Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Cumhuriyet karşıtlığını, 
Kırıkkanat, Freudyen bir 
düşünceyle açıklıyor: 
“Ahmet Altan’ın Atatürk 
ve Cumhuriyet düşmanlığı 
dedesi Halit Bey’in 
savunduğu değerlerin 
bilinçaltı reddiyle başladı 
ve dedesinin temsil ettiği 
Cumhuriyet idealini yıkmak 
istemiyle sürdü.” 
Mine G. Kırıkkanat, Barut’ta 
kendisiyle ilgili bir şehir 
efsanesine de son vermiş. 
24 Aralık 1979 gecesi, Hıfzı Topuz’un Paris’teki Bernard Saulnier mi? “Sevgi emekti” diyen Kırıkkanat, 
evinde, Melih Cevdet Anday ile Çetin Altan’ın kendisi için Saulnier’i seçti. 
yumruklaştığı efsanesine... Barut’ta yazana göre Anday ve 
Kırıkkanat, 8 Ocak 1981’de, Altan’la yedi saatlik ayrılık 
Altan, Kırıkkanat için değil, Anday’ın sevgilisi Suna Hanım 
hesaplaşması yaşarken Saulnier kapıda arabanın içinde 
için o gece öldüresiye dövüşmüşlerdi: sonucu bekliyordu: 
kadınların özgüvenini yavaş yavaş kemiren bir kadın “Sevgilisi Suna’yı Çetin Altan’a tanıştırmıştı ki, onu 
“Taze bir istakozdun sen. Aldım, kaynar sulara attım, 
Suna’ya asılmakla suçladı. Fakat olay, Hıfzı Topuz 
düşmanıydı. Hamile kalan Kerime tarafından tuzağa haşladım. Kabuklarını ayıkladım, pembe beyaz etin çıktı 
tarafından Türkiye’ye ‘Mine’yi paylaşamadılar’ diye yayıldı 
düşürüldüğü gerçeği ya da sanrısı, başına gelen ortaya. Üzerine soslar döktüm, süsledim. ‘Böyle güzel 
ve iki dev yazarın uğrunda birbirini gırtlakladığı ‘meşum 
hiçbir şeyden kendini sorumlu tutmayan bu adamın miyim’ diye sordun. ‘Evet’ dedim. ‘Başkaları da beğenir mi’ 
kadın’ ihalesi bana kaldı. Edebi ve medyatik çevremize 
travması olmuş ve kadın düşkünlüğünü bir düşmanlığa dedin. ‘Beğenir’ dedim. Sokağa çıktın kendini göstermek 
yıllarca benim için değil, Suna için kavga ettiklerini 
dönüştürmüştü.”
için. Herkes üşüştü. Hepsi bir parça kopardı etinden. 
anlatmaya çalıştım, kimseyi inandıramadım.” 
Kerime Hanım, Çetin Altan’ın anlattığına göre Altan Sonunda hiçbir şey kalmadı senden.” 
ailesinin hizmetlisi, kız kardeşi Gülderen Altan’ın Gece ikide kapıyı vurup çıkan Altan, Milliyet’te 
ISTAKOZ VEDASI!
söylediğine göre ise Çetin Altan’ın babası Halit Bey’in Kırıkkanat’ı anlatan ve ağlatan yazılar yazar. “Istakoz”a 
Kırıkkanat, kâh bir yayınevinin arka odasında kendisini 
sekreteriydi. Çetin Altan kendisinden bir yaş küçük Kerime benzetilen Kırıkkanat, “Yeter” demek için 50 beyaz 
öpmeye çalışan bir patronu tokatlarken kâh bir Mercedes’in 
güllük bir buketi, “Yeni bir hayat kurmama izin ver, artık 
Hanım’ı hamile bırakmış, sonra “mecburi” bulduğu evliliği 
içinde pahalı parfümle kendisini tavlamaya çalışan adama 
yapmıştı. beni üzme, yazma” notuyla ona yollar. 17 Ocak 1981’de, 
ağzının payını verirken Barut’ta karşımıza çıkıyor. 
Çetin Altan’ın dedesi Tatar Hasan Paşa Konağı’nda son yazıyla Altan’ın ıstakozun etlerini koparan vedası 
Tırnakları da erkeklerin dünyasında sağ kalmaya çalışırken 
yaşayan aile, bu “gençlik hatası”nı affetmemiş, Çetin Altan tamamlanır. 
bileyleniyor. 
Kerime Hanım’la konağı terk etmek zorunda kalmıştı. Barut’un son sayfasını çevirince kitabı kapattım. 
Kitabın sonunda, Aytmatov’un romanından uyarlanan 
Burnuma yaklaştırıp ıstakoz kokusu duyar mıyım diye 
İttihatçılara yakın Tatar Hasan Paşa’nın ve “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmindeki Asya’nın yaşadığı 
Cumhuriyetçi hukukçu Halit Bey’in torunu olan Ahmet- ikilemle karşımıza çıkıyor: Benliğini ezen ünlü yazar Çetin bekledim. Hayır! Sadece deniz kokuyordu. Tıpkı Mine G. 
Mehmet Altan’ın, Fethullahçılarla buluşan Atatürk ve Altan mı yoksa ona emek veren matematik öğretmeni Kırıkkanat gibi... Sadece deniz! 
n
‘LATİN AMERİKA’DAN TEKİNSİZ ÖYKÜLER’
9. yüzyılın sonuna gelindiğinde, bütün Latin Amerika Nikaragualı şair Rubén Dario bu akımın lideriydi. 1888’de yayımlanan 
ülkeleri bağımsızlık savaşlarından zaferle çıkmış; sömürgeci yapıtı Azul (Mavi), Modernismo’nun başlangıcı ve Latin Amerika 
1 yönetimlerin alaşağı edilmesinin yarattığı iktidar boşluğunu edebiyatında dönüm noktası sayılır. 
kendi diktatörlüklerini yaratan yerel elitler doldurmuştu. 
Natüralist ve romantik gelenekler yavaş yavaş yerini sanatın 
Bu yeni yöneticiler ve yakın çevreleri refah içinde yaşarken 
sanat için olduğunu savunan, Parnasizmin ve simgeciliğin 
halklar, İspanya ve Portekiz yönetimleri altında yaşadıkları 
esinlediği deneysel üsluplarda egzotik konular üzerine yazan 
yoksul yaşamdan kurtulamamıştı. 
modernistlere bıraktı. 
Zamanla Amerikan yerlilerinin yeni gelen Portekiz ve İspanyol 
Latin Amerika’dan Tekinsiz Öyküler (Türkiye İş Bankası Kültür 
kökenlilerle kaynaşmasıyla giderek büyüyen bir mestizo sınıfı 
Yayınları) adlı derleme, ülkelerinin edebiyatlarında derin izler 
oluştu ve Amerika kıtasındaki hiyerarşiler içinde yerini aldı. 
bırakmış yazarların, 1880-1930 yılları arasındaki dönemden 
Göç, Latin Amerika’da yaşamı ve edebiyatı büyük ölçüde 
seçilmiş öykülerinden oluşuyor. 
etkileyen önemli bir unsurdu. Avrupa’dan, özellikle de İspanya 
Büyük dönüşümlerin, savaşların arifesinde yaşama sinen “tekinsizlik” 
ve İtalya’dan gelen göç dalgası, Arjantin ve Uruguay’ın nüfusunu 
ortak temaları olsa da bu öyküler özgünlüğü ve ihtişamıyla dünyayı 
artırırken kültürlerini yeni adetler ve fikirlerle tanıştırdı. 
şaşırtıp büyüleyen Latin Amerika deneyimini bir kaleydoskop gibi 
Uzun süre Avrupa edebiyatının etkisi altında olan Latin Amerikalı 
farklı yönleriyle yansıtıyor. 
n
yazarlar, kuzey Amerikalı yazarlardan ve kuzeydeki gelişmelerden 
de; Bağımsızlık Bildirisi ve Amerikan Devrimi’nden, ABD’de filizlenen 
Latin Amerika’dan Tekinsiz Öyküler / Horacio Quiroga, 
demokrasiden de etkilenmişlerdi. 
José Asunsión Silva, Juan Montalvo, Leopoldo Lugones, 
Ancak Latin Amerika edebiyatının kendi sesine kavuşması, ya-
Manuel Gutiérrez Nájera, Roberto Arlt, Roberto Mariani, 
zarların toplumsal meselelere, ulusal kimlik temalarına yönelmeleri, eşitliksiz-
Roberto Payró / Çevirenler: Banu Karakaş, Çiçek Öztek, Çiğdem Öztürk, 
lik ve adaletsizlik karşısında seslerini yükseltmeleri 20. yüzyıl başını buldu. 
İdil Dündar, Saliha Nilüfer, Seda Ersavcı, Süleyman Doğru / Türkiye İş 
Bu dönemde Modernismo akımı tüm Latin Amerika’yı kasıp kavurmuştu. Bankası Kültür Yayınları / 208 s. / 2025.
31 Temmuz 2025
11
            
    
