Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Vitrindekiler Özgürlüğün Son Oğlu / Mihail Yuryeviç Lermontov / Çeviren: Kayhan Yükseler / Yapı Kredi Yayınları / 534 s. Saraya yakın çevrelerin kışkırtmaları sonucu giriştiği düelloda henüz 27 yaşında hayata veda eden, Rus devrimci romantizminin önde gelen temsilcilerinden Mihail Yuryeviç Lermontov, Rusya’da çar rejiminin ağır baskı ve şiddet politikalarının acımasızca sürdürüldüğü bir dönemde ürünlerini verdi. Özgürlüğün Son Oğlu’nda şairin yarım bıraktıkları hariç 20 poema yer alıyor. Rus edebiyatında o döneme kadar devrimci romantizmin en seçkin örneklerinden biri kabul edilen Mtsıri’de özgürlük ve yurt sevgisi; İblis’te yalnız kalmaya mahkum insanın trajedisi; İsmail Bey, Özgürlüğün Son Oğlu ve Litvan Kızı’ında yiğitlik ve kahramanlık, Boyar Orşa ve Günah Çıkarma’dasosyal adaletsizliğe, köleliğe, kilisenin katı yasalarına karşı açık bir protesto; Çar İvan Vasilyeviç ile Genç Muhafızı ve Yiğit Tacir Kalaşnikov’un Şarkısı’ndayiğitlik, hak, onur temaları işleniyor. Kanlı, Hacı Abrek, Bastunci Aulu, Kaçak Lermontov’un çocukluğunda dinlediği halk şarkılarından, masallardan, Kafkasya’da sürgündeyken edindiği izlenimler ve gerçek olaylardan esinlenirken, Culio, Korsan ve Ölüm Meleği kentin ağır yaşam koşullarından bunalıp kurtuluşu doğaya kaçışta bulan Rus gezginini yansıtır. Rus taşra yaşamının nükteli bir dille anlatıldığı Tambov Haznedarının Karısı, Saşka ve Çocuklar İçin Masal da Lermontov’un gerçekçiliğe yönelişinin örnekleridir. Başka Kentler, Başka Denizler 4 / Murat Belge / İletişim Yayınları / 520 s. Murat Belge, seyahatnamesinin elimizdeki bu dördücü cildine dünyanın güneyiyle başlıyor. Önce Latin Amerika’ya, Brezilya’ya götürüyor okuyucularını, bin bir çeşitlilikle göz kamaştıran doğa, insan ve ruh iklimini aktarıyor; politik tarihin girintili çıkıntılı patikalarını takip ediyor. Yolculuğa yine güneyden devam ederek bu kez Afrika’ya Tanzanya ve Sudan’a uzanıyor… Bu iki ülkenin merceğinden, Afrika’nın kaderinin nasıl çizildiğini, bu kaderin bugün nelerle cebelleşmek zorunda olduğunu anlatıyor. Sonra seyahatte keskin bir manevrayla yeniden Avrupa’nın kuzeyine yöneliyor. Önce eski kıtada soluklanıp, tafsilatlı bir Fransa turuna çıkarıyor okurlarını: Yemesiyle, gezmesiyle, tarihi ve siyasetiyle, şairleri, yazarları ve ressamlarıyla uzun bir rota takip ediyor; bu rota elbette Paris’e götürüyor seyyahımızı… Fransa’dan biraz daha kuzeye yönelerek de beşinci cildin onur konuğu olacak İngiltere’ye kısa ama “teşrifatlı” bir Londra seyahatiyle girizgâh yapıyor. Bu kısa ziyaretin ardından İtalya’ya yollanan Belge, Siena, Roma ve Cenova’da konaklıyor. Sonra yeniden doğuya yönelerek LjubljanaSlovenya ve Polonya’ya uğruyor. Seyahat yeniden Akdeniz kıyısına uzanıyor. Yunanistan’da kıyı kıyı gezerek adalarda konaklayıp, Selanik’te bir süre geçirdikten sonra Mezopotamya üzerinden dönüş yoluna düşen seyyahımız, Erbil’e de uğrayıp seyahatnamenin bu faslını tamamlıyor. Edebiyatı Öldüren Rejim ve Mutfak Zevkinin Son Günleri – Memleket Yazıları 34 / Refik Halid Karay / İnkılâp Kitabevi / 552 s., 456 s. Refik Halid Karay’ın Memleket Yazıları dizisi altında toparlanan metinleri kitaplaşmaya devam ediyor. Karay’ın yazarlığının ayrılmaz bir parçasını oluşturan S A Y F A 2 4 n 1 7 T E M M U Z görünmez sorunlarımızla biz de görünmez oluyoruz. Her şeyden önce kendimizi görmek için belki artık daha açık konuşmak gerekiyor. Yaşasın Orgazm, işte bu pek konuşulmayan konulara eğiliyor. Kitapta mutlu bir cinsellik için yapılması gerekenler samimi bir dille anlatılıyor. Kişiliğin mi Var Derdin Var / A. Kadir Özer / Remzi Kitabevi / 192 s. bir, “kişilikli” olma derdi var herkesin. Peki, nedir “kişilikli” olmak? Tartılır mı, ölçülür mü? Kim kime göre, neye göre “kişilikli”? Sözde bir “insan borsasında” değer kapma mücadelesi veriyoruz. Bu borsada kimimiz, kazandığına inandığı “kişilikli olma” değerinin sarhoşluğuyla ama aynı zamanda o değeri kaybetme kaygısıyla, kimimiz ise borsanın dibine vurmanın çöküntüsüyle yaşıyoruz. Oysa aslında hepimiz, olumlu olumsuz pek çok kişilik özelliğini farklı oranlarda içimizde taşıyoruz ve aslında onlarla bir bütünüz. Bunların farkında olmamak veya bunlarla barışık yaşamamak ise gerçekte pek çok derdimizin kaynağı. Psikoterapist A. Kadir Özer, Kişiliğin mi Var Derdin Var kitabında, okuru, “Benkimim?” yerine, “Ben kimlerim?” sorusunu sormaya, kişilik sülalesiyle tanışmaya ve sanal insan borsasından çıkmaya davet ediyor. Y: Son Erkek – Döngüler / Yazan: Brian K. Vaughan / Çizen ve Renklendiren: Pia Guerra, Jose Marzan Jr, Pamela Rambo / Çizgi Düşler Yayınları / 128 s. Y: Son Erkek çizgi dizisi Döngüler ile devam ediyor. Serinin üçüncü ve dördüncü kitapları Küçük Bir Adım ile Anahtar Kelime de raflarda. 2002 yılında, sebebi bilinmeyen bir salgın, her spermi, her fetüsü ve Y kromozomu taşıyan yetişkin her memeliyi yok eder genç bir adam ve maymunu hariç. Son YKromozomu taşıyıcıları olarak gezegende dolanırlarken Yorick ve evcil hayvanı, insanlığın kaderini ellerinde tutmaktadırlar. Irkların sürekliliğini garanti altına alabilmek ve salgının ardında gizlenen sırrı açığa çıkarabilmek için silahlı bir hükümet ajanı ve dünyanın en önde gelen biyomühendisiyle takım olurlar. Ama kökten değişikliğe uğramış bir Amerika’nın rayları üzerinde ilerlerlerken, Amazonlar’ın erkeklerden nefret eden kızları peşlerine düşer ve görünüşe göre ütopik bir hale gelmiş Marrisville (Ohio) adlı kasabada verilen planlanmamış bir mola, Son Erkek için yolun sonu olabilir. Genel Dilbilim Yazıları / Ferdinand de Saussure / Çeviren: Savaş Kılıç / İthaki Yayınları / 344 s. Yirminci yüzyılın başlarında Cenevre Üniversitesi’nde verdiği derslerin yüzyılın ikinci yarısında felsefe ve tüm sosyal bilimleri derinden etkileyeceği ne Saussure’ün aklına gelirdi ne de ders notlarını derleyen öğrencilerinin. Bu etkiden de anlaşılacağı üzere Genel Dilbilim Dersleri yalnızca dilbilimin mahiyeti üzerine düşüncelerin yer aldığı bir metin olmaktan uzaktı, bütün sosyal bilimlere hem bir örnek oluşturuyor hem de onları kendi yöntemleri üzerine düşünmeye sevk ediyordu. Bu dönemin ürünü olan yapısalcılık ve postyapısalcılık akımları Saussure’ün sadece derslerinden haberdardı, oysa bir de bilerek veya bilmeyerek ihmal edilen ustanın kendi kaleminden çıkmış yazıları ve notları vardı. Simon Bouquet ve Rudolf Engler tarafından yayına hazırlanan ve ilk olarak 2002’de Fransa’da yayınlanan Genel Dilbilim Yazıları, kapsamlı önsözü, notları ve ekleriyle birlikte Savaş Kılıç tarafından Türkçeye çevrildi. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 7 4 gazeteci ve fıkracı yanı böylelikle 18 kitaplık bir diziyle okurlarına ulaştırılması hedefleniyor. Memleket Hikâyeleri’nin unutulmaz yazarının, 19381965 yılları arasında Tan, Akşam, Yeni İstanbul, Zafer gibi dönemin en çok ses getiren gazete ve dergilerinde yayımlanan eserleri bu diziyle birlikte yeniden hayat buluyor. Şimdi yayımlananlar ise Edebiyatı Öldüren Rejim ve Mutfak Zevkinin Son Günleri. Üçüncü cildin önsözünü Behçet Çelik, dördüncününkini Artun Ünsal yazmış. Memleket Yazıları 19381965 ile Türkiye tarihinin en hareketli döneminde memleketin geçirdiği siyasi, kültürel, kentsel dönüşümler konusunda Refik Halid’in neler düşündüğü, Osmanlı geçmişini nasıl değerlendirdiği ve hatırladığı, tek parti iktidarı sırasında ve demokrasinin tesis edilmeye çalışıldığı yıllarda memleket gündemine nasıl baktığını daha iyi anlatma amacı da taşıyor. İlk Gazete İlk Polemik / Orhan Koloğlu / Kaynak Yayınları / 256 s. Osmanlının ilk gazetesi Vakayii Mısriye mi yoksa Takvimi Vakayi mi? Kavalalı Mehmet Ali’nin yenilikleri bir Arap Rönesansı mı Osmanlı yenileşme hareketinin bir uzantısı mı? Mısır için Fransa mı Osmanlı mı örnek alındı? Kavalalı sarayda Arapçayı neden yasakladı? İktidar ve muhalefet basını kullanmaya nasıl başladı? Tarihimizde ilk basın dezenformasyonu, ilk yazılı savaş bülteni, tefrika edilmiş ilk savaş öyküsü yayımlanmış ilk röportaj. Tarihçigazeteci Orhan Koloğlu’nun alanında bir ilk olma iddiasındaki çalışması İlk Gazete İlk Polemik okurların karşısında. Piyonun Son Hamlesi / Lisa Unbger / Çeviren: Uğur Portakal / Martı Yayıncılık / 432 s. Romanın kahramanı Lana Granger, psikolojik sorunların yanı sıra cinsel kimlik karmaşası yaşayan ve sırları olan genç bir kızdır. Buna rağmen okul hayatında oldukça başarılıdır. Üniversite eğitiminin son yılında annesinin vasiyeti üzerine işe girerek kendi ayakları üzerinde durmak için çocuk bakıcısı olarak çalışmaya başlar. Bakıcılığını üstlendiği on bir yaşındaki Luke da kendisi gibi sorunlu bir çocuktur. Zaman geçtikçe Lana, onun yalnızca çocuklara mahsus problemleri olmadığını, bunun da ötesinde tehlikeli biri olduğunu fark eder. Lana’nın herkesten gizlediğini sandığı ölümcül sırrı da bu esrarengiz çocuğun eline geçmiş olabilir miydi? Belki de geçmişine ait eksik parçalardan biri Luke’un ta kendisiydi. Entrika ve gizemin kendini çokça hissettirdiği, sürprizlere açık bir gerilim romanı olan Piyonun Son Hamlesi... Yaşasın Orgazm / Dorian Solot, Marshall Miller / Çeviren: Deniz Aycan / Aganta Kitap Yayınevi / 294 s. Pek çok konuda olduğu gibi, cinsellik hakkında da konuşmama hastalığına tutulmuşuz. Tahminlerle, meraklarla, bildiklerimizle, bildiğimizi sandıklarımızla ve bilmediklerimizle, fikir bile yürütemediklerimizle birlikte yaşayıp gidiyor, 2 0 1 4