Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
WILLIAM S. BURROUGHS’DAN “SON SÖZLER” ‘Arzuhalci’nin vasiyeti “Son Sözler”, William S. Burrouhgs’un ölümünden önceki dokuz ayında kedilerden politikaya, edebiyattan şiddete dek düşündüklerini yazdığı günlükleri. Burroughs, notlarında ironisinden ve hayatı ıskalayanlara duyduğu kızgınlığı dile getirmekten yine vazgeçmiyor. yansıması aynı zamanda. Bu çaba, din şemsiyesi altında yuvalanan acuzelerin ürettiği nefreti görüp dillendirmesini de kolaylaştırıyor. Burroughs’un hep barıştan söz açan yapısı günlüklerde de kendisine yer buluyor; o dönem Afrika’yı ceset tarlası haline getiren HutuTutsi çatışmasını, salgın ve kıtlıklar yüzünden dertlenip bütün insanlar için sükunet istediğini yazarken savaşın, salgınların, kıtlığın ve ölümün “kötücül maço erkekler tarafından organize edildiğini” söylüyor. ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr u sayfada William S. Burroughs’un suretini ve kitabını görenler, “Bu kaçıncı Beat yazısı?” diye sorabilir, haklılık payları da var. Ancak şurası da bir gerçek ki Burroughs ve öteki Beat’ler, unutulacağına zaman geçtikçe daha da güncel hale geliyor. “İletişim teknolojileri” gibi beylik laflar etmeyeceğim. Kafa yordukları konular, dönüp dolaşıp önümüze geliyor; tam da bu nedenle Burroughs ve diğer Beat Kuşağı üyelerine atıf yapılıyor, eski defterler karıştırılıyor. Eski defterler demişken, bu sayfada yer alan yazının konusu, öbürlerinden biraz farklı. Keza Son Sözler, Burroughs’un ölümünden önce yazdığı cümlelerden oluşuyor. Ama merak etmeyin, kendisi yine bildiğimiz Burroughs. Burroughs, 2 Ağustos 1997’de kalbi durup buraları terk ettiğinde bir dünya B kitap ve yazının yanında bize günlükler de bıraktı. Ölmeden evvel, sadece günlük tutmaya vakit ayıran ve dost meclislerinde bile elinden kalemi ve defterini düşürmeyen Burroughs, seksen küsur yaşında olmasına rağmen lafını yine esirgemedi, eli titremedi. Son Sözler, ağzını korkak alıştırmayan bu delikanlının bir bakıma bitirici vuruşu. “KÖTÜCÜL MAÇO ERKEKLER” James Grauerholz, Burroughs’un, içeriği konusunda ketum davranmasına rağmen günlüklerinde sürekli düzeltme yapmasını, onların bir gün mutlaka yayımlanacağına dair inancına bağlıyor. Hatta onun çalakalem yazdığı cümlelerin “konuşan ölü parmaklardan” çıktığını düşünüyor. Aslında bu metinleri okuma işini ağırdan aldığını anlatıyor Grauerholz: “Günlükleri gözden geçirme işini, en yakın arkadaşımın vasiyetini okumak gibi üzücü bir göreve nihayet hazır olduğumu hissettiğim 1999 baharına kadar erteledim (...) Sonraki yayına hazırlama sürecinde, yazarın mahremiyetini korumak amacıyla günlüklerdeki malzemenin yaklaşık yüzde beşini çıkardım.” Kitabın önümüze geliş hikâyesi kısaca bu. Peki, Burroughs neler yapmış son dokuz ayında? “Yaşayan görecektir” sözünün peşinden hiç ayrılmayan Burroughs, gençliğinde neyse yaşlılığında o. Defterlerde en saf haliyle karşımızda ve ölen kedisi için ağlayan, kalp doktoruyla gerçekçi konuşmalar yapan, New York caddelerini turlayan bir adam. Tabii yine muhbirlere çatıyor, “uyuşturucuyla savaş” adı altında toplum mühendisliğine soyunanlara silahını doğrultuyor. Seksenini devirmiş ve habire uyuşturucu çakan bir adamın, “normal şartlar altında” (her ne demekse!) zihninin bulanık olmasını beklersiniz ama günlüklerdeki cümleler aksini gösteriyor; Burroughs, bedenen yorgun fakat zihnen çakı gibi. Her cümle olabildiğince berrak: “Maskenin altında ölümden başka bir şey yok.” Gerçekleri itinayla örtmeye uğraşanlara bir uyarı! Burroughs’un küstahlığının kaynağında, hakikati savunmasının yattığı ortada. ABD’li politikacıları ve yetkilileri sürekli eleştirip onlara “aklı başında ve düzgün insanları ürkütecek kadar boktanlar” veya “yalan söylemek için kelimeler üretiliyordu” demesi de hakikat bekçiliğinin bir sonucu. Son Sözler, Burroughs’un “kutsal” ya da “hakiki insan” olma çabasının bir GİDERAYAK DÜŞÜLEN DİPNOTLAR Burroughs, son demlerinde dünyayı sarıp sarmalayan kötülükle kavgasını sözcükler üzerinden sürdürüyor. Kötülüğün, katışıksız aptalların inanacağı şeffaf yalanlarla örtbas edildiğini yazarken “ortalama insanlar, iktidardakilerin yalan ve aldatmaca sağanağı altında daha da aptallaşıyor” diyor. Bu noktaya gelinmesine neden olansa ona göre en yüce değere dönüşen para ve güç. Vaziyeti bir kez daha yorumluyor: “Yaşayan görecektir ve hiç kimse bakmayan kadar kör değildir.” Burroughs, bakıp gördüğü için üretilen büyük yalanda delikler açmayı başaran, onu ısıran bir adamdı. Tıpkı, bu cümleleri yazdığı günlerde kaybettiği yol arkadaşı Allen Ginsberg gibi. Yalanlarla derdi olan ve gerçekleri ifşa etmeyi neredeyse görev bilen Burroughs, Ginsberg’e son günlerinde söylenen “az vaktin kaldı” hakikatinin kendisi için de geçerli olduğunun farkındaydı. Süratle kaleme aldığı günlüklerinden bunu anlayabiliyoruz. Zaman daraldıkça ortalığı kaplayan gerginliklere kendince çözümler üreten bir Burroughs çıkıyor karşımıza; ölümünden üç gün önce yazdığı son notta şöyle diyor: “Ben düşündüm. Düşünmek yetmiyor. Hiçbir şey yetmiyor. Nihai derecede yeterli bir bilgelik, tecrübe falan yok, hiçbir bok yok. Kutsal Kâse, Niha Satori, nihai çözüm falan yok. Sadece çatışma var. Çatışmayı çözebilecek tek şey sevgidir (...) Saf sevgi (...) Sevgi, dünyadaki en doğal ağrı kesicidir.” Hayatın çatışmadan oluştuğunu söyleyen, uyuşturucu kullanmak dâhil yaptığı hiçbir şeyden pişmanlık duymadığını dile getiren, bütün hükümet ve örgütlerin yalanlar üstüne inşa edildiğini düşünen, sevginin hayatı yaratabileceğini yazıp “lemurları, kedileri ve gelincikleri hiç sebep yokken sevip okşadığımı hissedebiliyorum” diyen Burroughs, düzene karşı elinden ve dilinden geleni ardına koymadı; bildiği gibi yaşadı. Son Sözler, bütün bunların toparlayıcısı ve giderayak yaşamına düştüğü bir dipnot olarak da nitelenebilir. Burroughs, hayatın orta yerinden gelip yaşamımızın ortasına yerleşen bir “arzuhalci”ydi. Son Sözler, bu adamın, üstünde epey çalıştığı bir vasiyeti andırıyor. Bakıp gören ve büyük yalanı parçalamaya niyetlenenlere sesleniyor. n Son Sözler/ William S. Burroughs/ Çeviren: Ahmet Ergenç/ Sel Yayıncılık/ 292 s. 4 26 Kasım 2015 KItap