26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Gençlik edebiyatında güçlü bir soluk umudu: Irmak Zileli ve Eşik! Gençlik edebiyatı geçmiş yazılarımda da altını çizerek vurguladığım gibi tam anlamıyla gelişmiş bir alan olmayı ne yazık ki gerçekleştirememiştir. Bu, alanda yayımlanmış nitelikli eser bulunmadığı, bu yönde çaba gösterilmediği anlamına gelmiyor. Elbette hem yayıncı hem yazar çabalarını görmek mümkün ve bu çok sevindirici; bu da sürecin daha da teşvik edilmesi ve güçlendirilmesi gerçeğini ortaya koyuyor; ancak bunun önünde öylesine çok engeller var ki, bu alanı güçlü hale getirene kadar çok çaba göstermek gerekiyor. “Çocuk, yetişkinlerin dinde görürken kendine yöneldiğinde bu nesnesi değil, hayatın ve hakları yok saymak adil midir diye sorduru- edebiyatın öznesidir.” yor roman, baba-kız ilişkisinde kızın babaya N. Neydim eleştiri hakkını kullandığında yaşadığı ger- çeklerle. ençlik edebiyatı araştırması yaparken ve Romanda edilgen gibi görünen ama dış özellikle 68 Kuşağı’nın gençlik edebiya- dünyada adanmış bir ideolojik mücade- G tı açısından sorgulanması sürecinde çıktı le içinde olan annenin bu hali anlayışla kar- karşıma Irmak Zileli, Eşik isimli romanıyla. şılanırmış gibi görünüyor; ama anne, baba- Roman, dönemsel bağlamda baba-kız; anne ya karşı kızını bir başına bırakmaktan çekin- -kız ilişkisini süreç içinde ele alıyor ve bu ilişkile- miyor. Bu yaşananlar hem geçmişte hem de ri öncelikle baba-kız ilişkisi ve iletişimleri bağla- günümüzde “Ebeveyn çocuk ilişkisini biz na- mında sorguluyordu. sıl ele alıyoruz” sorusunu sorgulatma zorun- Otobiyografik roman olduğu söylense de ro- luluğu getirmiyor mu acaba? manı kendi gerçeği içinde ele almanın eleştirel Modern ya da feodal, kentli ya da köy- yaklaşım özgürlüğünü daraltmayacağı düşünce- lü, inanç ya da ideoloji düzleminde çocuk ve kendini bulma serüveni nasıl geçer diye düşün- siyle bu yönünü öncelemeden sorgulamayı da- ebeveyn ilişkimiz nasıl ve kendi aralarında mut- mek gerekir. ha doğru buluyorum. lak benzerlikler ve ayrışmaları nerede başlayıp İdeolojik açıdan ters düştüğüne inandığı kızını Romanlar anlatıcının duygusal ve düşünsel ik- bitiyor acaba? reddetme, onu Frankenstein olarak tanımlayıp tidarında oluşur ve bu nedenle öncelikli yakla- İstediğimiz çocuk figürünü tanımladığımızda dışlama, modern figürlerle yaşamı sorgulama şım kurmaca olduğu gerçeğini gözden uzak tut- çizilenin hepsinin aynı olduğunu ama renklerinin olarak düşünülebilir ama bunun töreye ters dü- madan ele almak olmalıdır. farklı olduğunu söyleyebilir miyiz? “Bize (baba- şüp katledilmesine karar verilen kız çocuğa dö- Eşik, 68 kuşağı baba, aynı düşünce ekseninde ya) mutlak biat eden çocuk makbuldür.” nük yaklaşımla ne farkı var ki? yola çıkıp sonra babayla yolları ayrılan anne ve Eşik romanı, her ne kadar otobiyografik roman Bir babanın, annenin çocuğunu reddetme onun kardeşi dayıdan söz ediyor. Bir de aileye olarak öznellikler yansıtsa da dönemsel tanık- hakkı yoktur. O sizi seçmedi ki. Karara katılması sonradan katılan babanın ikinci eşi Zeynep var. lıklar içermesi nedeniyle öznellikleri toplumsal mümkün değildi… Roman, yayımlandığı döneme değin hiç ele bir sorunu görünür kılmakta ve bu sorunu hem 19. yüzyıla kadar Fransa’da çocuklar doğar alınmayan bir konuyu ele alıyor. 68 Kuşağı ba- dönemi yaşayanlar hem de o dönemi edebiyat doğmaz süt anneye gönderilirdi. Karısını aldığı balar; eleştirilemez, sorgulanamaz babalar. sosyolojisi açısından inceleyecekler açısından il- için baba, kocasını uzaklaştırdığı için anne tara- Batı’da 68 kuşağı mutlak baba otoritesin- ginç kılmaktadır. fından istenmeyen çocuk bu kadere boyun eğ- de sembolize edilen iktidara başkaldırırken Türkiye’de (belki de dünyada) baba-kız ilişki- mek zorundaydı. Türkiye’de 68 Kuşağı’nın başkaldıracağı baba si nasıl bir seyir izlemektedir diye düşündüğüm- Ve sütü yetişmeyen süt annenin onlara yedir- otoritesi yoktu. de yaptığım bir araştırma çalışmasında (Babaya diği haşlanmış kestanenin midelerinde şişmesi Var olan otorite feodal otoriteydi, bir ötesi ka- Mektuplar) elde ettiğim sonuçları anımsadım. sonucu çatlayarak ölüyordu o çocuklar. saba esnaf kültüründen gelen babaydı. Kızlar babalarını sevmeyi ve onlar tarafından Beş çocuğunu yetimhaneye terk eden Rous- Bu baba türünün temsil ettiği iktidar yüz yüze seau bunu değiştiren kişi oldu, Emil isimli eğitim bir değer olarak algılanıp sevilmeyi çok istiyorlar. yaşanan iktidardı ve bu iktidarın düşünsel oto- Babalarsa geleneklerin, yetiştirilme tarzları- kitabında “çocuklarınızı sevin onlarla gurur du- ritesi salt geleneklerdi ve ona uyduğunuz ya da nın, ya da onları biçimlendirdiklerine inandıkları yun” diyerek. uyar göründüğünüz sürece özgürlüğünüze do- inanç ve ideolojilerinin kuşatması altında kızları- Tüm bu süreçler 2. Dünya Savaşı sonu- kunan olmazdı. nı sevme konusunda çekinik davranıyorlar. cu çocukların yaşadığı korkunç katliamların Oysa 68 Kuşağı, Türkiye tarihinde gelmiş geç- Romanın, ideolojik olarak yanlılıktan daha çok miş en güçlü baba otoritesini temsil ediyordu ve sonsuz sıkıntıların ardından “Çocuk Hakla- rı Sözleşmesi”ni ortaya çıkarmış ve onun hakları buna dönük eleştiriler içerdiği düşüncesindeyim. ve onların bu otorite ve iktidarını belirleyen evrensel haklar olarak tanımlanmıştır. Üstelik bunu babaya dönük bir meydan oku- şey bilgiydi. İdeolojiler insanı değer olarak tanımlamak zo- ma olarak değerlendirebiliyorum. Bilginin aşılamazlığı, çocuğu, babanın karşı- Ancak tüm bunların yanında hem cins olarak sında edilgen hale sokuyordu ve çocuk aşama- rundadır. Öncelikle de çocuğu. Bunu içselleş- korunuyor görünse de annenin de bu süreçte yacağı dağı tırmanmayı düşünemiyordu bile. tirmeden, insan adına karar vermek ulaşılır bir amaç mıdır ki? taşıdığı sorumluluklara üstü örtülü de olsa de- Oysa çocuk bu otoriteleri aşabildiği ölçüde özgüven kazanabilirdi. Bir kuşağın ve onun ardıllarının o kuşağı sor- ğinmesi onu değerli kılıyor. Acımasız, buyruklar içeren, beklenen idealize gulanamaz ilan etmesi ne kadar doğrudur bile- Ben, Irmak Zileli’nin gençlik edebiyatına bir ar- figürü oluşturamayınca aşağılanan, dahası miyorum. mağan olduğunu düşünüyorum. Burada daha reddedilen çocuğun (ergenin) yaşamın içinde Her şeyi sorgulama ve reddetme hakkını ken- çok kalması dileğiyle... n 16 Şubat 2023 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear