış. îslam rejimi ilebirlikte meydana îmam adı verilmiş. Ama anlaşılan herkes o gün de bugun de Nakşıcihan demeye devam etmiş. Meydan şimdilerde milli ve dini törenler için kullanılıyor. Meydanın dört bir tarafı tarıhle çevrıli. Imam camii, Şeyh Lutfullah camii ve Kapalı Çarşı ve Ali Kapı Sarayı meydanın çevresindeki tarihi mekanlar. Gece, dokuz sularında gezdiğimiz meydanda yere kilimini serip uykuya dalmış çok sayıda aile gördük. Bir uçta da gençler top oynııyordu. Grubumuzdaki futbol meraklıları îsfahanlı gençlerle keyifli bir gecemaçıyaptılar. Ali Kapı sarayını gezmeyi mecburen sabaha erteleyerek çok çekici görünen köpriılere ve köprü altlarma yöneldik. Ortalama 400 yaşında olan bu köprüler son derece iyi durumdaydılar. Zayende Rud nehrı iızerındekı Allahverdı Han Koprüsü, Şehrıstan köprusu, Hacı Köprüsü gece geç saatte cıvıl cıvıldı. 40 gözlü köprünün altında oturmuş müzık dınleyen grup grup ınsanlara ve ağzına kadar dolu çayhanelere rastladık. Çayhanelerin ıçındeki rengarenk cam fenerler, şık nargıleler ve üstü motiflişeffaf yassı akidebenzerı, üstümotiflı şekerler, bır başka ülkede olduğumuzu hatırlatacak kadar farklıydı. Çayhanede kadınlı erkekli rahat rahat çay içen sohbet eden insanlarvardı. Isfahan 'ı esprili bir reh bereşliğındegezdik. Rehber, tran'da Şiilığm gelişmesinin Isfahan'dan başladığınıanlattı. Odönemdelran'ınbaşında bulanan Şah'lar, Osmanlı'daki Sünnı geleneğine karşı, farklı bir mezhep olarak Şiiliği seçmişler. îran'ın birliği de bu mez hep etrafında sağlanmış. Beş üniversitesi, tarihi eserleri ve kütüphanesiyle tsfahan, önemli bir kültür merkezı olmuş. Aynı zamanda da bir Yahudi yerleşim merkeziymiş. Bu nedenle ilk dönemlerde Yahudiye diye anılmış. Hâlâ kentte yaşayan bir Yahudi cemaati olduğunu söylediler. Rehberimizin anlattığına göre, Zayende Rud nehri, Isfahan ve çevresini çölün ortasında bereketli bir vahaya dönüştürdükten sonra çölde kaybolup denize ulaşamıyormuş. Nakşıcihan meydanına açılan binalar 133 metre uzunlukta,12 metre genişlikteki Hacı Köprüsü. han'da bugün kente dair ayakta kalmış görkemliyapılar 16.yüzyüdayapılmış. Birinci Şah Abbas 1598 yılında Isfahan'ı Iran'ın başkenti yapmaya karar vermiş. Ermenistan'dan getirdiği bir grup Ermeniyi Isfahan'ın doğusundaki Julfa köyüne yerleştirmiş. Mükemmel mimar ve inşaat ustası olarak ün yapmış Ermenilere çok özel imtiyazlar tanımış. Onlar da hem kendi köylerini hem de Isfahan şehrinı kurmuşlar. NEHRlNİKÎYAKASI Zagros dağımn eteğındeki bu şehrin ortasından geniş bir nehir akıyor. Adı, Zayande Rud. Nehrın üzerinde birbirinden güzel tarihi köprüler uzanıyor. Kentin iftihar noktası Nakşıcihan meydanı. Burası, dünyanın en büyük meydanlarından biri olarak tanıtılıyor. 510 metre uzunluğunda 160 metre genişliğinde dikdörtgen biralan. îranlı Rehberimiz, bu meydanın Çin'in Tien An Men meydanından daha büyük olduğunu söyledi. Meydanın adı rejimlere göre değişmiş durmuş. Şah zamanında da Şah meydanı olarak Çaldıran Savaşı... Gülistan Sarayı duvar freski. dan bırisi de Ali Kapı Sarayı ıdı. Kelime karşılığı bızdekı Babı Ali olan bu sarayın duvarları, uzaktan seslerı dinleyecek tarzda yapılmıştı. Iki duvann kesiştiği köşeye durup seslenırseniz, çok uzakta kulağını başka bir köşeye dayayan birisi sizi rahatlıkla duyabılıvordu. Köşeden köşeye seslenme oyununu denemeyen kalmadı. O zamanın dinleme tekniğinin bugünden çok da geri kalmadığını görerek eğlendik. GÜLÎSTAN SARAYI Gülistan Sarayı'nın tavanlan resmtn yasak olduğu günlerın sanata katkısını simgeliyordu. Çünkü tamamen kesme ayna süslemelerlebezenmişti. Buraya "40 Sütunlu Saray " admı vermışler. Rehberimize göre ihtimaller şöyleydi: "Sanırım yirmi sütun suya yansıyınca 40 sütun gibi görünüyordu. Belki de 40 rakamı bizde çok önemli olduğu için sütun sayısını ikiyle çarpmışlardı. Düğünler 40 gün 40 gecedir 40 rakamı bolluğa işarettir." 40 sütunlu Gülistan Sarayının iç duvarlan ıse o dönemın hükümdarlannı anlatan 6 buyuk tabloyla süslenmişti. Tablolardan birisınde Çaldıran'da Osmanlı ordusuna yenilen Safevı ordusu resmedilmişti. Osmanlı'nın savaşı o zamanki teknik üstün ABBASİOTEL Turıstık kitaplarda çok övülen Abbasi Otel'de geceledık. Safevıler döneminde inşa edilmış bir Kervansaray'ın restore edılip bölümler ılave edilmesiyle çok güzel bir otel ortaya çıkmış. Duvarlanndaki tarihi süslemeler, çağdaş sanatçılara yeniden ısmarlanmış. Son derece göz okşayan sofalar, salonlar, tavanlaryaratılmış. Abbasi Oteli'nin müşterisı de çok ilginçti. Bızde olmayan bir dini bayram günü konakladık bu otelde. Çeşidi şehirlerden Iranlılar çoluk çocuk tatillerini geçirmeyegelmişlerdi. Birbirinden güzel Iranlı kadınlar son derece şık kıyafetleri içinde, tazelenmiş makyajları ile ortalıkta salınıyorlardı. Abbasi Otelı parası olan aileler için anlaşılan bayram tatili sırasında iyi birseçimdi. Birinci Şah Abbas 1598 yılında îsfahan'ı îran'a başkent yapmış. Ermenistan'dan getirdiği bir grup Ermeniyi îsfahan'a yerleştirmiş. Mimar ve inşaat ustası olarak ün yapmış Ermenilere imtiyazlar tanımış. Onlar da Isfahan şehrini kurmuşlar. Selçuk Erez lüğü ifade eden toplarla kazandığı vurgulanmıştı. Bir başka tablo ise Türkistan Kralı Nadir Muhammed Han'ı, kaybettiği bir savaş sonrası sığındığı Safavi hükümdarı Şah Abbas'lagösteriyordu. Nakşicihan Meydanı boyunca uzana Kapalı Çarşı Isfahan'ın mutlakagörülme si gereken yerıydi. Birbirinden renkli al güllükumaşlarserilıdukkânları,kuyıiff cuları, takıcıları, halıcılan, dokumacılar baharatçıları, kuru yemişçileri, berberle ri, demircisi, şekercisi ve tenekecisiyle te tük aldınıza gelen her şeyin satıldığı bı dükkânlar dızisi... Isfahan anısı olarak b çarşıdan alınacak en özgün şey mavi kıı mızı renklerin hâkim olduğu Isfahan örtü lerivehaldardı... Isfahan IranIrak savaşı sırasında ço' bombalanmış ve tarihi yerler zarar göı müş. Uzun süreli bır restorasyon faaliyeti negirişmişler. Pek çok tarihi yapı önünd restorasyon yapıldığını hatırlatan ıskele lervardı. îsfahan'ı gezerken turistlerle pek karşı laşmadık. Bu görülmesi gereken kenti da ha çok Iranlılar gezmeye görmeye geliyoı larmış. Bır zamanlar bilinçli olarak, kent sıfatı na yakışır bir biçimde kurulan Isfahar sanki lslam rejimınin eğlenceye tavır alaı siyaseti yüzünden alıştığımız kent kavra mından uzaklaşmış gibıydı. Nakşıcihaı meydanı kım bılir daha ne rejimler yaşaya cak, ne gibi eylemlere sahne olacaktı t% PAZARIN PENCERESİNDEN Üniformahsı neden dokunur? okunulmazlıklan Araştırma Komisyonu Başkanı AKP'li Hiisrev Kutlu, TBMM'de bulunan mareşal üniformalı Atatürk resminin, sivil kıyafetlisiyle değiştirümesini istedi ve ekledi: "Odamda akşama kadar Koruma Taburu askerlerinin sofra duasından dığer marşlarına kadar hepsini dinlemek zorunda kalıyorum..." Kutlu, bu nedenlerle kendisini "kışlada gibi" hissedıyormuş. Yeryüzünün herhangi bir yerinde korunmayan bir meclisin bulunduğunu sanmıyorum. TBBM'yi korumakla yükümlü askerlere bakıp ulusumuzun en yüce karar odağının güvencede olduğunu düşüneceğimize niçin böyle sıkılalım? Sonra, bugün bağımsız bir ülke olarak varhğımızı borçlu olduğumuz Atatürk'ü meraşal üniformasıyla gördüğümüzde neden tedirgin olalım? Kaldı ki bu üniformalı resim, Cumhuriyetimizin kuruluşunun çok ama çok önemli bir evresini anımsatıyor. Atatürk'ün nutkundan aktaralım: Itilaf Devlederi, 28 Ekim 1922'de Lozan'da toplanacak barış konferansına TBMM Hükümeti'yle beraber Padişahın Hükümetinin temsilcilerini de davet etmişlerdi. Amaç, ülkede ikilik.yaratarak Milli Mücadele Hareketi'nı zayıflatmaktı. Sorun, 30 Ekim 1922'de Meclis'te görüşülmeye başlandı. 'Istanbul Hükümeti'nin ve padişahın hükümsüzlüğünü' dile getiren milletvekıllerine, muhalefet edenler, Padişahlığın resmen kaldırılmasına karşı çıkanlar oldu. 1 Kasım 1922'de Meclis'te bu konudakı görüşmeler uzadıkça uzadı. Mustafa Kemal, söz alıp uzun bir konuşma yapmanın gerekli olduğu hissetti ve Halıfelikle padişahlığın ayrılabileceğinı, ulusal egemenlik makamının TBMM olabileceğini anlattı. Bundan sonra konuyla ilgili önergeler, Anayasa, Diyanet ve Adliye Komisyonlarına verildi: Üç komisyon bir arada toplandı. Atatürk burada olanları şöyle anlatmıştır: Diyanet tşleri Komisyonu üyelen olan hoca efendiler safsatalara dayanarak Halifelığin Padışahlıktan ayrılamayacağını savundular... Biz odanın bir köşesinde tartışmaları dinliyorduk. Bu biçim görüşmelerin sonuca varmasını beklemek boşunaydı... En sonunda söz aldık; önümdeki sıranın üstüne çıktım ve yüksek sesle şunları söyledim: Egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye konuşmayla, tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, erkle ve zorla ahnır. Osmanoğulları, zorla Türk ulusunun egemenliğine el koymuşlardır... Şimdi de Turk ulusu.. artık yeter diyerek ve bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini ..kendi eline almış bulunuyor.. Sorun, ulusa egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız sorunu değildir; Bu ne olursa olsun yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa sanınm ki uygun olur. Yoksa gerçek, yine yöntemine göre saptanacaktır ama belki birtakım kafalar kesilecektir!" Bu sözlerden sonra yasa tasarısının TBMM'de kabul edildiğini biliyoruz. Atatürk'ün, ulusumuzun bu tehlikeli dönemecinde, masanın üstüne çıkıp yobaz muhalefeti hizaya getiren demecini verdiğinde üstünde Hüsrev beyi tedirgin eden askeri bir üniforma vardı! Halbuki biz bu nedenle, parada pulda ve Meclis'in duvarlarında velhasıl nerede olursa olsun Mustafa Kemal'ı üniforma içinde gördüğümüzde de ıçimiz açılır ve kendimizde bu yuıda kast eden her türlü kötü niyetliye direnme gücünü bir kez daha buluruz.#