25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Vitrindekiler Yarını Baştan Tanımlamak / Doğan Kuban / Cumhuriyet Kitapları / 284 s. Dünya tarihi yeni bir aşamaya girdi. Eski kapılar kapandı. Yeni çıkış yolları bulmak ve halka duyurmak, yeni bir tür uygarlık ve can kurtarma savaşıdır. Dünyanın tepetaklak olduğunu ya da olacağını kabul etmek, başımızın üzerinde yürümeyi öğrenmek kadar zordur. İnsanlara vaat edilen gelecek parlak değil. İçinde yaşadığımız durum, çağdaş bilim ve teknolojinin önerdiği çözümlerin sınırlarını zorlarsa, gelecek umudu zayıflar. Bu durumu topluma anlatmak aydınların sorumluluğudur. Doğan Kuban, işte bu aydın sorumluluğunu yerine getiriyor kitabında. “Aydının savaşı buradan başlıyor,” diyerek yeni bir devrimanlayışını dillendiriyor. Mithistorima / Yorgo Seferis / Çeviren: Ari Çokona / İstos Yayın / 88 s. İzmirli hemşerimiz Yorgo Seferis kendine özgü tecrübelerinden, hislerinden, bilincinden ve seyrü seferinden damıtıp, kadim bir tutumlulukla bir anıt gibi diktiği dizeleriyle evrensel bir ruhun sözcüsü olmayı bildi. Aile tarihinin, bir coğrafyanın talihinin ve uzun yolculuğunun bir andacı olarak taşıdığı “Sefer” soyadıyla klasik tragedyalara yaraşır bir edebiyatı var etti. Yayınevi, Bütün Şiirleri’nden sonra yine Ari Çokona çevirisiyle Yorgo Seferis’in Mithistorima’sını klasik Yunan şairlerini Yunanca aslından Türkçeye çevirme çabasının bir ürünü olarak okura sunuyor Oxford Üniversitesi’nden emekli Çagdaş Yunan Edebiyatı profesörü Peter Mackridge’in elimizdeki baskıya özel kaleme alınmış önsözüyle. Dalgaların Sesi / Yukio Mişima / Çeviren: Zeyyat Selimoğlu / Can Yayınları / 174 s. Bereket Denizi dörtlemesi, Bir Maskenin İtirafları, Yaz Ortasında Ölüm, Denizi Yitiren Denizci gibi eserlerinden tanıdığımız Yukio Mişima, Dalgaların Sesi’nde farklı bir yönüyle çıkıyor okurun karşısına. Romanlarında insan doğasının karanlık yönlerini deşen, onlarla cesurca hesaplaşan Mişima, bu kez kalemini ışığa çevirerek sevginin farklı veçheleri etrafında kuruyor öyküsünü. Dalgaların Sesi’nde, Şarkılar Adası olarak da bilinen UtaJima adasında genç balıkçı Şinji ile varlıklı Miyata ailesinin güzel kızları Hatsue arasındaki ilk aşk öykülenir; cesur, heyecanlı, duru iki gencin masalsı bir dille kaleme alınmış öyküsüdür bu. Aynı zamanda, zamanın ve mekânın ötesindeki bu korunaklı dünyada gelenekleriyle ve doğayla bağlarını koruyan dalgıç kadınların, balıkçı erkeklerin öyküsü... Daha Ne Olsun / Kurt Vonnegut / Çeviren: Algan Sezgintüredi / APRIL Yayıncılık / 108 s. Kurt Vonnegut üniversite mezunu değildi çünkü II. Dünya Savaşı sırasında Cornell Üniversitesi’nden ayrılıp savaşa gitmişti. Vonnegut, düzene seçenek arayan altmışlar gençliğinin yeraltı kahramanlarından biriydi. Romanı Mezbaha No.5’in yayınlanışının getirdiği S A Y F A 2 2 n 2 7 K A S İ M hayatın görkemini kutlayan, şaşırtıcı, eğlenceli, nefis bir dönüşüm öyküsü. Cehalet / Stuart Firestein / Çeviren: Mehmet Doğan / Boğaziçi Üniversitesi Yayınları / 152 s. Çoğunlukla karanlıkta tökezleyerek ilerliyoruz. Gerçekliğe şurasından burasından göz attıkça, içinde yaşadığımız karanlığın derinliğini, cehaletimizin büyüklüğünü daha iyi anlıyoruz. Ama bu durumdan niye keyif almayalım ki, diye soruyor Stuart Firestein kitabında; zira bilim, olgular ve kurallardan ibaret değildir; bilim karanlık odalarda siyah kediler aramaktır. Bilim cehaletten itici güç olarak faydalanır; bize sorularla düşünmeyi, cehaleti yönetmeyi öğretir. Öyküden Çıktım Yola / Kolektif / Hazırlayan: Remzi Karabulut / Aylak Adam Yayınları / 416 s. “Öykünün yaratıcılık alanının uzandığı köşe bucaktan biri de kısa kısa öyküdür. Kısacık, bazen birkaç cümlelik metinler, derin bir anlam taşıyabilir. İz bırakabilir. Kısacık bir metin ister istemez kapalı da olur. Dolaylı anlamlar da taşıyabilir. Bütün bunlar aynı zamanda kısa öykünün kendisinde de yok mudur. Bir tek sözcüğün bile yerinin değiştirilemeyeceği kısa kısa öyküler, yazınsal dilin de en iyi sınandığı yerlerdendir,” diyor Semih Gümüş kısa öykü için. Remzi Karabulut’un yayıma hazırladığu bu kitapta, 252 yazarın kaleminden çıkmış minimal öyküler yer alıyor. Öykü meraklılarına yeni bir deneyim vaat ediyor çalışma. Avrupa: Bir Geçiş Süreci / Luuk van Middelaar / Çeviren: Bilal Çölgeçen / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 492 s. Luuk van Middelaar’ın kitabı, Avrupa çapında bir politik düzenin doğuşunu ve yavaş yavaş gelişmesini anlatması bakımından bir tarih kitabı; politik düzen arayışı ile tarihin olumsallığı arasındaki gerilimi temel alması bakımından bir siyaset felsefesi kitabı; Avrupa devletleri ve liderleri arasındaki güç oyununun etkileyici bir resmini sunması bakımından bir siyaset bilimi kitabı; ve son olarak, tüm hikâyeyi Avrupa Konseyi’nin sahne arkasında geçirilmiş yılların birikimiyle anlatması bakımından da bir tanıklık eseri olma özelliğini taşıyor. Fakat kitabın belki de esas özgün ve farklı yanı, ağır kavram yükünden ve sıkıcı jargondan sıyrılmayı bilmesinde, kendine özgü ve başarılı bir kavramsallaştırma denemesi oluşunda yatıyor. Freud’un Metresi / Karen Mack, Jannifer Kaufman / Çeviren: Şen Süer / Doğan Kitap / 360 s. Romanın kahramanı Minna Bernays, bir anda kendini işsiz ve evsiz bulur. Her ne kadar 19. yüzyıl Viyanası’na avangard akımlar ve devrimci bir ruh hâkim olsa da Minna’ya sunulan tek seçenek vardır: Evlilik. Ancak entelektüel, başına buyruk ve çekici Minna, evlenmektense altı çocuklu ablası Martha’nın yanına yerleşmeyi tercih eder. Martha’nın kocası ise ileriki yıllarda geliştirdiği psikanaliz kuramıyla adeta bir devrim yaratacak olan Sigmund Freud’dur. Minna ile Freud’un gece sohbetleri ve uzun yürüyüşleri çok geçmeden Minna için tutkulu olduğu kadar yaralayıcı bir aşka dönüşür. Martha bir yandan ablasına ihanet etmenin ateşiyle kavrulurken psikanalizin efsanevi babası için de arzu duyar. Bu tarihe geçmiş bir karakC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 2 9 3 dünya çapında övgüden sonra, Amerika’nın en gözde mezuniyet töreni konuşmacılarının arasına girdi. Gençlere bir gecede başarı vaat eden formüller ya da tozpembe beylik laflar sunmazdı. Aksine, mezunların karşısına her seferinde yepyeni, taptaze fikirlerle, öykülerle çıkar, akıl kışkırtacak yeni kaynaklar sunardı. Kurt Vonnegut’ın mezuniyet konuşmaları ilk kez Türkçede! Danimarkalı Yem / Henrik Brun / Çeviren: Sadi Tekelioğlu / Labirent Yayınları / 432 s. Ketil, kendini katilin yerine koymaya çalıştı. Bir adamı balkondan iterek öldürünce cinayet silahını saklamak, ortadan kaldırmak gibi bir endişesi olmazdı bir katilin. Buraya kadar her şey iyiydi ama öte yandan silahın dışında parmak izi gibi başka ipuçları vardı ortadan kaldırılması gereken. Tabii şahitler de... Gazeteci Ketil Brandt, intihar ettiği sanılan eski arkadaşının ölümünü araştırırken Danimarka, Balkanlar ve eski Yugoslavya’da dolaştırıyor okuru. Savaşın derin izleri, mülteci kampları, insan kaçakçılığı... Henrik Brun, Ketil Brandt’ın ilk macerası olan Danimarkalı Yem’de, yakın dünya tarihiyle politik polisiyeyi harmanlıyor. İskandinav polisiyelerinde yeni bir kahraman, yeni bir soluk! Paris’te Bir Türk Ressam – Fikret Muallâ’nın Yaşamı / Hıfzı Topuz / Remzi Kitabevi / 160 s. Renklerle coşan, acılarla boğuşan bir ressamın hikâyesini okuyoruz bu kez Hıfzı Topuz’un kaleminden: Fikret Muallâ’nın. Cumhuriyet döneminin en önemli ressamlarından biridir Muallâ. Bir süre Ayvalık’ta resim öğretmeni olarak görev alan ancak yaşamını büyük ölçüde Paris’te sürdüren ve yine burada yaşama veda eden... Paris’e gidişi ise ilginç: Yaşamının en önemli travmasıyla 1937 yılında karşılaştı. Galatasaray Karakolu’nda saatler boyu gördüğü işkence sonucu akli dengesi bozuldu ve bu yüzden akıl hastanesine kaldırıldı. Fikret Muallâ iki yıl sonra Paris’e kaçtı ve bir daha Türkiye’ye dönemedi. Paris’te Abidin Dino, Avni Arbaş, Bedri Rahmi Eyüboğlu başta olmak üzere Türk sanatçıların ve Hasan Esat Işık ile Üstün Üstündağ gibi aydınların dostluğunu kazandı. Bu kitapta Fikret Muallâ’nın yoksulluk ve perişanlık içinde geçen yaşamına tanık olacak okurlar. Mucizeleri Saymak / Holly Goldberg Sloan / Çeviren: Şiirsel Taş / Domingo Yayıncılık / 320 s. Romanın kahramanı genç Willow Chance yaşıtlarından oldukça farklı ve böyle olmakla ilgili pek bir derdi yok. O, hayatındaki tüm önemli şeylerde parmağının olduğuna inandığı 7 sayısına takıntılı, çiçekli elbiseler yerine botanik bahçesi sahibi olmayı tercih eden, çaktırmadan insanları inceleyip tıbbi teşhisler koyan bir dâhi. Bu olağanüstü tuhaf ama aynı zamanda olağanüstü sevimli kızın hayatı, anne babasını bir trafik kazasında kaybetmesiyle sarsılıyor. Yeniden başlayacak... ve yolculuğu ona eşlik edecek eşsiz karakterlerle dolu. Gerisi, gündelik mucizeler. 2013’te New York Times çoksatanlar listesine giren ve pek çok dile çevrilen Mucizeleri Saymak, 2 0 1 4
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear