05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

ARİFE KALENDER’DEN “HERKESİN KARANLIĞI” İnsana dair pek çok şey Önce şiirleri, şiir üzerine incelemearaştırma kitapları, denemeleri ve çevirileriyle tanıdığımız Arife Kalender, bir süredir öyküleriyle çıkıyor okur karşısına. “Herkesin Karanlığı”, Kalender’in ikinci öykü kitabı. inci ponat A rife Kalender’in ilk öykü kitabı Dört İsmail Bir Leylâ’da, toplumda cinselliği sürekli baskılanmış, ezilmiş, aşağılanmış suskun kadınlara bir ‘çığlık’ olmayı başaran yazar, bu kitabıyla 2017 ÇYDDTürkân Saylan Öykü Ödülüne değer görülmüştü. İkinci kitap Herkesin Karanlığı’nda ise konular çeşitlenmiş. İnsanı güdüleyen, yaşam ateşini körükleyen aşk ve cinsellik, kimi öykülerde başat izlek olsa da cinselliğin sapkın hâllerine, farklı sorunlara da değinmiş yazar. Kalender, genellikle geçmiş zaman kipli kurallı tümceleri yeğliyor. Akıcı ve yalın bir dili var. Anlatımı derinlikli, sorgulayıcı. Yalnızca görüntünün güzelliğini kutsayan, içeriği önemsemeyen postmodern anlayıştan uzak duruyor. Her öyküsünün bir iletisi var. Kitaba adını veren ‘Herkesin Karanlığı’ beş kısa öyküden oluşuyor. İlkinde, bir gece yarısı eniştesinin tacizine uğrayan dokuz yaşındaki küçük kız, ömür boyu sürecek karanlığını, öykünün sonunda şu sözlerle anlatıyor: “Karanlığın elleri nefesi var. Bu yüzden gittiğim her yerde tüm ışıkları açarak yatıyorum” (s. 44). Kimilerine göre işin “fıtratında” ya da doğasında var olduğu için sıradan ölümlerdir madenci ölümleri; kimilerine göre cinayet. Bir madencinin ölümü üzerine kurguladığı öyküsünde Kalender, eş ve çocukların ölüm sonrasında çektiği acılar kadar, ölüm öncesindeki kaygılı, tedirgin yaşamlarına da yer veriyor. Evin erkeği biraz gecikse evdekilerin yürekleri ağızlarına gelir. Gözleri pencerede, kulakları telefonda. Madencinin sevenlerine sunduğu hayat, varlığında da yokluğunda da kopkoyu bir karanlık. SES VE GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ Acısı bitmez insanın. Kimi zaman en mutlu, en aydınlık gününde çöker karanlık. Sevdiği kızla mutlu bir gelecek düşleyen mal mülk sahibi genç adamın, depremde bir bacağını yitirmesi gibi... Kırk yıldır mutlu bir evlilik sürdürdüğüne inanan kadının, apansız ihanete uğrayışı gibi hiç beklenmedik anlarda kararıverir hayatlar. Kimi el öyküsel, kimi öz öyküsel anlatımla kurguladığı öykülerine insana dair çok şey sığdırmış Kalender. ‘Ben Bir Çekirgeyim Aslında’, kitabın ilginç öykülerinden. Teknolojik gelişmelerin yaşamımızı kolaylaştırdığı yadsınamaz bir gerçek olsa da bedelini çok ağır ödüyoruz. Gece gündüz demeden bip sesleriyle telefonlara düşen mesajlar; bankaların vakitli vakitsiz gönderdiği istenmeyen ürünleri taşıyan kuryeler; televizyonların ikide bir izlencelerini kesip “onu da al, bunu da al, beni de al” arsızlığıyla tanıttığı markalar; gündüzleri inşaatların gürültüsü, arabaların bitmeyen homurtusu... Bütün bu ses ve görüntü kirliliğinde, iç sesine ulaşamayan insan giderek doğaya da kendine de yabancılaşıyor, makinelerden komut alan teknokölelere dönüşüyor. İşte bu dönüşümü neredeyse çığlık atarcasına okura aktarıyor yazar: “Makineler öyle bir sarıp sarmalamış ki çevremizi, nasıl yaşlandığımızı sorgulamaya bile zaman kalmıyor. Doğumlar, ölümler, başarılar, yenilgiler, hastalıklar, sağlıklar her şey bir düğmenin ucunda. Aşklar da sevişmeler de makinelere komut verenlerin elinde... Günün birinde çocuğu da olur bunların. Yeni makinelerin irili ufaklı binlerce çocuğu, çocuklarımızı yutar” (s. 75). ‘Yaprağın Vedası’, ‘Dağ ve Kar’, ‘Bıldırcın Soluğu’, şiir tadında mini öyküler. İlk ikisinde doğanın kendi içindeki aşkı, dönüşümü, sonunda kaçınılmaz olan ayrılık, özgün bir dille anlatılıyor. ‘Bıldırcın Soluğu’ ise av ve avcı karşıtı, doğasever bir bakış açısıyla kaleme alınmış. TEMİZ AŞKLAR, SAPKIN CİNSELLİKLER ‘Aşktan Sonra’ adlı öyküsünde arkeologların kazı çalışmalarından kesitler sunuyor yazar. Bir zamanlar âşık olduğu kocasından ayrılan genç bir arkeologun, kazıda bulduğu kurukafaya bakarak söyledikleri, öykünün en çarpıcı bölümünü oluşturuyor: “Aşkım, meğer o saçları, gözleri, dilleri, dudakları, perçemleri, sakalları; içimin ateşi ve yürek çarpıntılarıyla ben yerleştirmişim yüzüne. Seni aşka ben süslemiş, ben güzellemişim. Senden aldığım yalnızca kuru bir iskeletmiş. Benimmiş o ten, o bakış, o gülüş, o ateşli sevişmeler. Aşk giysilerini ben dikmiş, giydirmiş, ben beğenmişim. Benden doğan, bende tükenen ırmak! Şimdi sana bakarken diyorum ki: Aşk bitince geriye yalnızca bir kurukafa kalır” (s. 19). Bu öyküyü okuyunca Âşık Veysel’in o güzel deyişini anmadan edemiyor insan: “Güzelliğin on para etmez/ bu bendeki aşk olmasa.” ‘Arafta’, güzel bir aşk öyküsü. Gençliklerini çoktan geride bırakmış delidolu bekâr bir kadınla ağırbaşlı evli bir erkeğin cinsellikten uzak, bakış ve duruşlarıyla dile getirdiği; kimi zaman sözcüklerine de yansıyan aşkları, kadının penceresinden öyküleniyor: “İşte yine iki kayık sisler arasında, yönsüz ilerliyor. Kadın, yeraltı labirentlerinde aşkın ipuçlarını arıyor. Onun orda olduğunu bilmek, elini uzatsa dokunacağını hissetmek rüya gibi bir şey. Ah, dakikalar daha yavaş geçse!” (s. 69). ‘Çırak’ adlı öyküde de tek yanlı temiz bir aşkla cinselliğin sapkın hâlleri birlikte ele alınmış. İstanbul’da bir döşeme atölyesinde çırak olarak çalışan, henüz ergenlik çağındaki gencin, cinsellik konusunda yanıtını bulamadığı soruları var. İşsizliğin, yoksulluğun, köylerden büyük kentlere savurduğu milyonlarca çaresizden biridir o. Köydeki tek göz odalı evlerinde annesiyle babasının cinsel ilişkisine tanık olmuş; atölyede kendisine yapılan bir cinsel saldırıyı, babasının ahırdaki eşeğe saldırısıyla özdeşleştirerek “Bu işin doğrusu nasıl?” diye sormaktan kendini alamaz. Ülkemizde cinsellik hakkında konuşmak, sorular yöneltmek bilinçli bir azınlığın dışında tabu. Kendisi de bir eğitimci olan yazar, bu öyküsünde; yaşamın özü, var oluşumuzun nedeni cinselliğin “ayıp”, “günah” ve “yasak” gibi sözcüklerle geçiştirilemeyecek önemde olduğunu vurgularken okura da sümüklüböceğin bile nasıl ürediğinin öğretildiği okullarda, kadınla erkeğin nasıl büyüdüğü, seviştiği konularında neden bilgi verilmediğini sorgulatıyor. n Herkesin Karanlığı / Arife Kalender / Hayal Yayınları / 84 s. 12 27 Aralık 2018 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear