29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 GÜNCEL BAŞKENT GÜNLERİ En güzel armağan Müşerref Hekimoğlu aşkent günleri değişik olaylarla renklendi, boyutlandı. Bir akşam TV izlerken Amerika'dan tnci Başarır Paig seslendi, son olaylardan sonra sesimi duymak istiyor. Bitişik odada oturur gibi geliyor sesi, öylesine yakın, öylesine sıcak. Bir solukta her şeyi konuştuk. înci Başarır Paig, Kuvvet'in kardeşi, belki hatırlarsınız. Istanbul Hukuk Fakiiltesi'nde Sıddık Satni Onar'ın asistanıydı. Öğrencilerinden çağrı aldı bir giin. Sizi kürsüde değil, sahnede görmek istiyoruz. Bu çağnyı içten hissedenlerden biri de Ordinaryiis Profesör Sıddık Sami Onar. Inci Başarır asistanlığı bırakıp müzik öğrenimıne döndü. Hocası Profesör Onar da içten alkışladı, destekledi onu. Galiba haklıydı. Hukuk Fakiiltesi'nde öğretim üyeleri, profesörler, doçender pek çok ama üniinii Amerika'ya taşımış bir sopranomuz yoktu o zaman! tnci Başarır seçkin üyeler arasında yer alıyor, dahası birincılik kazanıyor. Bu köşede de yazdım başarısını. Müzik dalında öğretim üyeliğini de iyi değerlendirdi, ABD'de çok başarılı bir dala yerleşti Inci Başarır Paig. Telefonda konuşurken emekli olduğunu söyledi ama müzik eğitiminden vazgeçmiyor. Birkaç üniversitede kürsüsü var. Küçük kızı büyümüş, torunlar da var, iki güzel delikanlı. Yaşam böyle işte. Daha kimler telefon etti aynı akşam. Zamanı durdurduk, ne güzel anılara döndük. GEORG BUSH AYAĞA KALK Berat Günçıkan enilenler, yenenlere mahkeme huzurunda başkaldırıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde kurulacak Russell Mahkemeleri benzeri mahkemelerde yenenlere geçen yüzyılın savaşlannın, insan hakları ihlallerinin ve Irak'ın işgalinin hesabı sorulacak. Anımsayacaksmız, Russell Mahkemeleri, Bertrand Russell tarafindan Amerika'nın Vietnam'ıişgalini yargılamak üzere kurulmuştu. Bu kez başta Amerika, Irak'ın işgaline ortak olan ülkelerin yöneticilerinin yargılanacak Mahkemelerin sonuncusu îstanbul'da yapılacak. Duruşmanın tarihi ise, Irak'ın işgalinin ikinci yılına denk düşen 20 Mart 2005. Bu, eylemleriyle TBMM'de Irak'a asker gönderilmesi kararının alınmasını engelleyen savaş karşıtlarına dünya savaş karşıtlarının ve alternatif küreselleşmecilerin verdiği bir armağan. BizdeGirişimciHeyettenMetis Yayınları sahibi Müge Sökmen ve çevirmen Ayşe Berktay'la konuştuk: Mahkeme için ilk adımlar nasıl atıldı ? sr «ttö B ByıuM/ı., ^AeHT CUİA c 2ÖÖ1 1İOCAK 2004 /SAYI 929 SÜREKLİ HALK MAHKEMELERİ Afganistan'la ilgili iki, birinci Irak savaşı ile ilgili de bir mahkeme kuruldu, Sürekli Halk Mahkemeleri oluşturuldu. Birinci Irak savaşında, o zamanki Bush yönetiminin uluslararası savaş suçlarının tümünü işlediğine, Afganistan savaşında da yine tüm savaş suçlarının işlendiğine, uluslararası hukukun çiğnendiğine, ayrıca seyreltilmiş uranyum silahlarının kullanılmasının yasadışı olduğuna ve mudaka yasaklanması gerektiğine dair karar verildi. Ancak, bu mahkemeleri dünya kamuoyuna yeterince duyurma şansı olamadı. Mesela, çoğunluğu AsyaPasifik bölgesinde, ilginç konularda ona yakın kadın mahkemesi yapıldı ama ana akım medya bunlara pek yer vermediği için pek çok kimsenin haberi olmadı. Bu mahkemelerden sonra, çeşitli çevrelerde oluşan birtakım tedirginlikler oluştu. Cezası önceden kesilmiş mahkemeler mi yapılıyor, diye tartışılıyor. Biz de, bu mahkemenin böyle olmaması için baştan hazırlanıyoruz.# Onlar da fikrj kabul etti ve sahip çıktı. Bertrand Russell Vakfı da destek verdi. Kısa zamanda kocaman bir mail grubunun içinde her konuyu birlikte tartışır olduk. Aynı fikre sahip çıkan diğer ülkeler nasıl ve ne kadar yol aldılar? M. Sökmen: Haziranda Belçika'da bir grubun oluşmuş olduğunu gördük. Akademisyen, felsefeci ve sanatçılardan oluşan bir grup savaşın birinci günü "Bu savaşın hesabını soracağız" diye deklarasyon yayımlamışlar. Onlar, "Yeni Amerikan Yüzyıh" başlıklı bir mahkeme yapmak istiyorlar. Savaşı yargılayan mahkeme de Amerika'nın bu yüzyıla da damgasım vurmasının önüne geçmek üzerine inşa edilecek galiba... M. Sökmen: Ortak derdimizin bu ol duğu çok açık. Brüksel'de ve daha sonra Istanbul'da yapılan toplantılarda bir çatı ortaya çıktı, buna göre bir dizi mahkeme yapılacak ve her mahkemede bir konu tartışüacak: Örneğin Hiroşima'da Russell Mahkemesi bu kez Irak'ın işgali için Galeri Kare'den de söz etmem gerekiyor. Yıldızlar güzel parladı duvarlarında. Antalya'nın yaşamında giderek büyüyen kareler var. Sanatseverler güzel sergiler açıyor, ilginç söyleşilerle uzuyor akşamlar. Şen Sılan da yazarlığının güzel ürünleriyle selamladı Antalyalıları. "Pişman Değilim" adlı kitabı güzel ürmanıyor. Okul arkadaşları, dosdar, çocukluk arkadaşlarıyla kalabalık gruplar selamlıyor Şen Sılan'ı. Antalya'da böyle bir toplulukla selamlanmak, alkışlanmak kuşkusuz önemli bir olay. Yalnız sanatçılar açısından değil, izleyenler açısından da. Güzeli aramaktan, yakalamaktan geri kalmıyor insanlar. Güzellikleri yaşayarak onur duyuyor. Şen Sılan 'ın öyküsünü biliyorsunuz, güzel yazılarla selamladı dünyayı. Güzel yıldızlar parladı ufkıında. Bu kez "Pişman Değilim" kitabının başarısını kutluyor. Kitap doruğa vardı gerçekten. Okumayan var mı bilmem! "Pişman Değilim" kitabı yeni baskılara koşuyor. Yalnız Şen Sılan için değil, hepimizi, kuşak kıışak mutlandıran bir olay bu. Ali Neyzi de güzel gülümsüyor bu olaya. O da kaç kitap yazdı, o kitaplar ne güzel eleştiriler aldı ama karesini boyutlandırırken güzel bir rekor kırdı. Bir çağrı nerelere, kimlere uzandı, şaşılası bir olay. Ülkemizde böyle olaylar da yaşanıyor. Yaşamak sevincini bu tür olaylar yeşertiyor her dalda. Bakın daha neler çıkacak, ne güzel olaylar yaşanacak, paylaşılacak. Son günlerde yalnızlığa gömülen, yaşama küsen dostlarım üzülmesin. Yaşamak özlemini soldufmamak da bir görev değil mi? "Pişman Değilim" diye meydan okuyan yürekli bir kadının sesinde yaşama gücünün de yüceldiğini hissediyor insan. Şen Sılan ile buluşmak son günlerimin en güzel olayı. Toplantıya fcatı/amadım ama Şen Sılan ve Ali Neyzi evime geldi, Antalya kıyısında güzel bir akşam yaşadık, tartışmalar ve söyleşilerle. Bu kavuşmayı güzel bir armağan olarak değerlendiriyorum ben. Kimden derseniz, kuşağımızdan. Buluştuğumuz akşam ne güzel gerçeklerı yakaladım bir Cumhuriyet kızının kollarında. Elbet ters olaylar da var ama onları düze çevirmek görevimiz değil mi? Kuşkusuz görevimiz ve başaracağız.# i kuruluyor. Amerika ve işgale ortak olan ülkeler, nükleer silah kullanımından ambargoya çeşitli konularda yargılanacak. Nihai mahkeme Mart 2005'te Istanbul'da yapılacak. Jüri başkanlığı için akıllarda Mandela var. Ayşe Berktay: "Irak'ta kriminal belge toplayacağız." Fotoğraflar: VEDAT ARIK Müge Sökmen: Geçen yıl savaş başladığında çok aktif çalışıyorduk, sanki ellerimizle bu savaşı durdurabilecekmiş gibi. Bu yüzden savaşın başlamasını, kişisel bir yenilgi gibi yaşadık ve şimdi ne yapacağız diye konuşmaya başladık Ayşe Berktay: Mahkeme fikrini Barış Girişimi toplantılarında Ergin Cinmen önerdi. Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonu da, aynı zamanda bu konuyu kendi içinde konuşmuş. O sıralarda Berlin'de Avrupa Savaş Karşıtları toplantısı oldu, biz de koordinasyonla ortak bir öneri olarak bu toplantıya Russell Mahkemeleri'ninkurulmasınıgötürdük.Buproje benimsendi. Dönünce bir girişimci heyet oluşturup çalışmaya başladık. Tüm baroları, însan Haklan Vakfı ve Derneği gibi kurum ve kuruluşlan bilgilendirmeye çalışıyoruz, katkı ve eleştirilerini bekliyoruz. IzmirBarosu'ndan, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu'ndan büyük destek aldık. TÎHV, IHD ve MazlumDer'in de katıldığı Türkiye tnsan HaklanHareketiKonferansı'ndadabuçalışmayı destekleme kararı çıktı. Uluslararası alanda ne kadar yol alındı? M. Sökmen: Önerimizi haziranda Brüksel'de düzenlenen Barış Ağı toplantısına götürdük ve çeşitli ülkelerden, 40 kadar farklı örgüde bir atölye yaptık. seyreltilmiş uranyum, nükleer silah kullanımı ve Birleşmiş Milleder'in ambargo kararları tartışılacak. Tiirkiye'de hangi konuda mahkeme kurulacak? A. Berktay: Türkiye'de mahkemenin en son oturumu yapılacak, bütün oturumların kararları buraya gelecek. Ayrıca, işgal sırasında işlenen suçlar konusunun araştırdması Türkiye merkezli olacak. Bu konuda bir soruşturma komisyonu kuracağız, sonuçlarını da mahkemeye getirip orada tartışacağız. Savaşın kültür varlıkları üzerindeki tahribatının da Türkiye'deele alınmasını düşünüyoruz. Amerika'nın mahkemelere katılımı nasıl? A. Berktay: New York'ta geniş bir grup çalışıyor, onlar da oturum yapacaklar. Niyetim kuşku yaratmak değil, ama öğrenmek istiyorum, daha önceki mahkemelerde de Amerika hep suçlu bulundu, ama bunun somut bir yaptırımı olmadı, bu sizi daha hızla ve inançla ilerlemekten alıkoyuyormu? M. Sökmen: Bu mahkemelerin bir suçlu saptadığı, ama bu suçluyu cezalandıramadığı için iktidarsızlık duygusu yaratabileceği yön ünde de eleştiriler vardı, örneğin John Berger da bize bunu sormuştu. Biz ise derdimizin "suçlu sapta mak"tan ziyade olan bitenin dökümünii yapmak, dünya kamuoyunun dikkatinı belgelenmiş suçlara çekmek ve dünyaya bir kayıt düşmek olduğunu söyledik; çünkü tarih yeniden ve yeniden yazıiıyor, genelde de tarihi yazanlar muzafferleroluyor... Bu kez tarihi yenilenlerin yazacağını mıdüşünüyorsunuz ? A. Berktay: Neden olmasın? Dünya çapında savaşa karşı bir muhalefet oluştu. Çeşitli kesimlerden insanlar, gruplar, hatta hükümetler, kilise savaşa karşı çıktı, diplomatlaristifa etti. Nihai mahkemenin Türkiye'de yapılması kararlaştınlmış... Bunda TBMM'nin ilk oturumunda Irak'a asker göndermeye ret kararının çıkmasınınpayıvarmı? M. Sökmen: Yüzde yüz. Nihai oturumun Türkiye'de olması fikri sadece bizden çıkmadı. Uluslararası barış hareketinden çok sayıda insan siz bize moral verdiniz, nihai mahkeme Türkiye'de olmalı diye önerdi. Jüride kimler olacak? A. Berktay: Onursal başkan olarak Nelson Mandela'ya teklif götürüldü. Desmond Tutu'nun da katılması isteniyor. Brüksel oturumunda Nevval El Sadavi, Samir Amin de jüride olacaklar. Sanıklar kim olacak? A. Berktay: Bu saldırıda rol oynayanların kişi olarak sorumluluklarının saptanması gerektiğini düşünüyoruz. Sanıklar bunlar. Onlann gelmemesi halinde savaşa girmemizi destekleyen gazetecileri çağıralım, onlar da gelmezse bunu savunan yazılarını okuyalım diyoruz Yeni bir uluslararası hukuk sözleşmesine ihtiyaç duyulabilir mi ? A. Berktay: Uluslararası hukuk dediğiniz şey sadece güçlü ve galip olanların yenilenlere karşı kullandığı bir yapıya dönüştü. Sonuç olarak Saddam'ıyakalı yor ve onu yargılayacağız diyorlar. Kim yakalıyor, orada bulunması uluslararası hukukça aykınolan askerler. Kimseonlara nasıl buradasınız ve yakalıyorsunuz, diye sormuyor. Üstelik uluslararası ceza mahkemesi kurulmuş, onu imzalamıyor ve askerlerine muafiyet istiyor. Bu mahkeme, aynı zamanda bu muafiyetlere de karşıyız diyen bir mahkeme... Sanıklar arasında Saddam olacak mı ? M. Sökmen: Saddam'ın halkına yaptıklarını inkâr etmiyoruz, ama onu yargılamayı vazife edinmiyoruz. Görsel olarak nasıl bir mahkeme düşlüyorsunuz? M. Sökmen: Benim hayalimde hem dünyanın vicdanını ve aklını temsil eden insanların, hem de zulme uğramış kesimlerintemsücilerinin yer aldığı bir jüri var. Sadece Irak savaşında zarargörenleri değil, bu sistemden zarar görenleri temsil eden bir jüri: Bir Kızılderili yerlisi, Güney Afrikalı bir siyah, bir Cumartesi Annesi, direnişi de temsilen Bergama köylüsü, Maya yerlisi ya da Zonguldaklı madenci de olsun, suçlar onlann gözleri önünde okunsun istiyorum. A. Berktay: Irak'ta çok kriminal belge, film, kayıt toplayacağız. Onlann da sergileneceği bir ortam hayal ediyorum. Mahkeme, alternatif küreselleşmecilerin küreselleşmeye başkaldırısı mı? M. Sökmen: Şu anda Amerika'nın karşısındaki ikinci süpergüç, savaş karşıtı harekettir, denildi. Biz bunu ciddiye aldıp başladık çalışmaya ve işler geliştikçe ciddiye almakta haklı olduğumuzu görüyoruz. • beratguncikan@tnn.net Müge Sökmen: "Jüride, Zonguldaklı bir maden işçisi de olsun istiyorum." John Berger'den destek var "Yapılanlann kayıdarmı tutmak zorundayız; suçlular, suçluluklan gereği, kayıt tutmak bir yana, kayıtları yok etmeye çalışır. Onlar masumların ve belleğin katilleridir. Kayıtlar, yeni küresel diktatörlüğe karşı yükselen muhalefeti daha da güçlendirmek ve büyütmek için gerekli. Silahlanma içindeki yeni tiranlar askeri ve ekonomik her savaşı kazanabilecek durumdalar. Ne var ki, (kendi tabirleriyle) ilerişim savaşını kaybediyorlar. Dünya kamuoyunun desteğini kazanamıyorlar. Sonuçta bu, tiranlığm kendi felaketi olacak. Ama, daha ne kadar trajedi, istila yaşandıktan ve beraberinde daha ne kadar felaket getirdikten sonra? Tiranlık daha ne kadar yeni yoksulluğa yol açtıktan sonra? îşte, kayıt tutmanın, kanıtlan toplamanın aciliyeti bundan... Her gün daha fazla insan HAYIR diyor, çünkü, bugün kurtarmaya kararlı olduğumuz ve aşkla bağlı olduğumuz herşeye EVET demenin önkoşulu bu..." \ \
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear