25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

BRUCE SPRINGSTEEN’DEN “BORN TO RUN” Amerikan bozkırının türküsü Yıllarca şarkılarında otobiyografik öğeleri işlemiş Bruce Springsteen, bu tarzını kitabı “Born to Run”a da taşıyor ve ortaya samimi bir hayat hikâyesi çıkıyor. SELAY SARI E ğer Amerikan Rüyası’nın varlığına inanmak istiyorsak, bu yolda karşımıza çıkacak en önemli kanıtlardan biridir Bruce Springsteen. Hem de bu rüyanın nelere mal olduğunun farkında, kendi ifadesiyle “Amerikan rüyasıyla Amerikan gerçekliği arasındaki o alanın haritasını çıkartmanın, hayranlarımı eğlendirmenin yanı sıra yerine getirebileceğim bir görevim olduğunu düşünüyordum” diyen bir kişi olarak. Yıllarca şarkılarında otobiyografik öğeleri işlemiş Bruce Springsteen, bu tarzını kitabı “Born to Run”a da taşıyor. Kitabın ilk sayfalarından itibaren görülen bir şey var: Sözcüklerden manzaralar yaratmakta en az Bob Dylan ve Leonard Cohen kadar yetenekli ve bu ikisi kadar sofistike olmasa ya da ‘okunmasa’ da zor konuları ele alırkenki çocuksu samimiyetiyle her zaman farklı bir yerde duran Springsteen’in bu dolaysızlığı Born to Run’ın satırlarından taşıyor. İddialı olduğu kadar alçakgönüllü, yönetmeye ve yönlendirilmeye, babalık yapmaya ve bir baba figürüne aynı şiddette açlık duyan bir adamın öyküsü bu kitap. AMERİKAN RÜYASI VARDIR Hemen yukarıda belirttiğimiz gibi âdeta âlemlere “Amerikan Rüyası vardır, inanmıyorsanız buyrun kanıtı!” kabilinden gönderilmiş bir alamet, baba tarafından İrlandalı, anne tarafından İtalyan, soyadı ise Hollanda menşeli Bruce Springsteen, namı diğer The Boss yani Patron. Hayatı boyunca çeşitli psikiyatrik sorunlarla baş etmiş bir baba, özverili olmasına ve Bruce’un ilk iki gitarını almasına destek olsa da eşini çocuklarına açıkça tercih eden bir anne, on yedi yaşında hamile kalıp lise aşkıyla evlenerek hayatına daha başlamadan yeni bir yön vermek zorunda kalan ve bu işin altından başarıyla kalkan bir kız kardeş (Springsteen “The River”ı kardeşi Virginia ve onun kocasının hikâyesi üzerinden yazmış) ve ilk olarak Elvis Presley’nin içine saldığı rock ateşini The Beatles ve Rolling Stones’la körükleyen, ‘kişiselin politik, politikin kişisel olduğunu’ Bob Dylan’dan öğrenen, üyelerinin önemli kısmını resmen mahallesinden topladığı E Street Band ile ileride dünya nın dört bir yanında Amerikan Rüyası’nın istemeden de olsa sancaktarlığını yapacak Bruce... Aynı zamanda onu olduğu kişi yapan, rock tanrılığına giden yolun birçok durağında ona türlü şekillerde destek olmuş, bir kısmının hayatı trajik bitmiş, bazısının ise sonunu asla öğrenemediği insanlara bir saygı duruşu niteliğinde kitap. “Amerika’nın dört bir yanındaki rock’n roll’un isimsiz kahramanları” olarak adlandırdığı bu kişileri, “evlerinde ve hayatlarında ekipmanları saklamak, gitar satın almak için yer açan, gençlerin bodrum katlarını ya da garajlarını müzik yapmaları için kullanmalarına izin veren, ergenlik ve yetişkinliğin birbiriyle savaşan dünyaları arasında bize anlayışlı bir yer sağlayan insanlar” olarak tasvir ediyor Springsteen ve kendi üzerindeki spot ışıklarını ülkenin dünya üzerindeki kültürel hegemonyasının en önemli yapıtaşlarından olan rock’ın bu gizli hamilerine çeviriyor. Columbia Records’la hayatının ilk kayıt sözleşmesini yapmasının ertesinde New York’ta beş parasız kalıp çöplerden beslenen, ev arkadaşlarıyla kirayı denk getiremediği için evinden çıkmak zorunda kalan, sonrasında ise kitaba adını veren şarkı ve albümün ivmesiyle bir anda algılayamadığı, hatta bir süre tadını da pek çıkaramadığı bir şöhrete kavuşan, her zaman hem söz hem müzik olarak içi dolu işlere imza atmak için hem kendinin hem de etrafındakilerin sınırlarını zorlamış Springsteen, Born to Run’da yaşamaya ve başarıya olan sevgisinin kitabını yazmış, ona el veren, destek olan herkese selam etmiş, müziğinde yıllar içinde giderek daha fazla rol oynayan politik kaygıların altını çizmiş yeterince anlaşılmadığına dair bir endişeyle, yer yer biraz kalınca. Sahneden indiği günü ne onun ne de bizim hayal edebildiğimiz Patron, lâkabını neden ve nasıl hak ettiğini olanca basitliğiyle açıklıyor ve kitabın son cümlesinde aynısını yapmamızı tavsiye ediyor: “Gidip hikâyenizi anlatın”. Born to Run / Bruce Springsteen / Çeviren: Özge Onan / Doğan Kitap / 520 s. KITAP 1310 Mayıs 2018
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear