Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
>> tırır. Prenses Eliza, İyilik Perisi’nin yaptığı sihri kullanıp kaçmaya çalışır. Bir defasında civciv olur bir defasında çekirge. Ama büyücü her seferinde onu yakalar. Ama büyücünün hiç aklına gelmeyen bir şey vardır. Acaba nedir bu? Prenses kötü kalpli büyücünün elinden nasıl kurtulur? En iyisi, sihri, büyüyü bir kenara bırakıp bu hikâyenin sonunu kitaptan öğrenmeli. İyi okumalar! Sakar Kral / AnneGaëlle Balpe / Resimleyen: Mayalen Goust / Çeviren: Çiğdem Şehsuvaroğlu / Redhouse Kidz / 2017 / 36 s. / 37 Sakarlık kötü iş… Elindekini düşürmek, önündekini görmeyip çarpmak, her şeyi kırıp dökmek… Eh, sakar olan kişi bir kralsa eğer, başından tacını bile düşürür, öyle değil mi? Kralın artık bu işe bir çare bulması gerek. En iyisi büyücüyü çağırmalı. Büyü işe yarar mı dersiniz? Sihirlere, büyülere inanacak değiliz, sorunlar büyü ile çözülmez elbette. Kral da bu yüzden çok kızgın zaten. Büyücüyü kovar hemen saraydan. Peki ama kralın derdini kim anlayacak, kim ya da ne geçirecek sakarlık hastalığını? Sakarlığının nedeni neymiş, merak ettiniz mi? Hadi gizlemeyip açıklayalım da, aynı sorunu paylaşanlar, bu kitabın büyüsünü kullanarak derdini çözebilsin: Kralın meğer gözlük takması gerekiyormuş. Evinizdeki küçük prens ya da prensesin de böyle bir ihtiyacı olabilir mi acaba? Hele gözlük kullanma konusunda inatçılık ediyorsa, kralın bu komik öyküsü, fikrini değiştirmesine katkı sağlayabilir. Üç Ejder Masalı / Nilay Özer / Resimleyen: Seçil Çokan / YKY / 2017 / 44 s. / 79 Ejderhaları sever misiniz? İşte size birbiriyle bağlantılı üç ejderha masalı. Bağlantılı çünkü Kancadiş, Kocakanat ve Ateştüy kardeş. Anneleri onları doğururken o kadar acı çeker ki püskürttüğü ateşler ejderha dünyasıyla insanların dünyası arasındaki katmanı eritir. Üç ejderha kardeş, açılan delikten yeryüzüne çıkar. Ora Krallığı’nın adamları onları bulur ve saraya götürür. Yavrulardan birini Ora Kralı’nın kızı Asürya sahiplenir. Diğeri, Bura Krallığı’nın küçük prensi Mavi’ye verilir. Üçüncü yavru da dağlarda yaşayan kâhine. Asürya, Mavi ve kâhin ile büyüyen ejderhaların masallarını okurken yaşlı Zaman Ejderhası’nı da tanıyıp zamanın durmak yerine akıp gitmesinin ne denli önemli olduğunu da fark edeceğiz. n Konuk harfler Bu öykülerde insanlık var! Necati Güngör’ün kaleme aldığı “Bir Hikâye Yaz İçinde İnsan Olsun”, insani değerleri, erdemi ve yardımseverliği satır aralarına ustaca yerleştirilmiş mesajlarla dile getiren nitelikli bir kitap. Öykülerinde, insanın insana muhtaçlığını; yardımseverliğin değerini, karşılık gözetmeyen gerçek iyiliğin ne olduğu bağlamında dile getiriyor yazar. hülya soyşekercİ Z or günler yaşıyoruz; içinde bulunduğumuz modern zamanlar ve metropol yaşamı, her şeyi altüst etmiş durumda. Toplumsal değerler hızla aşınıp yozlaştı; iyiliği, güzelliği, sevgiyi, insanlığı giderek yitirmeye başladık. İnsana özgü, karşılıksız iyilik ve yardımlaşma duygusu yok oluyor. Başkalarını sevme kültürü yerine ötekileştirme, dışlama ve hoşgörüsüzlük öne çıkıyor; bencillik, bireycilik, duyarsızlık, her türlü değerin üstünde yer alıyor artık. Yaşadığımız hayat zorlaştı ve müthiş karmaşık bir hâl aldı. Aklın, yüreğin ve adaletin ışığı her geçen gün biraz daha azalmaya başladı. Kötülüğün gölgeleri, karanlık ruhlardan süzülüp her yana dağıldı. Küçük Prens’in baobap ağaçları gibi yeryüzüne kök saldı kötülük. Bu zorlu, kaotik ve trajik çağda bir çocuk olarak yaşamak da zor. Edebiyat ve sanat, toplumsal karanlığa karşı en güçlü ışık. Böyle günlerin umudu, öncelikle çocuk edebiyatıdır. Nitelikli insan olma kültürü ve değerler eğitimi; aile, okul gibi toplumsal kurumların yanı sıra iyi yazılmış çocuk kitapları üzerinden de gerçekleştirilebilir. İyi insan olma, yardımlaşma, dayanışma, güven duygusu taşıma, insanın özündeki iyiliğe inanma gibi olgular, çocuk kitaplarındaki “erdem öyküleri” ya da “insanlık öyküleri” yoluyla güçlü ve etkili şekilde dile getirilebilir. Necati Güngör’ün kaleme aldığı “Bir Hikâye Yaz İçinde İnsan Olsun”, insani değerleri, erdemi ve yardımseverliği satır aralarına ustaca yerleştirilmiş mesajlarla dile getiren nitelikli bir kitap. Öykülerinde, insanın insana muhtaçlığını; yardımseverliğin değerini, karşılık gözetmeyen gerçek iyiliğin ne olduğu bağlamında dile getiriyor yazar. İyiliğin ve erdemin, suda halkalar gibi yayıldığı ve geleceği oluşturan çocuklar aracılığıyla toplumun farklı katmanlarına dağıldığı ortamlarda, iyiliğin ışığının sonsuza açılışını görecektir insanlar. Güngör, çocuk anlatıcılarını konuştur Necati Güngör kitabına, insani değerleri, erdemi ve yardımseverliği ustaca yerleştirmiş. duğu bu öykülerde yoksullara ve muhtaçlara yardımın anlamını ve ruhta bıraktığı güzelliği içten içe sezdiriyor çocuklara. Yürekten yüreğe ulaşıyor iyilikler. Çocuk anlatıcıların tanıklıkları, metindeki gerçeklik duygusunu çoğalttığı gibi çocuk okurun dünyasına ulaşıyor; o dünyayı genişletip güzelleştiriyor. Güven, sevgi, saygı, merhamet, iyilik, dostluk gibi kavramlar “insan” ve “insanlık” kavramında yoğunlaşıyor. İnsanı insan yapan unsurların en başında geliyor “erdemli olma” hâli. İnsan olmanın gerçekte ne olduğunu, Güngör’ün öykülerindeki metin içi dünyada görüp kavrıyor ve derinden duyumsuyor çocuk okurlar. Toplam on öykünün yer aldığı kitapta, anlatıcıların kimi kız kimi erkek çocuklardan oluşuyor. Onların içten ve naif bakış açısından dile getiriliyor olaylar. Duru, doğal ve güzel bir dille yazılan öykülerde olayların farklı zaman katmanlarında, farklı toplumsal kesimlerde geçtiği görülüyor. Acilen arabaya ihtiyaç duyan hiç tanımadığı bir adama, arabasını ödünç veren öğretmen anneden, insana her koşulda güven duyabilmeyi ve bu konuda gerekirse risk alabilmeyi öğrenirken çalışmak zorunda kalan yoksul küçüklere iyilik eden yetişkinlerin güzel davranışlarını takdirle karşılıyoruz. Vefa duygusu da insani değerlerden biri. Unutulmaz bir dede karakterinin çizildiği “Bu Ev Senin” öyküsünde, vefanın iyilikle sarmaştığı o incelikli vasiyeti duygulanarak okuyoruz. “İnsan maldan değerlidir” diyen dedenin sesi yankılanıyor. Öykülerden birinin, bir paltonun dilinden aktarılması da çocuk dünyası açısından hayli eğlenceli. Modası geçince elbise dolabındaki bir köşeye kaldırılan, kumaşı güzel ve sağlam palto; yoksul, hasta ve muhtaç bir aile babasının bedenini sımsıcak saracaktır bir yardımseverin eliyle. İçi iyilikle dopdolu bir palto hikâyesidir bu. Cebinde kalan son parasını, hiç tanımadığı bedensel engelli bir çocuğa iyilik için kullanan babadan, komşuların elbirliği sayesinde hayatı güzelleşen, borçlu, yoksul, yaşlı kadının öyküsüne de uzanıyoruz sayfaları çevirdikçe. Öykülerin tümünde iyiliğin, sevginin sıcaklığı ruhu ısıtıyor; dil de buna uygun olarak sevgi dolu, empati yüklü, sevecen bir dil. Etkileyici ve hoş ifadelerle akıp gidiyor sayfalar: “Sanki gönül toprağıma sevgi tohumları serpilmiş gibiydi. İnsanları sevmeye başladım” (s. 30). Umut sıklıkla vurgulanıyor: “İnsana güvenmek, insandan umudu kesmemek basit bir şey değil” (s.16). “Ama diyeceğim o değil. Diyeceğim, insandan umudu kesmemeli. Umudu hep korumak, umudun ateşini canlı tutmak gerekir… Çünkü umutsuz yaşanmıyor!” (s. 32). Çocukların insanca güzelliklere yelken açtığı öykülerde, insanlık, erdem ve vicdan odağa alınıyor. Bir yazın ustasının “insan tükenmez” seslenişini, sayfalarında değerli bir emanet gibi saklayan bu öyküleri, eminim çocuklar çok sevecek; güzelliklerin ve insani değerlerin kaynaştığı Bir Hikâye Yaz İçinde İnsan Olsun’u yüreklerinin sesi eşliğinde okuyacak. n Bir Hikâye Yaz İçinde İnsan Olsun / Necati Güngör / Günışığı Kitaplığı / 104 s. KItap 1724 Ağustos 2017