22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

BASKIN ORAN’DAN “RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN yazılmamış ANILARI” Âdeta tıpkısının aynısı “Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılmamış Anıları”, 7 Haziran 2015 seçimlerinin hemen öncesinden ve hemen ertesinden başlıyor, 16 Nisan 2017 referandumumunun hemen arifesinde bitiyor. Baskın Oran ise ‘Hayalet Yazar’ unvanıyla kitabın satırları arasında dolaşarak önemli bir siyasi taşlamanın örneğini veriyor. aydın engİn K itabın adı: Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılmamış Anıları.Yazarı yerine “Hayalet Yazar” denmiş, altına da Baskın Oran diye bir ad eklenmiş. Benzeri var mı bilemiyorum. Ancak alışılmış bir kitap olmadığı daha kapağından belli ve kapağından “Kaçırma, oku beni” dedirten, okuma iştahını alabildiğine kabartan bir kitap. Kabarmış iştahımla kitaba yumuldum ve şafak sökerken pes ettim. 65 fasıldan oluşan 446 sayfalık kitabı bir gecede bitirmek kolay mı? Zaten okurken tadını çıkarmak için bazı fasıllara yeniden dönmekten de kendinizi alamıyorsunuz. Ancak ikinci günün akşamı ve gecesinde bitirebildim. Recep Tayyip Erdoğan’ın yazılmamış Anıları, 7 Haziran 2015 seçimlerinin hemen öncesinden ve hemen ertesinden başlıyor, 16 Nisan 2017 referandumumunun hemen arifesinde bitiyor. Anlaşılan Hayalet Yazar’ın araştırmaları daha önceki dönemlerehenüzuzanmamış. Zaten bu “Hayalet Yazar” nitelemesi de biraz tuhaf. Anlaşıldığı kadarıyla Batı’da pek yaygın olan, ünlü ama bir kitap yazacak donanımı olmayanlara, ünsüz ama bir kitap yazacak donamı olan, hani şu “Ghost Writer” denilen birinin kaleminden çıkan kitaptan söz ediliyor. Ancak kitabı okuduğunuzda siz de göreceksiniz ki yayımlanan “anılar” gerçek. Peki ama o zaman “Hayalet Yazar” ne yapmış, bu kitaba katkısı ne? Bu çetrefil soruların cevaplarını bulmak zor. O yüzden “Âdeta tıpkısının aynısı” deyip geçelim... “HAYALET YAZAR” NE YAPMIŞ? Kitap 65 fasıldan oluşuyor. Bu doğal. Anılarını yazan Recep Tayyip Erdoğan herhalde “bölüm” demeyecek, onun yerine yerli ve millî bir terim kullanacaktı: Fasıl... Birinci fasıl anıların en trajik bölümü. 7 Haziran 2015 yenilgisi yaşanmış, AKP yani Erdoğan Meclis’te 2002’den bu yana alıştığı tek başına hükümet kuracak çoğunluğu yitirmiş ve seçim sonuçlarını benimsediği takdirde koalisyon denen baş belası bir uzlaşmaya zorunlu kalacaktı. Bu, Erdoğan için gerçek bir karabasan ve bu onu iyi tanıyanlar için (Mesela Hayalet Yazar gibi bir uzman için) onun asla boyun eğmeyeceği bir sonuçtu. Birinci fasılda Erdoğan’ın o karabasanı nasıl aşacağının somut ipuçları sergileniyor. Hem de ne ipuçları... Anıların orijinal olduğunun kanıtı gibi... Anılara ilişkin orijinal mi değil mi, kendisi mi, tıpkısının aynısı mı gibi sorularıma kesin bir cevap bulamıyorum. Üslupsa üslup, somut olgularla doğrulanmışlıksa o da kesin... Peki, o zaman Hayalet Yazar ne yapmış; onun katkısı ne? Doğrusu bilmiyorum. Belki de anılar elyazısı ile tutulmuştu da “Hayalet” onları klavye başında dizmiştir. En iyisi ona sormak ama doğru söyleyeceğinden de emin değilim. Kitabı alıp okuyacak olursanız ki şiddete öneririmsizler de böyle sorularla oyalanmayın. Bu tarihsel anıların tadını çıkarmaya bakın. Kitabı bitirdiğinizde hem dört dörtlük bir siyasal taşlamanın tadını çıkarmış hem de tarihî gerçekleri birinci elden öğrenmiş olacaksınız... başa. Haydi bismillah...” Dipnot niyetine orta not: Aktardığım bölümde hatırat yazarının noktalama işaretleri konusunda bilgisiz, en azından savruk olduğu gözünüzden kaçmamıştır. Mesela “ki” bağlacından sonra noktalı virgül koymak, “mübarek cumaları”nın baş harflerini büyük yazmak gibi kusurlar. Ancak bunlar ayrıntı ve belki de kusur hatırat sahibinde değil, Hayalet Yazar’dadır. Önemli değil. Önemli olan daha İkinci Fasıl’dan itibaren hatıraların bir sistematiğe, bir düzene kavuşmuş olması. Nitekim yukarıda aktarılan bölümden hemen sonra aynen şöyle yazmış: “7 Ağustos 2015 Mübarek Cuma / Haftalık kaydıma başlıyorum” Kitabın bundan sonraki 64 faslı hep bu anlamlı ve sistemli cümleyle başlıyor. “HAFTALIK KAYDIMA BAŞLIYORUM” Birinci Fasıl’da hatıralarını okuduğumuz Zat’ın henüz hatıra yazmakta acemi olduğu anlaşılıyor. O “fasılanılarını” sık sık, birkaç gün arayla yazmış. Ama öğrenme yetisi çok gelişkin. Daha İkinci Fasıl’da bunun mümkün olmadığını kavramış. Onun dilinden aktarıyorum: “Daha ikinci fasılda pes etmek zorunda kaldım. Pes etmek değil tabii ki; baştaki tahminim gerçekleşti: Günü gününe yazmak imkânsız; haftada bir, dediğim gibi Mübarek Cumaları, toparlayacağım haftanın durumunu ve o tarihi atacağım Baskın Oran’ın kitabını bitirdiğinizde, hem dört dörtlük bir siyasal taşlamanın tadını çıkarmış hem de tarihî gerçekleri birinci elden öğrenmiş olacaksınız. BASKIN ORAN NAM MÜTEKAİT PROFESÖR... Bu bir kitap tanıtım yazısı. O yüzden 65 fasıldan ayrı ayrı söz edilmesi beklenmemeli. Hem zaten o zaman kimse kitabı almaz. Cumhuriyet Kitap Eki de çaktırmadan korsan kitap basma suçundan okka altına gider. Ne var ki bazı fasılların bir iki paragrafını aktarmazsam olmaz. Mesela başlangıcında uzun uzun Rıza Sarraf’tan söz edilen 35. Fasıl. Âdeta yargı dilinde “samimi itiraf” denen bir fasıl bu. “Rıza niye gittin Miyami’ye?” başlığını taşıyor. Hatırat sahibi Sarraf’ın Amerika’ya gitmesine ve kaçınılmaz olarak tutuklanmasına pek öfkeleniyor. Aslında öfkelendiği Sarraf değil, onu tutuklayan ABD. Nitekim soruyor da: “... Peki Amerika bizim dostumuz ve müttefikimiz, böyle bir şeyi niye yapsın? Üstelik de AB’ye karşı nasıl sığınmacı kozumuz varsa buna karşı da DAEŞ kozumuz varken! Sonra bunlarda HSYK yok mudur? Sulh Ceza Hâkimlikleri falan yok mudur? Bu ne biçim hukuk düzenidir?” Bu hukuk dersi niteliği taşıyan sorulardan sonra samimi itiraf kokan cümlelere geliyoruz: “Bu Amerika denen yerde bi usul varmış. Sanığa öt ki, her şeyi açıkla ki cezan azalsın, hatta kalksın diyebilirlermiş. Bu Rıza daha otuzlarında, 75 yıl kodesi de duydu, ötebilir. Alimallah (Hatırat sahibinin dili sürçmüş olmalı. Sanırım “maazzallah” demek istiyor), 1725 Aralık’a filan benzemez...” Hatırat sahibinin gazabının taştığı bölümlerden birinde, 40. Fasıl’da, Baskın Oran nam mütekait profesör de ağzının payını alıyor. Akademisyenler hakkında hatırat sahibinin söylediklerinden kendine pay çıkarıp tazminat davası açan Baskın Oran’a hatırat sahibi taşkın bir öfke ile sesleniyor. Bunu da aynen aktaracağım: “... Adamdan sayıp Akil yaptığımız bi eski presör müsveddesi kalkmış, bu alçak, zalim, kapkaranlık cahil, tiksinti verici, vatan haini, lumpen, terör örgütünün maşası. Ahlaksız güruh, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş akademisyenlere saydıklarımı bahane edip bana tazminat davası açmış...” Bu ayrıntılı kişilik tanımlaması akademisyenlere midir, yoksa Baskın Oran’a mıdır tam anlaşılmıyor. Büyük olasılıkla hem onlara hem Baskın Oran’adır. Kesin bilgi için Hayalet Yazar’a sormak gerek ama adı üstünde “Hayalet” nerede bulup nerede soracaksın? Bu bir kitap tanıtım yazısı ama alıntılar için yeniden açıp kitaba baktığımda takılıp kalıyor, alıntıladığım fasıldan bir sonrakine, olmadı bir öncekine geçiyorum; koca kitaba bir kez daha dalıp gidiyorum ve bu yazı bir türlü bitmiyor. İyisi mi ben kitabı bir kez daha okumaya gideyim. Siz de başınızın çaresine bakın. n Recep Tayyip Erdoğan‘ın yazılmamış Anıları / Baskın Oran / Belge Yayınları / 446 s. 4 11 Mayıs 2017 KItap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear