Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ONUR AKYIL’DAN ‘PROLETERLER IÇIN PATAFIZIK DERSLER’ Ulyanov’a gerçeküstü bir bakış Onur Akyıl’ın Proleterler için Patafizik Dersler ’i politik ve felsefi yönü ağır basan, zengin ve enerjik içeriğiyle dikkate değer bir çalışma. GÜRER MUT gurer@cumhuriyet.com.tr P roleterler için Patafizik Dersler, çağrışımlarla yüklü betimlemeleriyle zengin, gerçeküstü öğeleriyle yaratıcı bir çalışma. Akyıl’ın bu ilk romanını okuyanlar kendi dilini ve karakterini bulan, akışıyla, ironileriyle, kurgusuyla pek de benzeri olmayan bir çalışma ile karşılaşacak. Öyle ki, bir saatçi dükkânında bozuk saatlerin arasında debelenen saatçi ve kedisi Mikhail’in rutin hayatlarının içine daldığınızda, gerçekle düşü birbirine karıştıracaksınız. Kimin aklına gelirdi ki bir saat açılacak ve içinden Sovyet afişlerinden aşina olduğumuz devrimin iradesi, burjuvazinin korkulu rüyası “demir adam” Vladimir İlyiç Ulyanov (Lenin) küçük hırçın bir figür olarak karşı mıza dikilecek… Bu macerada Lev, Emma ve Ulyanov’a yarenlik edecek… Zamansız bir hakikat taşıyan bu karakterlerin hikâyeye farklı bir renk kattığını söylemek lazım. Hikâyedeki karakterleri biraz şaşkın, biraz da merakla izlemeye koyuluyorsunuz. Bununla birlikte, anlatıcının yalnızlığına da tanıklık ediyorsunuz. Akyıl’ın yalnız karakteri ve çağın sorunlarına yönelik duruşu Thomas Bernard’dan etkilendiği izlenimi veriyor. Burada patafizik de nereden çıktı denebilir; kavram Fransız oyun yazarı Alfred Jarry tarafından geliştirilmiş. Metafizik bir derinliği olan, gerçekliğin farklı şekillerde ele alınması ve yeniden tanımlanması olarak da görülen bir kavram. Onur Akyıl da bu yoldan ilerleyerek gerçeklikle bağını kopartıyor ve yeni bir gerçekliği yaratıyor. Hikâyede tepeden bakmaktan kaçınıyor; mizahi üslubuyla, büyük ve tumturaklı söylemlerden, tespitlerden uzak, devasa bir iddiasız olduğunu hissettirirken, sizi keyifli bir anlatımın içine çekmeyi başarıyor. ANARŞİSTTEN DOĞAN KOMÜNİST Romanın başından itibaren Mihail bize yol gösteriyor aslında. Bu özgür ve özgün kedi, bizleri farklı atmosferlerin, boyutların içinde dolaştırıyor. Sizi hiçbir dönemeçte terk etmeyecek, güveninizi kazanmış bir yoldaşınız Mihail. Konuşmasına gerek de yok, bir miyavı ile ne demek istediğini anlıyorsunuz. Kişilerle diyaloğunuzda ne yapmanız gerektiğini bakışlarıyla tembihliyor; kentin labirentinde size yol gösteriyor… Bir an geliyor, önder Ulyanov’u içinde bir yerlerde taşıyan bu kedi bir hışımla sizi parti binasının önüne getiriyor. Kaybolan değerleri ve kavramları yeniden hatırlamanızı ve yeni bir dünyayla tanışmanızı istercesine… Bununla da yetinmiyor, bizlere toplumsal yozlaşmayı, çürümüşlüğü, otoriteryanizmin geldiği noktayı gösteriyor. Onur Akyıl Mihail bir anarşist olmasından olsa gerek, yeri geldiğinde en sert eleştirmenden daha sert olabiliyor. Bize kılıç çekiyor ve bir gazetenin çıkarttığı kitap ekinin üzerindeki papyonlu adamın üzerine kararlı bir şekilde işemekten geri durmuyor. Bir noktadan sonra her şey karışmaya başlıyor. Neredeyiz? Onur Akyıl okurunun anlam dünyasını, özgür bırakıyor. Proleterler için Patafizik Dersler politik ve felsefi yönü ağır basan zengin ve enerjik içeriğiyle dikkate değer bir çalışma. Onur Akyıl’ın ilk romanı belki ama ruhuyla, diliyle, duruşuyla ve kişiliğiyle yazın dünyamızda kendisine özgün bir yer edineceğe benziyor. n Proleterler için Patafizik Dersler / Onur Akyıl / Can Yayınları / 104 s. / Haziran 2019. ‘SIYAH ENDIŞE’, KÖKLER VE KALICILIK Düşünceye kök olmak Siyah Endişe: Bir Asır Sonu Anlatısı Olarak Halit Ziya Uşaklıgil Edebiyatı, 2829 Nisan 2016 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde sunulan bildirilerin bir derlemesi. BUSE ÖZLEM BAY S iyah Endişe, Bir Asır Sonu Anlatısı Olarak Halit Ziya Uşaklıgil Edebiyatı çağdaş romanımızın başlangıcı sayılan yazardan yola çıkarak yeni düşüncelerin peşine düşüyor ve birçok makaleye ev sahipliği yapıyor. Bu düşünce tohumları Halit Ziya’nın ilk romanı Sefile’den başlayarak, ustalık eserleri olarak adlandırılan Mai ve Siyah’a ve Aşkı Memnu’ya, oradan manzume ve tiyatro denemelerine, eleştiri kitabı Hikâye’ye, öykülerine ve intihar eden oğlunu anlattığı Bir Acı Hikâye’ye ekiliyor. Sonra da hepsi dallanıp budaklanıyor. Budaklar şimdinin dünyasını da sarıyor. Seval Şahin “Zamanımızın Bir Kahramanı: Ahmet Cemil” adlı yazısında, Halit Ziya’nın bu karakterinin bir “kök karakter” olduğunu öne sürüyor ve modern edebiyattaki izlerini sürüyor. Oğuz Atay’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Barış Bıçakçı’dan Murat Gülsoy’a uzanan bu budaklar, Seval Şahin’in bağladığı köklerle gittikçe de genişliyor. Zuhal Eroğlu Koşan, bir erkek tarafından yazılan Aşkı Memnu’yu toplumsal cinsiyet rolleriyle ele alırken, Olcay Akyıldız, Şark ve Garp’ın kadınlara olan bakışlarını ve kalıplaşmış yargılarını sorguluyor. Erkan Irmak ise Halit Ziya’nın gözlerden kaçan eseri Hikâye’nin peşine düşerken, Hülya Bulut Mai ve Siyah’a Bourdieu üzerinden bir okuma yapıyor, dönemin şartlarının Ahmet Cemil ve Hüseyin Nazmi üzerindeki adaletsiz etkisini bir de bu şekilde değerlendiriyor. FARKLI BAKIŞ AÇILARI OKURUN ALANINI BÜYÜTÜYOR Okur sadece farklı görüşler arasında değil, aynı zamanda Halit Ziya’nın eserleri, dönemler ve farklı yazarlar arasında da bir yolculuk yapıyor. Kimi makale, eserleri “tren imgesi” üzerinden incelerken kimisi dönemin gösteri sanatları üzerinden karşılaştırmalı bir okuma yapıyor ya da köklerini mitlerden alan Pygmalion gibi bir figürün bir Halit Ziya öyküsünde kendisini ne şekilde bulduğuna odaklanı yor. Zeynep Uysal, Didem Arvas, Erol Köroğlu, Monica Katiboğlu, Zeynep Arıkan, Gül Mete Yuva, Murat Narcı, Yüce Aydoğan, Fatih Altuğ, Deniz Aktan Küçük, Esra Dicle, Veysel Öztürk, Pelin Aslan Ayar, İpek Şahbenderoğlu ve daha önce andığım yazarlar, daha birçok düşünceye kök oluyor, bu incelemeler farklı bakış açıları sunarken, aynı zamanda konular üzerinde okurun alanını da büyütüyor, birçok kurgu ve kurgudışı esere yapılan referanslarla yelpazeyi gittikçe genişletiyorlar. O yelpazenin ortasında ise Halit Ziya ve yarattığı karakterler kalmaya devam ediyor. İnsanı işaret eden bu karakterler ne kadar çeşitliyse, bireyin derdi de o kadar sınırsızdır. Sırf bu nedenle bile Halit Ziya edebiyatı kalıcıdır. Bireyin içinde yaşadığı toplumların zamanları, kültürleri ve dilleri değişse de insan etten kemikten bir varlık olmaya, kendi de dahil her şeyle bir savaş içinde olmaya devam eder. Halit Ziya da eserlerinde bu bireyi merkeze alıyor. O yüzden yıllar sonra bile Bihter’in kırgınlıklarını, Ahmet Cemil’in heyecanını anlamaya devam ederiz ve köklerini insanlık anlatılarından alan bu eserlerin uyarlamalarını bile kalbimizde aynı dokunuşla izleyebilir, Siyah Endişe gibi emek dolu böyle incelemeleri de zevkle ve merakla okuyabiliriz. n Siyah Endişe, Bir Asır Sonu Anlatısı Olarak Halit Ziya Uşaklıgil Edebiyatı / Haz: Deniz A. Küçük, Murat Narcı / İletişim Yay. / 360 s. / 2019. 8 25 Temmuz 2019