Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
VİTRİNKIDTAEPKİLER Hayat İçin Teşekkürler / Sibylle Berg / Çeviren: Özden Özberber / Can Yayınları / 416 s. Sibylle Berg, Hayat İçin Teşekkürler’de, 1966’nın yoksullukla mücadele eden Küçük Doğu Alman kentini odağına alıyor. Yaz günlerinde hermafrodit olarak dünyaya gelen, kimsenin istemediği bir bebeğin yetimhaneye verilmesiyle macera başlar. Toto adındaki bu bebek, kötülüğün kabul gördüğü bir ülkede iyiliğin ve masumiyetin peşine düşer. Sosyalist ülkesinden Batı’ya geçtiğinde ise düşlediği güzelliklerle karşılaşmaz. Beklentiler üzerinden sefaleti ve acımasızlığı konu edinen yazar, adaletsiz bir dünyaya parantez açtığı romanıyla sert bir gerçekliği gün yüzüne çıkarıyor. Saflık / Jonathan Franzen / Çeviren: Emrah Serdan / Sel Yayıncılık / 632 s. Çağdaş Amerikan yazarlarından Jonathan Franzen, Düzeltmeler ve Özgürlük’ten sonra bu kez de Saflık ile okur karşısında. Bir anne kızın başından geçenlerle açılan roman, yıllara yayılan bir olay örgüsünü yansıtıyor. Tatminsiz bir aşk, sırlar, intikam isteği, haklı ve haksızın; iyiyle kötünün birbirine karışması. Karmaşık ilişkiler üzerinden şekillenerek sınırları aşan kitabında Franzen, aile kavramının çöküşüne gönderme yapıyor. Toz Amerikalı Toz / Yayına Hazırlayan: Şenol Erdoğan / Çeviren: Burcu Denizci / SUB Yayın / 140 s. “Richard Brautigan 1984’te Kaliforniya’daki evinde öldü; Hemingway ve Kurt Cobain gibi mümkün olan en acı yöntemlerden biriyle hayatına son verdi.” Şenol Erdoğan’ın yayına hazırladığı Toz Amerikalı Toz, Richard Brautigan’ın kendi kaleminden çıkan metinleri bir araya getiriyor. Kitap bu eksende bir otobiyografi ortaya koyuyor. Sadık Ruslan / Georgio Vladimov / Çeviren: Kayhan Yükseler / Jaguar Kitap / 196 s. Georgio Vladimov, 1965’te kaleme alıp siyasi nedenlerle yayımlatamadığı Sadık Ruslan’ı; “Cehennemi, onu cennet sanan bir köpeğin gözünden anlatmak” olarak tanımlıyor. Romanın başkahramanı Ruslan, özel eğitimli ve yüksek sadakatli bir köpektir. Sibirya’daki mahkum kamplarından birinde, yaşadıklarını anlatan Ruslan, beklenmedik bir olayla savrulur. Vladimov, modern fabl sayılan kitabında; bir efendiköle öyküsü anlatırken insanın bencilliği, acımasızlığını ve barbarlığını gözler önüne seriyor. Dil Meseleleri / Necmiye Alpay / Metis Yayınları / 262 s. Dil Meseleleleri, Necmiye Alpay’ın uygulama üzerine yazılarını bir araya getiren Dilimiz, Dillerimiz adlı kitabının devamı niteliğinde. Dil meselelerine; doğru ve yanlışları anlatmanın yanı sıra gündelik hayattaki kullanım hakkında da açıklamalar getirerek yaklaşıyor Alpay. Dilin toplumsal yapıyla etkileşimini, geçirdiği süreçleri ele alan yazar, dilbilgisine bir parantez açıyor kitabıyla. Bu eksende Alpay; İngilizceTürkçe ilişkisi, terim ve kavramların kullanımı ve genel çerçevede dilin aldığı biçimleri sorguluyor. Mektuplaşmalar / Walter Benjamin, Gershom G. Scholem / Çeviren: Saliha Yeniyol / Kolektif Kitap / 372 s. Mektuplaşmalar, Walter Benjamin ve Gershom G. Scholem’in 19321940 arasındaki yazışmalarını kapsıyor. İkilinin yaşamından da izler taşıyan kitap, dönem hakkında da bilgi veriyor. Kitap; Scholem ve Benjamin’in dostluğu ekseninde yirminci yüzyılın gerçekliklerine Almanyalı iki Yahudi entelektüel gözünden bir bakış getiriyor. İkilinin yanı sıra devrin diğer entelektüel kişilikleri, edebiyat tartışmaları, savaş ve ölüm gibi izlekler de yansıyor çalışmadan. Belirsizlik ve kaygı içinde zihinsel üretimlerine devam eden Benjamin ve Scholem; zor koşullara rağmen insan olarak kalabilmenin yolunu gösteriyor bir anlamda. Kırmızı Bir Ölüm / Meriç Demiray / hep kitap / 200 s. Meriç Demiray, Kırmızı Bir Ölüm’le okuru; yaşama ve aşka dair ümidini kaybetmiş, kırk yaşındaki Kahraman Odabaş adlı karakte rinin dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Romanda, eskisi kadar ilgi görmeyen Kahraman, dizi oyunculuğu yapmaya başlar. Bu sırada kaçmak zorunda kaldığı bir anda bisiklete binmesiyle tüm planları değişir. İstanbul’dan Ege kıyılarına uzanan romanıyla Demiray, kahramanının yeni deneyimler kazanıp geçmişini hatırlayarak kendini bulma yolculuğuna ortak ediyor okuru. Bir Mücadele Gazetası! Demokrat İzmir / Aytaç Demirci, Yusuf Rıza Düvenci / Yapı Kredi Yayınları / 504 s. İkinci Dünya Savaşı sonrasında “özgür dünya” içinde yer almak isteyen Türkiye çok partili hayata adım atmış, Şubat 1946’da İzmir ve İstanbul merkez şubeleri kurulan Demokrat Parti, yurt genelinde yoğun bir teşkilatlanma sürecine girmişti. Her köşe başında demokrasi nutuklarının atıldığı bu dönemde tek parti iktidarı bütün istibdadıyla ayakta duruyor, muhalefet partisi, memleketin bütün aykırı sesleriyle birlikte sindiriliyordu. O günlerde, Demokrat Parti’yi Ege bölgesinde örgütleyen isimler tarafından İzmir’de neşredilen ve tek yapraktan ibaret bir gazete, elden ele dolaşan nüshalarıyla muhalefetin sesini yurt genelinde yükseltmeye gayret ediyordu. Aytaç Demirci ve Yusuf Rıza Düvenci’nin hazırladığı kitap; “iyi, doğru ve güzeli” arayanların “iri baklalı zincirlerle” mükâfatlandırıldığı bir ülkenin yakın tarihini ve Türk basınının değişmeyen yazgısını anlatıyor. Türler Arası En Güzel Yolculuklar / Neşe Aksakal / Alakarga Yayınları / 158 s. Önce okur, oyunu sever, oyun kurucu yazarı tanır, metni anlamak için eleştirel okumalar yapar, çıkarım amacıyla farklı farklı okumalar gerçekleştirir, metinden kopmaz ve sonunda yaratıcı sonuçlara ulaşır. Türler Arası En Güzel Yolculuklar, okumanın, yazınsal yapıtlara eleştirel bir gözle yaklaşmanın hazzını vurgulayan, son dönem edebiyatımızın öne çıkan yapıtları üzerinde incelemelere girişen cesur bir “okuma çabası.” Neşe Aksakal, kimi yazınsal kavramlara Türkçe karşılıklar getirmekle kalmıyor, bunları çözümlediği metinler üzerinde açımlayarak kullanıyor. Okurların yeni tatlar derleyeceği bir çalışma. Yeşil Bir Ülke / Hüseyin Edemir / Notabene Yayınları / 144 s. Hüseyin Edemir’in kaleme aldığı Yeşil Bir Ülke, üç bölümde bir araya getirilen yirmi öyküyü kapsıyor. Edemir’in yaşamından izler de taşıyan öyküler, güncel sorunlara perde aralıyor. “Öteki”leri, mültecileri, yersiz yurtsuz kesimi temele alan yazar, hayatın anlamını sorguluyor kitabında. Bazen Ege’de bir botta, bazen bir köyde, bazen de bir roman karakterinin çocukluğundaki çalkantılarında geçenleri satırlarına taşıyor. Öyküler, umut etmenin ve her şeye rağmen gülümseyebilmenin önemine dikkat çekiyor. 100 Soruda Oğuz Atay / Selçuk Orhan / Karakarga Yayınları / 272 s. “Küçük burjuva hayatını eleştirdi ama solun açmazlarını da. Büyüyemeyen toplumu eleştirdi ama ona sırtını dönen aydını da. Kemal Tahir’i de sevdi, James Joyce’u ve Nabokov’u da. Oğuz Atay, toplumcu ve yerli/ gelenekçi yazarların yel değirmenlerine karşı bireyi, kişiliğinin röntgenini çekercesine özgün, cesur ve yenilikçi anlatımıyla merkeze alan Don Kişot’umuzdu.” Selçuk Orhan, 100 Soruda Oğuz Atay adlı çalışmasıyla yazarı pek çok açıdan mercek altına alıyor. Yüz soruya aradığı yanıtlarla yazarın kişisel, edebî ve sosyal varlığını inceliyor Orhan. Atay’ın anlaşılmadığı dönemleri, reddedilmelerini, bunun bir sonucu olarak yalnızlaşmasını ve 1980’lerdeki yükselişini ele alıyor. Değişim Sürecinde Türkiye / Mahfi Eğilmez / Remzi Kitabevi / 248 s. Avrupa, imparatorlukların dağılmasıyla ulus devletlere dönüşür ve aydınlanmanın ardından sanayi kapitalizmine geçerken Osmanlı İmparatorluğu hep bir ümmet devleti olarak kaldı. Ne tam olarak aydınlanmaya girebildi ne de sanayi kapitalizminin getirdiği rüzgârı yakalayabildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla aydınlanma ve sanayileşme atılımı gibi kazanımlar çıktı ortaya. Ne var ki bunlar, toplumca bir çaba karşılığı elde edilmiş kazanımlardan çok, ilerici bir kadronun getirdiği düzenlemelerdi. O nedenle de toplum tarafından tam olarak sahiplenilmediler. Son yüz yılda ülkemizde yaşanan sosyoekonomik evrim, başlangıçta ileriye doğru olsa da sonradan çok daha karışık bir görünüm içine girdi. Bizdeki hiçbir zaman geniş bir sanayi burjuvazisi değildi, daha çok bir esnaf burjuvazisi oluştu. Hiçbir zaman kapitalizm, ahbapçavuş kapitalizmini aşamadı. Türkiye bazen Batı’ya bazen Doğu’ya, bazen ileriye bazen geriye doğru kararsız bir denge içinde savrulup durdu. Eğilmez, Türkiye’nin Osmanlı’dan bu yana yaşadığı bu karışık ve kararsız değişimi değerlendiriyor. n 28 10 Mayıs 2018 KITAP