Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                En yüce sessizliğin sözü: 
René Char ve ‘Hypnos Yaprakları’
FERDA FİDAN
907’de doğan René Char modern şiirle Paul Éluard oku-
yarak tanıştı ve yazmaya başladı. Breton ve Aragon 
1ile tanıştıktan sonra 1929’da sürrealizm akımına katıl-
dı. 1930’ların başında siyasal mücadeleye atılarak İspanyol 
devrimci hareketlerini savundu ve Fransız aşırı sağının fa-
şist örgütlerine karşı savaştı. 
“Müritlerinin hoşgörüsüzlüğünü” aptalca bulduğu sür-
realizmden 1935’te ayrıldı. Mücadeleci bir insan olan René 
Char’ın Fransa’nın Nazi Almanya’sına teslim olmasını ve 
1940 bozgununu kabullenmesi beklenemezdi: 
“Kasım 1940’ta Fransız özel polisi evimde arama yapma-
ya geldi. Komünist olduğumu düşünüyorlardı, oysa ben sa-
cağını düşünen bir silah arkadaşının gölgesini” de sa-
dece bir ara sürrealistlere katılmıştım. Artık yapmam gere-
vaşın gazabını unutturan ve ‘kontrterör’ diye adlandır-
ken dağlara çıkmak ve aklımın ve hayal gücümün hazırlan-
dığı doğa ve insan sevgisini pekiştiren unsurlara dahil 
dığı mücadeleye girişmekti. Hiç pişmanlık duymadım.”
eder. Hypnos Yaprakları’nda salt kınamanın ötesine ge-
DİRENİŞ ORDUSUNDA SS’LERE 
çen René Char, şiiri bir başkaldırı eylemi olarak tasar-
KARŞI OPERASYONLAR DÜZENLEDİ
lar: ‘Boyun eğme şiiri yazmayacağım.’” 
René Char, “Yüzbaşı Alexandre” kod adıyla gizli Dire-
‘EYLEM KÖRDÜR, GÖREN ŞİİRDİR’
niş ordusuna katıldı ve Jean-Paul Sartre gibi antifaşist ge-
Mücadele, tanıklık etme, başkaldırı ya da dramla boy öl-
çinen çoğu aydınlar Nazi işgali altındaki Paris’te hiçbir 
çüşme kaygısı, yazıyı endişeye karşı bir ilaca dönüştürür. 
şey olmamış gibi yaşamlarına devam ederken, René Char 
Char, şiiri ruhunda bütün Direniş savaşçılarıyla birlikte 
Fransa’nın güneyinde, Joseph Kessel’in deyimiyle “Gölge-
yürüttüğü eylemin bir uzantısı olarak yaşar ve eylemden 
ler Ordusu”nun bir subayı olarak, elinde silah, her gün ha-
esinlenen yazı kendi başına bir direniş biçimine dönüşür. 
yatını tehlikeye atmaktan çekinmeden, Waffen SS’lere karşı 
Bu nedenle Hypnos Yaprakları’nda şair hareketsizlik-
gizli operasyonlar düzenledi. Bu durumu da sonradan Ceza-
ten ve edilgenlikten nefret eder. “Gerçeği eyleme götür-
yir Savaşı yıllarında “Hiçbir tehlikeyi göze almayan aydın-
mek” amacındadır ancak şiirden kopuk bir eylemin de 
larımızda utanma yok” diyerek özetlemiştir. 
terdi. Céreste’e yukarıdan bakan tepelerdeydik, elimizde ça-
menzile yetişmesinin olanaksız olduğunu ilan eder: “Eylem 
Şairin yakın dostu Albert Camus’ye adadığı Hypnos Yap-
lıları çatırdatacak kadar silah, sayımız da SS’ler kadardı en 
kördür, gören şiirdir”. İşte bu yüzden Stoacıların kabullen-
rakları, hem anlayışı hem biçimi bakımından alışılmadık bir 
azından. Bizim burada olduğumuzu bilmiyordu onlar. Başım-
me kavramına anlam veremez: “Stoacı olmak donup kal-
eserdir. Pascal’ın Düşünceler’i gibi numaralandırılmış bu 237 
la hayır dedim, çevremde ateş işaretimi bekleyen o yalvaran 
maktır, Narkissos’un güzel gözleriyle.”
kısa metin, René Char’ın Direniş hareketine katıldığı 1943 ve 
gözlere... Haziran güneşi bir kutup soğuğu gibi işliyordu ke-
Ne pahasına olursa olsun, şair azim ve cesaretle girdiği bu 
1944 yıllarda yazıldı ama savaşın sonunda, 1946’da yayımlandı. 
miklerime. / Cellatlarını fark etmemiş gibi düştü, öylesine ha-
amansız savaşın ruhuna nefret tohumları ekmesine izin ver-
İki yıl sonra, bizzat Char tarafından Gazap ve Muamma* 
fif, en küçük esinti bile onu yerden kaldıracakmış gibi geldi 
mez, zira savaş sonrası hayatın devam edeceğini aklından çı-
(1948) adlı derlemeye dahil edilen yapıt savaşın dehşetini, 
bana.. / İşareti vermedim, ne pahasına olursa olsun esirgen-
karmaz: “Şairin çabası eski düşmanları dürüst rakiplere dö-
acılarını ve aynı zamanda direnişçilerin cesaret ve dayanış-
meliydi bu köy. Bir köy nedir ki? Başka köylere benzeyen bir 
nüştürmektir, verimli yarınlar bu projenin başarısına tabidir.”
masını yansıtan müthiş bir derlemedir bu. 
köy? Acaba o da bildi mi bunu, o en son anda?” 
Her an yakalanıp işkence göreceğini ve infaz edileceğini bil-
René Char, terör olarak kabul ettiği savaşın gazabına rağ-
Tüm köyü kurtarmak için, arkadaşını feda edecek kadar güç-
mek bile onun düşmanlarından nefret etmesine neden olamaz: 
men “kontrterör” diye nitelendirdiği doğanın sonsuz güzel-
lü bir iradeye sahip olduğunu kanıtlamıştır. Acısını ömür boyu 
“Korkmuyorum. Sadece yükseklikten başım dönüyor. 
liğini ve tüm şiddetine karşın, barbarlığın ortadan kaldırma-
çekeceğini bilerek. İşte barbarlığa karşı elde edilecek zaferin 
Düşmanla aramdaki mesafeyi kapatmam gerek. Onunla ya-
yı başaramayacağı sanatın gücünü yüceltir: “Kontrterör, si-
acı bedeli böyle fedakârlıklardan geçer ve savaşın sonsuz acı-
tay olarak çarpışmak için.”
sin yavaş yavaş doldurduğu bu vadi, uyuşuk bir fişek sürü-
ları sessizce yaşanmalıdır: “Ancak gözler hâlâ haykırabilir.”
Gerçek bir trajediyi en yalın şekilde anlatan, duygu yüklü, 
sünü andıran yaprakların anlık hışırtısıdır.” 
Özgürlüğe kavuşmak için, savaşmak belki de ölmek ge-
unutulmaz sayfalar içeren müthiş bir derlemedir bu. 
reklidir ama bu zorlu dönemin sonunda ulaşılacak liman-
DİRENİŞÇİ: HYPNOS!
Kısa notların çağrıştırıcı gücü, sözcüklerin akkor halinde-
da kibirli nutuklar atarak zafer kutlamaları yapmak anlam-
Bu dönemde gizli mesajlarını “Hypnos” adıyla imzaladı-
ki şiddetiyle birleşerek dünyanın “gazab ve muammasını”, 
sızdır. Beklenen şafak söktüğünde, silahları bir köşeye bıra-
ğı için yapıtına bu adı vermiştir. Yunan mitolojisinde ölüm etrafına endişe, kuşku ve dehşet ekerek ilerleyen, kan ve 
karak gerçek yaşamın özüne dönmek yeterlidir: “Sıçramaya 
Tanrısı Thanatos’un ikiz kardeşi olan Hypnos uyku tanrısı-
gözyaşı dolu işgal yıllarının tarihini yazar.
katılmak. Onun bitimi olan şölene değil.” 
dır. Ancak Hypnos aynı zamanda tüm dünya uykunun karan- Char’ın gözünde, Direniş ordusunda komutanlık yapmak, 
Bu tavır her şeyden önce, insanın başkalarına değil, kendi-
lığına gömüldüğünde uyanık kalan gece bekçisini de temsil 
soğukkanlılıkla ve fazla düşünme fırsatı olmadan zor karar-
ne karşı olan mutlak görevidir: “Salt kendine verdiğin sözü 
eder. Böylece Alman işgali altında yaşam gücünü yitirmiş, lar verebilmek demektir ama aklıselim zor zanaattır. 
başkalarına karşı tut. Senin sözleşmen budur.” 
“Hitler’in kör karanlığında” adeta kış uykusuna yatmış olan 
Tam bir lider olarak hareket etmesi, kendini emrindekile-
Nitekim Nazizmi olduğu kadar işbirlikçi Fransız hüküme-
Fransız halkını gözeten direnişçiyi de simgelediğini anlarız. rin hayatından sorumlu tutması, tereddüt eder gibi görünme-
tini de kınayan Char, eylemi ve görevleri hakkında vicdanını 
mesi, ancak acımasız kararların sorumluluğunu kabul etme-
CHAR: ‘BOYUN EĞME ŞİİRİ YAZMAYACAĞIM!’ da sorgulamış ve savaş biter bitmez de her türlü silahlı eylem-
si gerektiği için “Sağduyu güneşe en yakın yaradır.” 
Char “notlar” ya da “parçalar” diye betimlediği kısa me- den uzaklaşmıştır. Örneğin aşırı tepkilerin verildiği Kurtuluş 
tinlerini söyle sunar: “Gerilim, öfke, korku, öykünme, iğren- KAN DONDURAN SAYFALAR! sonrası Tasfiye dönemine katılmayı da kesinlikle reddetmiştir. 
me, kurnazlık, kaçamak düşünceler, geleceğin yanılsaması, Yaşamı boyunca her türlü adaletsizliğe karşı duran René 
Anlattığı gerçek olaylar akıllardan silinmeyecek nitelikte 
dostluk, aşk içinde yazılmışlardı. (…) Bu notlar, görevleri- olup, bu zor yılları direnişçi şairin nasıl bir ruh halinde ge- Char, son yıllarında dahi kabuğuna çekilip rahatına bakmak 
nin bilincinde, erdemleri hakkında ihtiyatlı, o erişilmez özgür istemedi. 1966’da Albion Platosu’na atom füzelerinin yerleş-
çirdiğini anlamamıza yardımcı olur. Yönetmekle sorumlu 
alanı güneşlerinin hayaline ayırmak isteyen ve bunun için be- olduğu birliğe sızmış olduğu tespit edilen bir hainin ortadan tirilmesine şiddetle karşı çıkmış ve nükleer silahları toptan 
kınayan görüşlerini tutkuyla savundu. Aynı zamanda sanatı-
del ödemeye kararlı bir hümanizmin direnişini işaret eder.” kaldırılmasına karar verdiği anda, şiir defterine şu kısa ve 
Bu açıdan deneysel bir boyutu da olduğunu söyleyebilece- acımasız notu düşer: “Bu işi kendim yapacağım.” na da ara vermeden, yeni şiir yapıtları yaratmaya devam etti. 
Savaş döneminde sonradan Hypnos Yaprakları adıyla ya-
ğimiz metin aynı zamanda bir mücadele ve dayanışma gün- Okurun kanını donduran başka sayfalar da vardır yapıtta: 
lüğünü andıran şiirsel bir not defteridir. Özgün aforizmalar, 138 numaralı notta René Char, silah arkadaşı 20 yaşındaki yımlanacak olan not defterine “Sonsuzluk yaşamdan çok da-
ha uzun değildir” yazmış olan şair 1988’de Paris’te öldü ve 
felsefi düşünceler, anılardan ve o dönemde yazılmış gizli me- genç şair Roger Bernard’ın SS’ler tarafından kurşuna dizil-
saj ve mektuplardan alıntılar içerir. Günlük yaşamdan aktarıl- mesine müdahale etmeden tanıklık ettiğini itiraf eder: Fransa’nın güneyinde, mücadele yıllarını geçirdiği ve tut-
kuyla bağlı olduğu Provence bölgesinde, doğduğu kasaba 
mış çoğu dramatik bazen de gülümseten detaylara rastlanır: “Korkunç gün! Yüz metre kadar uzaktan, tanık oldum B’nin 
“Biraz ileride, çömelmiş, bel kemerinin derisinin çatlaya- infazına. Kurtulabilirdi, makineli tüfeğin tetiğine basmam ye- L’Isle-sur-la-Sorgue’da toprağa verildi. 
n
4 1 Haziran 2023
            
    
