Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Ş P iir Atlası CEVAT ÇAPAN Pırvan STEFANOV/ Şiirler / Çeviren: Ahmet Emin Atasoy ACI Boyu kısa. Ama saçtığı ışık huzmesi gökyüzünü parlatıyor. Budur Visotski. Yüreğinden kopup gelen o boğuk ve tiz sesi kıstırılmış vicdanlarımıza tırnak atıyor sanki. Ve sessizleşiveriyoruz acıdan. Dalga dalga acıya dönüşüyor kutup ışığı bile. Kulak kesiliyor Magadan, ardından Kiyev, Volga… Ve Paris. Okyanus ötesi de… Ah, yoldaş Yevgeniy, bağışlayın beni, siz de Voznesenski. Ve daha niceleri! Şimdi sözü acının şairine verelim iyisi mi, en iyi anlatan odur çünkü bizi yakan kederi. Bilirim büyüktür acısı (büyük) yeteneklerin, eminim ki, çekimlerden, sahnelerden, filmlerden gelen bu tinsel ve tensel doygunluk kesin okşarken de yaralıyor Visotski’yi derinden. *** Dobri Jotev’e İsa’yı öldürdük. Ve mabede geri döndü katiller… Dünyada çeşitli günah işleme olasılıkları var: yurtseverler dünyayı yakabilirler, iyi şiir yazabilir kötü adamlar… Uzak taşralarda sıra sıra unutuluşlar birikir. Tanıdık çehreleri siler gri yüzlü bir sis. Bilemezsin kimi sevmen, kimden kaçman gerekir? ‘Ya ben kendim kimim?’ dersin, şaşkın ve sessiz. Artıyor ev ve giysi değiştirme hırsımız. Yazları dağlardayız. Kış günleri denizde. Ve daha güçlü silahların koruması altındayız. Ve iyiyiz, bir eksiklik yok keyfimizde. Ve daha yalnız dolaşıyor şairler tümden. Ve kozmik rüzgârları kuduruyor durmadan. Nedense korkuyorum, çok korkuyorum ben şiir okumayı sevmeyen uluslardan. ‘kolektif duygular mitinglerinde içimde hep yalnız kalma korkusu’ ırvan Stefanov (1931) Sofya’ya bağlı Çepırlyantsi köyünde dünyaya geldi. Liseyi Godeç kasabasında okudu (1948). “Kliment Ohridski” Sofya Üniversitesi’nin Slav Filolojisi Bölümü’nü bitirdi (1952). Mezdra’da kısa bir süre öğretmenlik (19521953), Narodna mladej (Ulusal Gençlik) gazetesinde (19581960), Mladej (Gençlik) dergisinde (19601966), Bılgarski pisatel (Bulgar Yazarı) yayınevinde (1967) redaktörlük yaptı. Varna Tiyatrosu (1960), Haskovo Tiyatrosu (19641966), Pazarcık Tiyatrosu (19841990) ve başkentteki Sofya Tiyatrosu’nda (19731984, 19901991) dramaturg olarak çalıştı. Birçok eleştirmenin gözünde Pırvan Stefanov, “kendi sessiz dünyalarının duygusal şairi”dir. Çağdaşlarından sadece ele aldığı konular ve onlara yaklaşım biçimleri yönünden değil, şiir sanatını algılama bakımından da ayrılır. Ötekiler yenilik adına çeşitli biçimsel arayışlarla uğraşırken, o böyle heveslere kapılmadı. Klasik şiir biçiminde karar kılarken sürekli bu biçimi yeni içeriklerle beslemeye çalıştı. Duyguyla düşüncenin uyum içinde bütünleştirildiği bir şiir yarattı. Leh ve Rus şairlerini Bulgarcaya başarıyla çeviren şairin şiirleri de Rusça, Ukraynaca, Lehçe gibi dillere çevrildi. Ülke genelinde çeşitli edebiyat ödüllerine değer görüldü. Pırvan Stefanov’un başlıca şiir kitapları şunlardır: Öfke ve Sevinç Şarkıları (1958), Uzaktakilerin Vaatleri (1962), Gülücüğe Doğru Yolculuk (1964), Karşıt Zaman (1966), Pastırma Yazı (1968), Şiirler (1969), Dövme Güneş (1971), Trampet Çubukları (1973), Küçük İstilalar (1978), Hem Sesli Hem de Sessiz (1981), Tanı (1982), Paylaşılmadık Aşk (1984), Lirik (1986), Karşıt Zaman ve Öteki Şiirler (2005). YABANCILAŞMA Hep soğuk sokaklar. Soğuk binalar. İlk kez bu denli üşüyorum ben. Günlerin mesafe anlamları var ve müthiş uzağız birbirimizden. Kendi çatımızda yuvalarımız. Başkasının derdi değil derdimiz. Değiştirmiş bizi rubalarımız biz hiç de eskisi gibi değiliz. Çoğu zaman bir kış rüzgârı gibi bir soru vicdanı sarsıyor yaman: neden kalbindeki iyiliğini yoksulluk örneği atmalı insan? Askerliğin sağlam dost kemerini Yıllar yedi hep kemire kemire. Ün ve san zaptetti dostun yerini. Yakınlık değişti mevkiye göre. Ah, beceriksizim ben bu işlerde. Dünya beni sanki silmiş doğrusu: kolektif duygular mitinglerinde içimde hep yalnız kalma korkusu. KURUNTU Mihaylovskoye. Kar. Troyka süratle köyüne uçuyor bir genç sürgünün. Orman. Ve ben şimdi sonsuz dikkatle sırlarına sızıyorum bir ömrün. Kuzeyde tehditler savuran bir çar, güneyde bir papaz, nefret içinde, ufku kement yapmış ve sabırsızlar asi bir dinsizi boğmak peşinde. Oysa genç, atıyla meşgul içerde. SAYFA 20 ? 14 MART 2013 DENGE Bizleri, kent meslekli köylüleri evimiz var diye kim kandırıyor? Evlerimiz soğuk beton hücreleri ve içlerinde denge sağlamak zor. Yorgunlaşan bir hızla kentimiz bizi sallamayı sürdürüyor habire. Duvardan duvara savruluyoruz biz korkular geçiriyoruz, baygınlık bile. Günümüz kente mahkum belli. Ama o upuzun gece bizim oluyor. İşte o zaman yitmiş bir dünya, Atlantis benzeri, tam karşımda ihtişamla duruyor… Ve ben kendi duvarlarıma çiziyorum onu, yıllardır yaşayan duvarlara boş kalmanın acılarıyla, yansıtıyorum tüm ışık ve gölge bolluğunu tarlalarla birlikte ve yol boyu ağaçlarıyla. Ve yeniden ayaklarımın altında hissediyorum o an bin yıllık temelleri sarsılmaz dedelerimin güçlü kemiklerinden oluşanvarsın duvarlar bomboş kalsın ve beyaz! CUMHURİYET KİTAP SAYI 1204 Anna Kern’i ölmezliğe çağırıyor. Tatyana’ya can veriyor bir yerde. Umut olup Sibirya’ya yağıyor. Ve bu uykusuz kuş, ağarırken tan, gözlerine dolduracak umudu, kurtularak bu en sinsi tuzaktan uçacak aydın bir yarına doğru. Kahrından ağarmış gördüm onu ben dağıtırken Tanrı mekânına dek Kutup Işığı’nı, yıl boyu süren, bu beni ömrümce düşündürecek. Pırvan Stefanov