Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
(5 EKİM 1917 / 19 KASIM 2007)
Magda Szabó ve ‘İza’nın Şarkısı’
İnsanın toprağından sökülmesinin
“Onlar başka bir çağın insanlarıydılar,
yarattığı bir gurbet ağıtı, yan yana
babam ve annem başka çağın
uzak düşmüşlüğün, taşra ile şehrin
insanıydılar.”
derin ayrımının, iki kuşağın birbirine
İza (Romandan…)
yabancılaşmasının, ölüm ile yaşam
arasındaki mesafenin göstergesi
5 Ekim 1917’de dünyaya gelen Macar
niteliğindeki yapıtı İza’nın Şarkısı’nda
yazar Magda Szabó, deyim yerindeyse
(Çeviren: Hakan Tansel / Yapı Kredi
yüzyıl ateşinin ortasına doğmuştu.
Yayınları) olduğu gibi yazarın notaları
Ekim devrimiyle başlayan yaşamı İkinci
kalbimizde derin bir hüzün bırakıyor!
Dünya Savaşı, toplumsal çalkantılar,
İza’nın Şarkısı kesinlikle okunması
modernleşmenin sancıları içinden geçerken
gereken bir kitap.
büyük laflar etmeden fakat çok derinden
gelen sözlerle, usul usul insanlığın ağıdını 90 yaşında, 19 Kasım 2007’de yaşama veda
yakıp okuyucuya yas tutturuyor. eden Magda Szabó’nun anısına saygıyla...
geldiğince onu rahat ettirmeye çalışır, annenin taşrada edin-
NURBANU KABLAN
diği alışkanlıklar gözüne batsa da sesini çıkarmaz.
Kısaca evlatlık görevini iyi yaptığını düşünüyor fakat o
‘KAPI’ GİBİ BİR YAZAR!
sessizlik, o mükemmeliyetçilik, o katılık evin içine öyle si-
Macar edebiyatının en önemli isimlerinden Magda Szabó
niyor ki anne Etelka fiziken ve ruhen hareketsiz kalıyor.
dönemine göre burjuva sayılabilecek bir ailenin çocuğuy-
Camdan gelene geçene bakarak gününü öldürüyor.
du. Annesi piyanist, babası yargıçtı. Macar Dili ve Edebiyatı
Kendini değersiz, işe yaramaz ve fazlalık olarak hissedi-
eğitiminden sonra çok genç yaşta yazmaya başladı.
yor çünkü kızı güya onun rahatı için evde yemek, iş yap-
Yavru Ceylan (Çeviren: Yasemin Pichler), Abigail (Çevi-
masına da izin vermiyor. İza’nın evde çalışanı her işi yapı-
ren: Figen Uç), Katalin Sokağı (Çeviren: Tarık Demirkan),
yor zaten.
Kapı (Çeviren: Hilmi Ortaç), İza’nın Şarkısı (Çeviren: Ha-
Taşradayken iş yoğunluğundan başını kaldıramadığı gün-
kan Tansel) yapıtlarından bazıları… Saydığım bu kitaplar Ya-
leri bile delice özlemeye başlamıştı. Eşi Vince ölmüş, şehir-
Anne Etelka ilk başta taşradan büyük şehre taşınacağı için
pı Kredi Yayınları tarafından dilimize çevrilerek yayımlandı.
leri kaybolmuş, her şey yitip gitmişti. Kalabalıklar içinde
sevinir. Eşinin ölümünden sonra yalnız kalmayacağını, kı-
Kapı, otobiyografik özellikler taşıyan bir yapıt, öyle ki
derin bir yalnızlık duygusuyla sarsılıyordu:
zıyla gül gibi geçinip gideceğini düşünür.
kahramanın ismi bile yazarın kendi ismi Magda’dır. Bir ya-
İza’ya gelecek olursak onun cephesinde durum başkaydı.
Budapeşte’de yaşamaya başladığı andan itibaren gülün di-
zar ile sıra dışı hizmetçisinin ilişkisini anlatır.
Hastanede çalışıyordu, annesi evde diye koşa koşa eve geli-
kenleri yavaş yavaş etine batmaya başlayacaktır ve aylar
Yazarın hizmetçisi Emerenc sert ve güçlü bir karaktere
yordu, sosyal hayatı en asgari düzeydeydi, daha ne yapsındı.
sonra nefes alamayacak duruma gelecektir.
sahiptir, sırası geldiğinde evin hanımını korkutur hatta ona
Annesinin feodal düşünce yapısı, politik bilinçten tamamen
Tam da bu süreçte insanın toprağından sökülmesinin ya-
emir vermeye bile kalkar. Tabii bu sertliğin ve acımasızlı-
yoksun oluşu taşradayken onu rahatsız etmiyordu ama şimdi
rattığı bir gurbet ağıdını dinlemeye başlıyoruz. Sadece
ğın arkasındaki olayları yazar okuyucuya gösterir. Kapı, ay-
çok gözüne batıyordu. Yıllardan beri yalnız yaşamaya alış-
mekân ayrılığı değildir bu, insanların birlikte yaşarken bile
nı zamanda yazarı dünyaya tanıtan romandır.
mıştı, annesinin varlığı sinirine dokunuyordu.
birbirlerinin nasıl uzağına düştüklerinin ayrılığıdır, taşra ile
İNSANLIĞIN AĞIDI!
İşte burada anneleriyle birlikte yaşamış olanlar ya da ya-
şehrin derin ayrımıdır, iki kuşağın birbirine yabancılaşması-
Bu romanı Cenevre’de yaşayan entelektüel bir grubun
şayanlar kendileri ile İza arasında bir karşılaştırma yapıyor-
dır, ölüm ile yaşam arasındaki mesafedir!
kurduğu Cenevre Kitap Kulübü’nün 2024-2025 okunacakla-
lar ve empati kuruyorlar.
Aslında romanda İza’nın şarkısı falan yoktur, babanın
rı listesinde almıştık.
ölüm döşeğindeyken söylediği o ağıt, vardır, “Bakirenin
‘İYİ Kİ BEN İZA GİBİ DEĞİLDİM!’
Her yıl yaklaşık 15 kitap okunuyor ve kimi zaman yaza-
Şarkısı”: “Yukarı odadaki genç kız/ Matem yatağında/ Be-
Kendi adıma bir okuyucu olarak babamın ölümünden son-
rıyla kimi zaman kendi aralarında kitap eleştirisi ve incele-
yaz kefeniyle yatıyor/ Kışın yağan kar gibi/ Beyaz ve soğuk
ra 10 yıl boyunca her yılın yarısını annemle birlikte geçirdi-
mesi yapıyorlar. Dolayısıyla Türkiye’den getirdiğim kitap
vah, Yıldızlı gözleri çoktan sönmüş/ Bense/ Gözyaşları için-
ğim yıllara döndüm, romandaki tüm davranışları ve duygu-
listesi içinde dikkatimi ilk çeken roman İza’nın Şarkısı oldu.
de/ Senin yanına uzanmak istiyorum/ Çiçekli kız...” Bu şarkı
ları çok iyi anladım ve şöyle düşündüm:
Roman, özetle iki kuşağı anlatan bir aile dramını ortaya
aslında insanlığın ağıtıdır!
“İyi ki ben İza gibi değildim!”
çıkarıyor. Budapeşte’de doktorluk yapan genç kadın İza, ba-
İza iyi bir evlat olmaya çalışması boşunaydı aslında. Çünkü
basının ölümüyle 75 yaşındaki annesini kendi toprağından
SZABÓ, ANNE-KIZ İLİŞKİSİNDE
birlikte yaşayanlar çok iyi bilir ki o sessiz saygı zihnin arka-
söküp Budapeşte’ye yanına götürür.
EMPATİYE DAVET EDİYOR!
sındaki düşünceleri kapatmaya yetmiyor, karşısındaki gizle-
İza arkada hiçbir hatırayı bırakmaz. Anne ve babasının hat-
Anne ve kız birlikte yaşamaya başladığı andan itibaren
nen düşünceleri bile hissediyor. İza savunma mekanizmasıy-
ta uzun yıllar kendisi evliyken bile kaldığı evlerini doktor es-
okuyucu bir anda kendini o sayfalarda görmeye başlıyor.
la kendini haklı çıkarmaya çalışsa da oldukça bencil bir yapı-
ki eşi Antal’a satar. Kasaba ile bağlantıyı tamamen koparır.
İza’nın görünürde annesine karşı saygısızlığı yoktur, elinden
sı vardır. Bu özelliği eski eşi Antal’ın İza’yı
terk etmesine sebep olmuştur.
Yapıt, “Toprak, Ateş, Su, Hava” adıyla
konusuna uygun anlatımlarla dört bölüm-
den oluşuyor. Romandaki son ise oldukça
hüzün verici.
İza suçluluk duygusundan arınmak için
savunmasını yaparken anne babası için şu
sözleri söylüyor: “Onlar başka bir çağın
insanlarıydılar, babam ve annem başka
çağın insanıydılar.”
Okuyucuyu derin bir sorgulamaya gö-
türen İza’nın Şarkısı kesinlikle okunması
gereken bir kitap.
90 yaşında, 19 Kasım 2007’de yaşa-
ma veda eden Magda Szabó’nun anısına
saygıyla...
n
8 3 Ekim 2024
BODO GABOR