Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ALEV COŞKUN’DAN ‘DİPLOMAT İNÖNÜ – LOZAN’ İsmet Paşa’yı savunmak, Lozan’ı savunmaktır Alev Coşkun, İnönü serisinin ikinci kitabı olan Lozan’da, Lozan’a ilişkin çürük, köksüz, temelsiz iddiaları tek tek çürütüyor. BARIŞ DOSTER İ smet İnönü, Cumhuriyet tarihinin en fazla saldırıya uğrayan kahramanlarındandır. Bunda, Şevket Süreyya Aydemir’in tanımıyla “İkinci Adam” olmasının etkisi büyüktür kuşkusuz. Atatürk’e doğrudan saldıramayanlar, buna cesaret edemeyenler, İnönü’yü hedef alırlar. Dahası, İsmet Paşa’ya sadece sağdan değil, soldan da hücum edilir. Solun temel eleştirilerinin başında, Köy Enstitüleri’ne kararlı biçimde sahip çıkmayışı, 40’lı yıllarda iç siyasetteki tavrı, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki batı tercihi gelir. Son yıllarda ise Atatürk ve İsmet Paşa, bizzat iktidar mevzilerinden yaylım ateşine tutulmaktadır. O kadar ki, Atatürk ve İnönü için, “iki ayyaş” denmiştir. Cumhuriyet “reklam arası”, “parantez”, “zulüm dönemi” olarak nitelenmiştir. Öyle ki, Cumhurbaşkanı, hem de Atina ziyaretinde, Lozan’ı tartışmaya açmış, güncellemekten bahsetmiştir. O yüzden günümüzde İsmet Paşa’yı savunmak, Lozan’ı savunmaktır. Cumhuriyet’e sahip çıkmaktır. Alev Coşkun, son çalışmasında, tam da bunu yapıyor. Çok geniş bir kaynakçayla, belgelere dayanarak hem de. Son yıllarda Cumhuriyet tarihi ve Türk siyasal hayatına ilişkin ardı ardına önemli çalışmalara imza atan Coşkun, Diplomat İnönü Lozan adlı kitabında, İsmet Paşa’nın Lozan’da tüm dünyaya kanıtladığı diplomat kimliğini araştırıyor. 2018’de okurla buluşan Asker İnönü kitabından sonra, İnönü serisinin ikinci kitabı olan Lozan’da, İnönü’yü Hitler’e benzetenlerin, yalanda sınır tanımayıp, Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarının yapılmadığını, İnönü’nün asker kaçağı olduğunu söyleyen meczupların Lozan’a ilişkin çürük, köksüz, temelsiz iddialarını tek tek çürütüyor. ASKER DİPLOMATLAR KUŞAĞININ SEÇKİN TEMSİLCİSİ Coşkun, 496 sayfalık kitabında, konuyla ilgili yerli, yabancı çok zengin bir kaynakçadan yararlanmış. İsmet Paşa’nın, asker diplomatlar kuşağının en seçkin temsilci lerinden biri olduğunu anlatırken, bu yeteneğini Mudanya Mütarekesi’nde kanıtladığını vurgulamış. İngiliz arşiv belgelerinde bile, Lozan Barış Antlaşması’nın, İngilizler açısından bir başarısızlık olduğu yazıldığı halde, Türkiye’nin tapu senedi olan Lozan’a saldıranların, aslında günlük politik çıkarlar peşinde koşan siyaset esnafı olduğunu bir kez daha kanıtlamış. Lozan görüşmelerine başlarında kalpaklarıyla giden Türk heyetinin ne şartlarda çalıştığını belgelemiş. İsmet Paşa’nın ruh halini, duygu dünyasını yansıtmış. Lozan’da son üç dört yılın değil, yüzyılların hesabının görüldüğünü hatırlatmış. İdeolojik gıdalarını, siyasal kimliklerini Rıza Nur’a (Lozan’da delegeydi), Ne cip Fazıl Kısakürek’e, Kadir Mısıroğlu’na borçlu olanların, bıkmadan “Atatürk’ün gizli vasiyeti var”, “Lozan’ın gizli maddeleri var”, “Lozan 100 yıl sonra yürürlükten kalkacak” gibisinden yalanlar söyleyenlerin, siyasette, bürokraside, akademide itibar gördüğü ülkemizde Coşkun, kitabına, İnönü’nün baş delege olarak seçilişini anlatarak başlamış. İsmet Paşa’nın başlangıçta baş delege olmayı istemediğini, sonuçta Atatürk’ün teklifini “emir sayarak” kabul ettiğini belirtmiş. EMPERYALİSTLERİN KÜSTAHLIĞI Coşkun çalışmasında, Lozan’daki ortamı, dünya basınının tavrını, özellik le Türk heyetine yönelik çirkin yayınları, Türk ve İngiliz delegasyonları arasındaki sinir savaşını çok iyi yansıtıyor. 20 Kasım 1922 Pazartesi günü yapılan açılış törenininde İsmet Paşa İngiliz baş delegesi Lord Curzon’un ardından kürsüde Fransızca yaptığı kısa konuşmada şunu söylüyor: “… Çok ıstırap çektik, çok kan akıttık, bütün milletler gibi özgürlük ve bağımsızlık istiyoruz…”. Simgesel açıdan çok önemli olan bu kararlı tavrıyla, sadece esasta değil, usulde de eşitlik konusunda ısrarcı olacağını gösteriyor. Kapitülasyonların kaldırılmasına karşı çıkan, böyle bir adımın mazlum milletler üzerindeki etkisinden çekinen Londra ve Paris’le, bu konuda çok çetin bir mücadele veren İnönü, ısrarla şunu vurguluyor: “Bağımsızlık konusunda Türk Milleti çok hassastır. Anadolu’da yepyeni bir devlet kurulmuştur. Adil, onurlu, kalıcı bir barıştan yanayız. 180 bin kişilik bir Türk Ordusu halen silah başında beklemektedir.” Ege Denizi’ndeki 12 Ada’nın Lozan’da kaybedildiği yalanını söyleyenleri, tarih, daha Lozan müzakereleri sürerken yalanlıyor. İsmet İnönü’nün, İtalya Başbakanı Mussolini ile Lozan’da yaptığı görüşmede, bu konu açılınca Mussolini şöyle diyor: “Adalar meselesi çözülmüş bir konudur. Çözülmüş bir konu hiçbir biçimde konuşulmaz.” Müzakereler boyunca İnönü, ısrarla “TBMM Hükümeti” diyor. Muhataplarına yeni, genç ve dinç bir Türk Devleti’nin olduğunu hatırlatıyor ve hissettiriyor. ISRARLI, İNATÇI, İDDİALI DEVLET ADAMI İsmet Paşa, oturma düzeninden başlayarak, her konuda eşit muamele görmeyi istiyor. İstediğini de alıyor. İngiliz, Fransız ve İtalyan delegeleriyle birlikte aynı masaya oturuyor. Müzakereler boyunca Lozan ve Ankara arasında 1700 telgraf gidip geliyor. Ayrıca gerektiğinde Ankara’ya kurye de yollanıyor. Bunlar dışında İnönü her gün Ankara’ya görüşmelerle ilgili raporunu telgrafla iletiyor. Bu telgraflar, diplomatik belge olmalarının yanında üslup açısından da, askeri raporlar gibi kaleme alındıkları için de, büyük önem taşıyorlar. Kesintilerle birlikte, iki dönem, başından sonuna 8 ay süren, bu yönüyle diplomasi tarihinin uzun süren uluslararası konferanslarından olan Lozan’da emperyalist devletler, Osmanlı döneminde edindikleri kapitülasyonlardan vazgeçmek istemiyorlar. Türk tarafı ise bağımsızlık konusunda ödünsüz davranıyor. Musul meselesi, Irak sınırı, Ermenilere toprak verilmesi, Boğazların statüsü gibi konularda da sert tartışmalar yapılıyor. Sonuçta, “Lozan’a gidene dek çizmeden başka ayakkabı bilmiyordum” diyen, diplomasinin parlak, dolambaçlı dilini bilmeyen, Lozan’da suikast tehdidi altında çalışan İnönü, müzakere masasında, genç Türkiye’yi emperyalistlere kabul ettiriyor. Emperyalizmin, diplomasinin ve istihbaratın kitabını yazmış olan İngilizleri yeniyor. n Diplomat İnönü – Lozan / Alev Coşkun / Kırmızı Kedi Yayınevi / 496 s. / 2019. 8 29 Ağustos 2019