05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Abdülhak Şinasi Hisar’la İstanbul Memduh Şevket Esendal’ın (1884-16 Mayıs 1952) kalbi Cumhuriyetin başkenti “Angara”yla atarken Abdülhak Şinasi Hisar’ın (1887-3 Mayıs 1963) kalbi Osmanlı’nın payitahtı İstanbul’la pırpırlanıp kanatlanıyordu. Öykü-romanlarını çocuksu telaşla, yer yer kibirli duruşla yapılandırsa da İstanbul, korunması gereken sırça burukluğu yansıtıyor yazarın kaleminde. bdülhak Şinasi Hisar’ı mesini beklemek hayal olurdu ölümünün 60. yılın- kuşkusuz. A da Everest’in, oku- Ancak asla unutmayalım, ma kolaylığı da sağlayan bir yazar, o dilde yapıp ettik- 2022’deki ciltli basımlarıy- leriyle, yapıtlarında yarattıkla- la yeniden gündemimize al- rıyla değerlendirilebilir ancak. mış olduk. Onu ilk kez Varlık Nitekim Hisar’ın Ali Nizami Yayınları’nın “Bütün Eserleri” Bey’in Alafrangalığı ve Şeyh- başlığı altında 1966-68 ba- liği adlı romanı da yine aynı ÖYKÜDENLİK… sımlarıyla tanıdım. yaklaşımla İstanbul’u, şanına, İstanbul’u Hisar’ın kalemiyle vakarına yakışır bir büyü bu- tanımak bambaşka haz üre- lutuyla çevreleyerek anlatıyor. Sena Keskin tecektir kuşkusuz. Her ne ka- Bunda işe koştuğu usta an- dar o, “Etrafımdaki şehir ba- latıcılığın rol oynadığı belli. Salt ‘Gölgelerin na artık yabanlaşmış görünü- güçlü anlatıcı değil, İstanbul’un yor!” dese de (Çamlıca’daki en özgün yazarları arasında ba- Eniştemiz, 133) sonuna dek şı çekenlerden o. Gücü Adına’ mahkûm bir aristokrasi hayranlığına İstanbul’u yaşamak, onun üzerinde ti- Hisar, öteki karakterleri yanında Ali ve halkla ilgili herşeyi bayağı, küçük ve tizlenmek konusunda kararlı bir duruş Nizami Bey’le tanıştırıyor bu kez bi- çirkin bulmaya sevketmişti.” sergilediği söylenebilir onun. zi. Büyükada sakini Ali Nizamî, “alaf- ine bir ilk öykü kitabı. Bu Yaşar Nabi, bu saptamaların ar- 30 yıllık dostluklarında Yaşar Nabi, ranga, züppe, gösteriş meraklısı, kibir- kez Sena Keskin’den: Varlık’ın ilk cildindeki 24 sayının 22’sinde dından şu olgunun da altını çiziyor: li, müsrif, hoppa” (65) biridir, anne ba- Y Gölgelerin Gücü Adına Hisar’ın yazısının yer alışını özellikle vur- “Atatürk’e de yalnız halkçılığı ve Os- banın ardından güç duruma düşün- (Sözcükler, 2022). Yazarın, özel guluyor. Aralarında bunca yakınlık bu- ce “her şey hemen yok pahasına ‘ha- manlı aristokrasisinin kaynağı olan sa- bir çabayla öteki öykücülerden lunduğu düşünülürse Yaşar Nabi’nin ona raç mezat’ satılmış”tır (71), sonunda rayı tasfiye etmesi yüzünden yakın- sıyrılıp kendisine farklı bir yol aç- dönük sözleri önem taşıyacaktır elbette: güç duruma düşer, anlatıcı onu, gü- lık duyamamıştır.” (Fahim Bey ve Biz, mak istediği, özgün sayılabile- “…Abdülhak Şinasi her şeyden ön- nün birinde “Bektaşi tacı ve siyah bir Varlık, 1966, s. -11) cek anlatı kurmak için çabaladı- ce bir eski zaman adamıydı.” cübbe”yle görür. Günümüzün Atatürk karşıtı halk ğı görülüyor. “Geçmiş günler özlemi eserinin te- Yazarın yargısıyla örtüşen anlatıcı düşmanları yanında Hisar gibi soy bir Sena’nın öyküleri, bu çerçeve- mel taşını teşkil eder.” şöyle söyleyecektir: yazıncının bu tutumunu anlayışla kar- de grotesk bir ironiyle kuruluyor “O, çocukluğunun bulanık hatırala- “Gerçi bu yaşadığımız zamanlar bi- şılamak olası bana göre. hep. Zaman zaman açık biçimle, rı arasından geçmişi, olduğu gibi değil zim bir tahterevalli oynar gibi bir hay- yer yer kara anlatıyla buluşuyor. A. Ş. HİSAR: ‘ALİ NİZAMİ BEY’İN de olması gerektiği gibi görmeye çalı- li ilerlemiş bir alafrangalıktan bir hay- Bu yanıyla çarpıcı bir öyküleme. ALAFRANGALIĞI VE ŞEYHLİĞİ’ şıyor… Hayalinin yeni baştan kurduğu li geri kalmış bir Şarklılığa lezzetle, bir Yaşananları böylelikle deşip Esendal, örnek öykücü, komitacı, öte- bu yapma hatıralar dünyasında buluyor, gidip bir geldiğimiz zamanlardı.” (65) geçmişle bağ kurarken gün yü- sinde Cumhuriyeti içselleştirmiş bir dev- canlandırıyor, bütün bunlar, hayalinin bir İstanbul odağında, örtük de olsa züne çıkarıp yeni baştan bunla- rimciydi. Geçmiş zamanı yeniden yeni- yapıntısı değil de gerçeğin ta kendisiy- bir Doğu-Batı sorunsalı su yüzüne çı- rı elden geçirme fırsatı yakaladı- den yaratıp yapılandıran Abdülhak Şi- miş gibi heyecanlanarak, coşarak bu kar böylece. Sonuçta Abdülhak Şinasi ğı öne sürülebilir yazarın. Zaten nasi Hisar’ın bu topraklarda ölüm-ka- kaybedilmiş cennete ağıtlar yazıyordu.” Hisar’ın, okunup anımsanması gere- öyküyü geçmişteki hikâyeyle bu- lım savaşıyla gerçekleşen kurtuluştan “Halktan insanlara duyduğu tik- ken bir İstanbul yazarı olduğunu söy- luşturan eda getiriyor Sena sü- sinti… onu… yerini yadırgamaya kuruluşa “yeni” Cumhuriyeti benimse- lemekten kaçınmayacağız. n rekli. Bu, hep geçmişle oyalanan anlatıcı yerine farklı bir yumu- mımla son bağım oydu.” termiş bir cihatçıyla ev- şaklık kazandırıyor öyküye. Hıristiyan olduğu halde lendirilir. Hamile kalır, be- DÜNYA DAMLASI Yazarın tutumu, ironik grotesk kendilerinden İslami inanca bek doğurur, sonrasında eşliğinde zihin açıcı, çakımlar ta- göre yaşamaları istenecek- evlendiği adamın da ko- şıyan kışkırtıcı bir yaratıcı oku- tir. “Nijerya denen bu ülke laylaştırmasıyla kucağın- Edna O’Brien: ‘Kız’ mayı olanaklı kılıyor. O zaman kâfirlerden ve inançsızlardan da bebek ve okuldan ar- yazar, şaşırtıcı evrenlerin, bunla- dna O’Brien, Kız (Çev. Seda Çın- arındırılmalı”dır. (21) kadaşıyla zorlu bir kaçış rın sıra dışı gezintilerinde etki bı- gay Mellor, Can, 2023) adlı roma- Cihatçılara göre bu kız- serüvenine girişirler. rakan kişileriyle bizi, öykülerine E nında artık hemen her yerde ya- lar da “birer sürtük, birer Yazar, görece anlatısal bağlayabiliyor kolayca. fahişe”dir zaten. (14) öğe anlamında bir gün- şanabilen bir “cihatçı grup” hikâyesiyle Dilde gözlenen kimi tökezle- “Kızlar hamile kalmamak lükten yararlanıyormuş melerse, bir ilk kitap için olağan. buluşturuyor bizi. Bu kez Nijerya’da, için çeşitli kökler ya da yap- görünse de sonuçta Kız, Hadi bakalım Sena. yeniyetmelik çağında kızların okuduğu n raklar yerler. O uzun çimen- daha çok yaşananlara yo- okul, cihatçılar tarafından basılır, kız- lerin üstündeki kanın kızıl ışıl- ğunlaşan, karakterlerin iç www.sadikaslankara. lar kaçırılır. Anlatıcı (Maryam), “Bir za- tısı tek kurtuluşlarıdır.” (43) dünyasına gereğince gire- com, her perşembe öykü-ro- manlar bir kız çocuğuydum ama artık Henüz çocukluk çağındaki kızlara ay- meyen, bundan ötürü bir gazeteci ya- man, tiyatro, belgesel alanla- değilim” diye başlar anlatmaya, sürdü- rıca görsel olarak uluorta bir recm de zarın da yapılandırılabileceği roman rında güncellenerek sürüyor. rür: “Günlüğümü sakladım, çünkü yaşa- izlettirilir. Maryam, savaşta başarı gös- bağlamında öne çıkıyor daha çok. n 12 1 Haziran 2023
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear