26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Manguel’in “Beş Şehir”i A lberto Manguel, Tanpınar’ın Beş Şehir’inden yıllar sonra aynı kentlere seyahat ederek hem onun yazdıklarına göndermeler yapıyor hem de kendi notlarını düşüyor. Dolayısıyla Evliya Çelebi, Tanpınar ve Manguel bir kitapta buluşuyor. İşte o notlardan birer küçük bölüm: Ankara “Bugün Ankara, Atatürk’ün hayal ettiği ülkenin başkenti, kesinlikle Batılı görünüyor. Ancak kimi köşeler, şehrin kimi göze çarpmayan alanları onun egzotik geçmişinden bir şeyler muhafaza ediyor (...) Ben Ankara’dayken neredeyim? Ankara, birbirine rengârenk ipliklerin karmaşık sonsuzluğu ile bağlanmış olan bir çağlar ve tarzlar düğümü. Aynı zamanda bilmecelerle dolu bir şehir.” İstanbul “Oğlum bana İstanbul’da, dilini anlamadığı bir ülkede sağır olmuş duygusuna kapıldığını söyledi. Ben şu anda kendimi sağır gibi hissetmiyorum ama sanki gösteren ile gösterilen arasında bir kopuş var gibi. Gördüğüm şeylerin taşıdığı anlamdan emin olamıyorum reklam panoları, gazeteler, yapıların cepheleri, jestler, piyasa sunumları, menüler, giysiler. Gezip görmelere kendi hikâyelerimizi getiririz demiştim ama duyduğumuz seslere de hikâyeler getiririz. Islık çalan ‘ü’ ve teskin eden ‘ç’, şaplak atan ‘t’ ve halim selim ‘ğ’, bir garson ya da taksi şoförünün alışılagelmiş cevapları, müezzinin okuduğu ezan ve martıların sesleri, pop şarkıları ve melankolik Doğu figanları, hepsi kulağımda karışıyor ve anlamlarını başıma kakıyor. Büyükbabamın bu şehre duyduğu sevgi İstanbul’u bana açıklamaya yetmiyor: Tuhaf, güzel, sıradan ya da şaşırtıcı, gördüğüm her şey, şehri sahiden bilen şanslı kişiler için farklı, olağan bir anlam taşıyor.” Erzurum “Burası, bir arabanın camından görülemeyecek bir şehirdir. Beklemek ve yürümek, Erzurum’daki sembolik varoluşsal edimler gibidir (...) Erzurum’da yürüdüğünüzde, iki eşzaman akıp gider. Biri, başınızı her kaldırdığınızda manzara değişiklikleri ile işaretlenen zamandır (...) İkincisi, siz yürürken çamurlu sokaklar ya da yollarda belli belirsiz hareket eden ayaklarınızın ritmine göre açılan zamandır, karıncalar tozda faşist imparatorluklar inşa eder, bütün bunlar dünyanın yuvarlak oluşunun kanıtı olan inatçı bir devamlılıkla belli olmayan bir şeye doğru ilerler.” Konya “Konya’nın kendisi bir hattatın eseri sanki. Birisi onu ince mavi boya tabakasıyla kaplı kâğıt üzerine ince fırça ile resmedilmiş bir şehirle mukayese etmişti. Böyleyse eğer, fırçanın kıllarının geride bıraktığı vuruşlarda, çözemediğim bazı kelimeler ortaya çıkmış: Konya’da, tam olarak tanımlayamadığınız ya da anlayamadığınız pek çok şey görürsünüz. Bu belki de doğumunda korkunç bir ejderha ile iki yorgun dervişin bulunduğu şehrin doğasından geliyor. Sufiler, Allah’ın yüzüncü adının onlara son görülerinde malum olacağını söyler ama bu adın kulaklarında neyin çalınmasıyla mı duyulacağını, yoksa bir hattatın kalemiyle göğe mi yazılacağını açıklamazlar. Hangisi ödüllendirilecek? Göz mü, kulak mı?” Bursa “On dokuzuncu yüzyıldan beri şairler ve siyasetçiler Bursa’ya çok sayıdaki park ve bahçesinden dolayı ‘Yeşil Bursa’ ve ‘Yeşil Şehir’ diyorlar. Şehirde bitki örtüsüne çok kıymet veriliyor; Bursa mezarlığının yaşlı ağaçları ‘ulusal anıt’ kabul ediliyor ve kanunla korunuyorlar. Bir de Tanpınar’ın muazzam keyif aldığı çeşmeler vardır tabii. Tanpınar, 17. yüzyıl seyyahı Evliya Çelebi’nin Bursa çeşmelerini uzun uzadıya tasvir ettiğini ve şu sonuca vardığını hatırlatır: ‘Velhasıl, Bursa sudan ibarettir.’ Yüzyıllar sonra, 1949 Nisanı’nda, Yunanistan’daki askeri diktatörlükten kaçan Yorgo Seferis, Bursa’da ‘su gölgede süzülür, güneşte ışıldar, akar ve fısıldar; aşk geri döner’ diye yazmıştır Bir Şairin Günlüğü’nde. Ağaçlar ve çeşmeler. Bir yabancı için Bursa sadece yeşil değil, gümüşîdir de. Taşlar pırıldar.” n >> ete kemiğe bürünmüş hali gibiydi. Bursa ise bir çeşit orta basamak; muhafazakâr ve temkinli. Hepsinden öte Konya’ya âşık oldum; daha genç olsaydım burada kalmayı ve yaşamayı seçerdim diye düşündüm. Muhafazakâr görüntüsünün arkasında, Konya’nın manevi eğilimi, birçoklarına göründüğü gibi çok daha açık, gönlü zengin ve dost canlısı. Fakat belki de şehrin anlamını bana oldukça detaylı bir şekilde açıklayan, bilgili din tarihçisi Hilal Seyhan’la görüşmemizin ve yaptığımız sohbetlerin etkisinde kalmış olabilirim. n Kitabınız, yer yer bir belgeselin geçtiği şehirleri uzun zaman sonra ziyaret edip aynı mekânlarda yeniden görüntü almışsınız izlenimi de uyandırıyor. Siz ne dersiniz? n Eğer kitabımın Tanpınar’ın yazdıklarına dipnotlar koyma konusunda küçük bir girişim olduğunu söylerseniz böylesi bir “tekrar görüntü alma” eylemini kabul edebilirim. “TÜRKİYE’DEKİ GERİLİMİN AŞILMASINI DİLİYORUM” n Tanpınar’ın anlattığı beş şehri gezerken gördüklerinizle onun yazdıkları arasında hangi benzerlikleri ve farklılıkları yakaladınız? n Bakış açılarımızla ilgili neredey Alberto Manguel, yıllar evvel Tanpınar’ın gittiği beş şehirle ilgili kendi gözlemlerini aktarıyor bize. “Tanpınar’ın İzinde Beş Şehir”, bir “yabancı” olarak Manguel’in bakışını yansıtıyor. se her şey doğal olarak birbirinden farklıydı. Tanpınar, cumhuriyetin ilk yıllarını yaşama deneyimine sahipti; ben ise pek bilgisi olmayan, anlamları yorumlayan ve yanlış çeviriler nedeniyle kafası karışmış bir yabancıydım. Tanpınar’la ortak noktamız ise mekânlara duyduğumuz hayranlık, büyülenme ve onun kendi zamanında, benim ise bugün Türkiye’de olup bitenler için duyduğumuz üzüntüydü hiç şüphesiz. n Gittiğiniz kentlerde insanların size yaklaşımı nasıldı? n Beni etkileyen en başta insanların cömertliğiydi, bunu özellikle vurgulamak isterim. Öte taraftan, kültürel birikim ve hemen yanı başlarında duran tarihe bakışlarındaki hassasiyetlerini paylaşmaları da dikkatimi çeken yönleriydi. Bu iki durum ya da yaklaşım beni etkiledi diyebilirim. n Ülkenin doğusu ve batısında bazı şehirler gezmiş biri olarak hem içeriden hem de dışarıdan bakan bir gözle değerlendirdiğinizde Türkiye nasıl görünüyor? n İtiraf etmeliyim ki bu oldukça yo ğun ve yanıt vermesi gerçekten zor bir soru. Türkiye toplumunun, Atatürk’ün de hayal ettiği gibi yeniden kendisine güvenmesini ve baskıcı politikalara göz yummaktan vazgeçerek ülke çapında etkisi her gün biraz daha artan gerilimi aşmasını diliyorum. Şu an için tüm içtenliğimle bunu ummaktan başka bir şey yapamıyorum. n Tanpınar‘ın İzinde Beş Şehir/ Alberto Manguel/ Çeviren: Sevin Okyay, Kutlukhan Kutlu/ Yapı Kredi Yayınları/ 104 s. KITAP 1917 Mart 2016
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear