Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                ÖYKÜ ÖDÜLÜ: NECATİ TOSUNER / ‘SALGINDA ÖYKÜLER’ 
Yazmanın direnci ve sevinci!
Öykü dalında 65 yapıtın değerlendirildiği ve Seçici Kurulu Sezer Ateş Ayvaz, Seval Şahin ve Mehmet 
Zaman Saçlıoğlu’ndan oluşan 78’inci Yunus Nadi Öykü Ödülü, Necati Tosuner’in Salgında Öyküler 
(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları), Gamze Efe’nin Yine de Bir Şansımız Olmalı (Everest Yayınları), 
Semih Öztürk’ün Telaş Bandosu (İletişim Yayınları) ve Öznur Unat’ın Palaçinka (Vacilando Kitap) adlı 
yapıtları arasında paylaştırıldı. 
Necati Tosuner, Salgında Öyküler’de salgın döneminde yaşanan olağandışı günlerin bir yansımasını 
sunarken bedensel acılarını ve insan ilişkilerini yalın bir dille ustalıkla aktarıyor.
NECATİ TOSUNER
1944 yılında Ankara’da doğdu. Pertevniyal Lisesi’nde okudu. Bir süre Basın 
İlan Kurumu’nda çalıştı. 1977’de Derinlik Yayınları’nı kurdu ve yönetti. Hikâye 
yazmaya 1963 yılında başlayan Tosuner’in ilk hikâyeleri Ankara’da yayımlanan 
gazetelerde çıktı. Papüris, Soyut, Varlık, Ulus, Yeni Gazete, Yeni Edebiyat, Türk 
Dili dergi ve gazetelerinde yayımlanan hikâyeleriyle tanındı. 1983’ten sonra 
reklam şirketlerinde metin yazarlığı yaptı. Şiirsel yalınlık içindeki kusursuz 
Türkçesiyle kısa öykü türünün ustalarından sayılan Tosuner, İstanbul’da yaşıyor 
ve her yaş için yazmayı sürdürüyor. 
sözüne gelelim istiyorum…
BERRİN KARADENİZ
Salgın günlerinde her şey 
kötüye giderken, her gün 
 Dile kolay edebi yaşamınızda 60 yılı 
n
binlerce insan ölüyorken 
geride bıraktınız. Kitaplar, yaşamınızın yö-
gerçek olmayan rakamlarla 
nünü nasıl belirledi?
bir iyimserlik veriliyordu in-
Kitaplar yönlendirmedi, tersine ben bir şey-
sanlara. Bu bir saçmalık işte.
ler yaşadım, onları yazdım. Yazdıklarım bir- dım. Döne döne yazdım.
 Özellikle salgından sonra neredeyse 
n
birini izlemeye başladı. Kitaplarımın yayım- Herkesin yalnızlık tanımı farklıdır ama bu kitapta ay-
n
ortak bir temaya dönüştü umutsuzluk…
lanış sırası özyaşam öykümle de aynı çizgide. nı kişi farklı bir yalnızlıkla karşılaşıyor. Her gün baktığı 
Birey olarak bazı insanlar umutsuzluk eği-
 İlk öykülerinizden beri süregelen bir penceresinden başka türlü bakıyor. Yalnızlıklar değişir mi?
n
limindedirler ama umut yaratmak zorunda-
“kendini anlatma” durumu var. Epey ince- Biri emekli olur bir yalnızlıkla karşılaşır. Boşanır, başka 
dırlar da. Gerçeklik her zaman umutları kırar. 
lik ve cesaret isteyen bir şey bu. İnsanın içi- bir yalnızlık. Evdeki kız gelin gider başka bir yalnızlık baş-
Öte yandan gerçeklik etkin bir uyarıcı gibidir.
ni dökmesi sancılı bir eylem olsa gerek… lar. İnsan birkaç yalnızlık türünü de bir arada yaşayabilir. 
 “Çirkin çiçeğe yaprağı güzel demenin de 
Kesinlikle cesaret istiyor. Ama içten- n En kötüsü kalabalığın içinde yaşanandır. Yalnızlık bir ni-
ayrı bir güzelliği var” diyorsunuz bir öykü-
lik hepsinden önce gelir. İçtenlikten yoksun mettir aynı zamanda, yaratıcıdır da. Gençken bir yalnızlık 
nüzde. Bugün bu güzelliği ne kadar görebiliyoruz?
bir kendini anlatma biçimi “Sen neymişsin be abi” durumu tanımım vardı: “Yalnızlık ispirto kokusu gibi mavi”…
Yok, göremiyoruz. Yaşadığımız ülkenin durumundan etkile-
oluşturur. Yakın zamanda yaşamını yitiren Metin Uca mese-
 Elimizde duran bir öykü kitabı olsa da bir yandan şi-
n
niyorsak hiç göremiyoruz. Ülkenin durumu mutfağımızı etki-
la, onu o yapan içtenliğidir. ire yakınsadığımızı hissediyoruz. Türler arası geçişkenliğe 
liyorsa, evimiz kiraysa göremiyoruz. E umut yok; kendi çocu-
Bir dönem Türkiye’de toplumcu edebiyat, bireyci edebi- nasıl bakıyorsunuz?
ğunu askere göndermeyenler başkalarının çocuklarını gönde-
yatı döverdi. Benim bireyci olma hakkım vardı oysa, 20 ya- Her teknik iyi ya da kötü ürünlere yol açar. Aynı ekme-
riyorlar; onlar da bayrağa sarılı geliyorlar. Umut nasıl olsun…
şında kambur bir birey olarak bu toplumda yaşıyordum ve ği aynı bıçakla ben keserim un ufak olur, sen kesersin di-
kolay değildi. Bunu yazmak bana direnç sağladı hem de  Fiziksel ve ruhsal zorlayıcılığı düşünüldüğünde sal- lim dilim olur. Sait Faik’in Sivri Ada Geceleri öyküdür ama 
n
gın dönemi sizin için de nasıl bir süreçti?
yazma sevinci hissettirdi. İyi ki yazmışım. Bugün 80 yaşın- bir yandan şiirdir. Nâzım Hikmet’in Memleketimden İnsan 
da bir dinozor olarak (gülüyor) hoşnutum geldiğim yerden. Salgın benim için başkalarına göre daha kolay geçmiş Manzaraları da şiirdir ama öyküdür. Birbirine yakındır bun-
 “Değer yargılarının yıpranmasıyla umutsuzluk çoğalı- olabilir. Zaten dışarı çıkmıyordum, evde kaldığımda ille de lar ve arada da bir çit yoktur. Bu açıdan şairlere açılan öz-
n
yor, iyimserliği koruma çabası bir saçmalığa dönüşüyordu” camdan bakmak zorunda değildim. Oturup bu öyküleri yaz- gürlük alanının öykücülere de açılmasını isterim. 
n
YİĞİT BENER’DEN ‘EKSİK TAŞLAR’
“Eksik Taşlar’ın başarı nedenlerinden olan babasının izini bir dedektif gibi sür-
biri de Yiğit Bener’in Türkiye’yi olduğu 
meye koyulur. 
kadar Batı’yı da Batı insanını da tanıması. 
Yapbozun parçaları tamamlandıkça 
O ‘yabancılar’ı okurken yadırgamıyoruz, 
sadece “baba”nın değil, izleri silinmek 
çeviri kişiler çıkmıyor karşımıza, hep et-
istenen bir kuşağın, hatta ülkenin profili 
ten kemikten insanlarla karşılaşıyoruz. 
ortaya çıkacaktır. 
Eksik Taşlar, yaşama kültürüyle kitaplar-
Eksik Taşlar (Everest Yayınları) hesap-
dan gelen kültürün uyumlu bir bileşimi. 
laşmaların, çelişkilerin, arayışların ve bu-
Nâzım’ın bir dizesini hatırlıyorum: ‘İn-
luşların, “buluşmaların” romanı. 
san yüreklerine dokundu bu elleri’. Yiğit 
Yiğit Bener, henüz 7 yaşındayken 12 Ey-
Bener’in elleri de insan yüreklerine doku-
lül askeri darbesi nedeniyle babasından 
nuyor, romandan yayılan ‘insani sıcaklık’ 
uzak düşen ve onu hiç tanımadan büyüyen 
Yiğit Bener’in ‘insan yürekleri’ne dokun-
Devrim’in Brüksel’den Cunda’ya uzanan 
madaki ustalığının sonucu.” Fethi Naci
serüvenine ortak ediyor okuyucuyu. 
n
Avrupa Birliği’nde staj yapmaya giden 
Eksik Taşlar / Yiğit Bener / Everest Yayınları / 392 s. 
Devrim, yöneticisi Shari’nin evinde babasının gençlik 
fotoğrafını görür. Böylece o yıllarda siyasi mülteci / 2023.
8 7 Aralık 2023
            
    
