Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    
                
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                bölümde yazar ilk bölümde yazdıkları  na âdeta bir “karşı roman”la müdaha  le ediyor. Böylece evrenine, kişilere,  bunlardaki yaşamsallığa olduğu ka  dar “roman” denilen yazınsal türe kar  şı okuma ufkunu sarsıcı “başkalık” da  ortaya koyuyor.  Kendi yörüngesindeki  Mercan, içinden geçirir: “Her şeyi yeniden yazmak istersin, kendine başka bir güzergâh, başka bir kader çizmek…” Ama, “ayrılma, başka kılık  öykü, roman…  larda da çıkabilir…” Soru ortadadır o halde: “Hayatımı, yaşadığımdan farklı anlatarak, ben de kendimden ayrılmış olmuyor muydum?” (94) Mercan’ın, ilk bölümde anlattıklarını  altüst eden tutumu, bunları yazan ki  şiler farklıymış gibi izlenim bırakırken  Okur, okuduğunu yeniden yazar. Ama bir furya halinde raflara dizildiğinde kitaplar, bunun  aslında biz, yazarın bu yolla toplumsalbireysel yarılmaya dönük ufuk aç  kendisini “robot okur” yapacağını bilir. Sanat, butik işi olmazsa bu tehlike her zaman yaşanır.  Ö ykücülüğümüzün cevval imzası Mahir Ünsal Eriş, yan yana iki öykü kitabı yayımladı Can’dan: Sarıyaz (2019), Kara Yarı  Yazar, restoratör Mercan’ın ağzından kuruyor romanı. İki ayrı bölüm halinde yapılandırdığı anlatısını açık biçemle ama birbirine karşı tuttuğu farklı aynalar aracılığıyla bütünlüyor. Bu ara  Aile sırlarından kendi yaşamındaki girdaba bütün acıları göğüsleyebilmek için kendine kabuk yaparak yaşamını sürdürmesine, okurla her ayrıntıyı paylaşıp bunun bilinciyle kan kustum kızıl  sı (2019).  da bizi içli, güzel, duru anlatıcısıyla bu cık şerbeti içtim diyen tutumuna, ha  Sarıyaz’daki “Beyefendi” öyküsünde, luştururken onun kalemiyle aşkerdem yattaki incinmişliklerden incinilen ha  taşrada babalarından devraldıkları mat anlayışı üzerinden geçip okura bir si yat sarmalına uzayıp yayılan bir ömür  baada gazete de çıkaran iki kardeşten yasal roman coğrafyasında kendisiyle dökümü. Kendi içinde bilemediği boş  anlatıcı olan büyüğü, gördüğü rüyala  yüzleşme fırsatı da tanıyor.  luklarda, ille de “zorlu hayat kazısı”nda  rı aktarır, kardeşiyse bunları bir kitapta  Mercan’ı her yakınlıkta yaşta, ölüler  (82) gezinen bir anlatıcı çünkü o.  toplamayı önerir. Ağabey bir an yakınlık kuşatmıştır, hem geçmişinde hem şim  Yakıcı, o ölçüde sarsıcı içten akta  duyar öneriye, ne ki temkinlidir, “Yazar, disinde. O halde anlatıcı için acılarından rım, anlatıcının paylaşımına hem yüksek  müellif olamadık; böyle gönül eğliyoruz kurtulmanın, bir tür katharsise varmanın gerçektenlik duygusu kazandırıyor hem  işte,” der sürdürür: “Ama kitap yazmak kendiliğinden oluşan yolunda, iç dök de örüntülenen metni gerekçelendi  falan, hakikaten ciddi iş. Şimdi bakma meler halinde durmadan farklı bütünle rip doğruluyor. Kişiye ailesini, çevresini,  yın öyle marketlerde, pirinç ununun, la melere girişmesi olağan. Mercan’a bun yaşamını, ilişkilerini vb. ortaya dökme  vabo açıcının yanındaki raflara dizilen  ları paylaşması için yazarın biçtiği role nin, bunlara farklı bir gözle bakıp yeni  şeylere. Onlar kitap mı efendim; eğlen en uygun biçim, kısa bölümler halinde bir yapılandırma biçmenin uygun yolu.  celik şeyler. Çerez hepsi. Hakiki kitap  akan görece bir anı defteri oluyor ça  satılmaz; satıldığıyla değil sayıldığıyla  resiz. Zaten acılarla parçalanmış ömür  TOPLUMSALBIREYSEL  övünür. Kitap dediğin elden ele geçer. anlatısı da denebilir roman için. Bu ne  YARILMADA ÇÖZÜLME…  Çok satan şeyden hayır gelse dünyayı denle anlatının bölük pörçüklükten çıkıp Romandaki iki farklı bölümün apayrı  fırıncılar yönetirdi…” (42)  gitgide bütünleşmesi, gövdeye dönüş dayanaklara göre yapılandırılıp bütün  Mahir Ünsal’ın bu satırları sonrasın mesi uygun bir çatma biçimi romanda. oluşturduğu eklenmeli. Çünkü ikinci  tığını görüyoruz. Nedir o? Aslolan, bu yarılmayla bir an için de olsa sarsıntı yaratmak. Nitekim iki bölüm alımlandığında okurun, birbirine karşı duruş gösteren bu metinlerden kalkarak tek bir metne ulaşabilmesinin önünü açıyor yazar. Denebilir ki hayatın bize dayattığı çok seçmelilik içinden kendimizce bütünlemeye gidebilmemizi sağlıyor. Böylece ne denli kaydırmacalı oyunsuluk da sergilese sonunda “hayat” dediğimiz bütünlük kendi hükmünü yürütüyor bizleri içine çekerek. Hayat da çünkü bu yanıyla “isten ibaret”. (126) “Meçhule ilerleyen aşk”, böylece “islik”te hep kendi içine kıvrılacak, başı sonu olmayan bir görünmezliğe varacaktır. Bütün anlatılanlar, kırık aşkların ya da hayatların önümüze uzanışı bağlamında okunabilir öyleyse. Bu nedenle roman, toplumsalbireysel yarılmanın eşiğinde, okura geniş eylemlilik tanıyıp siyasal romana farklı bir zenginlik de getiriyor. Nitekim bizler de böyle bir hayatı yaşamıyor muyuz? Okuma zenginliği sunan şaşırtıcı bir roman Aşk Meçhule Yürür. n  da gecikmeyle tanıdığım Filiz Özdem’i  düşündüm, okuduğum romanını: Aşk Meçhule Yürür (YKY, 2015). Önceki dört romanına uzandım hemen: Kor  ÖYKÜDENLİK…  Ayrıca öykülerinde bir tür Hüseyin Rahmi havası yaydığı pekâlâ söylene  ku Benim Sahibim (2007), Düş Hırka  bilir Mahir Ünsal’ın. Çünkü yazar gül  sı (2009), Yalan Sureleri (2010), Rüya Bekleyen Adam (2013).  Mahir Ünsal Eriş;  mece öykülemesi kalıbı kullanıyormuş duygusu uyandırabiliyor insanda bir  Baktım yaşamöyküsüne, yine YKY tarafından 2010 14 arasında çocukgenç  “Sarıyaz”“Kara  çalım. Geleneksel halk anlatısının dilsel yapısıyla uyumlu işçi, esnaf, küçük,  yazınından farklı başlıklarla yirminin üzerinde kitap yayımlamış Filiz.  Yarısı”…  yoksul insanların dünyasına götürüyor bizi, araya bir çimdik “bıçkınlık” da ka  İlk yayını 1999’da görünüyor yazarın, üstelik şiir. Ne yalan söylemeli, tanımakta geciktiğimiz, hatta hiç tanımadan, adını bile duymadan yaşamdan geçip gittiğimiz öyle çok yazar var ki… Bu durumda yok mu sayacağız onu, hiçbir yapıtını okumadığımız öteki yazarları? Oysa karşımızda, farklı roman kurma hüneri edinmiş, anlatı düzeyi kadar gerçekliği romana taşımada soyutlayıp dönüştürme, ayrıntı yerleştirme, bunları işlevsel kılma bağlamında dikkat çekici örnekleriyle göz çelen bir yazar var.  Mahir Ünsal Eriş, yazının girişinde tadımlık aktardığım son iki öykü kitabıyla göz doldurmayı başarıyor yine: Sarıyaz, Kara Yarısı. Neredeyse gazetelerin üçüncü sayfa haberi havasında, herkesin bir biçimde duyduğu, haberdar olduğu, bilinen ya da bilinebilirliği olası olayları aktarıyor yazar, arada bir abartılı anlatımlara, göndermelere kaydığı da oluyor ama yepyeni bir biçemle anlatmanın yolunu buluyor her seferinde. Farklı biçemle yeni, ince, içli öyküler sunu  tarak ama bakıyorsunuz, çok farklı bir eşiğin önüne getirip yığıveriyor bizi orada öylece. Kara anlatı mı dersiniz, groteskle kol kola girmiş metin mi dersiniz, her öyküsünde bunu başarmanın yolunu buluyor, apayrı tatlar salarak. Bir farklı yan da, Mahir Ünsal Eriş’in eşzamanlı yayımladığı her iki öykü kitabının hem de öyküleriyle birlikte ilginç bütünlük sergilemesi. Gerçekten öyküler, otuz iki kısım tekmili birden film oluyor da bir çalım, öyle geliyor önümüze, derken hayatlarımıza karışıp akıyor da akıyor. Okuyun, göreceksiniz.  FILIZ ÖZDEM’LE “AŞK 	 MEÇHULE YÜRÜR”… Öyleyse buyrun Filiz Özdem roman  yor Mahir Ünsal. Bu doğrultuda şiirden katkılar aldığı ortada. Filiz’in de şiirden katkı aldığı gibi.  www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor.  larına.  10 25 Temmuz 2019   
            
    
