Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ece Temelkuran’dan “Devir” Devrimciler neyi devirecekti? Ece Temelkuran, 1980 yılının 12 Eylülü’ne değin askeri cuntanın dizgeli darbe hazırlığını ve devrimci öğrenci devinimini, Ankara’nın Kurtuluş Mahallesi’nde yaşayan romanın kahramanları Ayşe, Aydın ve Sevgi; Nejla Hanım ve Jale Hanım Teyze’nin tanıtımı eşliğinde ve beşaltı yaşlarındaki Ayşe’nin dünyasından anlatılaştırıyor romanında. r Prof. Dr. Onur Bilge KULA ce Temelkuran, Devir’de Devrimci Yolcu bazı devrimcilerinin öykülerini yetkin bir estetik beğeniyle biçemselleştirmiştir. İçeriğine uygun olağanüstü yazınsal bir anlatı olan Devir, bir anımsama, anımsatma, direnme ve umutsuzluktan umut, yenilgiden yengi türetme romanıdır. Ankara Kuğulu Parktaki havuzda yüzen dilsiz kuğular, 1980’de bu çılgın ve hüzünlü kentte yaşanılan utkulu direnişin ve hüzünlü yenilişin tanıklarıdır. “TEK YOL DEVRİM!” Temelkuran, 1980 yılının 12 Eylülü’ne değin askeri cuntanın dizgeli darbe hazırlığını ve devrimci öğrenci devinimini, Ankara’nın Kurtuluş Mahallesi’nde yaşayan romanın kahramanları Ayşe, Aydın ve Sevgi; Nejla Hanım ve Jale Hanım Teyze’nin tanıtımı eşliğinde ve beşaltı yaşlarındaki Ayşe’nin dünyasından anlatılaştırmıştır. Nejla Hanım, düzgün, ahlaklı, insancıl batılı yaşam tarzını içselleştirmiş bir Cumhuriyet kadınıdır. Hem kızı Sevim’e sosyalizmde hiç mi milli bayram yok?” diye soracak denli saf hem de “bir tarafın Niğde Öğrenci Yurdu, ülkücü gençler, bir tarafın Mülkiye, solcu gençler ve tam karakolun karşısında oturuyorsun, bütün bunları çocuktan nasıl saklayabilirsin? diyecek denli olayların ayrımındadır. Komünistlikle suçlanan, 1945’te Konservatuar’dan Cebeci’ye dalgın yürüyen Sabahattin Ali’yi üzüntüyle anar. Nejla’nın karşıt kutbu olarak kurgulanan Jale Hanım Teyze’yse, Bülent Ersoy’a hangi gözlük yakışıyor? O neyi giyiyor? Ne zaman kadın oluyor? Askerler ne zaman yönetimi ele alıyor? gibi konularla oyalanan ve hep başkalarından yararlanan bir figürdür. Romanın diğer kahramanları, Seyranbağları’nın gecekondu bölgesinde yaşayan ve evleri “Ülkücüler” tara E fından yakılan “devrimci” aile Hasan, Aliye ve oğulları Ali’dir. Yakılan evleri ODTÜ’lü öğrencilerce yeniden yapılan bu ailenin üyeleri, polisçe ağır işkenceden geçirilir; ancak konuşmaz, direnir. Yazar, bu üç figürü devrimci direnişin simgesi olarak kurgulamış. Aliye kardeşi Said’in öldürülmesiyle görmüştür ki, ölmenin kıymeti yoktur; gazeteler ölenlerin adlarını bile yazmamaktadır. Öldürülen öğrenciler, öğretmenler, avukatlar, işçiler adsız bırakılmak istenmektedir. Sadece 197980 eğitim yılında 395 öğrenci ve öğretmen öldürülmüştür. Ekmek, özgürlük ve eşitlik için kararlı bir savaşımcı olarak tasarımlanan Fotoğraflar: Sedat SUNA Devir, Lukacs’ın tümelliktekilliktikellik kavram üçlüsüyle açıkladığı sanat yapıtının oluşumu ilkesinin gerçekleştirimi gibidir. Temelkuran 1980’in sosyal, politik ve kültürel görünümünü, diyesi, bir tümelliği ve bu tümelliğin içerdiği tekilliklerden biri olan devrimci devinimi ve bu devinimi oluşturan bireysel özgeçmişleri Devir’de yazınsallaştırarak tikelleştirir. Aliye’nin romandaki deyişiyle Faşistler Ankara’nın sadece üç mahallesinde kalmıştır. Bir yıla kalmaz biter bu iş. Aliye’yi onaylayan Birgül’ün “Tek yol devrim!” diye bağırmasına, gecekondulu Nuran devrimi bekleyecek hal mi kaldı diye karşılık verir. Aliye gecekondusunun önündeki kuyudan su içmekten çekinmektedir; çünkü komşular o kuyuda insan ölüsü vardır. Elaziz’den sürüp getirdikleri Ermenileri atmışlar oraya demektedir. Aliye’nin kocası Hasan iş yeri temsilcisi olduğu için başına gelmeyen kalmamıştır. Evi yakıldıktan sonra Hüseyin’e çoluk çocuğu tarayacak bunlar, höst demezsek diyen Hasan silahlı direnişin gerekliliğine inanmaya başlamıştır. Hüseyin de ev yakma olayından sonra mahalleyi başka türlü korumak gerektiği kanısındadır. Temelkuran, ODTÜ’lü Hüseyin’i bu üç figür kapsamında özellikle de küçük Ali’nin gözünden yazınsallaştırmıştır. Devrimci öğrencilerin mahalle halkıyla yaptıkları toplantıları izleyen, her şeyi yaşayarak öğrenen Ali, Hüseyin Abisinin sözlerini ve davranışlarını örnek almaktadır. Dayısı Said’in cezaevinde işkenceyle öldürüldüğünü, kendisine Kızılbaş piçi diyen polislerden ve faşistlerden neyi gizlemek gerektiğini, zafer, direnen halkın olacaktır sözünün ne anlama geldiğini, annesibabası komünist Kızılbaşlar olduğu için evlerinin yakıldığını yaşayarak öğrenir. Dayısı Said’in kanlı parkasını, hep yanında taşır. Ali için en yakışıklı, en cesaretli en iyi insan ODTÜ’lü Hüseyin’dir. Kızların en güzeli de Hüseyin’in sevgilisi devrimci abla Birgül’dür. Hüseyin kararlı, insancıl, özeleştirel ve uzakgörülü bir roman figürüdür. Hüseyin’in romandaki anlatımıyla, faşist diktatörlük geliyor, kesin artık. Böyle olmasına karşın, merkez komite partileşelim, bağımsız aday çıkaralım demektedir. Devrimciler, halka yetmemekte, direnişlere yetişememektedir. Gelmekte olan faşist darbeye karşı diğer devrimci örgütlerle dayanışma da sağlanamamaktadır. Çorum’da solcular ve Aleviler kıyımdan geçirilmesine karşın, MC Hükümeti’nin başı olan Süleyman Demirel Çorum’u bırak, Fatsa’ya bak! Diyerek, darbeyi özendirmektedir. Tercüman’ın, Hürriyet’in yazarları da kışkırtmaktadır. Halksa yorulmuştur; devrimci devinime ilgi duymamaktadır. Romanın sonunda yaşlı bir adamın darbeden hemen sonra Şükür ya Rabbi! Devrimci deyip duruyorlar; neyi devirecekti bunlar? Allah ordumuzu başımızdan eksik etmesin! Sözleri, halkın tavrını açıklamaktadır. Temelkuran, halkın devrimci devinime bakışını ilk bölümde zulüm karşısında halkımın tepkisi, zalime direnmek değil, zulmü, kendinden güçsüz olana yöneltmek sözleriyle özetler. Tema politik olmasına karşın, sosyopolitik çözümlemeye boğulmaksızın yazınsallaştırır. Romanda anlatılaştırılan devir, öğrenciler başta olmak üzere, düzenin baskı ve sömürüsüne karşı çıkanların tutuklanmalarının, işkence görmelerinin ve hatta öldürülmelerinin olağanlaştığı, sürekli silahlı çatışmaların yaşandığı bir zaman dilimidir. Her kapsamlı ve uzun erimli kavga gibi, devrimci devinim de K İ T A P S A Y I 1 3 0 5 S A Y F A 1 4 n 1 9 Ş U B A T 2 0 1 5 C U M H U R İ Y E T