05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

SERDAR ŞAHİNKAYA’DAN ‘1930 SANAYİ KONGRESİ’ Cumhuriyet iktisadında makas değişimi Önemli iktisatçılarımızdan Dr. Serdar Şahinkaya’nın yeni kitabı, özellikle 1920’li ve 1930’lu yılların Türkiye ekonomisinin anlaşılması açısından çok değerli bir çalışma. YILDIRIM KOÇ K itapta önce 1920’ler Türkiyesinin ekonomik durumu özetleniyor; 1930 Sanayi Kongresi öncesindeki sorunlar irdeleniyor. Ardından Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, 1930 Sanayi Kongresi ve sergisi anlatılıyor. Bu bölümde 1929 dünya krizinin Türkiye’ye etkileri, Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin kuruluşu, 1930 Sanayi Kongresi’nin açılış konuşmaları, raporları ve tutanakları ele alınmış. Sanayi Kongresi, 2223 Nisan 1930 günleri, “Gayemiz: Türkiye Sanayisi Türkiye Devleti gibi Yeni ve İleri Olmalıdır” şiarıyla toplandı. Kongre’nin temel görevi, “Sanayimizin milli ve çağdaş gereklere uygun bir tarzda gelişmesini sağlayacak yolları aramak”tı. Kongrede, sermaye kaynaklarının yetersizliğinin nedenlerinden biri olarak, mevcut sermayenin israf edilmesi de ele alınıyor. İş letmelerin kuruluş yerinin seçimindeki yanlışlıktan, işletme sermayesinin yetersizliğinden, makine teçhizatın çağın teknolojisine uyumsuzluğundan, kârlılık hesaplarının yanlışlığından, yönetim yetersizliğinden, teknik bilgi ve uzmanlığın yokluğundan yakınılıyor. Bunlara çözüm olarak da, “asgari on senelik bir sanayi programının tespiti” ve “bir sınai tesisatı tetkik ve murakabe merkezinin teşkili” isteniyor. Başka bir deyişle, planlı ekonomi gündeme getiriliyor. Kitabın üçüncü bölümünde 1930 Sanayi Kongresi sonrasındaki gelişmeler özetleniyor. Amaç, sömürge ekonomisinden kurtulmaktır; bunun için de daha fazla üretmektir. “İktisadi kalkınma savaşının ilk adımı, hammaddecilikten kopmaktır.” Başbakan İsmet İnönü’nün 1932 yılında Sovyetler Birliği’ne yaptığı ziyaret ve 1934 yılındaki TürkiyeSSCB Kredi ve Teknik Yardım Protokolü ve ardından Sovyetler’in kredi ve teknik yardımıyla gerçekleştirilen yatırımlar ele alınıyor. ATATÜRK’ÜN DEVRİM PERSPEKTİFİ Serdar Şahinkaya, kitabın son bölümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 9 Mayıs 1935 günü toplanan Cumhuriyet Halk Partisi IV. Büyük Kurultayı’ndaki konuşmasına yer vermiş. Atatürk şöyle diyor: “Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllarca süren savaş... Ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler.” Kitabın son bölümünde de Sanayi Kongresi’ne ilişkin belgeler yer alıyor. Dikkatimi çeken noktalardan biri, 1927 tevkifatında tutuklanan Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite Sekreteri Vedat Nedim Tör’ün 1930 Sanayi Kongresi’ndeki önemli rolü. 1929 yılı Aralık ayında Atatürk’ün desteğiyle önde gelen politikacı ve bürokratlarca kurulan Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruluşundan hemen sonra Vedat Nedim Tör’ü “müşavir müdür” olarak atamış ve Sanayi Kongresi’nde görevlendirmiş. Kitapta, o yıllara ilişkin çok ilginç fotoğraflar da yer alıyor. Örneğin, bir fotoğrafta, “önce buğdayı bile dışarıdan alırdık; şimdi ipekliyi bile kendimiz yapıyoruz” pankartının önünde işletme yöneticileri ve işçileri gururla poz vermiş. İsmet İnönü’nün Sovyetler Birliği gezisine ilişkin fotoğraflar da ilk kez yayımlanıyor. Serdar Şahinkaya’nın bu önemli geziyi ayrı bir kitap haline getirmesi de çok yararlı olur. n Bir Hesaplaşma: 1930 Sanayi Kongresi. Öncesi ve Sonrası. Cumhuriyet İktisadında Makas Değişimi. Sömürge Ekonomisinden Halkçı Ekonomiye / Dr. Serdar Şahinkaya / Telgrafhane Yayınları / Aralık 2019. ATİLLA BİRKİYE’DEN ‘SEVGİ SOYSAL İLE SON RÖPORTAJ’ Geçmemiş bir Sevgi’nin izi! Kurmacanın sağladığı zengin olanaklar ve özgürlük alanı, her roman yazarı için heyecan verici bir deneyim alanı. Atilla Birkiye’nin yeni kitabı Sevgi Soysal ile Son Röportaj; buna iyi bir örnek. MEHMET ŞERİF UĞURLU A tilla Birkiye; bizlere edebiyat dünyasına meraklı bir gencin Sevgi Soysal ile gerçekleştirdiği son röportaj aracılığıyla, yakın geçmişin edebî ve politik havasını solutuyor. Karakterimizin ismi romanda geçmiyor. Olayları onun ağzından dinliyoruz. Üniversitedeki hocalarının tavsiyesiyle adı ‘Dergi’ olarak geçen dönemin ünlü yayınevine giriyor ve orada abonelere hazırlanan paketlemelere yardım ediyor. Bu arada ana karakterimizin bir yandan da tanıtım ve çeviriler yapma isteğine tanıklık ediyoruz. Roman ana karakterimizin Sevgi Soysal ile bir röportaj yapma fikrini, Memet Ağbi diye hitap ettiği dergi editörüne konuyu açmasıyla ana hattına kavuşuyor. Bu dergi atmosferine çok sık girip çıkıyoruz. HAYRANLIK VE TUTKU ARASI Birçok isim geçiyor. Dergi editörü ve imtiyaz sahibi Memet Ağbi dışında senaryolar yazan bilgili bir sanatçı portresi olarak Selim karakteri mesela… Karakterimizin edebî bilgisini geliştiren sohbetler yaptığı bu isimler tanıdık geliyor bizlere? Sevgi Soysal ile Son Röportaj iki ana perspektiften okunabilecek bir roman. İlki çok hassas bir tabiata sahip, naif bir gencin hayranlıkla karışık bir aşkı yaşaması, aşırı tepkiselliği, kompleksleri… Birkiye’nin çizdiği bu karakterde psikolojik olarak birçok ara renk, birçok ton bulabiliyoruz. İkincil olarak da geçmişine retrospektif bir dönüş yapan kişinin; belleğiyle, zaman mefhumuyla hesaplaşması olarak bakabiliriz. Atilla Birkiye; roman sanatında teknik bir mesele olan kurmaca ve gerçeklik ilişkisini kahramanımızın ağzından çıkan tümcelerle romana içkin kılmasını ustalıkla kotarmış. Kahramanımızın Sevgi Soysal ile tanışmak için Ankara’ya gitmesi, evine konuk olması, kitapta adı geçen Soysal’ın eserleri ve eserlerindeki karakterler üzerinden yapılan yorumlar da kurmaca ve gerçeklik ilişkisi üzerinden düşünüldüğünde ilgi uyandıran noktalar arasında. SÜRGÜN, HASTALIK, DARBELER Soysal’ın yaşadığı sürgün, hastalık, 12 Mart ve 12 Eylül süreçlerine tepetaklak ilerleyen ülkenin gergin hali, adı geçen entelektüellerin tavır alışları da tarihsel gerçekliğin romandaki yansımaları. Roman aynı uzunluktaki yirmi dört bölümden oluşuyor. Birkiye’nin serim vitesini iyi ayarlaması sayesinde olay örgüsü arasındaki geçişler de okuma zevkini perçinleyen bir başka etmen. Benim romanda olumsuz gördüğüm iki nokta var. Birincisi, romanda kahramanımızın ağzından duyduğumuz kimi tespitlerin farklı sayfalarda karşımıza tekrar tekrar çıkması. Bu daha az olabilirmiş. Öteki ise redaksiyonda gözlemlediğim özensizlik. Romanda, ihmâl edemeyeceğim sayıda yazım hatası saptadım. Yayınevlerinin bu konuya daha dikkat etmesi gerekiyor. Romanın ikinci baskısı yapılırsa bu hataların düzeltmesi gerekiyor. Atilla Birkiye; bizleri hem usta yazar Sevgi Soysal ile tekrar buluşturması hem de edebiyat dünyamızın büyük emekçilerine daha yakından bakma fırsatı sunmasıyla okunmayı bekleyen bir çalışmaya imza atmış. n Sevgi Soysal ile Son Röportaj / Atilla Birkiye / Literatür Yay. / 149 s. / Şubat 2020. 14 16 Nisan 2020
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear