Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
BİNNUR YEŞİLYAPRAK’TAN
‘Zamansız-Aşk Günlükleri’
Binnur Yeşilyaprak’ın Öz Terapi kitabından sonra yayımlanan Zamansız-Aşk Günlükleri (Nobel Kültür
Yayıncılık) adlı kitabında, kendi içinde gerçekleştirmeye çalıştığı içsel kazının zamansız bir aşk deneyiminde
sürdüğünü görüyoruz. Bu kitabında da açık yüreklilikle içinde bir ömür bastırılmış olan “ait olma ve koşulsuz
sevilme” gereksinimlerini nasıl keşfettiğini, anlamlandırdığını ve nasıl yüzleştiğini ustaca anlatıyor Yeşilyaprak.
betmeye başlıyor ve kalbi-
DR. ŞULE ÇAĞLAR
nin kapılarını açıyor.
İlk önce kendisine şaş-
innur Yeşilyaprak’ın Zamansız-Aşk Günlükleri (No-
kınlıkla tanık oluyor: “Âşık olan, sürekli onu düşünen, aşk
bel Kültür Yayıncılık), yazarın “özgürleşme” ola-
şarkıları gönderen, hiç alışkın olmadığı tepkiler veren, er-
B rak tanımladığı içsel kazıya, kendisiyle dürüstçe ya-
gen gibi hareket ederek bu genç adama aşık olduğunu itiraf
şamak, geçmiş yaşantılarının ve sosyal yazılımın esiri ol-
eden ben miyim?”
maktan kurtulmak için başladığını açıkça gösteriyor. İnsa-
nın kendini anlama, bilme ve bütünlüğe erme çabalarını tüm
HOŞ GELDİN AŞK
saydamlığı ile anlatıyor yazar.
Aklın sınırlarının dışında kalma… Ayakların yerden kesil-
Kitap, “aşk günlükleri” olarak, yaşanan bir aşkın güncel
mesi… Günler oydu, tüm yollar ona çıkıyordu ve saatler ona
kayıtlarının ötesinde kendi özünde ne olduğunu bilme, özüne
ayarlıydı… Onunla, onda, onun sayesinde ve onun için güneş
ait olanlarla olmayanları ayıklama ve anlamlandırma için yo-
doğuyor, gök mavi ve yapraklar yeşilleniyordu. Öyle bir âşık
la çıkılan zorlu bir arayışı anlatıyor.
olma hali. Büyülü bir dünyanın içinde kaybolma hali.
İçsel kazı sürecinin; ustaca çalışılması gereken, yaşam bo-
KABULLENİŞ, MERKEZLENME VE ONUR
yu sürecek olan kendini gözlemleme, anlama ve ilerleme ça-
Kendi içinde haftalarca süren uzun bir çatışma ile yaşadı-
bası olduğunu gösteriyor.
ğı süreçte giderek bir uzlaşmaya varabiliyor yazar.
ZAMANSIZ İÇİNDE UZUN BİR ZAMAN
Bu bir kabulleniş, yaşadığı, kendini kaybettiği büyülü aş-
Zamansız, aslında içinde çok uzun bir zaman barındırıyor.
kın doğasını anlayarak farkına varıyor, kavrıyor, içselleştiri-
Öz terapi sürecinde kendisiyle yüzleşmesinin izinde ilerler-
yor ve benimsiyor.
ken, beklenmedik bir anda yaşanan bir aşk deneyiminde yi-
Aşk olgusunun, gerçek ya da yanılsama olsa da var oldu-
ne çocukluktan bu yana uzun süredir içinde hapsolmuş duy-
ğunu kabul ediyor. Yakınmıyor, “Denedim, olmadı” diyor.
gular, özlemler, tutkular ve ait olma gereksinimini buluyor.
Davetsiz bir misafir gibi “zamansız” gelen bu aşkı değiş-
Çocukluğuna, anne ve babası ile ilişkilerine, içinde ya- kontrolü bırakamama ve belirsizliklerle karşı karşıya kal-
tirmeye çalışmadan, duyguları ile bağlantıda kalıyor ve ne
şadığı kültürel ortama, sosyal koşullara, inanç ve tutumla-
maktan kaçınma, aklı kullanma ve kendini zorlama alanında
olduğunu anlayıp anlamlandırmaya çalışıyor. Böylece yaşa-
ra geri dönerek uzun bir yolculuk yapmak zorunda kalıyor.
görüyoruz. Sonra giderek direncin azalmasıyla kendini bı-
nan bu farklı deneyim yeniden merkezlenmesini sağlıyor.
Öyle ki sanki yaşam boyu hiç bitmeyecek kendine doğru
rakma, akışa teslim olma, bir şeylerin olmasına müsaade et-
Merkezlenme; bir eyleme geçerken savrulmayacağımız ve
ilerleyen uzun soluklu bir yolculuk.
me ve aşkın gelmesine izin verme…
dengede olduğumuz bir konum. Kendi içsel dinginliğimizle
Bu yolculuğu başlatan tek bir cümle ile yaşananlar, her
Kendini bırakamamak aslında yazarda nelere “tutundu-
bağlantıya geçme. Kim olduğunun farkına varmak, bunu de-
satırda şaşırtıcı bir doğallıkla ortaya dökülen duygular, sor-
ğu” neleri “bırakmadığı” nelere “sımsıkı sarıldığı” ile ilgi-
vamlı anımsamak ve bu farkındalığa dayanarak hareket et-
gulamalar ve içsel çatışmalar...
li farkındalık yaratıyor. Bırakmamanın nedeninin “güvende
mek. Bizi savuran duygulardan sonra yeniden dengeye ulaş-
olma ihtiyacı” olduğunu fark etmesine yardımcı oluyor. mak bir bakıma. Eskisinden farklı bir denge ve uyum hali-
SÖYLENEN SÖZE AŞIK OLMAK
Tutunduklarını şöyle anlatıyor: “Nelerle karşılaşacağım, ni kurabilmek.
“Size sarılıp, bağrıma basıp bütün dünyayı unutasım var
neler yaşayacağım? Mutluluğumun bir başkasına bağlı ol- Genç adamın tutarsız davranışlarına, hissettiği tüm acıla-
hocam” ile başlayan bu aşk hikâyesi, olgun bir kadınla genç
rına, hayal kırıklıklarına ve yaşadığı zor aşka rağmen onuru-
ması beni ‘güvensiz’ bırakabilecek mi?” “Beni terk ederse ne
bir erkeğin aşkının güncesinin ötesinde bir şey.
nu yitirmiyor.
yaparım?” ya da “Ben ondan bıkarsam ne olacak?”, “Kıs-
Yazarın “sımsıkı sarılmak” özlemini ateşleyen ve bastırıl-
Onur; kişinin kendi varlığına, kendi kişiliğine karşı bes-
kançlık, kaygı, belirsizlik vb. duygularla nasıl başa çıkarım?”
mış en temel ihtiyaçlarını ortaya çıkaran ve bu aşkı başlatan
lediği saygı, insanı insan yapan iç değer (TDK). Kitabın so-
Bir yandan “Ben özgürce âşık olmak istiyorum. Aşk sar-
ateşleyici bir söz!
nunda zaten Yeşilyaprak’ın anlatmak istediği de ve en çok
hoşluğu ile kelebekler gibi hafifleyip uçmak. Kaygısızca,
Tek bir cümle onun en kırılgan yanını, “birisinin ona sa-
ihtiyacımız olan da bu. Ne olursa olsun kendimize duyduğu-
coşkuyla, özgürce sevmek ve sevilmek istiyorum” derken ay-
rılması”, “onu bağrına basması” ile söze dökülen “ait ol-
muz saygı ve verdiğimiz değeri kaybetmemek.
nı zamanda direnç gösteriyor, temkinli olması gerektiği fik-
ma”, “koşulsuz kabul edilme” ve “güven duyma” özlemini
Binnur Yeşilyaprak bu kitabı ile, psikoloji alanında yal-
rine sımsıkı tutunuyor ve aşkın gelmesine izin vermiyor.
su üstüne çıkarıyor ve iç çatışmaları ile ilerleyeceği uzun bir
nızca öğreten, araştıran bir akademisyen değil; yaşayan, de-
Tam bir arafta kalma hali!
yolculuğu başlatıyor.
neyimleyen, bildiklerini uygulayan, kendini anlamaya çalı-
ARAFTAN ÇIKIŞ
KENDİNİ BIRAKAMAMAK VE NEYE şan, kendini büyük bir cesaretle açan, deneyimlerini payla-
TUTUNDUĞUNU FARK ETMEK Her ne kadar temkinli olmaya çalışsa da, bastırsa da -ken- şan, yaşamımıza dokunan ve her yaşantıyı merak eden, keş-
Başlarda en büyük çatışmayı hocanın eski öğrencisine dine rağmen- alışkın olmadığı duygulara dalarak yavaş ya- feden yanıyla da bizleri dönüştüren bir kişi olarak karşımız-
duyduğu bu alışık olmadığı duygulara karşı temkinli olma, vaş kendini büyülü bir dünyanın içinde bulup direncini kay- da sağlam ve onurlu yerini pekiştiriyor.
n
OSAMU DAZAI’DEN ‘PANDORA’NIN KUTUSU’
unan mitlerindeki Pandora’nın kutusunu biliyorsun, değil mi? Bir gün, elim bir olaydan sonra savaşın kaybedildiği haberini aldığın-
Hikâyeye göre asla açılmaması gereken bu kutu açıldığı an- da göklerden gelen o sese yakarır, hüngür hüngür ağlar ve af diler.
Y da hastalık, hüzün, haset, açgözlülük, şüphe, sinsilik, açlık ve Artık ülkesi için değil, kendi vücudunu iyileştirmek için uğraşacaktır.
nefret gibi her türden illet böcek gibi etrafa saçılır ve göğü kapla- Osamu Dazai’nin Can Yayınları tarafından yayımlanan Pandora’nın
Kutusu, asıl adı Koşiba Risuke olan gencin zatürre tedavisi için bir sa-
yarak kol gezmeye başlar.
natoryuma yattıktan sonra arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşuyor.
Ondan sonra, insanlar ebedi kötülüğün kucağında can çekişme-
1943’te yazıldığı halde savaş zamanı sansüründen dolayı ya-
ye başlar. Fakat kutunun bir köşesinde kalan ve ışıl ışıl parlayan kü-
yımlanamamış ancak yazarın savaş sonrası yaptığı değişikliklerle
çük taşta, belli belirsiz “umut” sözcüğü yazmaktadır.
Pandora’nın Kutusu adını alarak 1945 sonbaharında Kahoku Şinpou
Zatürre olduğu için lise sınavını kaçıran ve eğitimine devam ede-
gazetesinde tefrika edilmiştir.
n
meyen bir genç, ülkesinin içinde bulunduğu seferberlik dönemin-
de hastalığını gizleyerek evlerinin arkasındaki tarlada, yiyecek üre-
Pandora’nın Kutusu / Osamu Dazai / Çeviren: Peren Ercan / Can
timine yardımcı olmak için var gücüyle çalışır. Yayınları / 144 s. / 2024.
14 Kasım 2024 15