22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ali Teoman’dan “Öykü Uçları” katılınca, okuduklarımız daha düşündürücü bir hâl alıyor. Sözün özü, Öykü Uçları, farklı bir okuma deneyimi yaşamak isteyenlere nitelikli kapılar aralıyor. DAR ALANDA AT KOŞTURMA Teoman’ın, Öykü Uçları’nda “çok çok kısa öyküler” vererek ne yaptığını ise Murathan Mungan’ın son kitabı 189 Sayfa’nın, önsöz niyetine yazılmış kısmında dillendirdikleriyle açıklamak mümkün gibi gözüktü bana. Mungan bu kısa yazın türü için şunları söylüyor: “80’lerde Amerikan basınında başat olarak öne çıkan bir eğilim, ‘compact’ metin diye nitelendirdikleri, belli bir noktada odaklanmış, içeriği yoğunlaştırılarak sıkıştırılmış bu kısa metin biçiminin, çağın hızına en uygun tür olduğunu söylüyordu. Çağın hızını kollayan, insanı derinleşmekten alıkoyan hemen her şeyde olduğu gibi bunda da yüzeyselliğe düşme tehlikesi vardı elbet, ama bu biraz da yazarına kalmış bir şeydi. Nasıl kullandığına, nasıl değerlendirdiğine...” Mungan’ın da bahsettiği gibi “çağın hızına uygun” bir şekilde “kısacık” olduğu düşünülen metinlerde yüzeyseliğe düşme tehlikesi yok değil. Ancak ardından gelen küçük nota dikkat etmek gerek: Bu durum “yazarına kalmış bir şey.” Yani, bahsedilen o küçük alanda at koşturma hünerini gösterebilecek bir yazarın varlığından bahsediyor Mungan. Öykü Uçları’nda, Ali Teoman’ın kalemine bakıyoruz biz de. Çekinmeden şu söylenebilir: Ali Teoman o daracık alanda at koşturma hünerine sahip. Öykü Uçları’nda da o kısacık alanlara hakim, tıkız metinler okuyoruz. Bu doğrultuda son sözü yine Murathan Mungan’a bırakalım: “Buluştukları sayfada yazarın ve okurun çakmaktaşlarının sürtünmesiyle zihinler kıvılcımlandırsın; ruhumuzun ve aklımızın göğüne ışık izi bırakan işaret fişekleri gibi parlayıp aksın.” Tıpkı, Öykü Uçları’nda olduğu gibi... n e.erayak@gmail.com Öykü Uçları/ Ali Teoman/ Yapı Kredi Yayınları/ 58 s. Kısa, çok kısa... Ali Teoman’ın ölümünden önce yayınevine bıraktığı yapıtları, vakti geldikçe okuyucu karşısına çıkmaya devam ediyor. Bunlardan sonuncusu “Öykü Uçları”. Teoman bu son kitabını, “Yeni öykü yönelimim bu yönde ilerleyebilir,” diyerek teslim etmiş yayınevine. Çok çok kısa öykülerden oluşan kitap, yazarın sekizinci ve son öykü kitabı aynı zamanda. Kısacık vuruşlarla zihinleri kurcalıyor bu son öykülerinde yazar. r Eray AK 011’de aramızdan ayrılan Ali Teoman’ın “yeni” yapıtları bir bir okuyucu karşısına çıkmaya devam ediyor. Ölümünden kısa süre önce teslim etmiş yayınevine Teoman yayımlanan tüm bu yapıtlarını. Aslına bakılırsa, ölümden önce yüklü de bir çalışma temposu anlamına geliyor bu. Uykuda Çocuk Ölümleri ve Karadelik Güncesi’yle ilk iki romanı okuyucu karşısına çıkmış “Konstantiniyye Üçlemesi”nin son parçası Gecenin Atları; öykü kitapları Taş Devri, Kırık Kalpler Terzihanesi ve Britanya seyahati sırasında tuttuğu günlük notlarından oluşan Gezgin Günce... Ölümden hemen önce yayıma teslim edilmelerine karşın hepsi de bir telaşla yetiştirilmeye çalışılmış işlerden uzak, oturmuş metinlerdi. Şimdi bir de Öykü Uçları geldi. Öykü Uçları’nın da tıpkı yazarın ölümünden sonra yayımlanan diğer kitapları gibi bir aceleciliğin ürünü olmaktan çok, üzerine sıkı çalışılmış bir kitap olduğunu söyleyebiliriz. Öykülerin altındaki tarihlere baktığımızda 1996’ya kadar indiğini görüyoruz. En yakın tarih ise Ocak 2006. Yani, yaklaşık on yıllık bir süreyi kapsayan dökümden bahsediyoruz Öykü Uçları kapsamında. Bu bağlamda, Ali Teoman’ın, dosyayı yayınevine teslim ettiği tarihi de göz önüne aldığımızda “yeni öykü yöneliminin bu yönde olabileceği” düşüncesi, birden akla gelmiş bir durum değil. Bu fikirde de bir olgunlaşma söz konusu. Yazıda on yılı içine alan bir süreç, yazı eğilimini ya da tarzını olgunlaştırma adına önemli bir zaman dilimi. Yani, elimizdeki öyküler, ham bir fikir olmaktan çok öte. Üzerine düşünülüp çalışılmış, meyve vermeye hazır olduğu hissedildiğinde de okur karşısına çıkarılmış. Zaten, ilk öykünün ilk cümlesinden son öykünün son cümlesine kadar bunu hissedebiliyoruz. Yayımlamış olmak için yayımlanmış metinler değil bunlar. “Artık vakti geldi” refleksiyle okuyucu karşısına çıkarılmış öyküler hepsi. Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı, İnsansız Konağın İkonu, Pervaneler, Aşk Yaşama Çok Uçuk, Horasan Elyazması, Taş Devri ve Kırık Kalpler Terzihanesi ile özellikle öykülerinde yeni arayışlarını gördüğümüz, bunun yanında, yazın zekâsının da karakter bularak bu meS A Y F A 4 n 3 0 O C A K 2 tinlerin içinde gezdiği, Ali Teoman’ın sekizinci öykü kitabı Öykü Uçları. Söylenene bakılırsa da sonuncusu. Ali Teoman’dan artık yeni öyküler okuyamayacak olmanın yanında, bitirişin böylesi yüksek bir seviyede gerçekleşmesi Öykü Uçları için mutluluk sebebi. FARKLI BİR DAMAR Hemen her öykü kitabında gördüğümüz gibi son öykü toplamında da farklı arayışların içine giriyor Ali Teoman. Yani, ne anlatacağı üzerine düşündüğünden daha fazlasını nasıl anlatacağı üzerine düşündüğü çok açık yazarın. Bir arayış olarak niteleyebiliriz bunu. Öykü Uçları’nı da bu arayışların bir başka yansıması olarak görebiliriz. Ancak bugüne kadar yazdıkları arasında en ayrıksı olanı elimizdeki bu son toplam. Bıraktığı boşluklarla okuyanın hayalgücüne sonsuz bir saygının yanında, yazarın hayalgücünün de bu boşluklarla öne çıktığı öyküler... Çok çok kısa öyküler var Öykü Uçları’nda. İsmiyle müsemma derler yani hani, tam öyle. Yazar, anlatacağı öykünün çok küçük bir kısmını gösterip gerisini okuyan zihinlere bırakıyor. O kadar kısa ki hatta bu öyküler, hemen hiçbiri bir sayfayı bile doldurmuyor ama ardında bıraktığı kıvılcımları anlatmak için ciddi bir düşünme payı gerekiyor. Toplamı elli yedi sayfa olan bir kitaba kırk beş öykü sığdırmış yazar. Bakıldığında, okunmaya başladığı andan itibaren çarçabuk bitebilecek bir kitapmış gibi gözükse de bu okuma macerası hiç umduğunuz gibi gitmiyor. Her sayfada, yazarın kullandığı her kelime üzerine düşünürken yakalayorsunuz kendinizi bir yerden sonra. Bu bağlamda, “tıkız” kelimesini tıka basa dolduran öyküler olduğunu söyleyebiliriz elimizdeki kitapta. İşte tam da bu yüzden, salim kafayla hazımlı bir okuma istiyor Teoman’ın bu son verimi. Nedeni de şu: Türkçenin o bildiğimiz güçlü öykü geleneğinden farklı bir damar, Ali Teoman’ın bu son kitabında üzerinden gittiği. Kısa öykü bile Türkçeye daha tam olarak yerleşmemişken yazar bunu daha da kısaltarak farklı bir yapının temelini yaratmaya çalışıyor “belki”. İşte bu “belki”, kitap boyunca tüm okuma eylemini etkiliyor. Her öyküden sonra, yazarın anlattığı o “yoğun” dünyanın üzerine, biraz sakinleşerek bir sonraki öyküye geçmek gerekiyor. Bir de işin içine Ali Teoman’ın her yapıtında eksik olmayan felsefi ve psikolojik boyut KİTAPTAN... Son roman “U zun ve güçlüklerle dolu bir yoldu geldiği. Gerçeğe ağır ağır ve zahmetle erdi. İlk romanı yayımlandığında yirmi sekiz yaşındaydı. Yazın dünyasında coşkuyla karşılandı kitap. Sıradan yapıtların egemenliğinde geçen kısır ve sönük bir onyıldan sonra, romanın nihayet yeni prensine kavuştuğu görüşünde birleşiyordu eleştirmenler. Bu görkemli çıkış nice başyapıtın muştucusuydu. Birkaç yıl boyunca yazın dergilerinin başlıca konusu oldu. Onunla söyleşi yapmak için yarışıyordu tüm editörler. Yazmakta olduğu yeni romanından kısa bölümler her ay değişik dergilerde yayımlanıyor, kitabevlerinin düzenlediği imza ve okuma günlerine çağırılıyordu. Sonra bu ilgi sönmeye başladı yavaş yavaş. Heyecanla beklenen yeni yapıt bir türlü tamamlanamıyordu. Kırklı yaşları otuzlu yaşlarından da sönük geçti. Tüm malzemesini o ilk romanda tükettiği ve söylenecek sözü kalmadığı söyleniyordu artık: Cephanesini tek atımda tüketmişti. Yanılıyorlardı: Bu değildi yazın dünyasında yankılar uyandıran ve satış rekorları kıran ilk romanının yayımlanışının üzerinden on yıldan uzun süre geçmesine karşın o çok beklenen ikinci romanı bir türlü yazmamış oluşunun nedeni. Kafasının içi doluydu, ama artık o yıkıcı ivedilik duygusunu, söyleyeceklerini bir an önce söyleme zorunluluğu hissetmiyordu. Yavaş yavaş, ama olanca açıklığıyla anlatmıştı: Söylemeye değecek ne vardı ki? Salt söylemek eylemi bile tümüyle anlamsız değil miydi? İlk romanını canlı ve çarpıcı sözcüklerle yazmıştı, son romanını ise derin ve ıssız bir suskunlukla yazdı.” n 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1250
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear