Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Zheng Min / Şiirler cevatcapan33@gmail.com İngilizceden çeviren: Yeliz Altunel 1 920 doğumlu şair Çin’de felsefe, Amerika’da edebiyat eğitimi gördü. Hem modern hem çağdaş şiire tanıklık eden şairlerden biridir. luk dönemine ve poetik bakışına işaret eder; kozmopolitan bir ideal için ulusların, kültürlerin ve ideolojilerin sınırlarını bulandıran polifonik poetik bir dünya. İlk şiirleri 1940’larda yayımlandı. Bu yıl İlk dönemde aşk, arkadaşlık, doğa, larda gelişen “Dokuz Yaprak Okulu” ad tarih, tutkulu yurtseverlik temalı lirik şi lı edebiyat topluluğunun üyelerindendi. irler yazdı; giderek duygu akışını da Bu topluluk, Modern Çin şiirinin olgun ha geniş ve daha derin boyutlara çekti. Sonraları hayatın daha genel ve gerçekçi düzeylerine yöneldi. Lirizm, toplumsal gerçeklik ve felsefi düşünme şairin poetikasını oluşturdu. Şiirlerinde bunlardan ikisini sıklıkla bir araya getirdi; kendi deyişiyle şiirlerini, “bol imge” ve “felsefi düşünceler”le duyarlı bir şekilde işledi. cam pencereler dünya şeffaf bir pencereyi hoş karşılamaz çıplak bir insan gibi özel bir adı ifşa eder uygunsuz, utandırıcı dünya bazen şeffaf bir pencereyi hoş karşılar noel bahçesini gösteriye çıkardığı zaman bir vitrin camında hoş, neşeli, yaşlı bir centilmeni sergilediği zaman insanlar parlak bir pencereyi her zaman hoş karşılamaz siyah geceyi dışarıda bırakır kalın perdeler bir şamdandan, bir şömineden gelir ışık aşk siyah geceyi bilmez mi? ya da hepsi gece mi? dünya yarısaydam bir pencereyi hoş karşılar gölgelerden daha güzel her şey çelimsiz görünüşe sahip çıkar kirpiklerle örtünen merhametsiz hakikat camdan dünyaya burnunu bastıran içten bir çocuk sadece özlüyorum seni onun zihnini bulandıracak bir “ben”i yok henüz. sahte imge kendinden önceki binlerce yılın öfkesini boşaltarak pencereyi titretir gri rüzgâr ona tahammül ederken bir anne gibi ağlar ve çığlık atarım çığlık doğrudan kalbin yasakları içinden bir ısırık alabilirse bırak devam etsin nasıl da eski açık mezar kin çok ağır rüzgâr yel değirmenini çılgınca çevirecek kadar güçlü güneş, ‘dünün tamamı yanlış’ demek için gelir bu sabah, gör gökyüzü çok mavi, oralı olmuyor bugünden sonra, yalnızca açık gökyüzü var ve ona tuhaf tuhaf bakarım ilgimi dağıtır kalpten gelen ani rüzgar 16 2 Ocak 2020 UZAKLARA BAKMAK hava en ağır maddeye dönüşür bir iz ya da bir gölge bırakmadan çözülür kutsal, altın kaide hatta kanatlar büyütür çocukların ayakları uzaklara bakarlar, uzaklara uçarlar rahatlarını bozmaz yakınlarındaki çöp eve en yakın olan gerçek uzaktaki gök gürültüsü ve şimşek ateşi herkes unutkanlığın şarabını içti ve gözlerini dikti uzaktaki yoğun sise İkarus gibi eriyebilir korkusuz kanatlar yağmur gibi yağmaya başlar bedenler... Van Gogh’un eğlence teknesi gitmiş Kuzey Denizi kıyısı boyunca yalpalayarak beyaz örtüleri dağıtan mürekkep siyahı bir bulut kümesi gökyüzünde yuvarlanır boş bir kaldırım kahvesinden dışarıya bakan bütün turistleri uçurur güçlü rüzgar: yalnızca, şiddetli koyu gri deniz… Van Gogh’un renkli teknesi gitmiş uyumayı zorlaştıran kırmızılar ve yeşiller gitmiş neyse ki yağmur fırtınası berrak bir gökyüzünün yanılsamalarını ve hayal kırıklıklarını defeder Van Gogh’un eğlence teknesi uzun zamandır yok gerçekten, o günden beri insanlar Kuzey Denizi kıyısı boyunca sendeler ‘öbür tarafta’ barınma inancı yok artık. belki kataraktlar gelişti insanlar artık olmayan o varlığı göremiyorlar ama şair Strunt der ki: “nerede olduğu önemli değil, o kayıp parça her zaman benim” kökler mesafenin ötesine uzanır bir kök binlerce yılın içinden, yeraltındaki bir geçitten geçer… onu parçalamak üzere izini takip eder, topraktan çıkarırım amacım muhteşem çiçekler dikmek birden yukarı bakarım büyük güzel bir ağaç görürüm kötülüğü defetmek için üstüne bir işaret oyarım gaddar parmaklarımla kazıp çıkaramam biliyorum mezarlarımızın anasıdır o. KUĞULARIN KANATLARI özgürlükle tutsaklık arasında parkın gölünde kuğular yüzer aralarından balıkçıllar geçer, gelir ve giderler parkın orta yerinde incelikle yaşar kanatları kesilmemiş kuğular mutlular mı, değiller mi? hiç kimse bilmez.