Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HERMAN KOCH’TAN “HAVUZLU YAZLIK” İntikam nerede başlar? Herman Koch, eylemlerimizin sınırlarını ve sınırsızlığını özetlediği “Havuzlu Yazlık”ta, bir anlamda çılgınlık çağının çerçevesini çizerken ‘doğru zamanın’ nasıl geride kaldığını edebi bir dille okura aktarıyor. SEVGİ Özdemİr H erman Koch, yazarlığının yanı sıra televizyon yapımcısı ve aktör. Kitaplarına, ki Türkçeye Havuzlu Yazlık’tan önce Akşam Yemeği çevrilmişti, bu yönlerini fazlasıyla katan bir isim; hangi sahneyi nasıl kurgulayacağını ve bunu kelimelere ne şekilde döküp okura sunacağını gayet iyi biliyor. Sofra sahnesi ve ardından gelen toplumsal eleştirilerle hızla ilerleyen Akşam Yemeği bunun güzel bir örneğiydi. Koch, pırıltılı kibarlıkların ve gösterişin altında kaynayan huzursuzlukları ya da fırsatını bulduğu anda ortalığa saçılan asıl kişilikleri okura başarıyla sunmuştu. Üstelik tepeden bir bakıştan öte karakterlerin dönüşümünü sindire sindire anlatıp sınıfsal çelişki ile gerilimleri de bu anlatımın merkezine yerleştirmişti. Mutlu ve mutsuz ailelerin yapısını masaya yatırırken buralarda büyüyen çocukların gözünden olaya bakmayı da ihmal etmemişti. Samimiyetin hâkim olduğu sofra, hem kavganın hüküm sürdüğü bir gerçeklikti hem de güçlü bir metafordu. Koch’un Akşam Yemeği’ndeki gerilim yüklü ve mizahi anlatımı, Havuzlu Yazlık’ta da devam ediyor. “BASİT” TIBBİ HATA Romanın ana karakteri aile hekimi Marc Schlosser. Bir başkası ise aktör Ralph Meier. Meier ve eşi, Dr. Schlosser ve ailesini yakın geçmişte yazlık evlerinde konuk ediyor; buradan yakın dostlukları olduğu zaten anlaşılıyor. Bu yakınlığı sekteye uğratansa Dr. Schlosser’in “basit” bir hatasından dolayı Ralph Meier’in ölümü. Koch, bu noktadan sonra gerilimi arttırıyor ve kimi anlarda karakterlerin ağzından dökülenlerle ve tavırlarıyla kimisindeyse satır aralarında insanın bilinçaltına ittiklerinin açığa çıkışını yansıtıyor. Şu meşhur yazlık ev buluşması, Meier’in ölümü ve Ralph ile Marc’ın eşi Caroline arasında geçenler, Koch tarafından intikam duygusunun nerede başladığını, nasıl seyrettiğini ve sınırının ne olduğunu sorgulatıyor. “Bazen olaylar çok hızlı ilerler; tesadüf demek için fazla hızlı” cümlesi, romandaki eşiklerden yalnızca biri. Bu sıralarda araya giren ahlaki sorgulamalar, kuşkular ve onlarla beraber yürüyen hakikatlere eşlik eden (ve Koch’un kitaplarındaki ana temanın başında gelen) korumakorunma güdüsü, Havuzlu Yazlık’ı bambaşka kulvarlara sokuyor. Bunlardan biri, kimin suçlu kimin temiz olduğuna dair karanlıkta kalan noktalar. “Yanlış teşhis koyma imkânı olan” Schlosser mi “haklı”, yoksa ölen Meier mi? Schlosser, hiç ayırt etmeksizin hastalarının tümüne küçümseyen bir tavırla yaklaştığı için bir anlamda onlardan intikam alma hakkını kendinde buluyor ya da yazar en azından bunu çağrıştırıyor. Buna, Marc’ın, kızına zarar verdiğine inandığı kişiye her şeyi yapma yolunun açık olduğunu düşünmesini de ekleyebiliriz. EYLEMLERİN SINIRLARI Koch, bunu isteyerek mi hareket etti, bilemeyiz ama zamanımızın en önemli ahlaki açmazlarından olan “her şey yapılabilir” anlayışının sorgulanması şeklinde de okunabilir Havuzlu Yazlık. Yazar, karakterlerini ahlaki bakımdan tartmıyor fakat gerek olayların gidişatı gerek her birinin hâli tavrı, okura bu anlamda ardına kadar açık bir kapı bırakıyor. Üstelik intikam gibi bir duygu, eyleme dönüşmeye yüz tuttuğunda, hiçbir sınır kalmadığı ve yapılabileceklerin önündeki engellerin yıkıldığı da unutulmamalı. İşte Koch’un vardığı yer de burası. Böylece yazarın kitabı getirdiği noktaya ulaşıyoruz: Setler yıkıldığında öç alma arzusunun kişinin benliğini ele geçirmesi; buna ister koruma veya savunma refleksi densin ister şiddete eğilim gibi bir tanımlama getirilsin, insan sonunda geri döndürülemez eylemlere girişiyor. Yazarın düşünmesi için okura verdiği “zehirlerden” biri de bu, “Yine olsa aynısını yapardım der insanlar, kendi düşüncesiz hareketlerini savunmak için” cümlesi de bu zehri destekliyor bir bakıma. Koch, kitabında yer verdiği olaylar silsilesi ve insanın zihninde yarattıkları, bu doğrultuda gerçekleştirdiği eylemler ve ardından geri dönüp baktığında araya giren zamanın da etkisiyle özeleştiriye dek varan bir kurgu meydana getirmiş. Eylemlerimizin sınırlarını ve sınırsızlığını özetleyen roman, bir anlamda çılgınlık çağının çerçevesini çizerken “doğru zamanın” nasıl geride kaldığını edebi bir dille okura aktarıyor. n Havuzlu Yazlık / Herman Koch / Çeviren: Semin Suvarierol Hoen / Doğan Kitap / 342 s. KItap 199 Mart 2017