Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
“Bayatlamış kadın erkek hikâyeleri yerlerde sürünürken aşkı aşınmamış, taze, gerçek sözcüklerle yeniden tanımlamak istedim.” liyor ve kimi severse ona yaklaşıyor. Dayatılmış, tek tipleştirilmeye çalışılan cinselliğe, ayıp, günah, yasak dolu ahlak anlayışına da karşı. Onun devam ettiği sahil, farklılıklara inanan, var oluş gerçeklerini savunmaya çalışan, her yaştan, her cinsten, kültürel kesimden kişinin gecenin geç saatlerinde hikayesiz, kimliksiz olarak gelip doğa içinde fantezilerini yaşadıkları bir mekân. Pek çok kişiye göre çirkin belki, hatta iğrenç ama baskıcı toplumda özgürlük duygusunu pekiştiren bir yer. Şehrin içinde gözden uzak bir mekânda gizli kimliklerle buluşan bu insanlar hayaletsi yaşamlar sürüyor. Romandaki sahil coğrafi bir mekân ve aynı zamanda bir metafor, alegori, protest bir oyun sahnesi belki ama gerçek hayatta da gündüz insan, gece hayalet olanlar için toplumun yaban gözlerinden kaçma yerleri birer sahil sayılır. Reyan ile nasıl bir sevgililik hali aralarındaki: Yönetenyönetilen? Zalimmazlum? Bu aşkın heyecan verici yanı da bu. Hiçbir yaklaşım sanıldığı ya da beklendiği gibi değil. Roller sürekli değişiyor. Bazen de görüntüler her iki tarafı da yanıltıyor. Romanda bir aşkı anlatmak için aynı cinsten iki insanı, iki erkeği seçişim de bu çalkantı içinde bile dengeyi elde tutmayı deneme isteğimden doğdu. Aşırı ticarileşmiş, cılkı çıkarılmış ve bayatlamış kadın erkek hikâyeleri yerlerde sürünürken aşkı aşınmamış, taze, gerçek sözcüklerle yeniden tanımlamak istedim. Gelgitleri, dümeni elde tutma arzularıyla birlikte aşkın bütünleyiciliğine, ortak amaca varma çabasına ve sevgi payına eğildim. “ANNESİ YÜREĞİMİ YAKTI, BABASI AĞLATTI” Hayali’nin yarası, sızısı annesi sıkı bir içsel merkez romanda. Doğru, iç merkez çünkü romanın çıkış noktasıydı. Ben melodram seven, romanlarımda kendi dilime dönüştürerek belli ölçüde yer veren bir yazarım. Varlığı, itibarı, sevgiyi, saygıyı ve sekiz yaşında bir çocuğu anlamsız bir aşk ve maço bir figüran uğruna terk edip Bebek’te bir yalıdan Kuştepe’de bir gecekonduya giden güzel bir kadın. Hayal Ali’nin yasağı, yarası, uzak düşülmüş bu anne benim de yüreğimi yaktı. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Babası ise en büyük dayanağı, hep bağışlayanı ve onu derinden seveni. Hem sevdiği ve beğendiği hem de onaylamadığı ve uzak durmak istediği. İmdadına yetişen, gerilimi alan bir figür baba metinde. Böyle diyebilir miyiz? Bu babaoğul ilişkisi her zaman dediğiniz kadar olumlayıcı bir seyir izlemiyor. Hayali, anlı şanlı antikacı, sarraf ve kaçakçı Sami Bey’in en çok sevdiği ve ona en çok acı vermiş kadından olan oğlu. Ama dediğim dedik bir baba. Onun devamı değil başka biri olmaya çalışan Hayali gibi bir oğulla çatışmaları kaçınılmaz. Yazdıkça, bu baba oğlun bana verdiği duygu ise şu oldu: Baba olmak çok zor ama evlat olmak da çok zor! Bence Kendi Gecesinde aynı zamanda bir babaoğul romanı. Sevgi ve nefret ekseninde gelişen trajik ayrışmalar bazı diyalog ve bölümleri yazarken beni ağlattı. Yirmi altı yaşında doğuya asteğmen doktor olarak gidiyor ve deyim yerindeyse Allah’ı şaşıyor! Cehennemi görüp, ülkesini tanıyıp öğreniyor. Romanın sosyopolitik tavırla buluştuğu, yakın tarihe odaklandığı bu travmatik eşiği de anlatır mısınız? Hayali için bu bir keşif, bir olgunlaşma süreci. Onu Bebek’ten ya da Caddebostan’dan Doğu’ya gönderirken bu gözü açılma ve değişim sürecini öngördüm. Çünkü bu olguyu o bölgede askerlik yapmış birçok gençte saptadım. Diğer izlenimlerim ise daha çok kendi gözlemlerime ve araştırmalarıma dayanıyor. Romanın sosyopolitik yanını Hayal Ali’nin doğumundan, çocukluğundan başlayarak belli vurgu ve işaretlerle sürekli gündemde tuttum aslında. Bu bölümde daha keskin olabilir ama genelinde roman zaten Batısından Doğusuna geniş bir Türkiye resmi çiziyor. Son soruda Dilda nasıl bir kız? Dilda benim baştan kurduğum ve şefkatle sevdiğim bir genç kadın. Sami Bey içinse romanda yansıttığım sahip çıkış dışında bir başka umut da olmuştu sanki bir ara. Oğlunun evlenip yuva kurabileceği, onu torun torba aile hayatına katabilecek şirin, uyanık bir kız! n gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Kendi Gecesinde/ İnci Aral/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ 360 s. 1293 2 7 K A S I M 2 0 1 4 n S A Y F A 9