Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
‘Yüreğinin Götürdüğü Yere Git’
Genç yaşlarında depremler yaşayan, ölümcül derinlemesine/ Aydınlat benim kuşkularımı...”
hastalıklar geçiren Susanna Tamaro, Yüreğinin
Dilimize 17 romanı çevrilen Susanna Tamaro,
Götürdüğü Yere Git (Can Yayınları) romanına
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git’te, gerçeğe varmayı
Hinduizm dininin tanrıçası Şiva’ya sorular yönelterek
Tanrıça Şiva’ya sorduklarının yanıtında arar
başlıyor: “Oh Şiva, nedir senin gerçeğin?/ Bu hayret
görünüyor. O nedenle romanında felsefenin
verici evren de ne?/ Tohumu yapan ne?/ Evrenin
derinlikli dünyasında dolaşmıyor, konuyu somut
tekerleğini kim çeviriyor?/ Biçimlerin özünü saran
kılarak konuyu yaşını başını almış yakınlarıyla
bu biçimler ötesi yaşam da ne?/ Mekânın ve zamanın
yetişmekte olan gençlerin arasında oluşan birbiriyle
ötesinde/ adların ve huyların dünyasına/nasıl gireriz
örtüşmeyen olaylarda yoğunlaştırıyor.
KURGU nı, ana çocuklarını öldürür müydü?
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, seksen yaşındaki bü- Bu olaylar yokluğa yoksulluğa
yükannesinin torununa yazdığı mektuplar üzerine kur- bağlanıyor. Oysa bundan altmış yet-
gulanmış. Hem bir iç döküş hem de vasiyet nitelikli bu miş yıl önce daha yoksulduk ama
mektuplar konuşma dilinin akıcı anlatımıyla yazılmış. böyle olaylar yoktu.
Kendi yapmamış olmalı ki torununa gençliğinde gö- Siyasetin kavgaya dönüştüğü, ge-
ze alamadığı şeyleri yapmasını öğütlüyor: lir dağılımındaki boşluk, yoksul ara-
“Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yaptığımız sındaki uçurum, insanın tüketimine
yolculuktur: o özgün çağrıya kulak vermeli, yüreğimizin yol açtı...
götürdüğü yere gitmeliyiz.” Her alanda insanın yozlaştığı-
Büyükanne, 16 Kasım 1992’de torununa yazdığı nı görünce John Donne’un dizeleri-
mektupta onunla dertleşiyor: ni anımsadım:
“Akşamları, yatakta düşüncelerimi şöyle bir toparla- “İnsan ada değildir,/ Bütün de de-
yıp gözden geçirince, sana olanlar beni mutlu ediyor- ğildir tek başına,/ Kıtanın bir parçası,/
du. Kendi kendime diyordum ki zarar ziyan görmeden Okyanusun bir damlasıdır;/ Bir kum
ergenlik yaşayanlar hiçbir zaman gerçekten büyük in- tanesini bile alıp götürse deniz,/ Av-
san olamazlar. rupa küçülür./ Sanki kaybolan bir burunmuş,/ dostları-
fazlasıyla özel itirafların anlamı nedir?
Ama sabah, sen suratıma kapıyı çarpınca Tanrı’m ne nın ya da senin bir yurdunmuş gibi;/ Bir insanın ölümüy-
Bu noktada belki sıkılacaksın, uflaya puflaya
üzülüyordum, nasıl ağlamak istiyordum! le eksilirim ben,/ çünkü... bir parçasıyım insanlığın;/ İş-
sayfaları birbiri ardınca çevireceksin. Nereye varmak is-
Sana kafa tutabilecek gücü nereden bulacağımı bile- te bu yüzden hiç sorma ‘çanların kimin için çalıyor?’ di-
tiyor, diye soracaksın kendine, nereye götürüyor beni?
miyordum. Seksen yaşına gelirsen, göreceksin ki insan ye, senin için çalıyor.”
Doğru, anlatırken konudan konuya atlıyorum ama
bu yaşta kendini eylül sonunda bir yaprak gibi hissediyor.
ÇAĞRIŞIMSAL BOYUT
yoldan gitmektense gönüllü olarak patikalara sapıyo-
Gün ışığı daha kısa sürüyor ve ağaç, besleyici maddele-
Roman, şiir, öykü, oyun türü anlatısal yapıtlar, oku- rum. Kaybolduğum izlenimi veriyorum ve belki de bu
ri yavaş yavaş kendine doğru çekmeye başlıyor. Ağacın
yanda çağrışımsal bir etki yaratıyor. Bu tür yapıtların
yalnızca bir izlenim değil, gerçekten kayboldum.”
gövdesi azotu, klorefili, protenleri emiyor ve böylece ne
çağrıştırıcı bir yanı var. Olayın çekmesinin temelinde Bu yönleriyle, özellikle gençlerin, yaşlıların gerçeğini
yeşillik kalıyor ne canlılık.”
de bu yatıyor.
kavrayıp ona göre davranmaları için bu kitabın yanın-
İNSAN YOZLAŞINCA Birçok ülkede basılan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, da, Susanna Tamaro’nun “Yüreğinin Götürdüğü Yere
İnsan tükenmez derler, aldatıcı bir yargıdır bu. Bü- bu yönüyle gençlere içinde yaşadığı yeni bir dünya ku-
Git’ten sonra en sevdiğim kitabım bu oldu” dediği Yel
yükannedeki değişimlerde bunu yaşıyoruz. Susanna ruyor, yaşlılar da geri dönüşlerle geçmiş günlerini yeni- Dilediği Yerde Eser’i de okunmalıdır.
den yaşıyorlar. Büyükannenin şu özeleştirisi bu gerçe-
Tamaro’nun bu romanı, yalnızlığa sürüklenmiş nice in- Adları benzer bu ikinci romanda da altmışlı yaşların-
sanın, gençliğine doymadan dünyayı terk edenlerin, ği yansıtıyor: daki Chiara, etrafı sessizlikle çevrili evinde, ilki yirmi ya-
“Benim yaşamımın büyük bölümü böyle geçti. Yüz-
sallantılı ekonominin insanı insanlığından ediyor. Bu bir şına gelen güleç evlatlık kızı Alisha’ya, ikincisi sorun-
tükeniştir. mekten çok çırpındım. Güvensiz ve hantal lu ve öz kızı Ginevra’ya, üçüncüsü sevdiği ve güvendi-
hareketlerle zarif ve neşeli davranamadan, yalnızca ği eşi David’e, günün birinde okuyacağını umduğu, ai-
Bu alıntıyı okurken insan kıyımlarındaki olaylar dizil-
di gözümün önüne. Toplumda kuşaklar birbirini anla- kendimi suyun üstünde tutmayı başarabildim. lenin sorunlu döneminde doğan küçük oğulları Elia’ya
Sana neden yazıyorum bütün bunları? Bu uzun ve
mış olsaydı, baba oğlunu, oğul babasını, erkek karısı- yazılan mektuplardan oluşuyor.
n
ZORAN ZİVKOVİÇ’TEN ‘PAPİRÜS ÜÇLEMESİ’
ırp edebiyatının usta ismi Zoran Zivkoviç, edebi- raber içeriden kilitlenmiş bir odadan kaybolmasıyla; Wahlöö’nu¨n Martin Beck
yatsever komiser Dejan Lukiç’in başrol oynadığı serisinden ve Orczy’nin ça-
Ölu¨ler Kataloğu, titizlikle korunan bir nadir kitap oda-
S ve her birinde mucizevi gu¨ce sahip olağanu¨stu¨
yevi dedektifinden izler ta-
sında, birdenbire, eşsiz olduğu bilinen bir inkunabulu-
şıyan speku¨latif kurgusu,
birer kitabın ele alındığı u¨ç romanını Sezer Soner’in
mun ikinci bir kopyasının ortaya çıkmasıyla…
hayal gu¨cu¨nu¨n yetkin bir
çevirisiyle Ketebe Yayınları tarafından yayımlanan
Romanlarında fantastik kurgunun çarpıcı örneklerini
örneğini sunuyor.
Papiru¨s Üçlemesi’nde bir araya getiriyor. n
sunan Zivkoviç’in polisiye tu¨ru¨nu¨n olanaklarını ve sınır-
Her roman, gerçekleşmesi imkânsız göru¨nen bir
larını sorguladığı kitap, klasik dedektif hikâyelerinden
Papiru¨ s Üçlemesi /
olayla başlıyor: farklı olarak yazarın dedektife yardım ettiği, onu oyu-
Zoran Zivkoviç / Çevi-
Son Kitap, Papiru¨s Kitabevi’nin birkaç mu¨şterisinin
na su¨ru¨klediği yepyeni bir bulmaca.
ren: Sezer Soner / Ke-
açıklanamayan ölu¨mleriyle; Bu¨yu¨k Roman, u¨nlu¨ ya- Zivkoviç’in; H. P. Lovecraft, Jorge Luis Borges, Ita-
tebe Yayınları / 720 s.
zar Jelena Jakovljeviç’in son romanının taslağıyla be- lo Calvino ve Stanislaw Lem’den, Maj Sjöwall ve Per / 2024.
26 Eylu¨ l 2024 13