24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

EYLÜL 2018 MICHEL FOUCAULT Manet• Velázquez ve Estetik Modernizm Foucault’ya göre, estetik modernizmin başladığı “empresyonizm hareketini Manet mümkün kılmıştır”. Aslında, “Manet’nin mümkün kıldığı şey, empresyonizmin de ötesinde, bütün bir 20. yüzyıl resmidir, çağdaş sanatın içinde boy atıp geliştiği resim sanatıdır”. Foucault, Rönesans dönemiyle modern çağ arasındaki bilgiiktidar rejimlerini incelediği, en temel eseri olan Kelimeler ve Şeyler kitabını da Velázquez’in Las Meninas tablosuyla açar. Foucault’nun bu kitapta derlediğimiz Manet ve Velázquez üzerine incelemeleri, estetik düşüncenin köşetaşları olmakla kalmıyor, bu iki ressamın zamanlarındaki dünya görüşünü de aydınlatıyor. Carole TalonHugon ile David Marie’nin yazıları ise Foucault’nun Manet üzerine metnini yorumlayarak, onun “sanat tarihindeki en derin kopuş” dediği estetik modernizm üzerine düşüncelerini açımlıyor. sanathayattarih • eleştiri • kültür • politika DİZİ EDİTÖRÜ: ALİ ARTUN www.iletisim.com.tr iletisim@iletisim.com.tr vimeo.com/iletisim facebook.com/iletisimbirikim twi er.com/iletisimyayin ‘Yalnız söğüt ağaçları var burada’ Dublin, 1955 doğumlu Tony Curtis, 1996’da İstanbul’a bir çeviri çalışması için geldiğinde, “Ben sinema Oyuncusu Tony Curtis’den ve Galler Ülkesi şairi Tony Curtis’ten sonra üçüncü Tony Curtis’im” demişti. İngiltere’de ve İrlanda’da edebiyat öğrenimi gören Curtis, altı şiir kitabı yayımladı birçok ödül aldı. İrlanda’dan Nuala Ni Dhomhnaill ile birlikte katıldığı İstanbul’daki atölye çalışmasında onun şiirlerini Ergin Ertem, Ali Cengizkan, Tarık Günersel, Orhan Koçak ve Osman Çakmakçı’dan oluşan bir grup çevirmişti. O çalışmanın ürünü olan şiirler 1996’da “Bir Dağ Yolunda” başlığıyla yayımlandı. TONY CURTIS/ ŞİİRLER /KOLEKTİF ÇEVİRİ DAĞ GÖLÜ Bir dağın yeşil elinde kıpırtısız duruyor bu göl, avuçta bir gözyaşı damlası gibi. Cennetten de eski. Yalnız söğüt ağaçları var burada ve izdüşümlerini öpen kibirli alabalıklar. Ben Âdem değilim. Bu göl de Havva değil. Bu tepelerin de cennet olmadığı kesin. Yine de acırım suyun üstünde yürüyebilen adama. Kıyıdan inip sığ suya karıştığımda birden derinleşip içine çekiyor beni. Ve hâlâ biliyorum en soğuk dokunuşunu, tıpkı som balığının bildiği gibi ırmağın dansının denizin salıntısında bittiğini. TUTKU Günlerdir yağan yağmurun ardından bir ışık seli pencereden içeri. Aydınlığın az berisinde oturuyorsun elinde bir Japon şiiripencere ışık ve sen sanki kusursuz bir haiku. Kim kaldırır ki tozları böyle dingin dizelerin üstünde biriken? Bir kuş kanadının esintisi belki, tutkulu ellerin devinimi. DOKUNUŞ I Boş bir kilisedir İrlanda’nın batısı pıhtılaşmış kan ve ince kemikten yapılmış, sinekler, çalı çitler, koyun plasentası, kutsanır taş mezarlığından geçen. Geçenlerde papazı gördüm, otuzlarında bir adam veya kırklarında, batağın arkasından dolaşmaya çalışıyordu. Tanrı’dan aldığı bir misyonla mı? Hayır. Geçti yanımdan walkman dinleyerek, köpeğini gezdiriyordu. Şeytana uyduğum günü düşündüm, Allen Bataklığının orda, Enniscorthy’li Mary Molly ile geçirdiğimiz o günü, hiçbir papaz uğramamıştı hendeğin yanına. Tam serilip yatmıştık ki, ikimiz de çırılçıplak, bir sesle irkilmiştim: “Galway bataklıkları böylesini görmemişti hiç.” Besbelli, Tanrı’nın elinin değdiği yerlerden biriydi o cennet belde. II Şu şiiri bitirdikten birkaç gün sonra Milestone’un arka barına bir çiftçi daldı. Dediğine bakılırsa yakalamıştı beni, kapısında dikilirken görmüş, elimde kalem kâğıt, ürünü ve tarlasını ölçüyor, koyunlarını ineklerini sayıyor, kaş göz işareti yapıyormuşum karısına. “Sen. Bir tarım müfettişisin sen. Bir orospu, başkalarının talihsizliğinden geçinen.” “Değilim,” diyorum, “bir şairin kötü yarısıyım ben.” “Şair ha!” diyor, “Tanrı affetsin günahlarını. Başına bela oldu bu ülkenin senin gibiler, o kör Raftery ile O Bruadair, küfürleri ve tuhaf düşünceleriyle yollara düşeli beri. Cehennem ol. Sen, o pis kitapların. Ömründe hiç kilise ışığı almamış o kör gözlerin. Canı cehenneme hepinizin. Daha önce hiç görmemiştim bu adamı, sonra da karşılaşmadım. Ama sık sık duyarım soğukluğunu mezarıma değerek geçen, salyalarını da mezar taşımdan aşağı akan. n 20 13 Eylül 2018 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear