Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ELVIS PEETERS’DAN “SAYISIZ” Hepimiz bir gün mülteci olabiliriz Elvis Peeters’ın “Sayısız” isimli romanı, güncel bir konuya; mülteciliğe odaklanıyor. Peeters, Avrupa’da yaşanabilecek ve kıtanın ‘ev sahiplerinin’ mülteciye dönüşebileceği büyük bir değişim fikrinden yola çıkıyor. ali bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr E lvis Peeters, bir insanın başına gelebilecek her şeyi ele alan bir yazar. Geçmişin hikâyelerinden gelecek öngörüsüne kadar pek çok temaya sahip kitaplarında güncelliği yakalıyor. Peeters, mülteciliği konu aldığı Sayısız’da, Avrupa’daki gerilimi ve göçmenlerin hayat mücadelesini anlatıyor. Yazar, Avrupa’nın göçmenlerle zenginliğini paylaşıp paylaşmama ikilemine yoğunlaşıyor. SOKAĞIN DIŞINDAKİLER Aslında hikâyeyi biliyoruz; Peeters, kitabına yeni ve daha insancıl bir hayat için zorlu bir gemi yolculuğuna çıkanlarla başlıyor. Peki, sonunda o düşledikleri yeni hayata ulaşabilecekler mi? Daha önemlisi Avrupa halkı onları kabul edecek mi? Hepsini geçelim, senaryo tersine dönerse ne olur? Bunlara verilecek yanıtlar bir yana, soruların kendisi bile başlı başına bir drama işaret ediyor. Bir başka dram, yabancı olunan bir memlekete geride bırakılan yaşamla, sayılara ve rakamlara indirgenerek gitmek zorunda kalmak. Es kaza gidilmişse orada türlü yaftalamalarla, imalarla ve güçlüklerle yüzleşmek. Peeters’ın romanında bu hava var; hem giden hem de memleketine mülteci kabul etmek durumunda kalanlar için. Binilen gemi ve ayak basılan kara, her iki taraf için de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının göstergesi. İnsanları nakletme “görevini” üstlenenlerin giriştiği sıkı pazarlıklar ise her şeyin üstüne tüy dikiyor. Peeters’ın bu anlara dair oluşturduğu diyaloglar, vicdanlı her insanın içini sızlatacak türden. Belirsizliğe demir atan gemi de cabası. Üstelik insanların, yolculuk sonunda hayatta kalıp kalmayacağı da meçhul. “Dışarıda hangi sabahın aydınlandığını bilmek imkânsızdı” cümlesi, bu vaziyeti özetliyor. Kent ve ülkelerini işgal edilmiş gibi gören “ev sahiplerinin” yaşantısı ve kimi zaman mültecilere karşı takındığı ayırımcı tavır, haklı ya da haksız bir endişenin ürünü olmakla beraber, Peeters’ın asıl vurgulamak istediği şey eşitsizlik. Süregelen yaşamı bozulmaya başlayan “ev sahiplerinin”, ülkelerine gelen yabancıları istilacı gibi görmesiyle tüm dengenin altüst oluşu. Bu ruh hali, mültecileri sokağın dışına taşıma girişimlerine neden oluyor. HER ŞEY TERSİNE DÖNÜYOR Peeters, çizilen bu sınırın, büyük bir karşı şiddet dalgasıyla nasıl silinebileceğine ilişkin bir kurguyla yüzleştiriyor bizi. Havanın döndüğü, huzurlu ve zengin Avrupa’da taşların yerinden oynadığı bir ortamla karşı karşıyayız. Yazar, satırlarına öyle gerçekçi ögeler yerleştirmiş ki yakın gelecekte yaşanması muhtemel bazı olaylardan bahsediyor. Bununla birlikte konunun gelip dayandığı noktalardan biri misafirlik ve misafirperverlik. Peeters, yıllar boyu süren o tartışmayı, mültecilerin güç aldığı sorunlu bir mevzu olarak resmetmiş. Yani Avrupa’nın orta yerinde roller ve kimlikler; “ev sahipleriyle” mülteciler yer değiştiriyor. Peeters, Avrupa’daki dalgalanma ve değişim hikâyesini anlatırken buna uygun ve manidar bir cümle kuruyor yine: “Hayatlarımız hiçbir zaman tarihin hızına yetişemez.” Bu, bir yandan da belirsizliğin, korkunun ve olağanlaşan suçun yaydığı sınırsız “özgürlüğün” doğurduğu endişenin ifadesi. Sayısız, “Hepimiz, bir gün mülteci olabiliriz”in romanlaştırılmış hali. Yersizyurtsuzlaştırılan ve kimliklerinden uzaklaştırılanların yerine kendimizi koymamız gerektiğini anlatan bir kitap aynı zamanda. Üstelik Peeters, kitapta, olan bitene tam ortadan bakıyor; tepeden ve ayırımcı yaklaşımdan uzak duruyor. Yazar, satır aralarında ise insanlığın hiçbir pazarlığa, kirli politikaya ve ince hesaba indirgenemeyecek kadar hassas bir konu olduğunu anımsatıyor bize. n Sayısız/ Elvis Peeters/ Çeviren: Gül Özlen/ Tekin Yayınevi/ 208 s. OKURLARA Baştankara S ait Faik Hikâye Armağanı sahibi de olan genç kuşağın önemli öykücülerinden Sine Ergün’ün üçüncü kitabı “Baştankara” yayımlandı. Yeni öykü toplamında da artık kendisiyle özdeşleşmiş üslubuyla kısa ve vurucu metinler ortaya koyuyor Ergün. Gerçekliğin bir başka boyutuyla ele alındığı, ruhsal durumların daha derinine inilerek incelendiği kısa öyküler kitapta toplananlar. Ergün’le öyküyü ve yeni kitabını Eray Ak konuştu. Enis Batur, ‘Çekmeceler Kitabı’ alt başlığıyla başlattığı yeni dizisinin ilk kitabı “Gülmekten Ölmek”. Hatıralar, anekdotlar ve saklı kalmış hikâyelerle sarmalanan bu kitap, gerçekten de bir çekmece bütünlüğü sunuyor. Özkan Ali Bozdemir değerlendirdi. Melike Eğilmezler Boylan’ın “Güldürme Beni!Mizah Üstüne Ciddi Söyleşiler” kitabı, mizaha farklı dönem ve alanlarda emek veren üç nesille yapılmış görüşmelerden oluşuyor. Kitabın sıra dışılığı, ilk bakışta bir arada olması düşünülmeyen ancak Türkiye’nin birbirinden farklı ve zengin mizah alanlarından gelerek bir bütün oluşturan isimleri kapsaması. Boylan’la kitabı üzerine konuştuk. “Sartre ile Sartre Hakkında”da yer alan söyleşiler, bir filozof olarak Sartre’ın çağı, dünya ve gününün dünya sorunlarıyla ilgisini, ortaya koyduğu sorumlu tavrı gözler önüne sererken şimdilerde ihtiyacını duyduğumuz ama nedense pek karşılaşamadığımız bir filozof tipini de hatırlatıyor. Mustafa Günay tanıtıyor kitabı. Bol kitaplı günler... KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Direktörü: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 330 Haziran 2016 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap