28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Deneme’nin ustasından bir ‘Yol Günlüğü’ Montaigne ile Avrupa’da bir yolculuk Montaigne’in Yol Günlüğü, yolculuğun üzerinden 432 yıl, ilk basımının üzerinden 238 yıl geçtikten sonra Türkçe’ye kazandırıldı.2 Yolculuğun İtkileri Montaigne’i, şatosunda kurduğu korunaklı ve hayli özgür yaşamı bırakarak yollara düşüren nedir? Stefan Zweig’a göre, salt yolculuk için, yolculuğun keyfi için yapılan bu yolculuk Montaigne’in kendini bulmaya yönelik bir eylemidir; amaç “kendini özgür kılmak”tır.3 Aslında bu yargı, yaşam uğraşını “kendini incelemek”4 olarak gören Montaigne için isabetsiz değildir. “Bir aileyi idare etmek, bir devleti idare etmekten hiç de daha kolay değildir”5 diyen yazarın, babasının ölümünün ardından hiç hazzetmediği yönetsel ve ailesel sorumluluklardan bir kaçıştır bu yolculuk. Bununla birlikte, kitabı dilimize kazandıran Ömer Bozkurt, çeviriye eklediği kapsamlı Sunuş yazısında, Montaigne’in yetiştiği ortamın ve yaşadığı dönemin toplumsal ve siyasal iklimini de hesaba katarak, biri entelektüel ve bilgisel, diğeri de sağlık ve keyif olmak üzere iki ana amacı vurgulamaktadır. Günlüğün yoğun bilgi yüklü zengin içeriği, Montaigne’in ilgisini, en az kendisi kadar uğradığı yerleşim yerlerindeki mekânlara ve toplumsal dokulara yönelttiğini göstermektedir. Gezi uğraklarının coğrafi/fiziksel, dinsel, yönetsel nitelikleri, mimarisi, dini yapıları, kütüphaneleri, gelenek ve görenekleri, toplumsal ilişkileri betimlenmekte; ziyaret sırasında gündemde olan dini ve toplumsal olaylar, tartışmalar ve nihayet yörenin yöneticileri, din adamları ve soylularıyla yapılan görüşmeler aktarılmaktadır. Günlük, beslenme alışkanlıklarına ve yiyeceklere, konaklanan hanların yatak ve sofra düzenine, binalarda kullanılan inşaat malzemelerine, dini törenlere, günlük yaşamda kullanılan teknolojilere, kadınların giysilerine kadar uzanan bir çeşitlilik içinde bilgilerle doludur. Örneğin, Konstanz’da, “çentiklenmiş ama dağılmamış ve kesik yerlerine ve kabuğunun üstüne de çok miktarda baharat ve tuz serpilmiş yumuşak ve beyaz bir ekmek” yedikleri belirtilirken; tarım işçilerine kahvaltı için verilen, “içinde rezene tohumu bulunan ve üzerinde kıyılmış domuz derialtı yağı parçaları ve sarımsak dişleri bulunan yavan” buğday galetası da ihmal edilmiyor. Farklı Kültürlere Meraklı Bir Gezgin Montaigne bu yolculukta farklı yerler, alışkanlıklar, gelenekler ve görenekler peşindedir. Her bir gezi durağından bir diğerine hareket, yeni kentler görme, yeni insanlarla karşılaşma ve yeni yaşam biçimlerini tanıma fırsatı vereceğinden onda çocuksu bir heyecan ve coşku uyandırmaktadır. Bu ilginin ve merakın geri planında, doğduğu yerin o kadar da düşkünü olmayan bir insanın dünya ile akrabalığını kendi milletiyle akrabalığından üstün gören6 yaklaşımı yatmaktadır. Bu amaçla, yollarda ve hanlarda rastladıkları yerli halka yoğun ilgi gösterir ve onlarla konuşmak için her fırsatı kollarken Fransızlarla karşılaşmaktan, Fransızca konuşmaktan hiç hoşnut değildir. Hatta Fransız gençlerinin Padova’da, aynı okulda binicilik eğitimi almalarını, bir arada olmalarının kendi gelenek ve dillerini sürdürmelerine yol açacağı ve böylece yabancı bilgilere ulaşmalarını engelleyeceği gerekçesiyle zararlı bulur. Gelenek ve usullerin farklılığını iyice kavrayabilmek için ne kadar zor olursa olsun kendisine her ülkenin usullerine göre hizmet edilmesine özen gösterir. Ortamı kendine uyarlamak yerine kendisini ortama uyarlamaya hazır Montaigne’in farklı kültürlere ilgisi ve saygısının en uçsal göstergesi, Toscana’dan itibaren günlüğünü, o yörenin dili olduğu gerekçesiyle çok da egemen olmadığı halde İtalyanca tutmasıdır. 16. Yüzyılda Seyahat Yol Günlüğü, 16. yüzyılın seyahat koşullarına ilişkin önemli ipuçları vermektedir. Seyahat araçları at, katır ve at arabaları; konaklama mekânları ise değişen standartlardaki hanlar ve kimi zaman kiralık evlerdir. Bugünkü seyahat şirketlerinin ve rehberlerin işlevlerini, o dönemde, sattıkları han odalarından kâra ortak olan kılavuzlar ve tercümanlar görmektedir. Montaigne, İtalya’da kentlerin girişinde yolcu avına çıkan bu kişilerin ve kimi zaman da han sahiplerinin, yolcuları yerleşinceye kadar her türlü vaatlerle (genç kız ve oğlanlar dahil) kandırmalarından yakındığına göre yanıltıcı reklam o dönemin de sorunudur. Diğer yandan hanlar, günümüzün otelleri gibi sınıflandırılmış olmasa da Montaigne yolculuk boyunca, yemeğin gümüş takımlarla yendiği, yatakları ve örtüleri ipekten olanlardan, pencerelerinde cam ve çerçeve bulunmayan ya da yalnızca isteyene penceresine asmak için perde veren hanlara kadar değişik standartlardaki hanlarda konaklar. İtalya’nın hanlarında, konukların durumuna uygun doğaçlama deyişler söyleyen ozanlar ise günümüzün lüks otellerinin lobi ya da barlarında çalan müzisyenleri anımsatmaktadır. Konaklama, ağırlama ve güvenlik koşulları açısından kentleri karşılaştırmayı da ihmal etmeyen Montaigne, Almanya’yı İtalya karşısında her açıdan üstün bulur. Roma’da Denemeler’e Sansür Yol Günlüğü’nde, bu yolculuğun asıl hedefi olan Roma merkezi bir yer tutmaktadır. Montaigne’in, herkesin kendi ülkesindeymiş gibi yaşadığı, dünyanın en kozmopolit kenti olarak gördüğü Roma’dan memnuniyeti hissedilmektedir. Roma’da ve yakın çevresinde kaldığı sürede, Montaigne, Papa tarafından kabul edilir ve “içi boş bir unvan” olarak görmesine rağmen Roma’nın “egemenliğinin eski şanı ve dinsel anıları için” önemsediği Roma yurttaşlığını alır. Bir sinagogda sünnet törenine, kilisede eşcinseller arasında yapılan evlilik törenine katılır ve bir suçlunun idamına tanıklık eder. Roma’ya girişlerinde beraberindeki kitaplara ve bu arada Denemeler’e incelenmek üzere el konulur. Bir süre sonra, Denemeler, “âlim keşişlerin görüşleri doğrultusunda” düzeltilmiş olarak iade edilirken, sandıktaki kitaplar arasındaki bir çeviri kitaba, çevirmenin “sapkın mezhebi” (Protestan) nedeniyle el konulur. Kentlerin Yönetimi Yol Günlüğü, merkezi devletlerin henüz ortaya çıkmadığı o dönemin kentlerinin mülkiyeti, yönetimi, toplumsal ve dinsel dokusu, kullanılan teknolojiler (özellikle su sistemleri) hakkında bilgiler içeriyor. Venedik o tarihte bir kent devlet, Napoli bir krallık, Floransa ise dükalıktır. Orta Avrupa’da ise 1555 tarihli Augsburg Barışı ilkeleri uyarınca monarkın dini neyse halk da onun dinini kabul etmek zorunda olduğundan kentlerin dinlerini belirleyen monarkın dinidir. Din adamlığı ise soyluların tekelindedir. Örneğin Almanya’da başrahip prens unvanına sahiptir. Bugünkü gümrük kapıları işlevini gören kent kapılarının çalışma düzeneği ile yabancıların kente kabul süreçleri de Montaigne’in dikkatinden kaçmıyor. Örneğin, Ferrara kentine gelenlerin hanlara kabulünün ön şartı, adlarını ve adamlarını kent yönetimine bildirmeleridir. Augsburg’da ise kente gece gelen yabancıların, kentin yan kapısındaki kent bekçilerine, adını, kente yerleşik değilse aradığı misafirhaneyi söylemesi ve geçiş ücretini ödemesi gereklidir. Güzel Kadınlar ve Seçkin Fahişelere Özel İlgi Kadınlar ve ama özellikle seçkin fahişeler, Montaigne’in seyahat süresince ilgisini yönelttiği kesimler arasındadır. ? He da dınları rin yaşa güzel g duyan, kollaya rin, ken bile pah Kentler dan da vardığı nusund re bir ü hiçbir ö Yüzyıllar öncesinden seslenen bu yol notlarında günümüz okuyucusu ne bulabilir? Farklı coğrafyalarda dolaşma, farklı kültürlerle temas, insanın kendisine, ülkesine, yaşadığı topluma bakışını değiştirir; bizim dünyamızın dışında başka dünyaların olduğunu gösterir. Başka kültürlerle temas hoşgörüyü artırır. Ancak böylesine bir etkileşim, değişim beklentisi, o coğrafyalardan ne umulduğu ve nasıl dolaşıldığı ile ilgilidir. Montaigne’nin “Yol Günlüğü”, yüzyıllar öncesinin koşulları ışığında da olsa bize nasıl gezileceğinin, gittiğimiz yere nasıl bakacağımızın, yabancı diyarlarda nasıl mutlu olabileceğimizin bilgisini veren bir metin. ? Seriye SEZEN1 eneme türünün öncüsü Michel de Montaigne, 1580 yılının Haziran ayında, yakınları ve hizmetkârlarıyla Bordeaux’dan başladığı Avrupa gezisini, Bordeaux belediye başkanlığına atanması üzerine Kasım 1581’de bitirerek şatosuna döner. Bugünkü Fransa, İsviçre, Avusturya, Almanya ve İtalya topraklarını kapsayan gezisinde onlarca köyü, kenti ziyaret eder ve buralardaki kaplıcalardan yararlanır. Gezi boyunca, önce beraberindeki yazman ve daha sonra kendisi tarafından gezinin tüm süreçleri adeta bir tutanak titizliğinde not edilir. İlk sayfaları kaybolan, 278 sayfalık el yazmasından oluşan bu notlar, ilk kez 1774 yılında yayımlanır ve ardından Almanca ve İngilizceye çevrilir. EYLÜL “Tıp Mon çıkaran rindeki dur. H süreklis tedavis çeşitli k uygular sonuçla doludu bedeni gözüyle etmesin bulanığ olarak karşı du gerekti di uygu kaplıca başvuru sağlaya Dikk Met Yol G bir met cömert nin rasg hatalar D Yüzyıllar rında gü Farklı co lerle tem şadığı to yamızın gösterir SAYFA 8 ? 27 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1180 CUMH
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear