25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

O kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme Selçuk Altun’un yeni kitabı “bütün fazlalıklarından arındırılmış bir anlatı” olarak tanıtılıyor. Gerçekten de kısa ve öz bir roman. Bir romanda bulunması gereken tüm ögeleri barındırmasına rağmen kısa roman uzunluğunda. İçerdiği gizler, yoğun macera tadı ve kahramanlarının başından geçen avantüre varan olaylarla bir solukta okunuyor. Ayça Şen yeni romanı “Hayalet Ağrı”da orta yaşa gelmiş bir kadının kendi ve yaşamla hesaplaşmasını açık yürekle, mizahla, ironiyle ve eleştiri oklarını kendi dahil herkese batırarak ve fantastik bir sona vararak anlatıyor. elçuk Altun’un en sevdiği şair Oktay Rifat’tır. Romanlarına büyük ustanın dizelerini ad olarak vermeyi sever. Son romanı da adını Oktay Rifat’ın dizelerinden alıyor ve o dizelerle başlıyor; “Buraları rüzgâr, buraları yağmur / Sol omzuna güneşi asmadan gelme”. 100. yaşını kutladığımız 2014’de Oktay Rifat’ı anmak için de bir vesile olmuş romanın adı. “Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme” (Mart 2014, Sel yay.) kahramanı Alp’in otuz yaşını kutlamak için dedesinin armağan ettiği tuhaf bir günlüğü okuması ile başlıyor. Günlükteki 10.08.65 tarihli ikinci satırda sanki bir işaret gibi “Yarın otuzuncu yaş günüm, bakalım ne kötü sürprizlere gark olacağım” deniyor. Biyokimya alanında çalışan akademisyen bir baba ve Arjantinli Musevi mikrobiyolog bir annenin çocuğu kahramanımız. Otuz yıl enerji sektöründe çalıştıktan sonra emekli olup Üsküdar’daki konağına çekilmiş, yazar, bibliyofil ve koleksiyoner dedesinin de yaşamında önemli rolü olduğu anlaşılıyor. Lise çağlarını da dedesi ile birlikte geçirmiş. Dedesi bibliyofil olmasını istiyormuş ama coğrafya okumak istediğini duyunca üzülse de mali desteğini esirgememiş ve Londra’ya üniversite eğitimine yollamış. Alp Oxford’da da jeomorfoloji doktorası yapmış. Dedesinin armağan ettiği günlüğün verdiği ilhamla kendi günlüğünü tutmaya başlıyor Alp. Yıl 2011. Doktorasını bitirmesine bir yıl kala bir dağ tırmanışında yükseklik korkusuna kapıldığını, garip emareler gösteren bir hastalığa kapıldığını hissettiğini anlatıyor günlüğünde. Bu hastalığın verdiği ağrılardan kurtulmak için içki içmeye, meyhanelere takılmaya başlıyor. Meyhane önünden aldığı loto bileti ile de 8,7 milyon lira kazanıp zengin biri oluyor. Selçuk Altun’un önceki romanlarında olduğu gibi kültürlü, zevk sahibi, seyahat S A Y F A 6 n 13 M A R T S etmeyi seven ve zengin bir kahraman halini alıyor Alp. Tüm niteliklerini edinmiş kahramanımız artık maceradan maceraya koşmaya hazır. Bu kez yanında adını ilk sorduğunda ancak adının ilk hecesi “Mem”i söyleyebilen güneydoğulu sadık bir çalışanı da var. Romanın ana kahramanlarından biri de Vefa semti. İstanbul’un kalbindeki, yoksulluğu ve zenginliği aynı anda barındıran tarihi semt belki de gözden ırak kaldığı için kimliğini önemli ölçüde korumuş ama Alp yine de semtinde yaşanan değişimden de günlüğünün satırlarında söz etmeden duramıyor. Türkiye’deki mevcut muhafazakâr iktidarın nimetlerini yiyenler Vefa’da mülkler ediniyor. Vakıfların, tarikatların merkezleri bu binalara yerleşiyor. Alp günlerini Vefa’daki evi ile İstanbul Üniversitesi’ndeki görevi arasında geçirirken dedesinin hediye ettiği günlüğün yazarını aramaya karar veriyor. Kendisinden elli yıl önce ama aynı gün doğmuş, aynı üniversitede görev yapmış, adını Türkiye’nin bir nehrinden almış bu adamın gizini çözerse kendi kronik ağrılarından da, yükseklik korkusundan da kurtulacağını hissediyor. Bu iz sürmede birçok macera yaşayıp hayatının kadının bulması da cabası… Alp günlükteki belli belirsiz işaretleri çözmeye çalışarak günlük yazarının kimliğini çözmeye İngiltere’ye giderken diğer yandan da yardımcısı Mem de patronunun yokluğunda başka Ayça Şen bir hesabı görmeye 2014 Mardin’e, doğum yerine gidiyor. Mahkemede gerçekleşmeyen adaleti kendi gerçekleştirmek niyetinde. Ve bu intikam hayranı olduğu Quentin Tarantino vari olacak. Roman boyunca da Tarantino’ya doğrudan birçok gönderme var. Yerel yöneticilerin kahramanı oldukları unutulması için her şeyi yaptıkları utanç ötesi bir adalet skandalını böylece tekrar hatırlatmış, olayı görünmeyen, anlatılmayan yanları ile de tekrar gündeme getirmiş oluyor Selçuk Altun. “Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme” “bütün fazlalıklarından arındırılmış bir anlatı” olarak tanıtılıyor. Gerçekten de kısa ve öz bir roman. Bir romanda bulunması gereken tüm ögeleri barındırmasına rağmen kısa bir novella uzunluğunda. İçerdiği gizler, yoğun macera tadı ve kahramanlarının başından geçen avantüre varan olaylarla bir solukta okunuyor. HAYALET AĞRI “Hayalet Ağrı”nın (Şubat 2014, Doğan Kitap) kahramanı Aslı orta yaşa gelmiş, 38 yaşında yalnız bir kadın. Özgürlüğüne düşkün. Belki de bu nedenle aşk ilişkileri de sürekli olmamış. Yaşlandığını düşünüyor ve yeni aşklar konusunda umutsuzluğa kapılmak üzere. En küçük işarete dikkat kesilip umutlanıyor. Annesine düşkün, ablasına saygılı ama aile ilişkileri yoğun değil. Bunaldı mı annesini sığınılacak bir liman olarak görüyor. Çevresinde dost diyebileceği pek kimse yok. Radyodaki iş arkadaşlarına da mesafeli. Pek diyalog kurmuyor. Gençlik yıllarında radyo programları yapmaya başlamış. Başka bir işi, merakı olmamış. Yaptığı işe, radyo programcılığına yabancılaşmış. İlk fırsatta işi bırakmak istemesine rağmen geçinebilmek için işe zoraki de olsa gidiyor. Ağrılar “ışığı görünmeyen bir yıldırım gibi üzerine düş”üyor, “o elektrik bütün vücudunu dolaşmış gibi” sarsılıyor. Anlık ve şiddetli ağrı ile bir an kendini kaybediyor. İlk ağrıyı bir buçuk sene önce yaşamış. Aniden vurup geçen ve gittikçe sıklaşan kronik ağrıları nedeniyle hastaneye gidiyor. Sebebi bilinmeyen ağrıların tedavisi için kurulmuş Algoloji bölümüne sevk ediliyor. Bölüm başkanı 65 yaşlarında garip esprileriyle önce irkiltse de güven veren zinde bir profesör. Profesör Ahmet Tuğra, Aslı’ya bu ağrıların geçmişte yaşanan büyük bir travmaya bağlı olabileceğini söylüyor. Yeni bir tedavi yöntemi uygulamayı öneriyor; Aslı’nın hafızasında kalmış travmaları temizleyecek. Bu amaçla Aslı’nın yaşadığı her şeyi, anılarını, düşüncelerini bir deftere yazmasını istiyor. Haftada bir yazdıkları yeni icat edilmiş bir makine ile taranıp elektrik akımı ile tekrar beynine yüklenecek. Böylelikle yazdıklarının mantığı ile buluşması sağlanacak, sonuç olarak da ağrıya neden olan travma bulunup tedavi edilmiş olacak. Tedaviyi kabul etmezse zamanla kulakları duymayacak, gözleri görmeyecek, hafıza yavaşlayacak, elleri, ayakları tutmayacak ve sonunda kafatası patlayacak. Tahmin edeceğiniz gibi Aslı, tedaviye razı oluyor ve aklına gelenleri defterine yazmaya başlıyor. Biz okurlar da bu yarı fantastik girişten sonra Aslı’nın yaşadıkları ile hesaplaşmalarıyla gelişen gittikçe gerçekçileşen bir roman okuyacağımızı düşünüyoruz. Bir anlamda öyle de oluyor. Bir anlamda diyorum çünkü romanın sonuç bölümüne kadar Aslı hem geçmişi, yaşadıkları ve anıları ile yüzleşip onları yazıya döküyor hem de tedavi sürecinde hastanede ve gündelik yaşamında yaşadıklarını anlatıyor. Gençlik yıllarında marjinal denebilecek bir yaşam sürüp, hemen her şeyi denedikten sonra nasıl “normal”leştiğinin öyküsünü anlatıyor. Pek bilinmedik bir konu değil ama Ayça Şen anlatımın tadı ve olaylara alışıldığın dışında hatta ters açıdan bakışı ve yorumları ile anlattıklarını keyifle okutturmayı başarıyor. Roman bir anlamda dayatılan yaşam tarzının içerinden ve keskin bir eleştirisi halini de alıyor. Ayça Şen’in kendine has neşeli, oldukça akıcı ve ironik bir anlatımı var. Dili keskin, kahramanının yaşama ve kendine yönelik eleştirileri acımasız. Özgürlüğüne düşkün bir kadının gençlikten orta yaşa yaşadıklarını, gözlemlerini acı birer yaşam dersi olarak ama mizahı hiç kaybetmeden anlatılıyor. Benim açımdan tek sorun sonuç bölümünün biraz hızlıca geçilmiş olduğu duygusunu yaratması ve yine sonuç bölümünde gerçekliğin tamamen yitirilip absürde varan bir fantastiğe kayılması. Fazlaca rastlantıya yer verilmesi ama bazı okurlar bu finali de sevebilir, belirteyim. n K İ T A P S A Y I 1256 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear