Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
KItap Renkler... Sesler... Harfler... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Protest bir masal: Kulaklarıma İnanamıyorum Buket Çetin’in ilk çocuk kitabı “Kulaklarıma İnanamıyorum”, 21. İzmir Kitap Fuarı’nda okurlarla buluştu. Bir eğitimci olan Çetin, kitabında okuruna ders vermek gibi bir tutum takınmadığı gibi konu olarak seçtiği sorunların çözümünde, kahramanının duygusal serüvenini ön plana alıyor. Çocukları yakından ilgilendiren konuları kurgularken satır arasında gömülen sihri bulma mutluluğunu yaşatıyor. Kitap Gölgesi MAVİSEL YENER www.maviselyener.com Ö nyargılar ve kategorize etme merakıyla isim takma, çocuklar arasında sık görülür. Başkasının fiziksel özelliğiyle alay ederek canını yakmak sadece çocuklarda değil ne yazık ki yetişkinlerde de zaman zaman gözlemlediğimiz bir davranış. Sözcükler çok güçlüdür! Çocuklar, sözcükleri birbirlerini kırmak için kullandığında istenmeyen sonuçlar yaşanabilir. Buket Çetin, dikkatli bir gözlemci olarak bu konuya büyüteç tutuyor ve arkadaşları tarafından hedef olarak seçilen Ozan’ın gözünden hikâyeyi anlatıyor. Akranları tarafından dışlanan Ozan’ın tepkisini yorumluyor. Metin içinde çocuk haklarının bireyin ve toplumun hakları içindeki yerinden doğrudan söz etmese de bunu satır arasında sezdirip düşündürüyor. OZAN’IN İÇİNDEKİ KARA DELİK Yeni okulundaki arkadaşları Ozan’a “Bay kulak, dev kulak, kepçe kulak, kulakçık” gibi isimler takıyor. Ozan, yeni taşındıkları bu şehri hiç sevmemiş zaten. Sokakları araba dolu, ağaç yetişmiyor, santral nedeniyle havası çok kirli, yağmurlar asitli yağıyor. Güne zehirli fabrika dumanlarının kokusuyla başlamak hiç de keyifli değil. Üstelik bu şehirde herkes alerji oluyor, burunları tıkanıyor, sürekli hapşırıyor, halsiz. Ağaç yetiştirmek için sık sık yeni fidanlar dikiyorlar fakat onların büyüyüp sağlıklı birer ağaç olduğunu gören yok. Ozan, apartmanın önündeki Çınar’dan çok umutlu, büyüyeceğini düşünüp gözü gibi bakıyor ona. Şehirdeki tek arkadaşı Çınar ağacı ile zaman zaman dertleşiyor bile. Ozan’ın içinde kocaman bir boşluk var, bu ona çok ağır geliyor. Kulakları ile dalga geçildiğinde bu boşluk bir kara delik oluyor. SINIFA SESİNİ GÖTÜRMEYEN ÇOCUK “Sınıftaki arkadaşlarımı sevmiyorum. Onlarla birlikte gittikçe belirginleşen kulaklarımı da sevmiyorum. Sanki buraya taşındığımızdan beri ben sadece kulak Buket Çetin’in masalsı anlatımı, fantastik açılımlarda da başarılı olacağının göstergesi. lardan ibaret bir şeymişim gibi geliyor” (s. 15). Ozan’ı anlayan bir başka dostu da flütü oluyor. Şehre, sokaklara, arabalara, pis havaya, fabrikalara, santrale, okuldaki arkadaşlarına alışmanın zorlukları canına tak dediğinde flütüne sığınıyor. Sınıfta onun gibi dalga geçilen biri daha var: Masal. Masal’ın adıyla alay ediyor arkadaşları. Ozan, herkesin Masal’a gülmesine üzülüyor çünkü onun duygularını iyi anlıyor. Masal’ın önünde küçük düşürüldüğü gün, önemli bir karar alıyor; artık sınıfa sesini götürmeyecek! O günden sonra, okulda hiç kimseyle konuşmamaya başlıyor, Masal’la bile… Sadece dinliyor ve izliyor. Elinden gelse sınıftan ve okuldan tamamen kaybolacak, kimse onu fark etmesin istiyor. İlginç olaylar tam da bu dönemde başlıyor. YAŞASIN KOCA KULAKLAR! Ozan çok özel bir yeteneği olduğunu şaşkınlıkla fark ediyor. O, kimsenin işitmediğini, iç sesleri bile işitiyor. Üstelik, hayvanlarla da konuşabildiğini fark ediyor. Papağan, kuş, köpek ve nicesi ona dertlerini anlatabiliyor. Şehirde herkes gibi hayvanlar da hastalanıyor ve Ozan bunu onların dilinden dinleyebiliyor. Başka bir diyardan gelen kuş Şıpşıp’ın anlattıklarıyla farklı bir pencere açılıyor Ozan’ın zihninde. Şıpşıp santral yapılan bir yerden geldiğini ve oradaki balıkların bile bir süre sonra ölmeye başladığını anlatıyor. Her şey zehirli olunca yavrularıyla birlikte yaşayabileceği güvenli bir yer bulmak için uzun yollara kanat çırptığını söylüyor. Artık herkesin maske kullanmaya başladığı bu şehir Şıpşıp’ı daha da çok üzüyor. Bütün hayvanlar ve bitkiler, santral nedeniyle oluşan kirliliğe isyan edip kızıyor. Bakalım onların çabası, Ozan’ın sihirli flütünün ezgileriyle buluşunca neler olacak, sevgili Dünya zehirlenmekten kurtarılabilecek mi? Ozan, “Yaşasın koca kulaklarım!” diyebilecek kadar özgüven sahibi olabilecek mi? ÇOCUK HAKLARI Düşünen, sorgulayan bir çocuk tiplemesi olarak anlatılan Ozan’ın duygusal özgürleşme çabasını da izliyoruz metinde. Toplumsal aklı harekete geçirme konusunda da ona önemli adımlar attırıyor yazar. Ağaçlarla, hayvanlarla, toplumla birlik olarak bir anlamda çocuk yüzlü protest bir hareket yapıyorlar. Kentin kirlenmesine hep birlikte karşı dururken insan hakları, hayvan hakları, çocuk hakları konusunda da bir hak ve özgürlük mücadelesi veriyorlar. Anlatılan öykü bir anlamda kentin tarihi, bir anlamda da Ozan’ın tarihi. Ayarı bozulmuş yöneticiler de metinde yerini almış. Ozan’la alay ederek onun haklarını çiğneyenlerin, doğayı zehirleyerek örseleyenlerden farkı yok aslında. Hak ihlalleri anlatılırken Şıpşıp karakteri aracılığıyla göç olgusuna da gönderme yapılıyor. O, artık yaşadığı bölgede barınamayan, çocukları için güvenli kentler arayan bir göçmen kuş. Doğal çevreden koparılan bireylerin sosyal ve entelektüel gelişimi açısından uğradığı kayıplar da satır arasında okura veriliyor. Çocuk okur, bu kurgu içinde, eleştirel okuma becerisini de kazanacaktır. Yazarın, ulaşılması gereken bu aşamayı çocuğun gözüne sokmadan yapması, ona sadece çok yönlü düşünmenin kapılarını aralaması da alkışa değer. Devlerin dünyasında kendini zayıf bir varlık olarak duyumsayan Ozan’ı başlangıçta herkes yönlendirmeye çalışıyor ama o kendini flüt çalarak arındırıp tüm negatiflikten kurtuluyor. Bu da sanatın dönüştürücü gücünü ortaya koyuyor. Kitabın bir bölümüne hâkim olan masalsı anlatım, yazarın fantastik açılımlarda da başarılı olacağının göstergesi. Buket Çetin, çocuk edebiyatına hoş geldi, yeni kitaplarını merakla bekliyorum. n Kulaklarıma İnanamıyorum / Buket Çetin / Resimleyen: Duru Şimşek / Kanguru Yayınları / 2016 / 128 s. / 9+ Mavisel Yener Ata Cad. Defne Sok. No: 1, D: 1 Balçovaİzmir 20 12 Mayıs 2016 KItap