25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

DESTEK YAYINLARI’NDAN ‘FELSEFE SERİSİ’ Derinlerde bir yol haritası Destek Yayınları’nın Epitetos ile başlayan ve şu anda yaklaşık kırk kitaba ulaşan; amaçlarından biri okura felsefeyi sevdirmekse diğer amacı da bugünün insanına felsefenin iyileştirici etkisini duyumsatmak olduğunu ifade ettiği Felsefe Serisi hakkında Yayın Koordinatörü, editör ve yazar Özlem Küskü ile konuştuk.. ZEYNEP BİLGİN n Hazırladığınız felsefe serisi son dönemde oldukça ilgi çekiyor ve sayıca da bir hayli arttı serinin hacmi, en başından alırsak fikir nasıl çıktı ortaya? Bu kadar büyüyüp ilgi görmesini bekliyor muydunuz? Seriye başlama fikri Yayınevi Grup Başkanımız Yelda Cumalıoğlu’ndan çıktı. İlk kitabı Aslı Perker’in, daha önceden hiç çevrilmemiş Epiktetos metinlerinden hareketle hazırladığı özel bir Epiktetos derlemesi oldu. Devamında diğer Stoacılar ve farklı zamanlardan filozoflar geldi. İçeriğin yoğun ve uzunluk olarak da az ve öz olmasını tercih ettik. Niyetimiz felsefe gibi zor okunan bir türü her okurun seveceği bir forma sokmaktı. Tasarım olarak da içerikte de farklılaşmaya çalıştık. Bugün itibarıyla Epiktetos 54, Farabi ise 65. baskıyı yaptı. FELSEFENİN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ n Bu kitaplar için sözü edilen kişi ya da akımlara “başlangıç kitabı” diyebilir miyiz? Seride seçilen her bir filozof ve kitap felsefenin derin sularına dalmak isteyenler ve nereden başlayacaklarını bilemeyenler için bir yol haritası. Her kitap filozofun temel düşüncelerinin birer özeti, derinleşmek isteyenler için de rehberlik edecek bir kılavuz diyebiliriz. n Okurlardan nasıl dönüşler aldınız? Çok olumlu geri dönüşler aldık. Neredeyse tüm seriyi okuyan çok sayıda okurumuz oldu. Sadece kitap okurlarından değil alanda çalışan akademisyen ve hocaların da övgü ve paylaşımlarını görmek bizi çok mutlu etti. n Bu seri içinde yer alacak kitapları nasıl/neye göre seçiyorsunuz? Özellikle son kitaplar içinde çok özgün isimler var, bunlardan örnek verebilir misiniz? Serinin amaçlarından biri okura felsefeyi sevdirmekse diğer amacı da bugünün insanına felsefenin iyileştirici etkisini duyumsatmaktı. Stoacılarla başlamamızın nedeni de biraz buydu, önerilen fikirler bugünün sıkışmış dünyasında kendine bir çıkış kapısı arayan insanlık için hiç de yabana atılacak cinsten değildi. Freud bir konuşmasında narsisim çağının Galileo’nun Dünya’nın aslında Güneş’in etrafında döndüğünü keşfetmesiyle başladığını söyler. Kendi merkezini başka bir gezegene kaptıran insanlık olarak sanırım bu buhranı atlatamadık. Felsefe biraz da bu işe yarıyor, Dünya’nın bizimle başlayıp bizimle bitmediğini, kaos içinde sürdürülen bir hayatın benzerinin binlerce yıl önce de var olduğunu, yaşantıların ve sıkıntıların sürekli tekrarlandığını görmek ve hatırlamak rahatlatıcı. Serinin her bir kitabı biraz da bu çabayla seçiliyor. PROKLUS’TAN ATATÜRK’E... Son kitaplar arasında hayli ilginç isimler var. Kaan Demirdöven’in özenli çalışmasıyla hazırlanmış İstanbullu Proklus, Göktuğ Halis’in kusursuz anlatımından tıbbın babası Paracelsus, Ferhat Atik’ten hiç bilinmeyen yönleriyle Atatürk, Akademisyen Fırat İlim’den şimdiye dek hazırlanmış en zengin Bruno çalışması ve benim hazırladığım dilimizdeki en kapsamlı kaynak olan kolektif bilinçdışının kâşifi filozof, psikiyatr Carl Gustav Jung. n Destek Yayınları Felsefe Serisi’nin yeni kitapları arasında kimler olacak? Yakın zamanda çıkacaklar arasında Pitagoras, Heraklitos, Thomas Moore, Zerdüşt, Spinoza, Lacan, Empedokles, Thales gibi isimler bulunuyor. n KAREN BLIXEN’DEN ‘AFRİKA ÇİFTLİĞİ’ Kolonyal Afrika’dan manzaralar... Karen Blixen’in Afrika’da geçirdiği yılları (1914 1931) kaleme aldığı ve Danimarka’ya döndükten sonra Isak Denisen mahlasıyla yayımladığı (1937) Afrika Çiftliği, Afrika’daki koloni yaşamını anlatan önemli yapıtlardan biri. K aren Blixen’in 19141931 yılları arasında Afrika’da geçirdiği yılları kaleme aldığı ve Danimarka’ya döndükten sonra Isak Denisen mahlasıyla 1937 yılında yayımladığı Afrika Çiftliği, Afrika’daki koloni yaşamını anlatan önemli kitaplardan biri. Blixen yalın ve canlı anlatımıyla bizi kolonyal Afrika’ya götürür: Kahve ürettiği bir araziye sahip olan, kendisi de birçok yerli ortakçı ve hizmetkâr çalıştıran Blixen, çiftlikte onlarla birlikte canla başla çalışır, kendisine duyulan saygıya, yerlilere ve onların dünyasına duyduğu saygıyla karşılık verir. Sevinçleri ve hüzünleri beraber yaşar, Afrika’dan ayrılık zamanı geldiğinde ise karşılıklı gözyaşı dökerler. Afrika Çiftliği, yabancı bir coğrafyanın hem insani hem yabani unsurlarını sunarak bizi uzak ve kayıp bir zamana götürüyor. Çiftliğe yolu düşen beyazlar; Denys FinchHatton gibi aristokratlar yahut İhtiyar Knudsen gibi yoksul balıkçılar, Hintli tüccarlar, Afrika’nın gerçek sahipleri... Toprakları ellerinden alınan ve kendi topraklarına sahip olmaları, hatta toplu halde dans etmeleri bile beyazların hükümetince yasaklanan yerlilerin gündelik hayatına değinen otobiyografik anlatı, yüz yıl önce yaşananlara tanıklık ederken günümüze de yansıyan ırk tartışmalarına bir perspektif sunuyor. n Afrika Çiftliği / Karen Blixen / Çeviren: Sadi Tekelioğlu / Everest Yayınları / 424 s. 16 19 Kasım 2020
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear