05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

OKURLARA Batu ve Önderoğlu Termometre Bir ölçüm(leme) işlemi için başvurabileceğimiz, kitabevlerinde, eczanelerde satılan bir termometre yok tabii. Her iyi okur, her kitap tutkunu yolda bir tür iç termometre yaratır bünyesinde. Metinlere yaklaşır ve sokulurken ondan yararlanmayı öğrenir. ket etmeye hazır bekleyen cıva kolonuna göz atar. Bilir, fark etmiştir: Bazen, okumak ölümü getirir. recht’in musiki yapıtları bağlamında insanın vücut ısısını ölçü sayışı üzerinde düşünedurayım, konu yazı sanatına geldiğinde bu ölçülendirmeyi yersiz bulduğumu fark ettim: Bana mı öyle görünüyor bilmem, 37 derece aslında vasati ortalamayı temsil ediyor her yıl milyonlarcası kitapçı raflarına üşüşen sıradan yazılı ürünler için geçerli bir tasnif kıstası. Başyapıtların, anayapıtların çoğunun ateşi yüksektir. Ateş, her durumda metne aittir, bütün yazı türlerinde; onları taşıyan araca, yazma ya da kitap ya da ebook sirayet etmez, etseydi kitapçı dükkânları, kütüphaneler yakalarını yangınlardan kurtaramazdı demek ki, ateşin bulaşması için okurun metinle buluşması, okumaya koyulması gerekir. Kaçınılmaz mıdır ateş transferi, hayır: Metne giremeyen okur içyanık almadan uzaklaşır oradan. Metni anlamaktan söz etmiyorum burada, içeri girebilmektir esas olan, yoksa yanlış anlayan okur da iyikötü pay alır ateşten. Bir “ateşi yüksek yapıtlar” listesi kuracak, 38 dereceden 42 dereceye (sonrasında geri dönüş yoktur) bir sıralama önerisi yapmaya yönelecek değilim herkese kendi dökümü. Derdimi tasamı tek bir örneğe sığınarak somutlaştırabilirim: Böyle Buyurdu Zerdüşt. Aklından, tartımlılığından şüphe duyulmayacak hiçbir okur, Nietzsche’nin 18811888 arası yazdığı kitapların ortalama ısısını düşük ya da vasat bulduğunu söyleyemez bana kalırsa; derecelendirmeye gelince, kimi Zerdüşt’ün (benim gibi), kimi Ecce Homo’nun ya da Putların Alacakaranlığı’nın 40 derece üstünde bir ısısı olduğunu dile getirecektir. Bana öyle geliyor ki, yakıcı metinler üzerinde uzlaşma sağlamak görece daha kolay. Uzlaşma diyorsam, “herkes”in o konuda anlaşmasından, B bir ‘oy birliği’ durumundan dem vurmuyorum elbette; öylesi metinlerin etrafında farklı dil, kültür, inanç odaklarına ait yabana atılamayacak sayıda okurun buluşacağı görüşünü öne sürüyorum. Ama Pisa Kantoları ama Büyük Saat, Ses ve Öfke ya da Göçmüş Kediler Bahçesi, 3842 derece arası hissedilmiş toplamlardır. Öteki kutupta, bir de ateşi çok düşük, dolayısıyla tehditkâr, bir başka açıdan öldürücü özellikler taşıdığını düşündüğüm şiirler, metinler yer alıyor. Parmenides’ten Georg Trakl’ın şiirlerine giden çizgide, kendi payıma, 35 derece dolaylarında seyreden yapıtları işaretleyen bir liste önerebilirdim günü gelirse diyelim. İçüşütücü, buz kesici, dondurucu parçalar seçkisi. Okuma sürecinde göze almayı gerektirirler. Nasıl aşırı ateşliler yanık izleri bırakırsa sonrasında (ve sırasında), aşırı soğuk olanlar da yarasız beresiz çıkılmasını olanaksız kılar, okuma deneyiminden. Bir ölçüm(leme) işlemi için başvurabileceğimiz, kitabevlerinde, eczanelerde satılan bir termometre yok tabii. Her iyi okur, her kitap tutkunu yolda bir tür iç termometre yaratır bünyesinde. Metinlere yaklaşır ve sokulurken ondan yararlanmayı öğrenir. Yanıp tutuşmak, donayazmak ürkütüyorsa geri çekilmeye de üstüne gitmeye de karar vermek için zihninin, tininin bir köşesinde hare AXELOS’A DAİR 19731974, Paris’te Kostas Axelos’tan felsefe dersi alıyorum. İlk oturaklı ödevimi onun Le Jeu du Monde’uyla Fink’in kitabını karşılaştırarak yapmış, Christophe Thibeaudot’yla metnimin pürüzlerini giderip cilâladıktan sonra hocaya teslim etmiştim. Sanırım hoşlanmış, belki bir parça da gururlanmıştı. Yılın sınıfta en yüksek notu olduğu için ben de. Kıbrıs hârekâtı başladığında, ders çıkışı beni durdurdu, birlikte o zamanlar şehrin en güzel kahvesi olan Cluny’ye gittik. Bana Ecevit’le ilgili sorular sordu, CHP’deki gelişmeleri anlattırdı. Yirmi yıl geçti aradan, Axelos’un ilk metninin yayıncısı oldum Cogito’da; onbeş yıl daha, Kırmızı’dan kitabının çıkmasına önayak oldum. İki kitap vesilesiyle de kısa, kibar mektuplar gönderdi bana. 2005’de, Andorra’da, bir gece Jean Lacoste’la derin sohbete dalmıştık (Benjamin üzre), bir ara söz Axelos’a geldi. İçkiye düşkünlüğünü bilmiyordum, son döneminde alkolün etkisiyle kafası iyice karışmış, tuhaf bir NasyonalKomünist teori geliştirmeye kalkışmış, ama bu bir rivayet de olabilirmiş. Şaşırmadım nedense. Axelos, bana hep Perikles çağına komşu çıkan bir düşünür gibi görünmüştü, olduysa son sapmasını da o bağlamda değerlendirmek gerekirdi. Paris’te bir Yunanlı. Başka zamanlardı. n Kostas Axelos elin Batu’nun Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan yeni şiir kitabı “Kayıp Şeyler DivanıThe Divan of Lost Things”, geçmişin üstü toprakla ve erk şiddetiyle örtülü ölü insanlarına ve ağaçlarına, tüm öldürümlere adanmış. Batu ile Gamze Akdemir konuştu. “Filler ve Balıklar” Neslihan Önderoğlu’nun yeni kitabı. Önderoğlu ilk iki kitabından sonra bir sıçrama yapıyor öykücülüğünde. Öyküler hacim kazanırken anlatılanların ve kişilerin de dünyaları derinleşiyor. Kitabı Eray Ak değerlendirdi. “Son Sözler”, William S. Burroughs’un ölümünden önceki dokuz ayında kedilerden politikaya, edebiyattan şiddete dek düşündüklerini yazdığı günlükleri. Burroughs, kendine döndüğü notlarında ironisinden ve hayatı ıskalayanlara duyduğu kızgınlığı dile getirmekten yine vazgeçmiyor. Ali Bulunmaz tanıtıyor kitabı. Penguin’in “Büyük Fikirler” dizisi Türkçeye kazandırılmaya başladı. Dizideki kitaplar okuru hesaplaşmalara sürükleyecek eserlerle dolu. Yazarların, düşünürlerin emek verdiği koca kainatları, tam yerine rastgelen cümleler eşliğinde geziyoruz. Karin Karakaşlı’nın tadına doyulmaz kaleminden bakıyoruz kitaba. Faruk Duman’ın ikinci deneme kitabı “Tom Sawyer’ın Kitap Okuduğu Kulübe”, edebiyat dünyasının dev labirentinde dolaşmak isteyenler için tuzaksız bir yol sunuyor okura. Özkan Ali Bozdemir bakıyor Duman’ın kitabına. BİR ÖZÜR: Geçen sayımızda Enis Batur’un, Selçuk Altun’un yeni romanı “Buraları Rüzgâr Buraları Yağmur” üzerine yazısında, kitabın yayıncısı Sel Yayıncılık olarak girilmiş. Doğrusu; Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları olacaktır. P KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden l Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü l Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. 26 Kasım 2015 Bol kitaplı günler... 3 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear