26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

“PORTAKAL YÜZYILI”NDA “BIR TABLO SATICISININ ANILARI” Vollard’ın ‘otoportre’si... Aralarında Cézanne ve Picasso da olmak üzere pek çok öncü ressam, sağladığı desteğin karşılığı olarak Vollard’ın portrelerini çizmişti. Ama Vollard’ın Cézanne, Renoir ve Degas monografileri de onun bu sanatçılara duyduğu hayranlık ve sevginin yansımalarıydı. “D ünyanın gelmiş geçmiş en güzel kadınının bile Vollard kadar portresi yapılmamıştır; Cézanne, Renoir, Rouault, Bonnard ve daha birçokları tarafından… Resimler, desenler, gravürler… Ama benim kübist Vollard portrem en iyisidir…” Picasso’nun, en iyi portresini yapmakla övündüğü Ambroise Vollard, 1893’te Paris’te kendi sanat galerisini açtıktan iki yıl sonra, dönemin egemen sanat anlayışına karşı çıkarak Cézanne’ın yapıtlarından oluşan ilk kişisel sergiyi düzenlemiş; 1898’deki ikinci Cézanne sergisini, 1901’de Picasso’nun, 1904’te de Matisse’in ilk kişisel sergileri izlemişti. Vlaminck, Rouault ve Bonnard gibi ressamları da destekleyen Vollard o sıralar neredeyse hiç tanınmayan bu sanatçıların belki de en başarılı yapıtlarını çok düşük bedellerle satın almıştı. Daha sonraları sanat yayıncılığına da yönelen Vollard, Degas’nın, Picasso’nun ve daha birçok ressamın resimlediği pek çok edebi yapıt ile bu sanatçıların özgünbaskı ve grafik ürünlerinin yayımlanmasını sağlamıştı. Aralarında Cézanne ve Picasso da olmak üzere pek çok öncü ressam, sağladığı desteğin karşılığı olarak Vollard’ın portrelerini çizmişti. Ama Vollard’ın Cézanne, Renoir ve Degas monografileri de onun bu sanatçılara duyduğu hayranlık ve sevginin yansımalarıydı. Vollard’ın, ölümünden iki yıl önce, 1937’de “Bir Tablo Satıcısının Anıları” anıyla yayımlanan özyaşamöyküsü, bizde de 1974’te Halk El Sanatları Yayınları’ndan Nur Vergin çevirisiyle çıkmıştı. “Tablo satıcısı” Vollard’ın özellikle sanat tecimi ve koleksiyonculuğu açısından çok değerli bilgiler ve anılarla dolu bu kitabı, şimdi, Portakal Kültür ve Sanat Evi’nin kuruluşunun 100. yıl kutlaması kapsamında yeniden yayımlandı. Ama bu kez, Esra Özdoğan’ın çevirisi ve Bülent Erkmen’in tasarımıyla Doğan Kitap tarafından… Hem de Vollard’ın elinden geçmiş, koleksiyonunda yer almış yapıtlardan bazıları nın görselleriyle… Vollard’ın “Bir Tablo Satıcısının Anıları” adlı kitabı, aslında, “Portakal Yüzyılı” kapsamında yayımlanan dört kitaptan biri. “Portakal’ın Yüzyılı” kitabında, Raffi Portakal, Enis Batur’un sorularını yanıtlarken Türkiye’de dört kuşaktır sanat dünyasının içinde olan Portakal ailesinin yaşam ve müzayedecilik serüvenini anlatmakla kalmıyor, bir kültür ve beğeni dünyasını da aktarıyor. Edhem Eldem’in “Osman Hamdi Beyİzlenimler: 18691885” kitabı, Osman Hamdi’nin şimdiye kadar yayımlanmamış iki özgün defterinin tıpkıbasımı ve ortaya çıkan zengin malzemenin yorumlanışından oluşuyor. S. N. Behrman’ın “Duveen: Antikacıların Pîri” adlı kitabı da bir başka efsane “artdealer”ın, ABD’nin çiçeği burnunda milyarderlerine Avrupa’nın sanatını sunan Joseph Duveen’in birbirinden ilginç anekdotlarla dolu yaşamöyküsü niteliğinde. Hemen vurgulamak gerekir ki “Portakal Yüzyılı” kapsamında yayımlanan bu dört kitap, ülkemiz sanatının dolambaçlarında bir asır geçirmiş Portakal ailesinin, sanat koleksiyonculuğu ve sanat galericiliğine damgasını vurmuş iki “artdealer”ın, Batılı anlayışta resmin Türkiye’deki ilk temsilcisi olmakla kalmayan, ülkemizde müzecilik ve arkeolojiye benzersiz katkılarda bulunan Osman Hamdi Bey’in iç dünyalarını önümüze sermeleri bakımından bir ortaklık, bir bütünlük taşıyor. Ne ki Raffi Portakal’ın,19962010 yılları arasında Ferit Edgü’nün danışmanlığında yayımlamış olduğu P Dünya Sanatı Dergisi’ni de, Portakal ailesinin 100. yılında anımsamakta yarar var. Bugün artık eski çağlardan modern çağa çok zengin bir sanat tarihi kaynağı niteliği kazanan P Dünya Sanatı Dergisi’ni dijitale aktararak sanatseverlere, sanat öğrencileri ve öğretmenlerine sunmak, “Portakal Yüzyılı”nda yapılabilecek en büyük hizmetlerden biri olabilir. n MÜREKKEBİ KURUMADAN Birinci sınıf bir hümanist 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başlarının ünlü “artdealer”ı (bu sözcüğü kullanmak biraz züppece geliyor bana ama tam bir karşılık da bulamıyoruz; “sanat taciri” mi desek “resim alımsatımcısı” mı; ‘galeri sahibi’ falan da denilebilir belki) Ambroise Vollard’ın kitabı, hiç kuşkusuz, döneminin sanatçıları, ressamlarıyla ilgili pek çok ilginç anıyla dolu. Ama ben “Mürekkebi Kurumadan”a, 1960’ların başlarında Arena Tiyatrosu’nda Asaf Çiyiltepe’nin yönetmenliğinde Ergun Köknar’dan izlediğim “Kral Übü”nün yazarı Alfred Jarry’yi anlattığı satırları almayı yeğledim. Neden derseniz, hem budala, açgözlü, gözünü hırs bürümüş şişman kral Übü’nün kötülük ve acımasızlığını anlatırken insan doğasının grotesk, akıl dışı, afallatıcı yanını olanca gülünçlüğüyle sergileyen Jarry’yi çok sevdiğim, hem de Vollard 34 yaşında ölen bu olağan dışı yazarın ruhunu bu kısacık “portre”de bize çok güzel aktardığı için… “Alfred Jarry! Kıvrak zekâsı beni öylesine etkilemişti ki ‘Kral Übü’ oyunundan yirmi beş yıl sonra, ‘Übü Baba’nın Reenkarnasyonları’nı yazmaya soyunacaktım. Jarry kadar soylu bir edebiyat insanı gelmemiştir. Çok yoksuldu ama sefaletini sergilemezdi, hatta kendisine yardım etmeye kalkışacağını bildiği kişilerden kaçınırdı. Ne dürüsttü ama! Hatırlıyorum remediğim başka bir kapının açılacağını da bir gün kendisine rast sanıyordum. Aralanan o küçücük kapı lamıştım, yönettiği küçük oldu ama. Yüksekliği göğüs hizama an bir derginin abonelerinden cak geliyordu. birine fazladan alınmış bir ‘Eğilin de kim olduğunuzu göreyim,’ buçuk frank’ı geri verme dedi içeriden bir ses. ye gidiyordu. Bunun için Corbeil’den bisiklet tepesinde gelmişti. Havalar güzelleştiğinde, yazar Corbeil’de, kendi Cézanne’ın 1899’da yaptığı Ambroise Vollard tablosu. Kim olduğumu anlayınca, Jarry beni içeriye buyur etti ama ‘Tavana dikkat!’ diye uyarmayı da ihmal etmedi. İki büklüm içeri girdikten sonra, Jarry’nin o sırada alabroz kestirdiği saçlarının uçlarının yaptığı bir kulübede oturur, daha çok balık tutarak kar bembeyaz olduğunu fark ettim. Bu beyazlığın, Jarry’yi nını doyururdu. Çok çabucak ve debdebeyle har vurup rahatsız etmeyecek kadar yüksek olmakla birlikte, saçla harman savrulan mütevazı bir mirastan geriye yalnızca rının alçıyı süpürmesine de engel olamayacak kadar al bir tabanca, bir de Paris’e gelirken kullandığı bu bisiklet çak tavandan kaynaklandığını fark etmekte gecikmedim. kalmıştı. Yayalar onun geldiğini fark etmediğinde, Jarry çok yaklaşınca havaya bir el ateş ederek yol açardı kendisine. Jarry ev sahibinin, bir apartman dairesini yatay olarak ikiye bölüp kısa boylu kiracıların oturabileceği şekilde düzenlediğini anlattı. ‘Kral Übü’nün yazarı burada iki ‘İyi de Jarry, ya birisi bir gün işi ciddiye alırsa?’ derler kedi ve bir baykuşla birlikte yaşıyordu. Yanlış hatırlamı di. yorsam kuşun kafasının tepesi de bembeyazdı, sahibi “Hah! O kendine gelesiye ben çoktan uzaklaşmış olu dairede dolanıp dururken sürekli onun omzundaydı çün rum, hem ayrıca, bu adama saldırıya uğradığını düşün kü ve sorgucu tavana sürtünüp duruyordu. dürerek dostlarına ve tanıdıklarına anlatabileceği güzel Jarry’nin kimseye borçlu kalmama konusundaki titizli hikâyeler vermiş oluyorum!..’ ğinden söz etmiştim. Aynı şekilde, birine haksızlık ettiğini Jarry yaz sonunda, günün birinde kendi elleriyle bir kuleye dönüştürme umudunu hiç yitirmediği o münzevi düşündüğü anda hemen durumu düzeltmek isterdi. Bir gün bir çitin karşısında tabancayla nişan talimi yaparken, işi barınağından ayrılırdı. Kışı Paris’te geçirirdi. Yazarın bir kadın çıkagelmiş: SaintGermaindesPrés yakınlarındaki bir sokakta ‘Aman beyefendi, benim oğlan burada oynuyor, öldü bulunan evine ilk kez, hazırladığım bir kitaba konacak receksiniz onu!’ demiş. Latince yazı hakkında fikrini almak için gittim, Jarry bi Bunun üzerine Jarry şu cevabı vermiş: rinci sınıf bir hümanistti çünkü. Kapısının önüne gelip, ‘Yenisini yaparız o zaman hanımefendi, hem de he merdivenin orta yerindeki o basık kapıyı çaldığımda, gö men.’” n 6 17 Mart 2016 KITAP
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear