Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KITAP l BEBEK l ÇOCUK cumhuriyetkitapcocuk@gmail.com l GENÇ BURCU YILMAZ l HAFİZE ÇINAR GÜNER l SİMLÂ SUNAY TAŞ KÂĞIT MAKAS Ege, Güven, Willi ve başkaları Biri çeviri biri telif iki kitap, “farklı” ve “normal” özel çocukların hikâyeleri. Biraz hüzünlü bolca umut dolu. HAFİZE ÇINAR GÜNER B ildiğiniz gibi geçtiğimiz hafta çocuklara, belirlenen bir günde dört saatlik bir zaman dilimi içerisinde yürüme mesafesinde de olsa, dışarı çıkma izni verildi. Haftalardır evde kapalı kalan çocukların dört gözle beklediği bu izin haberini televizyonda izlerken sadece salgın nedeniyle değil pek çok farklı nedenden ötürü dışarıya çıkamayan çocukları düşünmeye başladım. Elbette ilk başta cezaevindeki çocuklar geldi aklıma, devlet kurumlarında saatlerce karyolada bekletilen bebekler… Sonra da aileleriyle birlikte yaşayan ama toplum tarafından farklılıkları yüzünden dışlanan çocukları düşündüm. Otizmli, Down sendromlu bu çocukların oyun parkında, otobüste, okulda nasıl istenmediklerini ve ailelerinin yaşadığı çaresizliği düşündüm. WİLLİ’NİN GEZEGENİ Çok değil, daha geçtiğimiz kasım ayında İstanbul’un orta yerinde, Aksaray’daki bir ilkokulda veliler otizmli öğrencilerin eğitim gördüğü sınıfın kapatılmasını istemiş, okul çıkışı saatinde otizmli çocuklar yuhalanmıştı. Toplum olarak empatiden nasıl da yoksun olduğumuzu gözler önüne seren bu utanç verici olay ne yazık ki tekil değil. Genetik sebeplerden dolayı farklı gelişim gösteren bu çocuklar eve mahkum ediliyor. Sanatsal yaratımlar her konuda olduğu gibi bu konuda da toplumsal farkındalık yaratabiliyor, insanların bakış açılarını biraz olsun değiştirebiliyor. Ancak çocuk edebiyatına baktığımızda ise bu konuyla ilgili kitaplar ne yazık ki yok denecek kadar az. Resimli çocuk kitapları yirmiden fazla dile çevrilen, tüm dünyada çocuklarla yaptığı sanat ve edebiyat atölyeleriyle de tanınan Alman sanatçı Birte Müller’in, tıpkı Gezegen Willi kitabındaki ailede olduğu gibi Down sendromlu bir oğlu ve normal sendromlu bir kızı bulunuyor. Yaşadığı bu özel ebeveynlik deneyimini bir sanatçı duyarlılığıyla içten bir şekilde kitabında anlatıyor Müller. Farklı bir bebek dünyaya getiren ebeveynlerin başta yaşadıkları hayal kırıklığını, suçluluk duygusunu, sonrasında ise bebeklerini hayatta tutabilme savaşı sırasında yaşadıkları korkuyu satırlarında da resimlerinde de okurdan saklamıyor. Kitapta bu savaşı kazanan, gezegenine geri dönmeyip bu dünyada kalmayı seçen Willi’nin ailesinin yaşadığı tüm zorluklar da gözler önüne seriliyor. Willi’ye yemek yemeyi öğretmek, hatta kimi zaman onu hayatta tutabilmek için zorla beslemek ailedeki herkes için bezdirici olabiliyor. Çünkü Willi’nin inadı bu gezegendeki kimsede bulunmuyor. Hele bir de herkesi sevme, kucaklama ve öpme isteği yok mu... Onunla dışarı çıkan annesi için bu durum oldukça yorucu. Willi’nin çoğu zaman annesiyle aynı yöne yürümek istememesi ise bir bebeği daha olan annesi için tam bir işkenceye dönüşüyor. Willi’nin en sevdiği şey ise müzik. Yüksek sesle müzik dinlemeye bayılıyor, hele de eline geçirdiği nesneleri başka nesnelere vurmaya. Bu ona çok eğlenceli gelse de çevresindekiler için aynı şeyi söylemek zor. Özel bir çocuğa sahip olmanın tüm güçlüklerini mizahi bir dille ele alan bu kitap sayesinde kitabın kahramanlarıyla kolaylıkla duygudaşlık kurulabiliyor. Kitabın son sayfasında yer alan “Willi kendi gezegeninde kalsaydı daha iyi ederdi, diye düşünen varsa eğer, o ya Willi’yle hiç tanışmamış ya da ondan henüz sevmeyi öğrenememiş demektir.” tümcesi ise tüm konuyu âdeta özetliyor. Kitabın sağ sayfasında yazınsal metinle siyah beyaz figürler, sol sayfasında ise rengârenk tam sayfa çizimler yer alıyor. Akıcı bir dile sahip, duygu dolu bu öykü uzun metnine rağmen beş yaşındaki bir çocuğa bile bir çırpıda okunuyor. Hem de defalarca! Kim demiş resimli çocuk kitaplarında yazınsal metin kısa olmalı diye? Yazınsal ve görsel metnin dengesi dışında kitabın iç kapağında yer alan Willi’nin kullandığı işaret diline ait resimler de çok güzel. Kurulduğu günden itibaren zor konuları ele alan kitaplar yayımlayan Ginko önemli bir boşluğu dolduruyor. HERKES FARKLI HERKES ÖZEL Yıllarca çocuk edebiyatına emek veren Dinozor Çocuk’un editörü Nihal Ünver, kendi ailesinde ya da yakın çevresinde otizmli bir birey bulunmamasına rağmen bu konuya eğilip konunun uzmanlarıyla görüşerek bu boşluğu doldurmaya niyet etmiş ve iyi de etmiş. Ünver’in, Tornet, File Çorap ve Başka Şeyler adlı bu ilk kitabı önce adıyla daha sonra ise kurgusuyla bizi içine çekiyor. Kitabın başında tanıştığımız mimar Ege’nin ilkokul sıralarına giderek farklı bir çocuk olarak yaşadıklarına ve sıra arkadaşı Güven’le kurduğu sıcak dostluğa tanık oluyoruz. Elbette kolay kurulmuyor bu dostluk. Dönemin ortasında sınıfa gelen Ege’yi sınıf öğretmeni girişken Güven’in yanına oturtuyor. Üstüne üstük bir de bilim projesinde Ege ile çalışma görevini Güven’e veriyor. Öğretmeniyle gü zel güzel konuşan Ege günler geçse de ne Güven’le ne de sınıftakilerle konuşuyor. Bu duruma fena halde canı sıkılan Güven önce annesine danışıyor. Güven’in annesi sınıfa bir ay önce başka bir okuldan gelen Ege’nin durumu nu biliyor aslında ve öteki velilerin nasıl kazan kaldırdığını da. İşte bu yüzden bu özel çocuklar sürekli okul değiştirmek zorunda kalıyor ve eve mahkum oluyorlar ya. Öyküde dananın kuyruğu sınıfça kutlanan anneler gününde kopuyor. Bu özel günde Ege’nin farklı davranışları iyice göze batıyor. Ege’nin bir annenin file çoraplarına dokunmak istemesiyle ortalık karışıyor. Velilerin ardından çocuklar da Ege’den kurtulmak istiyor, en çok da Güven. Eğitim sistemin tek gerçek ögesinin öğretmenler olduğunu bir kez daha duyumsuyoruz bu kitapta. Filiz öğretmen yanına birkaç duyarlı veliyi de alarak harekete geçiyor ve tüm velileri etkiliyor ama en çok da çocukları. Okulda yapılan bir konferans ve sosyodrama çalışmalarıyla farkındalık yaratılıyor. Güven ve Ege arasında ise sımsıcak bir dostluk kuruluyor, öyle ki yıllar sonra Ege mimarlık kongresi için yurt dışına çıkarken Güven’e havaalanından telefonla bir mesaj atıyor. Mesaja bir çocuğun bir tornet üzerinde okul koridorunda kaydığı, öbür çocukların ise gülerek kameraya baktığı bir fotoğraf ekliyor. Fotoğrafta Güven zafer işareti yapıyor çünkü bu tornet iki arkadaşın bilim projesi. Her çocuğun özel ve biricik olduğunu hep hatırlamamız dileğimle... n Gezegen Willi / Birte Müller / Çeviren: Suzan Geridönmez / Ginko Çocuk / 36 s. / 2019 / 5 + yaş Tornet, File Çorap ve Başka Şeyler / Nihal Ünver / Resimleyen: Gül Sarı / Dinozor Çocuk / 64 s. / 2020 / 8 + yaş 10 21 Mayıs 2020